Hamiyet YILDIRIM
Tarih, sadece geçmişin olaylarını aktarmaktan ibaret değildir; aynı zamanda bugüne de ışık tutar. Geçmişte yaşanan acıların, haksızlıkların ve eziyetlerin doğru bir şekilde anlaşılması, toplumsal hafızanın sağlıklı bir şekilde oluşmasını sağlar. Ne yazık ki, tarihsel anlatılarda bazı acı gerçekler ya göz ardı edilir ya da yanlış bir şekilde çarpıtılır. İrlandalıların 17. yüzyılda köle olarak satılması, bu tür yanlış anlamaların ve unutulmuş tarihsel gerçeklerin bir örneğidir. Ancak bu konu, sadece bir halkın yaşadığı trajediyi anlatmakla kalmaz; aynı zamanda köleliğin insana yönelik en derin sömürü ve adaletsizliğin tarihi olduğunun altını çizer.
İrlandalılar ve “Sözleşmeli Hizmetçilik” Gerçeği
17. yüzyılda, özellikle İngiltere’nin sömürgeci politikaları ve ekonomik baskıları nedeniyle, yüzbinlerce İrlandalı, zorla köle olarak satıldı veya “sözleşmeli hizmetçi” olarak çalıştırılmak üzere Amerika’nın yeni sömürgelerine gönderildi. O dönemde İrlanda’da yaşanan kıtlık, savaş ve İngilizlerin sert yönetim politikaları, birçok İrlandalıyı zorunlu göç ve kölelik durumuna itti. Ancak burada dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta, İrlandalıların bazen “sözleşmeli hizmetçi” olarak tanımlanması, bu uygulamanın onlara tanınan özgürlüklerin çok kısıtlı olduğu gerçeğini gizlemesidir.
İrlandalılar, tıpkı Afrikalılar gibi, zorla çalıştırıldılar ve tarlalarda, ev işlerinde ve madenlerde köle gibi sömürüldüler. Ancak, Afrikalı kölelerle kıyaslandığında, İrlandalılar daha ucuz bir iş gücü olarak görülüyordu. Bir İrlandalı kölesinin maliyeti genellikle 5 sterlin civarındayken, Afrika kölelerinin fiyatı 50 sterline kadar çıkabiliyordu. Bunun anlamı şuydu: İrlandalıların değeri, Afrikalılardan çok daha düşüktü ve onlara uygulanan şiddet, işkenceler ve kötü muamele, aslında kölelik tarihinin karanlık bir yüzüdür.
Yahudi ve İngiliz Sömürgeciliği: Tarihin Karanlık İttifakı
Bazı yanlış ve tehlikeli söylemler, özellikle Yahudi etkisinin 17. ve 18. yüzyıldaki köle ticaretine dair tartışmalara katılması gerektiğini öne sürmektedir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken, kölelik tarihinin çok daha geniş ve karmaşık bir boyutu olduğudur. Yahudi ve İngiliz ticaret ortaklıkları, köle ticaretinin finansmanında yer almış olabilir, ancak bu tür söylemler genellikle daha büyük ve kapsamlı bir sömürgeci yapıyı görmezden gelir.
Tarihsel veriler, İngiltere’nin ve diğer Avrupa ülkelerinin, İrlanda’dan ve Afrika’dan köleleri Amerika’ya taşırken, kâr amacı güttüklerini ve insanları ticaret malları gibi gördüklerini ortaya koymaktadır. Bu süreçte, sadece Afrikalı köleler değil, İrlandalılar da büyük bir eziyet ve sömürüye tabi tutulmuştur. Ancak bu, İrlandalıların maruz kaldığı acıların, Afrikalılara uygulanan köleliğin “daha az kötü” olduğu anlamına gelmez. Tersine, her iki grubun da yaşadığı acılar, sömürgeci yapının insanlık dışı doğasının birer örneğidir.
Irkçılık ve Kendi Hikayemizi Anlama Çabası
Bugün hâlâ, İrlandalıların yaşadığı acılara dair doğru bir anlayışa sahip olmak için ciddi bir çaba sarf etmek gerekmektedir. Ne yazık ki, çoğu zaman bu tarih, hem İrlanda halkı hem de dünya genelinde diğer halklar tarafından bilinmemekte ya da yeterince anlatılmamaktadır. Aynı şekilde, Afrikalı kölelerin hikayeleri de sıklıkla ötekileştirilmiş ve zamanla yalnızca bir “siyah-beyaz” kutuplaşmasına indirgenmiştir. Oysa köleliğin tarihi, sadece ırklar arası bir mesele değil; bu, insanlık dışı bir sömürü sisteminin ve sınıfsal adaletsizliğin tarihidir.
İrlandalıların yaşadığı kölelik, bir “beyaz kölelik” anlatısına indirgenemez. Her iki grup da farklı sebeplerle köleleştirilmiş olsa da, her birinin karşılaştığı eziyetin boyutu birbirinden bağımsız olarak kabul edilmelidir. Kimse, başkalarının acısını küçümseyerek kendi halkının acısını büyütemez. Her halkın tarihindeki trajediler, yalnızca o halkın hafızasında değil, insanlık tarihi boyunca kolektif bir acı olarak yaşamalıdır.
Sömürgeci Tarihin Yeniden Yazılması: Adalet Arayışı
Bu bağlamda, geçmişte yaşanan bu tür insanlık dışı uygulamaların gözden geçirilmesi, toplumsal hafızanın sağlıklı bir şekilde yeniden inşa edilmesi için önemlidir. Tarihsel gerçeklerin kabul edilmesi, yalnızca geçmişin acılarını günümüze taşımakla kalmaz, aynı zamanda bu tür acıların bir daha yaşanmaması adına adım atılmasına da zemin hazırlar.
Özellikle İrlandalıların kölelik geçmişi, tarih kitaplarında genellikle unutulmuş veya küçümsenmiş bir detay olarak kalmıştır. Ancak günümüzde bu tür hikayelerin daha fazla tartışılması, toplumların kendi geçmişlerine dair daha sağlıklı bir anlayış geliştirmelerini sağlayacaktır. Geçmişin acılarından öğrenmek, sadece bir halkın ya da bir grubun değil, tüm insanlığın ortak bir sorumluluğudur.
Sonuç olarak, 17. ve 18. yüzyıllarda yaşanan kölelik, sadece bir ırkın ya da bir halkın hikayesi değildir. İnsanlık tarihinin derin yaralarından biridir ve bu yaraların iyileşmesi, tüm halkların birbirlerinin acılarına saygı göstererek, adalet ve eşitlik temelli bir dünya kurma yolunda atılacak adımlara bağlıdır.