Musa VATANSEVER
Hayatta bazı gerçekler vardır ki, ne kadar inkâr edilse de göz önündedir.
İşte o meşhur söz, bu durumu en güzel şekilde anlatır: “Görünen köy kılavuz istemez.”
Ancak insanlık tarihine bakarsak, ne kadar açık olursa olsun, bazı gerçeklerin ısrarla yok sayıldığını, görmezden gelindiğini ya da çarpıtılmaya çalışıldığını görürüz.
Peki, neden bu kadar açık gerçeklere rağmen insanlar körlük sergiler?
Görünen köy neden bazılarının gözünde sisler içinde kalır?
Gelin, bu hikayeyi hayatın farklı boyutlarıyla ele alalım.
Görmek İstemeyen Gözler
Görünen köy, hepimizin farkında olduğu bir gerçektir. Fakat bu köyü herkes aynı netlikte göremez.
Çünkü bazen çıkarlar, bazen korkular, bazen de önyargılar insanın bakışını bulandırır. Bir insan ya da bir toplum, gerçeği kabul ettiğinde tüm ezberlerinin bozulacağını hissederse, gözlerini bu gerçekle karşılaşmamak için kapatabilir.
Oysa gerçekler, gözümüzü kapattığımızda yok olmaz; onlar orada, dimdik durmaya devam eder.
Bir köy düşünün: Göz alabildiğine uzanan tarlalar, bir tepede yükselen cami minaresi ve köy meydanında çocukların koşturduğu bir görüntü… Bu manzara apaçık ortadayken, birinin “Bu köy yok” demesi saçma olurdu, değil mi?
Ama ne yazık ki, dünya sahnesinde benzer durumları yaşıyoruz.
Gerçekler apaçık ortadayken bile, onları görmezden gelmek için büyük bir çaba harcayan insanlar ve güçler var.
Hikayeden Alınacak Dersler
“Görünen köy” hikayesi, sadece bireyler için değil, toplumlar ve hatta uluslararası ilişkiler için de bir ders niteliğindedir. Örneğin:
1. Bireysel Hayatımızda:
Hayatta karşılaştığımız birçok sorun, aslında “görünen köy” gibidir. Sorun bellidir, çözümü de gözümüzün önündedir. Ancak bazen çözümün zorluğu ya da sonucuyla yüzleşme korkusu, bizi harekete geçmekten alıkoyar. Bu da sorunun büyümesine ve bizi daha çok zorlamasına neden olur.
2. Toplumda ve Siyasette:
Bir toplumda yaşanan adaletsizlik, eşitsizlik veya çatışmalar, tıpkı görünen köy gibidir. Bu sorunları çözmek için kılavuza gerek yoktur; çözüm yolları ortadadır. Ancak siyasi çıkarlar veya ideolojik saplantılar, bazen bu sorunların çözümünü engeller. Adeta göz göre göre bir köyün varlığını inkâr etmeye çalışmak gibidir bu.
3. Uluslararası İlişkilerde:
Dünya sahnesinde de görünen köyler var. Örneğin, bazı milletlerin tarihi hakları, kültürel varlıkları ya da yaşadığı haksızlıklar, tüm dünyanın gözü önündedir. Ancak çıkar çatışmaları, uluslararası politikalar ve güç dengeleri, bu açık gerçekleri karartmaya çalışır. Oysa inkâr edilen gerçekler, bir gün mutlaka kendini daha güçlü bir şekilde hatırlatır.
Gerçeği Kabullenmek Cesaret İster
Görünen köyün hikayesi, bir gerçeği daha gözler önüne seriyor: Gerçeklerle yüzleşmek cesaret ister. Bu cesareti gösteren bireyler ve toplumlar, hem kendilerini hem de çevrelerini daha ileriye taşır. Çünkü gerçekleri kabullenmek, onların getirdiği sorunlara çözüm üretmek ve o çözümleri hayata geçirmek, gelişimin temelidir.
Ancak bu cesaretten yoksun olanlar, gerçeği görmezden gelerek sorunların büyümesine yol açar.
Görünen köyü inkâr etmek, yalnızca o köyü değil; o köyden beslenen herkesi ve her şeyi yok saymaktır.
Son Söz: Görünen Köy Hep Oradadır
Görünen köyün hikayesi, bize çok basit ama çok önemli bir gerçeği hatırlatır: Hayatta açık olan gerçekler, kılavuz istemez. Ama görmek istemeyen gözler, ne kadar hakikat dolu olsa da o manzarayı algılayamaz.
Bizlere düşen, bu gerçeği kabul edip onunla barışmak ve geleceğe dair çözümler üretebilmektir.
Unutmayalım ki, köy hep oradadır. Biz görmek istemesek de, hakikati eğip bükmeye çalışsak da…
Görünen köyü kabul etmek, daha büyük bir hikayenin kapısını aralamaktır.
Çünkü gerçekler, kabul edildikçe güzelleşir, dönüştürür ve büyütür.
Görmek isteyen gözlere selam olsun!