Şakir Aslantaş
Tarih: 13.02.2021
Geçen hafta hemşerim Ahmet Doğan’ın Ardino (Eğiri Dere) ve Blogoevgrad (Yukarı Cuma) seçim bölgelerinden 45. Halk Meclisi’ne milletvekili adayı olacağını ve hatta liste başı olduğunu işitince iş buldu kendine diye içimden gizlice sevinmiştim. Şu da var tabii. İş yapsan da yapmasan da 4 yıl aynı sandalyede oturmak… 4 yıl boyunca sabah ve ikindi kahvesini hep aynı makinadan beklemek….gümüş sırmalı kadehler varken plastik çubukla karton bardak karıştırmak… 240 kişiden biri olmak, öğrenci yıllarında olduğu gibi 4 yıl boyunca kazan çorbası ve kömür ızgarasında kim ne zaman kızartılmış bir şeyler atıştırmak dayanılır gibi değil, hele bizim yaşta, dedim kendi kendime. Bunu Bulgar devletinde görmüş ve bu yaşam tiksintisine bir de “Covid-19” cilveleri katıldığını düşünmüş olacak ki, (2020’de Bulgar parlamenterlerden % 30’ı korona virüse yakalandı.) 2020 yılının ocak maaşları 3 000 (üç yüz) leva /1 500 Avro) olan Bulgar milletvekillerine aynı yılın Aralık ayında 4 407 leva (2203 Avro) almışken, 2021’in Mart ayında son maaş olarak 4 084 leva (2042 Avro) alacaklar.
4 Nisan seçimlerinde 45. Meclise girenler 6 500 leva brüt maaş ve komisyon üyeleri de % 15 zam alacaklar ve şimdi 7 500 leva maaş alan Başbakan Boyko Borisiv’a hemen hemen yaklaşacaklar.
Ahmet Doğan’ın 45. meclise girmek için halka inip “aman ben size bir iyilik yapamadım ama büyüklük sizde kalsın, hadi bu defa da oyunuzu bana verin, başımın üzerinde kara bulutlar dolaşıyor, atlatayım ne olur!” demesini bekleyenler, yeni haberi alınca hüzün yaşadılar.
Ahmet’in durumu, anladığımıza göre, iyice sıkışmış. 20 yıldan beri çalışmayan Varna’daki ısı elektrik santralini ele geçirmesinde bazı yolsuzluklar olmuş mu, işler sonradan mı karışmış, yoksa satan taraf dolandırılmış mı? Ne olmuş öğrenemedim, fakat satan taraf olan Çek Cumhuriyetinden “ÇEZ” anonim şirketi şahsen Ahmet Doğan’a karşı Prag Mahkemesinde dava açmış ve talep ettiği para da 100 milyon Avronun üstündeymiş. Haber Bulgaristan’a yıldırım hızıyla yayıldı da, işin içinde olanların hepsi, bu kazandan çorba içmeyi bekleyenler de tir tir titrediler.
Şu Çek makamları hangi uluslararası makamlara şikâyet edeceklerini besbelli ki bizden daha iyi biliyorlar ve gerekeni mi, akıllarından geçeni mi yapmışlar. Ahmet Doğan’dan hesap sorulmasını öyle bir adalet kurumundan istemişler ki, zamanı dolmuş ve iş karıştıran politikacılar, iskartoya çıkarılsın, alan temizlensin, Bulgar ve Rus devletinden yardım isteme yolları kesilsin haberleri geldi. Haberin kaynağı Washington olmuş olacak ki, Varna şehrinde tam da o Ezerçe – Devniya Batı Varna Kanalının yakınındaki Pentagon (ABD Savunma Bakanlığı) ön saf askeri komutanlığı merkez binası bulunduğundan, olay çıkarabilecek her şey bölgeden uzaklaştırılsın emri de hemen gelmiş.
Tabii bu haberi de bizden çok daha erken işiten Bulgaristan Türkleri, “istemeyiz, zamanı dolan ve işe yaramayan siyasetçiler emekliye” deyivermişler. Öyle de Ahmet Doğan ömür boyu işe gitmemiş, emeklilik sigortası primi ödememiş nasıl emekli olsun. Son zamanda Bulgaristan’da ömür boyu bir iş tutmamış ama sanatçıdan, heykeltıraştan, aktör ve yapımcılıktan geçen, aralarında şair ve yazarlar da var, bazı gruplara ve s.o. “şahsiyetlere” 2020’de başlayan gösterilere katılmasınlar ve TV ve radyolara demeç vermemeler, şikayet edinmemeler şartıyla Kültür Bakanlığı özel kararıyla emekli maaşı verdiler. Susma parası gibi bir şey! Ahmet Doğan’a da olabilirdi böyle bir emekli maaşı, örneğin halkına ihanet için de verilebilirdi bu para, zaten Bulgarda bu çok eski bir gelenek. 1877’den önce Vasil Levski dışında tüm komitacılar da Rus Çarlığına hainlik maaşıyla bağlanmışlardı. Başbakan Boyko Borisov hükümetindeki aşırı milliyetçi, şoven ve faşistlerin oylarıyla bu kanunsuz durum da yasallaştırılabilirdi. A. Doğan için böyle bir “özel hizmet maaşı” çıkarmak isteseler, ona da zaman kalmadı, 5 Mart 2021’de meclis dağılıyor. Türkçe’mizde “eden kendine eder!” değimimiz var, özünde Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün “Bulgaristan’da Türkçe öğretmenliği yapan ve halkının kültürel kalkınmasına hizmeti bulunan soydaşlarımıza Türkiye Cumhuriyeti’nde emekli maaşı ödensin” yasası vardı. Doğan’ın bu gibi hizmetleri de olmadı. Ne yapacak bilmem! Şu konuda eminim: Çek Mahkemesinin kararı ve Strazburg Mahkemesinin onayı ile “İnter Pol” polisi tarafından tutuklanır ve içeri düşerse, lütfen inanın ne Mustafa Karadayı, ne Delyan Peevski, ne de yazmaya devam etsem yazmakla bitmez dalkavuklardan hiç biri gidip ihanetçiler başına 2 dilim ekmek götürmez.
Şöyle bir gelişme de olmuş. Son anketlerde, yani A. Doğan’ın meclise girmeye heveslendiği günden sonra yapılan anketlerden alınan sonuçlarda, Hak ve Özgürlükler Partisi (HÖH-DPS) oylarında % 15 gibi bir düşme kaydetmiş. Türk seçmen “çekilsin, çekilmezse, sandığa gitmeyiz” demiş. Bu haber yalnız Karadayı’yı değil, parti politik yönetiminde gün boyu kahve içen “elit kalpazanlar” arasından hazır oncuları da korkutmuş ve son zamanlarda konuşurken peltekleşme gibi bazı sorunlar yaşayan A. Doğan’ın ne dediği ve ne demek istediği tam olarak algılanıp, seçime katılmak istemediği anlaşılınca rahatlamışlar.
Bir şey daha var, “Covid-19” şartlarında toplantı yasağına sevinen Karadayı ve ekibi, halka söyleyecek sözü olmadığını itiraf etmek istemezken, Bulgar Milli Televizyonunda 10 dakika Haber Bülteni programımızın ve Radyo yayınlarımızın da yasaklanmasına susmaya devam ediyorlar. Okul sorunlarımızı çözemedikleri gibi hiç olmazsa şu hava durumunu işitme imkânımızın da elimizden alınmasına tepki göstermelerini beklemekte haklı olduğumuzu düşünüyordum. Eylül ayında Bulgar milliyetçiler Ahmet Doğan’ın kaldığı “Rusenets” Rus deniz şatosunu bastıklarında Batı Rodoplar’dan birkaç otobüs ücretli “gönüllü koruyucu” toplamıştı ama şimdi Radyo ve Televizyon yayınlarımı kurtarmak için halkı Sofya’ya toplanmaya davet etmiyor. Oysa 1989 yılının 28 Aralık günü Sofya’ya meclis etrafına toplanmasaydık, 2 gün yürümeseydik ne isimlerimizi ne de din haklarımızı alabilecektik. Yüzde yüz eminin, “yalnız bana”, “sadece arkadaşlarıma” anlayışıyla hareket eden Karadayı ekibi yaklaşan meclis seçimlerinde Türk seçmenden çok sert bir tokat hak etmiştir. Ahmet Doğan’ın insan arasına çıkmaması ise iyi olacak.
31 yıldan beri plansız programsız hareket eden siyaset alanındaki Bulgaristan partileri, son günlerde kurttan korkan koyunlar gibi, kafa kafaya verip birbirine sokuldular. Bu ortamda da HÖH-DPS’ye yer yok. Karadayı çepiş gibi hareket ediyor. Adil seçim olsun, ama çalan kapan olmasın, oy sandıkları değiştirilmesin, imzalar sempatik dil seçim olsun, ama çalan kapan olmasın, oy sandıkları değiştirilmesin, imzalar sempatik boyayla atılması gibi isteklerle 50 parti, hareket, dernek ve eylem grubu bir olmuşlar. Bu sayıda bir politik kalabalığın demokrasi adına ilk kez bir araya geldiğini görebiliyoruz. Seçimlerden sonra çok partili bir yatay hükümet kurulacağından söz ediliyor. Çok ilginçtir faşist ve popülist partilere seçmen bu defa – firma partiler – dedi. Şirketinin menfaatlerini korumak isteyenler parti kurmuş ve meclis kapısı sanki avanta kapısı, 500 imzalı dosyalarda seçim kaydı kuyruğunda bekliyorlar. Tescili yapılan adaylar adına partiler 5 Marttan sonra 25’er bin leva seçim kampanyası örgütleme parası alabilecek ve meclise giremeyenler sonra bu parayı geri çevirecekler, % 4 barajı aşanların para yanlarına kalacak. Bir yarıştır başlıyor.
Basında çıkan yazılarda HÖH-DPS partisi artık Demokrasi, adalet, insan hakları ve azınlık hakları gibi sorunları açmıyor. Bulgaristan’da son aylarda uygulanan uzaktan eğitim sürecine azınlık çocuklarının % 48’i katılamamış, tabletleri, bilgisayarları yok. Şimdiye kadar bilgisayarda yalnız oyun oynayanların ve film seyredenlerin birden bire ders izlemesi ve bilgi birikimi yapması çok zor olmuş. Yapılan yeni açıklamalara göre, Bilgisayarın video düğmesinden bütün öğrenciler izlenmiş, hangisinin kaç dakika ders izleme sabrı olduğu tespit edilmiş. Bizim programları – o burnunu her şeye sokan – Georgi Soros hazırlatmış. Diğer ülkelerden alınan haberlerde G. Soros programları oyun temelli olduğundan dolayı, öğrencilerin ilgisi % 25 oranında azaldığından ötürü, genellikle çocukların beyinlerinin yorulduğu, sem elendiği ve uyanıklığı söndüğüne işaret ediliyor. Mustafa Karadayı ve ekibi bu gibi konulara değinmiyor. Kişisel görüşmelerde “Bulgaristan’da demokrasisiz yaşamak ne kadar zor, bir de bana sor!” demiyor. Yazmak istemesem de, Karadayı’ya ve devlette gelen Avrupa Birliği fonlarından 10-20 milyon leva alıp sözde “misafir evi” kurduranlara bir haberim var.
Brüksel’de yapılan son plan ve projelerde, Bulgaristan’a ilk elde 50 bin kişi gönderileceği ve ayda 1 000 Avro karşılığı AB ülkelerinden hangisine yerleştirilirse, orada suya sabuna dokunmadan yaşamayı kabul ettikleri bildirildi. İlgili dokümanları imzalayan genç veya yaşlı ailelerin Bulgaristan’a da gelmeye ve “misafir evlerinde” kira ve gider ödemeden yaşamaya hazır oldukları duyuruldu. Yaz aylarında deniz kıyımızdaki tatil köylerinde de barınmayı kabul eden bu “misafirler” belki de artık ebediyen bizimle ve kalacaklar ve bizden birileri olmaya alışacaklar.
Ahmet Doğan’ın “Rosenets” konağında dairelerle birlikte 86 oda olduğunu öğrenen ve fotoğraflarını gören yabancılar, kira ve su, elektrik, çöp parası ve kumsalda kalma ve yat kirası ödememek şartıyla yaz kış “konuk” hayatı yaşamayı kabul ettikleri çalkalanarak dolaşıyor. Bankalardan bavul bavul para alıp geri çevirmeyi unutanların hali bu olacak besbelli. Doğan, Velingrat’lı eski belediye başkanı “Beyev” in kızının yüksek inşaat mühendisliği yönetiminde kurdurduğu “Rosenets” köşki için 17 milyon çekmişti ve bu parayı geri ödemeyi unuttu. Avrupa Birliği bu gereklerin hepsini görebilmiş.
Milletvekili olmasını halk kabul etseydi, hem bir iki prim öder ve yaşı gelince emekli olur, hem de borçlarını az az ödemiş olurdu. Neyse. Kendisi bilir.
Dünyada küresel güçlerin seçtikleri liderler hepsi çok yakında yok olacaklardır.
Seçim geliyor. Uyanalım kardeşler.
Kanun kaçaklarını, hainleri,
Ajanları ve ihbarcıları meclise doldurmaktan bize hayır gelmez.
Gözümüzü açalım.
Paylaşanlara teşekkür ederim.