Dr. Nedim BİRİNCİ
Birkaç ay önce Bulgaristan Sosyalist Partisi’nden atılan Prof. Georgi Bliznaşki 5 Kasımda yapılacak genel milletvekili seçimlerini hazırlamakla görevli geçici hükümetin Başbakanı olarak işbaşı yaptı.
Son bir yılda Cumhurbaşkanı Rosen Plevneliev’e yakınlık kazanan sağ görüşlü sosyalist Bliznaşki, Ocak ayında Sofya Üniversitesinde patlak veren ve 3 ay süren öğrenci protestolarını kışkırtan akademisyendir.
Sosyalistler arasında “komünist ve bir Bulgar milliyetçisi” olmakla övünen profesörün, Bulgaristan Komünist Partisi MK Politik Büro üyelerinden Yordan Yotov’un yeğeni olduğu da biliniyor.
1990’dan sonra defalarca yapıldığı üzere, sağ cepheyi seçim önü felç etmek için sol merkezden transfer edilen bir aydın tuzağını düşünmek istemiyorum, çünkü Bulgar politik sahnesinde ipleri kimin çektiği henüz bilinmiyor. Komplodan söz etmişken, Cumhurbaşkanı R. Plevneliev’in babasının ve annesinin de BKP Blagoevgrat İl Komitesi İdeolojik sorunlar bölümünde görevli olduğunu anımsatmamız yeterli olabilir. Bir de, eski komünist büyüklerin oğulları olan Srgey Stanışev, Georgi Pirinski vb. sol politikacıların AB Genel Kurulu’na seçilerek aktif Bulgaristan politikasından uzaklaşmaları zamanların değiştiğine bir işaret değimlidir? Yoksa şimdi artık ipler direk olarak Brüksel’den çekildiği için başrol oynamaya devam mı edecekler! Öyleyse, AB vekili seçilen ve Brüksel’e gitmeyen HÖH milletvekili Daniel Peevski olayını nasıl anlayalım?
Öyle ya da böyle, Bulgaristan politik bataklığında çırpınma devam ediyor. Azını açan ejderha her defasında bir kurban istiyor. Bu defa, eski Plamen Oreşarski hükümetinde Ekonomi Bakanı olan Dragomir Stoynev kurban ediliyor. Amerika’da hazırlık gören Bakan, 20 yıldan beri Bulgaristan enerji sektöründe boy gösteren ve yaralı av arayan büyüklerden olan UESTENHOUS şirketiyle kaşla göz arasında bir sözleşme imzaladı ve “Kozloduy” AES 7. reaktörünün inşasını amerikan devine verdi. Şimdi sosyalist partiden atılıyor ve geleceğine siyah çizgi çekiliyor. Bulgaristan enerji sektöründeki işler kutu içinde kutu. Bu işlerin başuzmanı ve yıllar yılı enerji bakanlığı yapmış olan Rumen Oreşarski gözünü yumup ağzını açsa gerçekler belki ortaya dökülür. Genel vaatler dışında hiçbir konuda şeffaf olmayan Sofya hükümetleri gelip gitmeye devam etse de, değişen bir şey olur umudunu yaşatanlar azalıyor.
Bulgaristan politik tarihinde Cumhurbaşkanı’nın bir dönemde 2 geçici hükümet tayin ettiği olmamıştı. Bu gidişle Plevneliev’ten 3. seçim hükümeti ataması da beklenebilir.
Ülkedeki politik istikrarsızlığın boyutları o kadar derin ki, bataklığın içindeki her hareket büyük sorun oluyor. Korparatif Ticaret Bankası BTK’dan 4 milyar leva “kayboldu” da ağzını açıp hesap soran yok. Herkes birbirinden korkuyor. Sanki paraların sahipleri ve bankayı dolandıranlar hep aynı kişiler. Dikkati çeken tek gelişme, yaz aylarında Sofya uçak alanı dış hatlarından uzakların hep dolu kalkıp boş inmesidir. BTK sahibi ve idarecisi Tsvetan Vasilev’in 3 ay önce saklandığı Avusturya’da tutuklanmasına ilişkin Kırmızı Bülten çıkmasına karşın, Avusturya makamlarının onun tutuklanmasına izin vermemesi yorum konusu olmadı.
Bulgar basınında en sık sorulan soru ise, HÖH milletvekili ve kalın enseliler elebaşçısı ve Bulgaristan’ı yönetmeye hevesli çevrelerin sahnedeki uşağı D. Peevski’nin Sosyalist Parti yönetiminde kiminle iş birliği yaptığıdır. Çünkü sosyalistlerle özgürlükçü Türk partisinin ortak kurdukları hükümete pisipisi birlikte istifa oyu vermelerine neden olan milletvekili D. Peevski ile batak banker Ts. Vasilevin ölümcül kapışması oldu. Bu kapışma o denli derindi ki, bataklıkta yatan ejderhanın anlaşılan kuyruğuna basıldı. Bir defa hemen sosyalist kurultay toplandı. Kapalı kapılar ardında kendi kendini budadı. Başkan değiştirdi, kimilerini yağladı, diğerlerini pakladı, ağzına bir parmak bal çalınanlar da oldu ve sanki biraz sakinleştiler.
Hak ve Özgürlükler Partisi kurultay toplamadı, çünkü bu partinin kurultaylarında kürsüden indirilen ve tabanca çıkaran oluyor. Son kurultayda genç Oktay Yenimehmedov değişmez ebedi ve kılına dokunulmaz, 30 korumalı Genel Başkan Ahmet Doğan’ı kürsüden çöp torbası gibi attığında, değişmeyen bir şey kalmamıştı.
Şu anda bataklığa kımıldama yasağı bunalımından en fazla zarar gören iki kişi var. Biri, yeni başkan Lütfü Mestan dilini yuttu. Stanişev Brüksel’i boylayınca öpeceği figür kalmadı. Boyko Borisov ise, bir kişiyle yılda bir kahve içtiğinden, “kahve diplomasisi” denen olayın tekrarlanmasına daha 8 ay var ki o zamana kadar bizde kaç seçim olur bir bilen bilir. Birinci görüşmelerinde ise işler koklaşma düzeyindeydi ve hamilelik tespit edilmedi.
Eskiden bizde şöyle bir uygulama vardı, evlenecek kızları çarşıya pazara, düğüne bayrama daha bakımsız ve çelimsiz kızlarla birlikte bırakırlardı ki, göz çelip elden çıksın!. Şimdi bu Mestan Efendi Boyko’nun pek dengi değil, birisi sinekkaydı tıraşlı öteki ise keçi sakallı, olmuyor işte, davul bile dengi dengine….Bataklık bunalımından en fazla gönlü kırılan HÖH yetkililerinden biri de Nikolay Tsonev oldu. Parlamentoda Ekonomik Sorunlar Komisyon Başkanı olan bu eski kumarhane ebesi, kendini bir numaralı uzman yerine koyup, ekonomiyi yalnız gümrüklerde, bankalarda ve kumarhanelerde gördüğünden, bir yıl boyunca “üretim”, “aç köylü kitlesi”, “yok olan işçi sınıfı” ve “yatırım” sözü kullanmadan idare etti. İşin en kötü olan tarafı ise, o G. Bliznaşki hükümetini o kadar çok etkilemiş ki, Geçici Bakanlar Kurulu’nun açıkladığı programda “Ekonomi Bölümü” yok. Besbelli ki, bir sene ekonomisiz yaşayan bu ülkede, birkaç ay daha kemer sıkar, demişler. Neyse, bu konuda Cumhurbaşkanı Plevneliev sustuğuna göre, olay pek önemli değil gibi. Hedef seçimleri kazanmaktır.
5 Kasım’da Bulgaristan seçimlerini kim kazanacak?
Bu seçimleri bu defa da sandık başına gitmeyen, 20 yıldan beri oy kullanmayan SEÇMEN BABA kazanacak. Şöyle, bizde seçimlere hep seçmenin % 32’si gidiyor. Yani oy kullanma hakkı olanların % 68’i sandık başına uğramadığından seçim kazanan oyunu kullanmayandır. Fakat bu gerçek gizleniyor, ilan edilmiyor. Ne yazık ki, bizdeki seçim sonuçları ülkemizin hiç bir lisesinde, hatta Sofya Matematik Lisesinde, üstelik Ulusal Matematik Lisesinde, ayrıca da Yüksek Matematik bölümlerinde okutulmayan bir formülle hesaplanıyor. Matematik kitaplarınız 1956’da Moskova Üniversitesi Matematik Fakültesi’nde yazıldığından ve son 60 yıldan beri hiç değiştirilmediğinden, o zamanlar komünist seçimlerde oy kullananlar hep % 99,9 olduğundan ve yanılma payının ancak % 1 olduğundan yani seçimlere katılma, kazanma ve kaybetme oranı % 0,00 olduğundan bakış açımız farklıydı. Demokrasi kapıya dayanında orantılı sisteme geçtik. Yeni seçim sonuçları hesaplama formülümüzü Almanya’dan Prof. Konstantinov getirdi. Bu formül ancak kullanılan oyları hesaplamada işe yarıyor. Kullanılmayan oylar yani Almanların değişiyle “hol yumurtalar” için geçerli değil, onun formülü farklıymış ve pahalı diye almamışız. Mestan Efendi ise bu formüllere göre orantılı hesaplamayı kendi kalemiyle yapamıyormuş, çünkü bazı sandıkların etnik Rom kokusundan arındırılması ve boya olarak da biraz renk açması için karıştırma işlemlerine akıl erdiremediğinden, “Ne verirseniz Allah kabul etsin” formülünde mutabık kalmış.”
Sosyalistler yeni dalaverenin neresinde?
Sosyoloji uzmanlarının en ileri gelenlerinin tahminlerine göre çok yaşlı olan sosyalist oy kitlesi, ölen kalan dışında, gerçekleri yansıtmayan ama elde bulunan istatistiklere göre 700 bin kişiymiş. AB seçimlerinde bunlardan yalnız 420 bini sandık başına gidebilmiş. Geçen hafta Buzlucaya yaylalarında temiz havaya çıkarılan ve birkaç köfte ve birkaç bira ile takviye edilen seçmenler, 5 Ekimde evden okula ve okuldan eve gelebileceklerini beyan ettiler. Bu işin eski ideolojiden esinlenen önderleri yeni bir SOL CEPHEDEN söz etmeye başladılar. Bizde eskiden Vatan Cephesi gibi ulusal cepheler vardı. Yeni cepheye sosyalistlerin, sosyal demokratların, liberal sosyalistlerin, komünistlerin ve milliyetçilerin katılması uygun olur deyenler var. Bu iş bataklığa benzedi. Temmuzda bizde Mezdra şehri 3 metre su altında kaldı. 9 Barajda balık besleniyormuş, hepsi birden patlayınca ve baraj suları ile yağmur suları birbirine katışınca, sazan balıkları mutfaklara kendileri girdi. İşte böyle bir şey bekleyenler de var. Bu kadar parçalanmış bir bütünün yeniden kaynatılması ne masraftır bir bilseler. Ama bu hesapları yapan yok.
Boyko Borisov, bu seçimleri susarak kazanabilir. Kendisine yapılan eleştirilere, “sulanan ağaç kurumaz” mantıyla bakıyor. Etraftaki politik bireylerin hepsi bodur olduğundan, Bulgaristan halkı koyu gölge aramaya başladı. Hakkı da var 25 yıldan beri ha ileri ha geri geçerken iyice yorulduk. Koyu gölgede ağustos uykusu da iyidir.
Hak ve Özgürlükçü liderler, Recep Tayyib Erdoğan’ın T.C. Başkanı seçilmesinden iyice ürktüler. Son bir yılda kâh CHP merkezlerine, kâh AKP taşra konaklarına gide gele iyice yoruldular. Gündöndü gibi dönmek de yorucu tabii. Son tahminlere göre, seçimlerde HÖH tabanını oy için zorlayan “subaylar ekibi” artık ilkesizlikten “yorulduk” demeye başladığından, endişe büyüyor. HÖH lider takımı halktan iyice koptuğunu anlamaya başlamak üzere, fakat “U” dönüşü yapmak için vites değiştirmeyi bilmediğini gizlemeye devam ediyor.