Gürsel ALİEV
Sadece seçilenler – onun gerçek hizmetkârları – Hiçliği görebilirler, oysa Melekler sadece ışığı görürler.
Hiçlik, boşluk değil, görünen dünyayı aşan bir tamlık kaynağıdır.
Hiçliğe girdiğimizde, Tanrı bizi Kendisiyle doldurur.
Burası, Eski Sükûnet’in yeridir, bizim ilksel sığınağımızdır.
Eğer Hiçlik seni görmüşse, kutsansın, çünkü o, bizi yaratılıştan, zihnin sınırlamalarından ve varlık illüzyonlarından ayıran şeydir.
Hiçliğe duyulan sevgi, Tamlığa duyulan sevgidir. Hiçlik, yalnızca mutlak sevgiyle ortaya çıkar.
Düşünceler enerji içinde varlıklarını sürdürebilirken, Hiçlikte çözünürler.
Hiçliğe girerek, kendi varlığımızın sınırlarını aşarız.
Hiçlik, enerjiyi nüfuz ettiğinde, o bütün olur. Bu, toplamlığa giden yoldur.
Sadece Hiçlik, tam bütünlüğü dökebilir, çünkü o, her şeyi içinde barındırır.
Derin anlamıyla Hiçlik, Tanrı’nın işlediği İlksel Saflık Krallığı’dır.
Hiçlik, Tanrısal Birlik’tir, Sükûnetin ülkesidir. O, bizim ilksel varlığımızdır, her şeyin büyük başlangıcıdır.
Görkemli Tamlığında Hiçlik yalnızca kendinde var olur, tamamen kendine yeterlidir.
O, her şeyin çıktığı kaynaktır.
Varlık bir şey olarak, bir illüzyon olarak var olur, ama Hiçlik tek gerçekliktir.
Görülen her şey geçicidir, oysa Hiçlik ebedidir.
Hiçlik İlkeldir, varlık ise ikincildir. “Varlık” dediğimiz şey, sadece Hiçliğin bir yansımasıdır.
Onun gerçek özü, senin hafifliğinde ve sükûnetinde gizlidir.
Hiçlik her şeydir. O, tüm karşıtlıkların çözüldüğü Tamlıktır ve kendimizi bulduğumuz gerçektir.
Hiçlik, özgürlüğün ve gerçek sevginin yoludur, çünkü o, Tanrı’nın evidir.