Gülten RAYİMOĞLU
Her gün sabah olur, güneş yeniden doğar ve ışıklarını dünyaya saçar. Ne insanları ayırır, ne de dargınlıklara aldırır. Kim olduğumuz, nereden geldiğimiz, hangi dili konuştuğumuz onun için fark etmez. Hepimize aynı sıcaklığı, aynı aydınlığı verir.
Akşam olur, ay gökyüzünde yerini alır. Yıldızlar bir bir parlar. Gökyüzü herkese aynı ihtişamıyla görünür. Zengin-fakir, güçlü-güçsüz, genç-yaşlı fark etmez; hepsine eşit mesafede durur. Her şey, bu muazzam döngünün bir parçasıdır ve bize bir şeyi hatırlatır: Doğa, hepimizi kucaklar.
Doğa Karşılıksız Verir, Biz Ne Veriyoruz?
Güneşin, ayın, yıldızların bu cömertliğine rağmen, insanın kendi dünyasına bir bakışı gerekiyor. Çünkü doğanın her gün bize karşılıksız sunduğu güzelliklerin aksine, biz insanlar kendi aramızda ayrım yapıyoruz.
Sınıflar ve Ayrımlar:
İnsanlar arasında sınırlar çiziyoruz. Zengin-fakir, güçlü-güçsüz, bizden olan-bizden olmayan diye ayrılıyoruz. Oysa doğa, bu sınırları tanımaz.
Sevgi ve Şefkat Eksikliği:
Güneş, herkesin üzerine doğarken biz, kendi kardeşimizi bile kucaklamakta zorlanıyoruz. Karşılıksız sevgi yerine, çıkarlarımızın peşine düşüyoruz.
Adalet ve Paylaşım:
Yıldızlar, gökyüzünü herkesle paylaşırken biz, elimizdekini paylaşmaktan çekiniyoruz. Adalet, doğanın en temel yasasıdır; fakat insan, bu yasayı görmezden geliyor.
Kendi Aramıza Bakmak: İnsanlık Sınavı
Bir an durup kendi davranışlarımıza bakmamız gerekiyor. Güneş gibi cömert miyiz? Ay gibi herkese aynı mesafede durabiliyor muyuz? Yıldızlar gibi başkalarına ışık saçabiliyor muyuz?
Küskünlük ve Ayrılıklar:
Kimi zaman en yakınlarımızla bile bağlarımızı koparıyoruz. Oysa doğa, ayrılıkların değil, birlikteliğin bir simgesidir.
Bencillik:
Kendi küçük dünyalarımıza kapanmış, yalnızca kendimizi düşünen bireyler haline geldik. Oysa güneş, dünyayı aydınlatırken “Bana ne faydası var?” diye sormaz.
Hesapsızlık ve Fedakarlık:
Doğa, karşılıksız verir. Biz ise çoğu zaman yaptığımız her şeyde bir karşılık ararız. Bu, insanlığımızın sınavıdır.
Doğadan Ders Almak
Doğa bize her gün bir ders verir. Güneş, ay ve yıldızlar, insanlığa adeta şöyle der:
“Hepinize eşit mesafedeyiz. Siz neden birbirinize aynı şekilde davranmıyorsunuz?”
“Ben ışığımı herkese veriyorum. Siz neden iyiliği sadece seçtiklerinize sunuyorsunuz?”
Doğanın bu sessiz öğüdünü anlamak, insanlığımızı yeniden hatırlamak için bir fırsattır. İnsan, bu evrende sadece bir yolcudur. Doğadan aldığı ilhamla, sevgiyle, adaletle ve şefkatle diğer insanlara yaklaşmalıdır.
Kendi Işığımızı Saçmak
Unutmayalım, her birimiz birer yıldız gibi olabiliriz. Etrafımızdaki insanlara ışık saçabiliriz. Güneş gibi sıcacık bir gülümsemeyle karanlıkları aydınlatabiliriz. Ay gibi zor zamanlarında insanların yanında durabiliriz.
Bugün bir an durup düşünelim:
Güneşin cömertliği kadar paylaşımcı mıyız?
Ayın tarafsızlığı kadar adil miyiz?
Yıldızların sabrı kadar dirençli miyiz?
Doğa bize her gün karşılıksız sunduğu güzelliklerle örnek olurken, biz de insanlık sınavında kendimizi yeniden gözden geçirmeliyiz. Güneş, ay ve yıldızlar kadar olamasak da, en azından birbirimize sevgiyle yaklaşmayı başarabiliriz.
Unutmayalım: Doğa karşılıksız verir; biz de en azından vicdanlı olmayı, paylaşmayı ve adil olmayı öğrenmeliyiz.