Tarih: 13 Haziran 2018
Yazan Dr. Nedim BİRİNCİ
Konu: Bir hükümet ne zaman düşer?
Biz, siyaseti bir tavla oyunu ya da boz yap olarak görmüyoruz. Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP), Boyko Borisov’un GERB ve aşırı sağcı, faşizan ortaklarına karşı hazırladığı GERNSORU’yu meclise sunuyor. Gerekçesi milli güvenlik yetersizliği.
Geçen hafta iftarda köylüm Mustafa Çarıkçıyı gördüm, yan yana oturduk, laf lafı açtı, biraz da memleket konuştuk.
- Sosyalistler GENSORU veriyorlar. İş Allah yakında yeni seçim olur, dedim.
- Baharda armut düşer mi be oğlum, daha erken, bir güz gelsin bakarız! Dedi.
İnsanlarımız sosyal ve siyasal olayları doğada benzerini arayarak algılıyor. Bu bizim dünya görüşümüzün ana yöntemidir. Bulgar toplumunun ve siyasetinin içini göremediğimizden ve neden sürekli kokuştuğunu çözemediğimizden, olayları benzetmeli anlatıyorlar.
BSP 2017’de bir GENSORU vermişti. Hükümet düşmedi. Başbakan Borisov akşam söylediğini sabah değiştirerek idare etmeye devam ediyor. Avrupa Birliği Başkanlığı gölgesinde dolaşıyor. “Gölgede gezeni güneş vurmaz” diyor…
Son 28 yılın en kargaşalı, en kavgalı yılı bu yıldır. Bulgarlar tavşan kalkacak çalıyı biliyor. Bu yıl Avrupa Konseyi dönem toplantıları Sofya’da yapıldı. 6 ay sürdü. Temmuzda Avusturya’ya taşınacaklar. Konsey’in Sofya’da toplantısı aylarda B. Borisov hükümeti düşmesin diye büyük gayret gösterildi. Anlaşılan rüşvet kesesinin ağacı iyice açıldı, hatta dibine doğru uzanıldı.
Başkent’te olaylar 9 Ocakta Polis protestolarıyla başlamıştı. “Para yok” demekten ağızı eğirilen Başbakan Borisov, bütçe dışı bir “yastık altı” kaynaktan 100 milyon Leva çıkardı ve polis şeflerine “alın ve herkes otursun oturduğu yerde” dedi. Polisin üstü başı değişti. Ceplerine sıcak paracık, araçlarına limitsiz benzin doldu. Birden gevşediler. Öyle bir gevşeme ki, 2 Nisan 2018 günü dananın kuyruğu koptu. Milletin ödü patladı.
Birisi (Bladimir Pelov) 32 yıla mahkûm, ikincisi (Radoslav Kolev) 26 yıla mahkûm, iki cani, 3 Nisan günü öğle saatlerinde Sofya Merkez Hapishanesinden elini kolunu sallaya sallaya kaçtılar. 60 günden beri yerde gökte aranan “katiller” bulunamadı. 5 Haziran tarihinde Osmaniye (Botevgrad) şehrinde silahlı gece çatışması oldu. Resmi açıklamada çok tehlikeli bir katil olan Vladimir Pelov ile başka bir cani olan Mario Pançev arasında bir silahlı çatışma olduğu, Pelov’un 3 kurşunla yerinde öldüğü, yaralı Pançev’in de 2 gün sonra Sofya’da açıl serviste öldüğü haber verildi. Fakat yerlilerin korkudan titremesi dinmedi. Botevgrat Çingene Mahallesi sakinleri inanmadılar. Polis amirliği önüne toplandılar. Daha önce bu mahalleden 2 kardeşi güpegündüz kurşuna dizen katil Pelov, hapishaneden yazdığı bir mektupta, Çingene mahallesini yakacağını bildirmişti.
Olaydan 8 gün sonra, Sofya’da çıkan “Şok” gazetesi, Pelov’un ve içerden beraber kaçtıkları arkadaşının sağ olduğunu, 3 gün önce vefat eden kişinin bir çöpçü olduğunu, aralarında para alış verişi olan M. Pançevle ise hesaplaşıldığı haberini yazdı. Birçok TV programında İç İşleri Bakanı Valentin Radev’in istifası istendi. Bakan Radev ise Sofya İş Polis Müdürlüğü yönetiminin işine son verdi.
Bu olayın içinden BÜYÜK BİR GERÇEK çıktı. Son 60 gün üçünde, eski ortaklarının hanelerinde yaşayan ve göletlerde “balık avlayan” kaçak katilleri görenler olmasına rağmen, hiçbir kişi polisi, muhtarı, belediyeyi, itfaiyeyi vs yani devleti aramamış ve katilleri ihbar etmemiştir. Demek oluyor ki, polis gücü ve seçilmiş devlet kurumları kişiliğinde devlet halktan tamamen kopmuş ve güven yitirmiştir. Bu temel gerçek, memleket çapında cinayetin neden çözülemediğine işarettir. BSP’nin hazırladığı GENSORUYU doğuran gerçeklerden birçoğu arasında esas olan işte budur.
Cumhurbaşkanı Radev “hükümet istifa etsin” dedi.
“Volya” (İrade) partisi Başkanı ve Meclis Başkanı Yardımcısı Mareşki, Başbakan Yardımcısı, Savunma Bakanı Krasimir Karakaçanov’un hemen istifa etmesinde ısrar etti.
Sosyologlara göre Bulgaristan’ıı büyük bir fırtına geliyor. GENSORU şimdi istense ve Cumhurbaşkanı Radev hükümete “artık fazla oldu, istifa edin” dese de, asıl kıyametin Eylül ayında kopacağında direnenler çoğunluktur. Batılı gözlemciler, Amerika, “Rusya Bulgaristan’a “Belene” – 2 Atom Elektrik Santrali yapılmasını istemiyor. Memleketin “Türk Akım” dan doğal gaz almasını ve doğal gaz borularının Bulgaristan üzerinden Bazı Balkanlara ve Doğu Avrupa’ya uzanmasını da istemiyor. Bu iki proje ise, Bulgaristan’ın yakın ve uzak geleceğinde çok önemli rol oynarken, ekonomik bağımsızlık güvencesi de olabilir. Şu anda Bulgaristan’ın tutacak dalı yok gibi… Bu bakıma GENSORU zamanı şimdi gibi.
Halktan kopan hükümet nasıl ayakta durabiliyor?
Kuşkusuz cinayetler listesinde pek çok başka örnekler de var. Roman, Ugırçin ve birçok başka Kuzey Doğu Bulgaristan illerinde yerel yönetimin reel olarak Çingenelerin eline geçtiği biliniyor. Ülkede durum değişikliği var. Çingeneler kolektif hareket ediyor, dayanışmalı eylem veriyor. Kedinin sıçan kokusunu uzaktan aldığı gibi, hükümetin düşeceğini duyumsananlar arttıkça artıyor.
Başbakan Borisov, Avrupa Konseyi dönem toplantısı günlerinde iktidardan düşmenin çok feci sonuçlar doğuracağının farkında olmalı ki, “yastık altından” çıkardığı paralarla kanayan yaraları pansuman ederken, birçoklarını da görmek istemiyor.
Bulgaristan Türkleri ağır geçim sıkıntısı içinde bulunuyor.
Yapılan son sosyolojik araştırmalardan en büyük maddi sıkıntı içinde yaşayan yurttaşların Şumen, Kırcaali, Sliven köylerinde yaşamaya çalıştığı ortaya çıktı. Şumnu’da nüfusun % 37,3’ü, Kırca Ali’de % 29,1’i ve İslimye (Sliven’de) % 28,1’i zor günler yaşıyor. Durumu en kötü olanlar yalnız kalmış yaşlılar ile 2 ve 3 çocuklu ailelerdir. Bu gruba sağlanan sosyal yardımlar adreslerini bulmuyor.
Özürlü çocukların anneleri direniyor.
İki hafta önce özürlü çocuklu anneler Sofya Meclisi önüne çadır köy kurdular. Durumu çözemeyen Sosyal Politika Bakanı Biser Petkov istifa etti. Yaranın kapanması için 300 milyon leva gerektiği ortaya çıktı. Hükümet bu parayı özürlü çocuklara ayıramıyor. Bakan görevine döndü ama çadır köy 13 günden beri kalkmadı. Meclis Sosyal Politika Başkanı Hasan Ademov, kısmı çözüm öneriyor.
Direnişçiler sahnesinde yeni bir sosyal güç.
Politik sahneye yeni çıkan TIR şoförleri, 120 bin kişi. Onlar, devlet bütçesi gelirine katkı sağlayan üçüncü büyük ölçek. Hepsinin başı Fransa Başkanı Emmanuel Macron’la dertte. Macron, getirdiği yeni uluslararası kara taşımacılığı kuralları ile TIR kabinlerinde yatıp uyumayı yasaklarken, şoförlerin her 21 günde 1 hafta ülkelerine yani eve dönmelerinde ısrar ediyor. Henüz tamamen çözülemeyen bu konuya tepkili Bulgar şoförler, Bulgaristan’ı Avrupa Birliği’nden çıkarmak için HALK OYLAMASI istediler.
Bulgaristan’da devlet demiryollarının çökmesinden sonra 13 bin otobüs ve mikrobuz şoförünü dernekleştirerek tekelleştirme çabalarına 7 bin şoför greve başladı, 14 Haziran tarihinde saat 14-16 arasında ülkede tüm otobüs seferleri durdu ve iptal edildi. Şoförler siyasi baskılara başkaldırıyor.
Asıl soruna bakın!
Bu olayların hepsi sanki bizim derenin ÇİNGENE BALIKLARI. Bizim derelere ilk gelen ve kocabaş, uzun kuyruk, durmadan oynaşan bu “balıkçıkları” seyrederken, bunlar ne güzel ALABALIK olur diye düşünür. Oysa KURBAĞA yumurtalarından çıkan bu yavrucuklar büyüdükçe patlak gözlü, gece boyu vaklayan ve zoru görünce inlerin dibine saklananlardır.
Anlatmak istediğim şudur. Bulgaristan gibi çok yoksul ülkelere her yıl AB fon paraları gönderiliyor. Bunların karşılıksız olduğunu işitiyoruz. (2007’den beri ülkemiz 15 milyar Euro gönderilmiştir.) Bu paralardan bir fabrika kurulmadı. Bu kadar para çalındı kayıplara karıştı. Çingene çocuklarını entegre etmek için paralarla öğrencilere elbise, ayakkabı, araç gereç alınmadı. Paralar uçtu. Kaldı ki sonunda Çingene Balıklarından ALABALIK olmadığı, iri KURBAĞALAR ortaya çıktı. Geçen sene Avrupa Birliği’nde 323 milyar Euro rüşvet oynadığı tespit edildi. 2005 yılında Avrupa Birliği Ülkelerinde rüşvet soruşturması sonucu 67 bin dava açılmıştır. Romanya birkaç bakanı içeri attı. Bulgaristan’da açılmış dava ve soruşturulan henüz yok.
Bölünmüş yol kazalarının arttığı nedeniyle şimdiye kadar hükümet düşmedi. Fakat bu hafta Filibe (Plovdiv) Krumovo uçak alanında 20 metre yükseklikten bir helikopter düştü. 2 subay vefat etti. İnsanlar açlıktan ölürken bütçenin bilmem % kaçını silah satın almaya ayırmak isteyenler belirdi. Kimse Savunma Bakanı (VMRO) Makedon bozguncusu Krasimir Karakaçanov’un yaptığı işten hiçbir şey alamadığını görmüyor. Çünkü adamın derdi, Müslümanların imanı, iftarı, ezan sesi ve anadilini konuşmamaları. Bulsa hepimizi sapun yapacak. Bulgaristan’da 130 bin dilenci ve 250 bin hastaneye gidemeyen olduğunu ve bir o kadar yurttaşın da her gün yolda yürürken sem elenip yere yuvarlandığını gören yok, işitmek de istemiyorlar.
Turizm Bakanı Nikolina Angelkova’yı Baş Savcılığa şikâyet eden Başbakan Yardımcısı Valeri Stoyanov (aşırı milliyetçi), Bakan istifa etmezse “istifa ediyorum” dedi. Kaç bakanın bacakları sallanıyor dersiniz? Yoksa hükümet yolcu mu?
İşte böyle bir ortamda BSP GENSORU dedi.
Bulgaristan toplumunun % 20’si hayatın tadını çıkardığını ve % 80’ni iki ucunu birbirine bağlayamadığını, sıkıntı ve korku içinde zaman törpülediğini biliyoruz ve görüyoruz. Toplumumuz, işçi sınıfına ve patronlara bölünmüş değil, parçalanma Avrupa Birliği’nden gelen paralarla devlet gölgesinde yaşayanlar ve geçmişin kırıntılarıyla geçinmeye çalışanlar arasında gruplaşmış. Bu iki kutbun yaklaşması ve buluşması ihtimali yok, en kötüsü aralarında bir orta tabaka da olmamasıdır. % 20 olan iktidarda ve etrafındaki zenginler, (daha doğrusu rüşvetten geçinenler) yoğurt üstünde tere yağ gibi, biz paçayı kurtardık, köşeyi döndük havalarında ve tereyağın ayran içinde erimediğini biliyorlar. Tek bir çare var, ayran kofasını devirmek ve tereyağı “mundar” deyip, çöpe atmak…
Bulgaristan’da şimdiye kadar GENSORU oylamasında düşen hükümet yoktur.
Hak ve Özgürlükler Hareketi (DPS) GENSORUYU destekleyeceğini açıkladı.
Havada kavga, seçim ve zafer kokusu var.
Devam edecek.
Lütfen paylaşınız.