Rafet ULUTÜRK
Tarih: 10. 01. 2017
Konu: Bir Hayalin Sonu!
2002 yılına kadar Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) Örgüt Sekreteri ve Genel Başkan Yardımcısı görevlerinde bulunan ve daha sonra Demokratik Kanat Partisini kuran Osman Oktay, BİR HAYALİN SONU ve HÖH Gerçeği başlıklı bir kitap yayınladı. Birinci baskısı hemen tükenen bu siyasi araştırmanın arka kapağında O.Oktay şöyle tanıtılmıştır:
“Bu kitap ne bir otobiyografik çalışma ne de Bulgaristan’da gerçekleşmeyen Kısa Demokrasiye Geçiş tarihidir. Eserde, şafağın ağarışı, umudun dikenli yolları, güzel bir gerçek olarak sunulan hayalin doğuşu ve batışı konu edilir. Alçaklık, hainlik ve yalan anlatılır. Birçok kişinin hayatını allak bullak eden, sinsi oyunlar ağına işaret edilir. Ülkemizin bugünkü yönetiminde rol alan kişiliklerin yükselişi ve çöküşüne ışık tutulur. Bir evceğizim olsun, komşularım olsun, kendi ismimle yaşama hakkım olsun gibi çok basit arzuları olan insancıkların nasıl susturulduğunu anlatır. Bu kitap, tarihin ve olayların satranç tahtasını dizen o görülmeyen ellere rağmen, başından geçenleri anlatmak için yüzleşmeye cesareti olan insanların birinci ağızdan siyasi öyküsüdür.”
Oktay’ın aylardan beri yazdığı “Kitap yazıyorum, kitap yazıyorum!” diye anlatıp ballandırdığı bu 133 sayfalık olayın son sayfasında şöyle deniyor:
S O N S Ö Z
Bulgar devlet güvenlik örgütü “DS” nin en başarılı projesi olan Bulgaristan’da sözüm ona kansız ve yavaşça gerçekleşen geçişten sonra günümüz Bulgaristan’ındaki son durum şudur:
- Bulgaristan Avrupa Birliliği’nde en fakir ülkedir.
- 3 milyon genç ve tahsili geni ülkeyi terk etti.
- 2 milyondan fazla emekli Avrupa Birliği’nde en düşük olan 150 ile 300 leva arasında emekli maaşıyla yaşamak zorunda bırakılmıştır.
- Dünyada en çok bankası iflas etmiş ve bankalarından 30 milyar leva çalınan ülke Bulgaristan’dır.
- Bulgaristan ekonomisi çalışmayan bir ülkedir.
- Basın yayın (medya) özgürlüğü tamamen kısıtlanmıştır.
- Sayısı belli olmayan işsizlik almış başını tırmanıyor.
- Çingenelerle etnik çatışma ortamı giderek kızışıyor.
- Binlerce sanayi tesisinin özelleştirilerek kapatılmasından sonra hiçbir yerde iş tutamayan bütün bir neslin normal emekli olabilmesi ve hatta asgari ücret alabilmesi için hiçbir şans kalmamıştır.
- Bulgar toplumu şöyle parçalanmıştır: yoksullar ve zenginler; Bulgarlar ve Çingeneler; Rusofiller ve Rusofoblar; komünistler ve demokratlar.
“Ayır buyur” düzeni bütün kuvvetiyle uygulanıyor.
Ülkeyi yönetenler 3 milyon gencin Bulgaristan’dan ayrılmasına; ilaç parası yetiştiremeyen emeklilerin zavallılığına, çöp kofalarından geçinmeye çalışanlara, doktora gidemediklerinden ölen insanlara yönetimin seyirci kalınan bir ülkenin normal bir devlet olduğu asla iddia edilemez.
Oktay’ın yaptığı bu sıralamaya her yıl 64 bin kişi azalan Bulgaristan’ın istihbaratı, polisi, devletin ana kolon ve kirişleri demirden, betondan değil de, nikelden olsa kaç para eder, ya da en işe yaramayanların arasında Ahmet Doğan gibi en büyük hainler KGB’nin Bulgaristan istasyon şefi olsa ne gezer diye sormak istiyorum.
Sayın okurlarımız, biz BGSAM grubu olarak bu kitaptan bazı bölümleri seçip tercüme ederek sizlere sunmak istiyoruz. Çünkü yalnız Osman Oktay değil, ondan önce sonra büyük sayıda Genel Başkan Yardımcısı – Mehmet Hoca; Güner Tahir; Kasim Dal, Lütfi Mestan ve başkaları Hak ve Özgürlük Hareketinden şöyle ya da böyle pek önemli değil, çünkü bu partiden bir defa ayrılan asla geri dönmüyor. Ayrılanların hepsi siyasi parti kurdu, fakat HÖH kitlerini oluşturanlar yeni partiye akmadı. İşte bu siyasi sürercin kırılmayan kırılma nokrası burasıdır. Neden sömürüldüğünü bilen, soyulduğunu bile, perspektifsizliğini bilen insanlarımız HÖH’ten ayrılıp GERB partisine kayıyor da yeni bir Müslüman Türk partisinde toplanmıyor, birleşmiyor ve el ele vermiyor?
Osman Oktay bu sorulara cevap vermiyor.
Bulgaristan Türklerini yeniden yüreklendirme işini ne Oktay, ne Kasım, ne Mestan hiç biri yapamadı? Neden? Hiç birisinin kafasında hiçbir ideolojiden beş kırıntı da mı yok?
Neden insanlarımız mevlitlere toplanıyor, namazını kazaya bırakmıyor, orucunu sektirmiyor da, HÖH partisinden örneğin DOST’ta çekirge gibi atlamıyor.
6 ve 13 Kasım 2016’da, yeni Cumhurbaşkanı seçiminde de, durum aynıydı. General Rumen Radev bir Rusya sevdalısıdır. NATO ve AB siyasetine yüz çevirecek ve durumumuz da ha da kötü olacak dememize rağmen, her kez işitse de, kimse duymadı, söylenenleri ciddiye bulmadı.
22 Ocakta Cumhurbaşkanı görev değişimi yapılacak, post-komünizmin parlak temsilcisi Rumen Radev Cumhurbaşkanı koltuğuna oturacaktır. Geçici seçim hükümetini kurması için II. Simyon Saks Koburgotski döneminin Meclis Başkanı Ognyan Gercikov’u Başbakan atama kararı almıştır. Seçim kanununda son değişiklikleri yapması ve gerekirse halk oylamasında istenen sistem değişikliğine gidilerek, “majoriter” seçim sistemiyle yeni genel seçime 26 Mart 2017 günü gidileceğini ilan edecektir.
YILBAŞINDAN BERİ BULGARİSTAN SUSUYOR.
Yeni oyun kuruyorlar. Şu an 8 partili mecliste tam 40 parti ve hareket var. Hepsi bir başka tarafa çekiyor. Borisov’un Kasım ayında yaşadığı ciddi yenilgiden sonra kiminle hükümet kuracağını kestirmek imkânsızdan zor gibi. Milliyetçilerin “Yurtsever Cephesi” ne istediğini bilmiyor ve çürük ve çatırdayan bir tahta; Reformcu Blok parçalandı; Merkez sağda “Evet” – Bulgaristan, “Da” – Balgarya, partisi kuruldu, sözde adalet reformu yapılmasını isteyecekti. İstek çuvalını birden bire büzmüş, kurultay “Başsavcının istifası” ve “eşcinsel evliliklerin yasallaştırılması” gibi iki noktada birleşebilmiş.
Reformcu Blok’tan ayrılan avukat Radan Kınev’in sözde o da orta sağ partisi kuruldu da henüz yüz görümlüğünü almadı. Birkaç haftaya kadar birçok yeni parti kurulması bekleniyor. Eskiler saksıda çiçek gibi ne büyüyor ne açıyor.
“Üst Akıl” mesai yapıyor. Majoriter bir seçim sistemine göre halk meclisine dolan 240 kişi arasından bir 130 uyumlu siyasetçi aranıyor. Bunlar GERB ve BSP’den de olabilir. Bu iki partinin anası ve babası Bulgaristan Komünist Partisidir. Parti yönetimleri anlaşamasa ve kaynaşma imkânı görünmese bile en fazla oy alarak seçilen milletvekilleri kişiliğinde bir çoğunluk oluşturma kapısını açık bırakmak gerekir.
Faşizm kokuyor.
Yine Reformcu Blok’ın hala ayakta kalan “Vatandaş Birliği” adlı şu anki istifasını sunmuş hükümetin başbakan yardımcısı ve Eğitim ve Teknoloji Bakanı Migleva Kuneva’nın siyasi yandaşı ve eski Eğitim Bakanı Mihaylov, seçim “majoriter” sisteme göre yapılacaksa, okuryazar olmayanların seçime katılmasının önlenmesini istedi. Demek oluyor ki, yeni meclis bileşiminin yalnız okuryazar olan bilinçli kişiler tarafından seçilmesinin hem uğurlu hem de doğru olacağını gündeme getirdi. Çingene nüfustan olup elinde ortaokul diploması olanlardan % 44’ün harfleri bilmediği, okuyamadığı, hesap yamadığı ortaya çıktı. Buradaki hesaplar Çingene kitle üzerinedir. Onların oyları son hesapta 30 leva ve 2 kilo dana eti karşılığı meclisin rengini belirliyor. Olay son derece ciddi. Vaktiyle Naziler Yahudilere ve Çingenelere oy kullanmayı yasaklamıştı. Bu gidiş gidiş olamaz!!
Meclisteki durum
Kısır döngüye giren halk oylaması sonuçları birkaç zamandan beri mecliste kavgalı tartışılıyor. Gelişmeler şöyledir. Halk oylamasında 2 500 000 (iki buçuk milyon) seçmen “siyasi sistem, bu arada özellikle seçim sisteminin değişmesi için oy kullandı.” BSP, HÖH-DPS, Yurtsever Cephe ve VMRO gibi partilerin temsilcileri, seçim komisyonunda “halk oylaması sonuçlarını görüşmeyi kabul etmediler.” 78 oylu en büyük siyasi parti GERB meclisin siyasi sistem değişikliğini hemen görüşmesinde direniyor. Şöyle bir durum da var. Hukukçulara göre, halk oylaması sonuçları dikkate alınmadan, seçim kanunu değiştirilmeden bir erken seçim yapılırsa, Anayasa Mahkemesi seçim sonuçlarını tanımayabilir.
BSP ve HÖH, seçimlerin eski sistemle (çoğulcu sistem) yapılmasında ve seçimden sonra da, referendum sonuçlarının ele alınmaya başlamasında anlaşmış görünüyor.
Bu kadar keskin ve çok çelişkiyi bir yumrukta birleştirmenin yolu yok gibi…
Ufuktaki beklentiler, GERB ve BSP’nin mecliste birleşip ortak hükümet kurarak, totaliter yapıyı ayakta tutma görevini sürdürme ihtimaline işaret ediliyor.
Bu yönde ilk örneği “ABV” partisinin yönetiminden Başkan ve Başkan Yardımcılarının görevlerinden ayrılıp kenara çekilmeleri göstermiş oldu. Siyaset her zaman gebedir. Birileri için karışır, diğerleri için bir fırsattır…