Tarih: 20 Ocak 2020
Yazan: İbrahim SOYÜRK
Konu: Yüzyılın sonunda Türkiye ABD’nin dünya liderliğini sollayabilir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 21. Yüzyıl atılımları Bulgaristan’da politik havayı cidden etkiledi. Bir yandan geçen asrın başlarında Sofya’ya hurda olarak gelen ve birden bire değerlenip “Kiril ve Metodiy” kütüphanesinde korumaya alınan Osmanlı arşivini yıllarca karıştırıp pek şeyler ortaya çıkaramayanlar, Türkiye’nin yeni parlayışına hayran olduklarını dile getirmeye başladılar.
Dünya basınında 2020’de en fazla yorumlanan lider Başkan Tayyip Erdoğan’dır. İç politikada Başkan Erdoğan’da onay alınmadan bir çivi çakılamayacağına inananlar kurumları çalışan bir Türkiye adımlarını açıyor demekten çekinmiyor. Kendi zengin doğal kaynakları listesinde petrol ve doğal gaz kıt olan Türkiye “Balkanlar’a ve Orta Avrupa doğal gaz dağıtım vanalarını kontrolüne aldı. Bu gerçekler, Türkiye yorumları ve politik notlarını soğuk savaş dönemi üslubuyla yapmaya devam eden siyasi gözlemciler söylem değiştirdi. Birçokları TV ekranlarındaki yerlerinden ve gazete köşelerinden çekilmek zorunda kaldı.
Bu ardada, konuşmalarına “diktatör” sözüyle başlayan ve giderek değişen, Türkiye’nin Bulgaristan’a sanayi, ticaret ve kültürel katkısı hızla artınca Bulgar medyalarında eski politik gözlemcilerin yerini olayları gerçekçi açıdan değerlendiren bilim adamları ve siyasetçilerin aldığı dikkati çekti. Artık durum kökten değişmiştir, diyebiliriz.
Hafta sonunda Bulgar Milli Radyosunda bir yuvarlak masaya katılan Doçent Teodor Deçev sözlerine şöyle başladı:
“ Son 5 yılda Türkiye Cumhuriyetinin jeopolitik hevesinin arttığı gözle görülür şekilde arttı. Başkan Recep Tayyib Erdoğan hükumeti büyük jeopolitik oyuncuları hesaba katmaz oldu, bağımsız ve yayılmacı bir dış politika çizgisi izliyor.”
Doçent Todor Deçev’in ifadelerinden başka bir alıntı:
“İzlenen bu siyaset çizgisinin temelinde, “Türk Akım” gaz boru hattının açılmasıyla reel doğal gaz dağıtıcısı bir ülkeye dönüşen ve Bakü yakınındaki “Şah Deniz” doğal gaz kaynağından Türkiye üzerinden İtalya’ya uzanan Güney Doğal Gaz Boru hattının hizmete girmesiyle birlikte Başkan Erdoğan’ın yönetiminde ülkenin yüksek ekonomik kalkınma başarıları bulunuyor.”
Bu değerlendirmeler, Türkiye’nin jeo-politikasının tartışıldığı Sofya Radyosu’nun “Hristo Botev” programı “Çok Kültürlü Diyalog, Tarih ve Jeopolitik” bölümünde yapıldı. Programa, eski Başbakan İvan Kostov (1997-2001) hükümetinde bakan yardımcısı, “Özgür Halk” gazetesinin baş redaktörü ve halen Plovdiv Güvenlik ve Ekonomi Yüksek Okulunda öğretim üyesi olan doç. Rumen Deçev katıldı.
Doç. Deçev, çok yönlü Türkiye Rusya işbirliğinin dünya çapında olduğuna vurgu yaparken, bunun Rusya ve Türkiye’nin Amerikan himayesini silkeleme yolu olduğuna işaret etti. Bilim adamı doç.R. Doçev, daha önce bazı Batı siyaset bilginlerinin de belirtmiş olduğu üzere, 21. Yüzyılın sonunda Türkiye Cumhuriyetinin Birleşik Amerika’nın dünya liderliğine talep olacak gelişmişlik durumuna gelebileceğine vurgu yaptı.
Bu gelişmelerin ışığında Türkiye’de 4 G ve 5 G bağlantılı elektrikli otomobil, uçak, füze, zırhlı araç ve gemi yapımı dünyanın dikkatini çekmiş bulunuyor. 2019 yılında Suriye’de yürütülen anti-terörist operasyonların yüzde yüz yerli Türk imalatıyla gerçekleştirmesi, dünyaya üstünlük gösterdi. Birleşik Amerika başta olmak üzere birçok NATO ülkesinin ve yakın ve uzak devletin Türkiye’den silah ve askeri donanım aldığı açıklandı. Tamamen kendi teknik ve teknolojik gücüne dayanarak Doğu Akdeniz’de yapılan Doğal Gaz aramaları, ayrıca Sudan gibi ülkelerinde denizlerinde petrol ve doğal gaz, Nijerya’nın maden aramalarına Türk uzmanlarını ve teknolojisini davet etmesi önem kazandı.
Bulgar medyasında buna benzer gerçekçi haber, değerlendirme ve yorumlar özellikle Türkiye ile Libya meşru hükümeti arasında çok yönlü işbirliği sözleşmesinin imzalanmasından sonra sıklaştı. Berlin yuvarlak masa toplantısında Libya’da barışçı çözüm anahtarının Türkiye’nin elinde olduğunu “İnfo.bg” de belirtti. Türkiye’nin barışın anahtarı cümlesini Suriye başta olmak üzere bütün Yakın Doğu bölgesi için de söyleyebiliriz. DEAŞ başta olmak üzere, FETO, PKK ve YPG gibi terör örgütleriyle kesin kararlı savaşım yürüten ve Suriye’ye barış taşıyan devlet de Türkiyedir. 4 milyon sığınmacıya kucak açan Türk devleti, diktatör Esad’ın son günlerde kalabalık nüfuslu İdlip bölgesinin bombardımanlarından sonra Türkiye sınırına yönelen göçmen seline ilaç yiyecek içecek, büyük ve küçük barakalar, seyyar klinik ve konuk evleri sağlayan başka bir ülke yoktur.
Yorumlarda, Suriye’de hükümet güçlerinin sivil halka karşı karadan ve havadan şiddetlenen saldırılar değerlendirilirken, “Türkiye olmasa Suriyeli göçmenler Avrupa’yı işgal edecekti” tümcesine rastlıyoruz.
Türkiye’nin İstanbul, Antalya, İzmir gibi turistik şehirlerde modern alt yapı tesislerini tamamen tamamlamış olduğuna işaret ederken, Ege, Akdeniz ve Karadeniz’de en uygun turizm olanakları sunan ülkenin Türkiye olduğunu belirtenler, Uludağ ve Palandöken Kış turizmi imkânlarını heyecanla anlatıyor. Bulgaristan ve diğer Balkan ülkeleri turistlerinin alış veriş için Edirne’ye odaklandığına daha fazla yer ayırıyor. Yakın geçmişe kadar “künefe” sözünü bilmeyen bu emsalsiz tatlıyı tanımayan Bulgarlar artık evlerinde künefeyle konuk ağırlıyor. Balkanlar değişiyor, hayat tatlanıyor. Türkiye’de gidenler güvenli bir ülkeye gittiklerine inanıyor ve kış boyu Türk misafirperverliğini ve Türkiye doğasının güzelliğini, plajlarını anlatıyorlar.
Çin ile Avrupa arasında uzanan yüksek süratli “İpek Yolu” hattından sonra 21. Yüzyılın çok önemli bir projesi olarak “Kanal İstanbul” odak merkezi oldu. Başkan Erdoğan’ın Büyük Türkiye emellerinden birinin bu proje olduğuna işaret ediliyor. Trakya’da hayatın baştanbaşa değişeceği belirtiliyor.
“İstanbul 3. Havaalanı” Türkiye’yi dünya merkezi, Doğu Batı köprüsü haline getirdi. Yeni projelerle İstanbul hava limanına inen her yolcuya metro yoluyla harika bir mega kenti görme, dünya sanat ve kültür merkezi olan imparatorluklar başkentini, dünyada en büyük dinler şehrini, sarayları ve köşkleri görebilme, şark sofrasına oturma olanağı sunuyor.
Türkiye’nin ekonomi ve hızlı kara ve demiryolu ulaşımı ile birlikte, dijital yönetilen bir toplum örneği sunması, komşularıyla ticaret hacmini arttırması, Kızılay yoluyla dünyada en fazla karşılıklı yardım gösteren ülke olması kayda değer bir başarı olarak değerlendiriliyor.
Gelip görenler Türkiye ile gurur duyuyor, yabancılar ise dilini ısırıyorlar.
Büyümekte olan Türkiye’yi, değişen Türk insanını, uyumlu Türk toplumunu görenler parmak ısırtıyor.
Ne mutlu Türküm diyene.
Okuyanlardan paylaşmalarını rica ederiz.