Musa VATANSEVER

Hepimizin bildiği bir söz: “Görünen köy kılavuz istemez.” Bu ifade, apaçık gerçekleri anlatırken, onları inkâr etmenin ya da üzerini örtmeye çalışmanın beyhude bir çaba olduğunu vurgular. Ancak insanlık tarihi, bu kadar açık gerçeklere rağmen gözlerini kapatan, görmezden gelen ve inkar edenlerin hikayeleriyle doludur. Görünen köyün hikayesi, bize hem bireysel hem toplumsal bir ders sunar: Gerçekler ortadadır, ama herkesin onları görme cesareti yoktur.

Görünen Köyün Felsefesi

Görünen köy, bir metafordur. Gerçekler gözümüzün önündeyken, onları reddetmek yalnızca zaman kaybettirir. Ancak bu köyü görmek için sadece gözler yetmez; akıl, yürek ve cesaret gerekir. Çünkü gerçeği görmek, sadece görmekle kalmaz; onunla yüzleşmek, çözüm aramak ve kabul etmek gibi sorumlulukları da beraberinde getirir.

Bazı insanlar, görünene sırt çevirir çünkü onu kabullenmek rahatsız edicidir. Bir sorunu çözmek yerine inkâr etmek ya da görmezden gelmek daha kolay gelir. Ancak bu tutum, yalnızca sorunu büyütür ve sonunda daha büyük zorluklara yol açar.

Körlükle Yüzleşmek

Görmek istemeyen gözler, bazen bireysel korkuların, bazen toplumsal önyargıların ya da siyasi çıkarların ürünüdür. Örneğin:

Bireysel Körlük: İnsan, kendi hatalarını görmekten kaçar. Hayatındaki açık sorunları, rahatsız edici gerçekleri ya da değişmesi gereken yönlerini inkâr ederek yaşamaya devam eder. Ancak bu, o sorunların yok olduğu anlamına gelmez; aksine büyüyerek karşısına çıkar.

Toplumsal Körlük: Bir toplum, kendi içinde var olan eşitsizlikleri, haksızlıkları ya da çarpıklıkları görmezden gelmeyi tercih edebilir. Görünen köy ortadadır, ancak bu köyü inkâr etmek, toplumsal ilerlemenin önündeki en büyük engeldir.

Siyasi Körlük: Tarihin apaçık gerçekleri karşısında, çıkarlarına uymadığı için gözlerini kapatanlar vardır. Bu tutum, kısa vadede başarı gibi görünse de uzun vadede gerçeklerin daha güçlü bir şekilde yüzeye çıkmasına neden olur.

Görünen Köy ve Cesaret

Görmek, bir eylemdir; cesaret gerektirir. Görünen köyü görmek demek, sadece bir gerçeği fark etmek değil; aynı zamanda bu gerçekle yüzleşmek, onun getirdiği sorumlulukları üstlenmek demektir. İnsanlar ve toplumlar, ancak gördükleri gerçeği kabullenip onunla barıştıklarında ilerleyebilirler.

Bir sorunu inkâr etmek, yalnızca o sorunun büyümesine yol açar. Gerçeği görmek ise, o sorunun çözümüne bir adım atmaktır. Görünen köy, bir fırsattır. O köyü görüp kabul edenler, o fırsatı değerlendirir; görmezden gelenler ise bir gün gerçeğin ağırlığı altında ezilir.

Tarihten Dersler

Tarih boyunca birçok açık gerçek, görmezden gelinmiştir. Ancak gerçekler, üzeri örtülmeye çalışılsa bile varlıklarını sürdürür. Görünen köy hep oradadır; sadece gözlerimizi kapatmak, onu yok etmez. Tarih bize bir şeyi tekrar tekrar hatırlatır: Gerçeği inkâr etmek, kaçınılmaz sonu yalnızca geciktirir. Çünkü hakikat, zamanı geldiğinde daha güçlü bir şekilde ortaya çıkar.

Görünen Köyün Hikayesi Bugün

Bugün, dünyamızda da birçok görünen köy vardır. İnsan hakları ihlalleri, adaletsizlikler, çevre sorunları… Bunların hepsi ortadadır, ancak görmezden gelinir. Bazı insanlar ve güç odakları, bu gerçeklerin farkında olsalar da, çıkarlarına ters düştüğü için gözlerini kapar. Ancak görünen köyün hikayesi bize şunu öğretiyor: Gerçekler inkâr edilemez, sadece daha büyük bir güçle geri döner.

Son Söz: Görünen Köy Hep Orada

Görünen köy kılavuz istemez, çünkü gerçekler hep oradadır. Gözlerini kapatanlar, sadece kendilerini kandırır. Görünen köyü görmek cesaret, anlamak bilgelik ve çözmek kararlılık ister. Hayatta her zaman açık olanı görmek ve kabul etmek, bizi doğru yola götürür.

Unutmayalım: Görünen köyü görmekle yetinmeyelim; o köyde yaşamayı, o köyü güzelleştirmeyi öğrenelim. Çünkü gerçekler, ancak onlarla yüzleşildiğinde anlam kazanır.

Reklamlar