RCAKR0 Raziye ÇAKIR

Bir gün acele işim var, baktım geç kalma ihtimalim var, bindim bir taksiye, muhabbetçi bir arkadaş. O anlatıyor ben dinliyorum. Tam Ankara’da Bakanlıklara geldik,

Taksi parası 9.75 TL tuttu, ben 10 TL uzattım. Hani hepimizin yaşadığı sahne vardır ya, taksici üstünü arıyormuş gibi yapar, siz de para üstünü alabilmek için bir ayak dışarıda, inmemek için debelenirsiniz. Tam o sırada şoför, para üstü var mı diye aranmaya başladı.

  • “Üstü kalsın kardeşim” dedim.

Döndü bana doğru “Vaktin var mı abla ?” dedi.

  • “Evet” dedim (tek ayağım hala dışarıda)

Dörtlülere bastı, trafik dört şerit akıyor, indi araçtan. Önde bir büfe var. Gitti oraya, bir şeyler konuşup geldi. Bana 25 Krş. uzattı. Belli ki para bozdurmuş.

“Kardeş” dedim,”9.75 değil,10.50 yazsa yine ister ­miydin 50 krş. benden?”

– Ne alacağım abla 50 kuruşu

– Peki niye gittin 25 krş. için o kadar uğraştın üstü kalsın demiştim.

Döndü bana,

– Vaktin var mı abla?

– Evet var

Çek kapıyı o zaman. Muhabbetçi bir taksici ile karşı karşıyayız. 5 dk  konuştuk.

İngiltere’de profesörlerden, akademisyenlerden eğitim aldım. O taksicinin 5 dk. da öğrettiklerini, dünyada hiç bir hoca böyle bir eğitim vermemişti.

Abla biz Keçiören’de 5 kardeşiz. Babam rehberdi benim, günlük yevmiyeye giderdi; artık inşaat falan bulursa çalışır gelir, o gün iş bulamamışsa, biz eve gelişinden, yüzünden anlardık. Durumumuz hiç iyi olmadı. Akşam yer sofrasında yemek yerdik. Yemek bitince babam bize ”Durun kalkmayın” derdi. Önce dua ederdik sonra babam bize sofrada konuşma yapardı.

– “Aha” dedim,”Bizim meslekten”, seminerci. Ne anlatırdı baban?

– Hayatta nasıl başarılı olunur?

O gün inşaata çağırmazlarsa eve para getiremiyor, sonra çocuklara hayatta başarı teknikleri anlatıyor.

– Babam işe gidince büyük ağabeyimiz onu taklit ederdi, delik bir çorapla pantolonun ceplerini çıkarır, dört kardeşi karşısına alıp “Dürüst olun, evinize haram lokma sokmayın” diye anlatırken, biz de gülerdik. Annem kızardı, “Babanızla alay etmeyin. O, hem dürüst, hem samimi ve hem de çalışkandır” derdi.

Karşı evde iki kardeş var, onların babası zengindi

Babaları birahane işletiyor ama adamda her numara var, kumar falan oynatırdı. Bizim yeni hiç bir şeyimiz olmadı, hep o ikisinin eskilerini kullandık. O amca mahalleden geçerken biz 5 kardeş ayağa kalkardık, çünkü bize bahşiş verirdi. Babam eve gelince ayağa kalkmazdık. Çünkü hediye, para falan hak getire.

Abla, biz babamızı kaybettik, altı ay sonra yandakilerin de babası öldü. Yandaki baba iki çocuğa 5 katlı bir apartman, işleyen birahane, dövizler ve bol bol araziler bıraktı. Bizim baba ne bıraktı biliyor musunuz?

– Ne bıraktı?

– Bakkal veresiyesi ve konuşmalarını bıraktı : “Evladım işinizi dürüst yapın, hakkınız olmayan parayı almayın…” falan filan.

Abla aradan 15 yıl geçti, diğer 2 kardeş cezae­vindeler, ne ev kaldı ne birahane, ne tarla ne…. Ailenin tamamı dağıldı.

Biz 5 kardeş, beşimizin Keçiören’de taksi durağında birer taksisi var hepimizin birer ailesi, çoluk çocuğu, hepimizin birer dairesi var. Geçenlerde büyük ağabeyimiz bizi topladı ve dedi ki:

  • “Asıl mirası bizim babamız bırakmış.”

Hepimiz ağladık. 5 kardeş taksiciliğe başladığımızdan beri, taksimetrenin yazmadığı 10 kuruşu evimize sokmadık. Her şeyimiz var Allah’a çok şükür.

“Çok duygulandım, veda ettim, tam ineceğim” derken:

  • “Peki, nerede oturuyorsunuz şimdi?” dedim öylesine.

O iki kardeşin oturduğu 5 katlı apartmanı biz aldık. İşte şimdi anlıyoruz ve dua ediyoruz BABAMIZIN KONUŞTUKLARINI ANCAK ANLAYABİLİYORUZ. Hepimiz 5 kardeş orada oturuyoruz. Evladınıza ne araba bırakırsınız, ne ev, ne de başka bir miras.

Evlada sadece değer kavramını bırakırsınız.

Bakın iki babanın bıraktığı değer kavramlarına…

Bunlardan ders alanlar elbette olur, bizim görevimiz insanlarımıza duyurmaktır. Kalın sağlıcakla.

Reklamlar