BGSAM
Demokrasi sözünü kullanmadan cümle kurulamayan bugünkü Bulgaristan kamuoyunda demokratikleşme açısından tarihle hesaplaşmadan, etnik azınlıklarla ilgili siyasetin içindeki tüm öfke, düşmanlık, sindirme, göçe zorlama, eritme ve asimile etmenin zehir nüveleri temizlenmeden ileri adım atılamaz.
Bulgaristan Stratejik Araştırma Merkezi (BGSAM) Bulgaristan’dan BAF ve Bultürk derneği olarak Bulgaristan’da Etnik Temizliğin ve Kültürel Soykırımının yıl dönümlerine adanan sivil toplum örgütleri, dernek, göçmen eylem merkezleri ve bilim temsilcileriyle ilgili gençlik kuruluşlarının girişimi ve büyük ilgisiyle İstanbul’da düzenlenecek olan Uluslararası 3. Bulgaristan Sempozyumu kutlar ve koya ışık tutan daha derin aydınlatıcı yazı, makale ve incelemelerle katkıda bulunmaya hazır olduğumuzu beyan ederiz.
Balkanlardan büyük göçler 93 Harbi olarak tarihe geçen 1877 -78 Rus – Osmanlı Savaşıyla başlamış ve halen devam ederek dinmeyen bir yara olarak kanamaya devam etmektedir. Kitle göçleri genelde iç ve dış etkenlerin, baskıların, şiddeti kesilmeyen zulümden hayat imkânlarının tükenmesi sonucu olarak gelişir. İnsanlık tarihinin en acı olaylarından biri savaşlar ve zorlama sonucu göçlerdir, ele geçirilen toprakların gerçek sahiplerinden temizlenmesi, din, dil, kimlik, yaşam tarzı, kültür, örf ve adet v.s. değiştirme amacıyla yapıldığında soykırım sonucu doğurur.
Osmanlı’nın Balkanlardan çekilmesiyle gelişerek şiddetlenen bu sonsuz acılar yaşatarak arasız gelişen ve şiddetlenen sürecin Bulgaristan perdesi aralandığında dinmeyen bir öteleme, sıkıntılı yaşam, zorlama, devlet zulmüyle sertleşen bir baskıcı rejim uygulaması, Türk, Pomak, Müslüman halkın tepkilerini, göçler, İsyanlar, aldatma, zorlama ve mecbur kılmalarını görüyoruz.
Temizlime, asimile etme, göçe zorlama, genelde arasız soykırım diyebileceğimiz bu tırmanışlı gelişmenin doruk noktası Aralık 1986 Ayaklanmalardı ve 1989–1990 Büyük Göç bunun sonucudur. Bu yıl 3. bilimsel sempozyumun, 30. yıldönümü anma toplantısı yapılıyor. Bundan 30 yıl önce olup bitenlerin ve bunların tanıkları hala aramızdadır, son göçle gelenler bizleriz, ailelerimizdir, yakınlarımızdır. Çilelerin en ağırını çekenler, “Belene” ölüm kampından ölmeden çıkanlar, sürgünlere dayananlar, zindanlarda, karanlık koğuşlarda Türlüğü ve İslam’ı yaşatanlar, tüm acıları beraberce çeken, beraberce dayanan büyük bir etnik topluluk ve bizimle dayanışanlar, davamızda bize her zaman her yerde omuz verenler bugün de bizimledir, aramızdadır, beraberiz.
Dünyada hiç bir şey kendiliğinden olmamıştır ve olamaz. Demirin su alması ateşten, insanların ruhsal yüceliği direnişlerden geçer. Biz yongası alınmış bir geçmişin şerefli yeni erleriyiz. Davamızın kesintisiz bütünlüğü bizim her şeyimizdir.
Büyük konumuza girerken, önce Pomak Kardeşlerimizin Bulgar Prensliğinde başına gelenlere kısa bir göz atalım. Öncelikli araştırma bölgemiz Bulgar Prensliği yani Kuzey Bulgaristan olacaktır. Makalemizin konusu uzmanlarından olan ve 2007’de Sofya’da “Mizya, Trakya ve Makedonya’da Pomaklar ve Torbeşler” konulu araştırmanın yazarı olan Hüseyin Mehmet’in kitabından aldık. Sayfa 46–54).
BULGAR PRENSLİĞİNDEKİ POMAKLAR
1978’den sonraki Bulgar ulusal devleti 500 sene boyunca Osmanlı İmparatorluğundan bir parça olan topraklar üzerine kuruldu. O zamanların Müslüman nüfusunun büyük bir kısmı modern Bulgaristan’ın politik sınırları içinde yaşamaya devam ettiler. Ülkedeki Müslümanlar çok büyük bir etnik grup oluşturuyordu o zamanlar. Bu gruba Türkler, Tatarlar, Çingeneler v.b. girdi. Osmanlı İmparatorluğunda bu Müslümanların da çoğuna “Türkler” deniyordu. Bundan dolayı, Bulgar devletinin kurtuluşundan sonra “Türk Müslümanları” ve “Türkler” adlandırmasının kullanımı sık sık sorunlu olmaya başladı. Bulgar devleti kurulmasıyla ikiye bölündük TÜRKLER-MÜSLÜMANLAR, buda onların bir stratejisiydi.
1877–78 Rus-Osmanlı Savaşından önce Kuzey Bulgaristan’da Pomaklar Loveç, Teteven, Lukovit, Beloslavtsi ve bir kısmı da Orhaniye (Botevgrat), Pleven, Sevlievo ve Sviştov bölgesinde ikamet ediyordu. 1751de Sviştov’a bağlı Belene, Pavlikyan, Oreşe, Sviştov, Vladimir ve Pavlikan, Novgrad, Jülülnitsa, Çavuşköy, Slive ve Müslüm, Stişarov, Lıjene ve Pavlikyan, Kozar Belene, Çervena ve Gorna Studena ve Pavli köylerinde Pomak nüfus oturuyordu.
1768 -1829 yılları arasında yapılan dört Rus-Osmanlı Savaşında, daha güvenli bir ortamda yaşamaları için olmalı Sviştov köylerinden Pomak ve diğer Müslümanlar şehirlerde ikametleri zorlaşmıştır. Bunun sonucunda 1873’te köy nüfusu % 36 iken, şehirlerdeki nüfus % 48’e yükselmiştir. 18. 08. 1877 günü Rus askeri birliklerinin Tuna ırmağını geçmesiyle Sviştov şehri ele geçirildi. Bu bölgede yürütülen çarpışmalar esnasında bölge köy ve kasabalarında oturan Pomaklardan daha fazlası Osmanlı İmparatorluğu sınırları içindeki başka köy ve kasabalara göç etmiştir. Bölge Müslümanlarının sayısı birkaç yılda yarı yarıya azaldı. 1877 Ağustosu sonlarında Rusların ana güçleri Pleven’e yöneldi. 22 Ağustos günü Loveç düştü. Eylül ayı boyunca Pleven cephe ardıyla ancak iyi korunmuş olan Orhaniye – Sofya hattı üzerinden bağlı kaldı. Bölge Pomakların kalbiydi. Rusya Pleven’i cephe ardından koparmayı hedeflemişti. Bu, 11 Ekimde iki Pomak köyü olan Dolni ve Gorni Dıbnik üzerinden gerçekleşti. Ekim ortasından Kasım ortalarına doğru Rus güçleri başlıca Pomak bölgesinde ilerledi. 17 Ekimde başçavuş Antonov emrindeki 116 Kazak Şişkovo köyünden geçti ve iki gün sonra da Teteven şehrine saldırdı. Bu saldırıyı 600 piyade eri ve 150 atlı askeri olan Pomaklar geri püskürttü. Bu savaşa Albay Orlov komutasında ikinci bir birlik de katıldı. O İkinci Don Tümeni’ne bağlı 2. tugay komutanıydı. Mikre-Lesedren-Teteven yönünde saldırıya yönelen Albay Orlov’un emrinde 6 bölük, 2 atlı bölüğü ve 2 top vardı. Orlov’un saldırı alayına Banyo Marinov emrindeki 40 süngülü de katıldı. Çarpışma alanında Pomaklar 200 şehit ve büyük miktarda mühimat bırakmak zorunda kaldı. 21 Ekim günü 3 000 pomak “Allah. Allah!” haykırışlarıyla Teteven şehrini geri almak için yeni bir saldırı düzenledi. Bu saldırının şiddetinden korkan Bulgar nüfus “Kamenna Ploça” adlı vadiye kaçtı. 1 Kasıma kadar süren çatışmalardan sonra Teteven düştü ve Orlov emrindeki Rus askerleri Etrropole şehrine yöneldi.
Bu askeri harekât ve çarpışmalar süresinde Kuzey Bulgaristan’da yaşayan Müslüman nüfus arasında Güney’e doğru göç dalgası kabardı ve hareketlendi. Teteven, Lukovit ve Beloslavtsi vb. yörelerden Pomaklar bu göç seline katıldı. Birçokları savaş arifesinde de evlerini ve yerlerini bırakıp yollara dökülmüştü. Pleven kuşatması dönem köyü hariç, etraf köylerin hepsi boşaldı ve Pomaklar Makedonya’ya kaçtı. Savaşın sona ermesinden 2 yıl sonra yani 1880’de Makedonya’ya kaçan Pomaklardan daha büyük kısmı, artık kurtulmuş olan Bulgar Prensliği’ndeki evlerine ve köylerine dönmeye başladı. Köylerini askeri çarpışmalar esnasında yanmış ve yok olmuş halde buldular. Bu durumda, Doğuya doğru göçe yöneldiler ve bir kısmı günümüz Türkiyesi’nin Kırklareli, Tekirdağ, Edirne yöresine, birçoğu da Anadolu’ya geçti. Bu göç dalgasına neden ise, Bulgarların onların topraklarını zorla ele geçirmesi veya ucuzdan kapatması için yapılan zorlama oldu. Göçe yol açan sebepler arasında camileri ve okulların harap edilmiş olması da yer alıyor. Rus ordusunun Pleven-Plevne saldırısı esnasında camilerden hemen hemen hepsi yıkıldı.
Camiler yalnız Gradişnitsa, Byala Slatına ve Popovitsa’da ayakta kalabildiler. Hükümet camilerin onarımına para ayırmadığından dolayı Pomaklar Bulgaristan’da İslam’ın sonu geldi iş terisine kapıldı. 1883’te Birleşik Halk Cephesinden (ONC) seçtikleri milletvekili Yusuf Molla da kendilerine yardım edemedi. O yıllarda Turski İzvor adıyla bilinen ve 1934’te Bılgarski İzvor olarak değiştirilen köyde, Oreşene, Dobrovtsi, Lukovit, Toros ve Çomakovtsi köylerinde Pomakların büyük camileri vardı. Bılgarski İzvor ve Oreşene köylerinde 1941 yılına kadar korunan, üzerinde Osmanlı Türkçesiyle yazıları olan ve bir Osmanlı eseri olan çeşme de vardı. Bulgaristan’ın kurtuluşundan sonra Byala Slatina şehrinde bir Pomak Okulu açılması ve Pomaklar arasından öğretmen eğitilmesi gibi projeler geliştirildi. Buna rağmen, Pomaklar birçok yerde kendi okullarını kendileri açtılar. Çok ağır ve yetersiz şartlarda eğitim öğretimde ufak da olsa bir ışık yaktılar. Bu okulları ayakta tutan Müslüman cemaatleriydi.
Pomaklardan Makedonya’ya kaçanlar oralara kalıcı olarak yerleştiler. Kumanovo’ya bağlı Pomak Köy ve Yeniköy gibi yerleşim yerleri, Üsküp yakınlarında Ömerli isminde köy kurdular. Birçok hane Makedonya’nın dört bir yanında bulunan eski Pomak köy ve mahallerine dağılıp yerleştiler. O zamanki göçebelerden bazıları da Drama Türk köylerine yerleştiler.
1880’de araştırmacılardan Ubiçini Loveç (Lovça) bölgesine bazı yazarların “Pomak nahiyesi”, başkalarının ise “Pomaklık” dediğine işaret etmişlerdir. Daha 1881’de Loveç Piskopos’u Natanail Ohridski Pomakları Hıristiyanlaştırmak için din görevlileri gönderirken, hükümet de bu hedefler için özel teşvik ödenekleri ayırmıştır. Birkaç yıl sonra aynı bölgeye aynı hedeflerle Katolik ve Protestan din görevlileri de akın etmeye başlamışlardı.
Bulgaristan Dış İşleri Bakanlığına bağlı Diyanet İşleri Müdürlüğü arşivinde yalnız birkaç Pomak tarafından din değiştirme dilekçesi verdiği kaydı bulundu.
Bu grubun içinde, ön sırada olanlar, Osmanlı Ordularından kaçan asker kaçaklarıdır.
1980–81 yıllarında bu kategoriden birkaç kişinin kaydı yapılmıştır. Bunlardan ikisi, subay, ikisi as subay ve birkaç kişi de birliklerini bırakıp kaçan asker oldu ortaya çıkmıştır. Osmanlı Ordusundan kaçanlara Hıristiyanlığı kabul etmeye hazırlık döneminde, Bulgar devleti onlara geçici ikamet ve parasal yardım veriliyordu. Daha sonra da kendilerine iş açana kadar destek olunması için yine bir kısım para yardımında bulunulup ve kimi ayrıcalıklar gösterilmiştir. Bu kategoriden olan Müslümanlardan her biri Hıristiyan dinine Sofya’da Sofya Mitropoliti Miletiy’in özel gözetimi altında geçmiştir.
Bu gruba öncelikli olarak alınanlar 1877–78 Rus – Osmanlı Savaşında anasını ve babasını, tüm yakınlarını kaybeden öksüz çocuklar dâhil edilmiştir. Hıristiyan dinini aldıktan sonra bu çocuklar Bulgar ailelere verilmiştir. 1880–81 döneminde Loveç bölgesinde maddi sıkıntılardan dolayı Hıristiyanlığı kabul etmek zorunda kalan bir 3. grup da belirmiştir. 1 Eylül 1881’de kabul edilen bir Bakanlar Kurulu kararında Hıristiyanlığa geçmek isteyen Pomaklara parasal yardımda bulunma kararı onaylanmıştır. Bu dönemde Müslümanlıktan Hıristiyanlığa geçme eğilimi mali teşviklere rağmen gelişmemiştir.
93 harbinden sonraki ilk 3 yılda, hepsi Roman olmak üzere, Vidin ve Vratsa illerinde 1505; Loveç ilinde 85; Sofya kilisesinde 56; Dobroslav ve Çevren 18; Varna ve Preslav 18; Samakov 39, Sliven 16, Stara Zagora 14 kişi, Veliko Tırnovo 62 ve Plovdiv Piskoposluğunda da 40 kişi Hıristiyan dinine geçmişlerdir. Bunların arasında daha önce hangi dinden oldukları bilinmeyen ya da dinsizler de vardır. Baskıya dayanamayıp Hıristiyanlığı kabul edenlerin çoğunlukta Roman olduğu kanısı da yaygındır.
Konuya hâkim olan tarihçilerden Vasil Markov’un eserlerinde görüldüğü üzere, 1878 yılı itibarıyla Teteven ve Loven belediyelerindeki Pomak etnik ve demografi tablosu şöyledir:
8 köyde yalnız Pomak nüfus yaşar. 12 köyde nüfusun yarısından fazlası Pomak tır.
16 köyde yaşanların hemen hemen yarısı Pomak nüfustur.
Byala Slatına belediyesinde 12 köyde yaşayan nüfusun yarısından fazlası Pomak’tır. Ayrıca yarısı Pomak olan köylerin sayısı da 6’dır. Bu yöreye Pomaklar 18. yy.’ın sonlarında ve 19. yy.’ın başlarında yerleşmişlerdir. Osmanlı Döneminde Byala Slatına kasabasında yaşayan nüfusun daha büyük kesimi Pomak kökenlidir. 1893 senedinde Blaya Slatina yöresinde yaşayan Pomakların sayısı 797’iken daha sonraki yıllarda onlar Osmanlı İmparatorluğuna göç etmek zorunda kalmışlardır. 1921’den sonra bu yöreye şimdiki Sırbistan sınır köylerinden Bulgar aileler getirilmiş ve Pomakların evlerine ve topraklarına yerleştirilmişlerdir. 1881 sayımına göre Byala Slatına yöresinde 4 080 Pomak yaşarken, 1892–1893 yıllarında bunların sayısı 3 012’ye düşmüştür.
Pleven Savaşından ve Bulgar devletinin kurulmasından sonra Sevlievo (Selvi) bölgesinden bir yandan eskü Yörük yerleşim yerlerinden hem de Bogatovo, Damyanovo, Dobromirka, Hirova, Kormyansko ve Sopot gibi Pomak köylerinden Müslüman nüfusun göç hareketi hız almıştır. 1990’da bölge köylerinde yaşayan Türklerin çok azaldığı saptandı. Bugünkü Şdilovo (Adiler) ve Burya (Malkoçlar) köyünde birkaç Türk aile oturduğu; Petko Slaveykovo (Akıncılar) köyünde nüfusun % 60’ı Türk; 22 bin nüfuslu Sevlievo şehrinde ise ancak birkaç Türk aile oturduğu tespit edildi. 1873’te bu bölgede yaşayanları % 38’i Türk’tü (2 350 kişi); 1878’de sayıları 1035’e yani % 12’ye ve 1900’de toplam 895 kişiye yani % 8’e düştü. Selvililerden farklı olarak Sviştov’ta yaşayan Müslüman nüfus sayısı 1887–1934 yılları arasında belirli bir artış kaydederken, Bulgar nüfus da artmaya devam etti, fakat 1944’ten sonra Bulgarlar sayıca çok hızlı bir artış kaydetti.
1881’de Bulgar Prensliğinde 7 393 Pomak yaşarken, bunlardan 4 714’ü Loveç ilinde; 1872’si Pleven eyaletinde589’u Botevgrat (Orhaniye) ve 212 kişi de Sevlievo’da ikamet etmiştir. 1900’da yıllarında Bulgaristan Pomakları üstüne araştırmalar devam etmiştir. 1910 yılında Pomak nüfusun birçok köyde çoğunluk oluşturduğu dikkati çekmiştir. 1926 yılında Byala Slatına, Teteven ve Lukovit yöresinde toplam 3 054 Pomak yaşıyordu. Kuzey Bulgaristan’ın diğer köy ve kasabalarından ise onların göç etmiş olduğu tespit edildi.
Bulgar Prensliği ile Doğu Rumeli’nin birleştiği 6 Eylül 1885 tarihinden sonra Rupça bölgesinden Pomakların da Yunanistan’ın Selanik eyaletine bağlı Drama bölgesine göç edip Hami diye ve Sultaniye köylerini oluşturduğu dikkati çekti. Çepino bölgesi Pomaklarının da yine bu dönemde göç etmeye başladığı bilinir. 1885–1887 yılları arasında Banya’dan Osmanlı İmparatorluğu sınırları içine 100 hanenin göç ettiği, Lıjene’den ise 50 ailenin göç ettiği kayıtlarda yer alır. Araştırmacılardan Stoyo Şişkov 10 yıl sonra ahalisi % yüz Pomak olan Banya nüfusunun yarısının artık Bulgar olduğunu kaydederken, bugünkü Velingrad şehrinde (Ilıca) Pomak nüfusun giderek azalma kaydettiğini yazmıştır. O dönemde, Korova (Draginovo) başta olmak üzere diğer köyler de göç görmüştür. 1893’te o dönemde bir ilçe olan Rubços’ta 7 641 Pomak yaşarken, 1894 sonuna kadar nüfustan 3 689 kişi göç etmiştir. 105 Pomak haneli Şiroka Lıka’dan ise 1900 yılında damızlık için bir tek Pomak hanesi kalmamıştır.
Yazımızın bu bölümündeki bilgiler 1877- 78 Rus-Osmanlı Savaşı’nda Pomakların köy ve şehirlerini silah elde korumaya çalıştığını, birçok kurban ve yaralı verildiğini, köylerini, cami, okullarını yanmış ve yok olmuş bulduklarını, topraklarını kaybettiklerini, Hıristiyanlaşmaya zorlayan hareketlenmeye karşı Makedonya’ya, Yunanistan’a, Türkiye Tırak yası ve Anadolu’ya göç etiklerini seçtiklerini dikkatinize sunduk.
Bir sonraki yazımızda 1978 Berlin Konferansında Pomakların statüsüne ışık tutacağız.