Durmuş MUTLU
Son günlerde Bulgaristan’da etnik kimlik üzerinden yapılan tartışmalar, toplumsal huzuru tehdit ederken, siyasetin doğasına dair önemli soruları da gündeme getiriyor. Ahmet Doğan ve çevresindekilerin “partimizi Bulgarlar aldı” söylemi, aslında derin bir bölünmenin habercisi. Ancak, bu noktada sorgulanması gereken pek çok husus var. 34 yıldır Türk partisi dediğimiz yapının başında neden bir Çingene olduğunu hiç düşündük mü? Neden bu durum eleştirilmedi?
Burada dikkat edilmesi gereken, insanların niteliği ve yetenekleri; ırkları veya inançları değil. Türkler olarak insan odaklı bir yaklaşım benimsediğimizi unutmamalıyız. Ancak şu günlerde, “Bulgarlar partimizi aldı” ifadesiyle karşımıza çıkan bu söylemler, tehlikeli bir ayrışma yaratıyor.
Bu tür ifadelerin, toplumsal barışa vereceği zararlar oldukça büyük. Etnik kimlik üzerinden kutuplaşmanın, Bulgaristan’ın siyasi geleceğini olumsuz etkileyebileceğini görmek gerekir. Doğan ve çevresindekiler, kendi çıkarlarını korumak adına toplumun birleşik yapısını tehdit etme riski taşıyor mu? Yoksa, kendi varlıklarını sürdürebilmek için tüm ülkenin istikrarını hiçe sayma yoluna mı gidiyorlar?
Dünya genelindeki politik atmosferin hızla değiştiği bir dönemdeyiz. Komşu Moldova’da Avrupa Birliği için yapılan referandum, bölgede yeni siyasi dinamiklerin oluşmasına neden olabilir. Bu durum, Rusya’nın etkisinin artmasına yol açabilir ve istikrarsızlık getirebilir. Etnik ayrışmaları körüklemek, bu tür bir tehdit karşısında hepimizin kaybedeceği bir oyunun parçası haline dönüşebilir.
Sonuç olarak, etnik kimlik üzerinden yapılan tartışmalardan kaçınmak ve toplumu birleştirici unsurlara odaklanmak en akıllıca yol olacaktır. Ayrışma ve çatışma yerine, ortak değerler etrafında bir araya gelmek, geleceğimiz açısından hayati önem taşıyor. Unutmayalım ki, barış ve istikrar hepimizin ortak sorumluluğudur.