Ograjden dağı, Bulgaristan’ın Güneybatısında bulunurr ve en yüksek kısmı Kuzey Makedonya topraklarına geçer. Onlarca yıldır burası yasak sınır bölgesiydi. İşte artık eski mahallelerini, zamana direnen harika taş kiliselerini , harika tabiat manzaralarını tanıma zamanı geldi.
Gega köyü ve Çurilovski Manastırı
İşte Gega köyü böyle bir yer. Kuzey Makedonya sınırına 10 km’den daha az bir mesafede bulunmaktadır. Gega görmeğe değer bir yer. Çevresinde küçük bir tepede tek başına tünemiş, masalımsı bembeyaz bir manastır var. Bu “Az.Georgi” Çurilovski Manastırıdır ve ” Şeytanlı Manastır “olarak da bilinir. Neden Çurilovski? Çünkü Gega ve Çurilovo köyleri arasındaki yolun ortasında yer alıyor. Ve neden şeytanlı? Çünkü kilisesinin açık narteksinde, bir çocuk masalından resimler gibi, Son Yargı’dan sahnelerin parlak görüntüleri gözünüzün önünde ortaya çıkıyor. Bulgaristan’ın Uyanış devrine özgü bir tarzda yaratılmışlar, bilinmeyen bir sanatçının eseridir. Fikir, vatandaşlar üzerinde güçlü bir ahlaki ve öğretici etkiye sahip olmaktı.
Şeytanlar ve günahkarların hikayeleri
Duvar resimlerinde, Tanrı’nın 10 emrinin ihlali ve günahkarlığına dair olaylar görebilirsiniz. Eğer günah işlemişseniz, şeytanın size uygulayacağı işkenceleri de görebilirsiniz. Örneğin, yalan söyleyen değirmencinin boynuna bir değirmen taşı bağlar ve ona sürekli olarak suçu hatırlatır. Günahkarlar zincirlere sarılır ve bir ejderha canavarının dipsiz çukuruna götürülür.
Taş kilise ve hücre okulu
Çurilovski Manastırı’nın kilisesi bir taş yapıdır. Harika ahşap oymaları ve parlak renklerle boyanmış sütunları var. İkinci katta kadın bölümü var. Kızların aşağıdaki erkek bölümünü gözlemlemek için özel bir korkuluk kurulu. Maksat açık – Tanrı’nın tapınağında ayartma sebebi olmasın. Burada bir soluk görüntüyü bulacaksınız – aynaya bakan genç bir kadın. Ve tahmin edin bakalım aynasını kim tutuyor – Şeytan, tabii ki! Bu duvar resminin altında geçmişte “Çok kibirli ve süslü kızın aynasını şeytan tutar” yazan bir yazı varmış.
Manastırın geçmişi hakkında ne biliyoruz
Manastırın tarihi hakkında çok fazla bilgi yok. İnşaatının 1848’de çok eski bir Ortodoks kilisesinin bulunduğu yerde başladığı tahmin ediliyor. İçinde yakın köylerden çocukların okuduğu bir hücre okulu varmış. Ve ilginç bir detay – okuldaki ilk öğretmen, kaliteli bir eğitim almak ve bilgisini Gega’daki çocuklara aktarmak düşüncesiyle köyün parasal yardımıyla İstanbul’a gönderilen Stoyan Gılıbov’du. Günümüzde okul, kilise ve yakın çevresinde yükselen güzel çan kulesi onarılmış. Buradan Ograjden Dağı’na ve Belasitsa Dağı’nın tepelerine muhteşem bir manzara sunulmaktadır.
Türkçesi: Müjgan Baharova
Fotoğraflar: Veneta Nikolova