BGSAM tarafından tercüme edilmiştir.

Konu: Avrupa’yı Zor Bir Güz Bekliyor.

Avrupa kıtası İngiltere2nin AB’den çıkma kararı, sığınmacılar bunalımı ve AB içindeki kararsızlık arasında bocalıyor. Gergin bir siyasi mevsimin eşiğindeyiz.

Yorum: Simyon Dyankov – Borisov  hükümetinde Başbakan Yardımcısı ve Londra Ekonomi ve Siyaset   Bilimleri Enstitüsü Mali Piyasa Grup Başkanı.

Son yılların hangisiyle karşılaştırılırsa karşılaştırılsın, yaklaşan güz mevsiminde, Avrupa kıtasını her zamankinden daha fazla sorun bekliyor. Avrupa bölgesine bunalım 2009-2013 yılları arasında yerleşti. Problemler dalga dalga şu şekilde geldi: İrlanda 2009; Yunanistan 2010; Portekiz 2011; İspanya 2012 ve Kıbrıs 2013. 2014-2015 sığınmacı bunalımı. Avrupa kurumları defalarca zorlandı. 2016 gücünde yeni 3 büyük sorunla yüzleşeceğiz: İngiltere’nin AB’den ayrılma kararının etkileri; Sığınmacılar konusunda Türkiye ile sorunlar ve Jan-Klod Yunker’in istifasının isteyen Doğu Avrupa korosunun daha yüksek sesle bağırması.

Bu üç solo sese, son 8 ayda birkaç hükümet kurma denemesi suya düşen,  bir de yönetilemeyen İspanya’yı katın.  Yapılan bazı sosyolojik araştırmalara göre, Marin Le Pen’in yönetimindeki aşırı sağcı Milliyetçi Cephenin ütün olduğu, Fransa Cumhurbaşkanı seçimlerini de bu tabloya ilave edebilirsiniz. Yakın gelecekten korkmamız gerekir.

  1. İngiltere’nin AB’den ayrılma kararıyla başlayalım. Avrupa konunun üstünden gelmiyor.

Önce Jak-Klod Yunker “Britanya liderlerini “kayıktan atlamakla” suçladı ve böylece La Manş’ın her iki tarafında kin ve nefret uyandırdı. Yunker, boşanmanın resmen başlaması anlamına gelen, 50. Maddenin hemen uygulanmasını istedi. Fakat şapkasını ve çadırını alan ve başbakanlıktan çekilen Camaran tarafından susturuldu. AB içinden de sakinleşmesi telkin edildi. AB Yüksek Memurlarından biri şöyle dedi: “Yunker, Britanya’dan arabasının direksiyonuna jps takmazdan önce arabasını park alanından çekmesini istedi.” Avrupa Konseyi boşanma işlerini aceleye getirmekle görevlendirildi. Ve olayların sakinleşmeye başladığı bir dönemde ise, Londra’ya pek sevgi saygı beslemeyen bir eski Fransız komiseri olan Mişel Barnie baş müzakereci olarak atandı.

İngiltere’nin AB’den ayrılmasından doğan sorulara yanıt verilemiyor. Bu ayrılma sürecinin uzun süreceğini söyleyebiliriz. Yeni İngiliz hükümeti, ayrılma görüşmelerini yürütecek seçilmiş kişileri, anahtar kurumlara atamalar yapıyor. Ayrılma taraftarlarının lideri olan Boris Jonson artık Dış işleri Bakanı oldu. Eski memurlardan bazıları da dostane bir ayrılma isteyeceklerdir: İngiltere aralarından seçebileceği daha fazla olanak istiyor. Baş müzakerecinin talepleri henüz bilinmiyor.  Mali bunalım döneminde olduğu gibi bu işlere de Almanya el atabilir. Yeni İngiliz Başbakanı Bayan T. Mey’in ne istediğini de pek bilen yok.

  1. İkinci dikenli konu sığınmacılar konusudur. Göçmen selinin durdurulmasına karşı

Vizesiz seyahat anlaşmasına varıldığı Mayıs 2016’dan beri Türkiye giderek huzursuzlaştı. Darbe denemesine katılanlardan binlercesi hapsi boyladı. Ülkedeki kamplara yerleştirilmiş olan 3 milyon sığınmacıya kapıları açmakla tehdit etti.  Türkiye’deki sığınmacılar 2015’te Avrupa’ya gelenlerden 2 defa daha fazladır. Bulgaristan ve Sırbistan üzerinden geçme denemeleri artıyor. Kış aylarında karadan ilerlemek deniz seferlerinden çok daha güvenlidir. Türkiye ile başka bir sözleşme imzalanabilir. Bu yapılmazsa Cumhurbaşkanı Erdoğan geçici olarak kapıları açınca yeni isteklerde bulunabilir. Avrupa böyle bir oyuna hazır değildir. AB merkez kuvvetleri, Umum Avrupa Ordusu ve ınır Polisi kurma çağrısında bulundular. Şimdilik Brüksel susuyor. Ağustos ayı sonunda Almanya Başbakanı Angela Merkel Doğu Avrupa devlet liderlerini sorunları görüşmek üzere topladı. Sığınmacı sorunlarıyla başa çıkma konusunda ortak görüş olmadığı ortaya çıktı.

  1. Üçüncü temel konu AB otoritesini diriltme konusudur. Komisyonların bunalımların üstesinden

gelememesi AB’nin otoritesini gömdü. Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinden temsilciler Yünker’in istifasını ve AB Konseyinin yetkilerinin arttırılmasını istediler. Gerginlik yaratan sorunları müzakere etmek için değişik ülkeleri ziyaret eden yetkilinin Yünker değil de, Merkel olması AB otoritesinin çok inceldiğine kanıttır.

Şunu da ekleyelim. Avrupa Konseyi’nin zayıflıkları bugünkü lider Yunker’in zayıflıklarından daha büyüktür. Önceki lider Barozo, finans krizi sorunlarını çözerken bürokratik makine gecikmişti. Sonuçta Yunanistan’da durgunluk uzun sürdü. Güney ülkelerde genç işsizlik oranı büyüdü. Ders alınmadı. Ukrayna bunalımında tekrar yaşandı. Bunalımlardan çıkabilmek için Avrupa kurumlarının rol ve yükümlülükleri ciddi bir şekilde yeniden ele alınmalıdır.

AB önündeki ciddi sorunların çözümü olduğuna inanıyorum. AB kurumları birkaç defa artık sorunların üstesinden gelebildiklerini gösterdiler. Brüksel memurlarının yaz tatilinde bunalımlardan çıkmak için yeni formül ve yöntem bulduklarına inanmak istiyorum.

“US News” – çeviridir.

Reklamlar