Musa VATANSEVER
Son günlerde Bulgaristan’da etnik kartın ön plana çıkması, toplumda huzursuzluk yaratıyor. Ahmet Doğan ve etrafındaki derebeyleri, “partimizi Bulgarlar aldı” söylemiyle sürekli gündemde. Ancak, bu söylemin ardında yatan gerçekleri sorgulamakta fayda var. Bizler 34 yıldır Türk partisi dediğiniz partinin başında neden bir Çingene oturuyor, bu soruyu sormadık mı? Neden bu şoparın bu partide ne işi var diye bir eleştiri gündeme gelmedi?
Bu noktada önemli olan, insanın değeri ve nitelikleridir; ırkı, dini değil. Türkler olarak, insan odaklı bir bakış açısına sahip olduğumuzu unutmamalıyız. Ancak şimdi, “Bulgarlar partimizi aldı” gibi bir söylemle karşı karşıyayız. Bu kelimenin sadece bir ifade değil, aynı zamanda tehlikeli bir ayrışma ve kutuplaşma anlamına geldiğinin farkında mıyız?
Bu söylemler, toplumda derin yaralar açabilir. Bulgaristan’da etnik kimlik üzerinden yapılan bu tartışmalar, sadece belirli grupların yararına değil, tüm ülkenin geleceği açısından tehlikeli bir durum yaratıyor. Ahmet Doğan ve çetesi, bu söylemlerle kendilerini ve çevrelerini kurtarmak için toplumu daha da kutuplaştırma yoluna mı gidiyor? Yoksa, kendi menfaatlerini korumak için Bulgaristan’ın geleceğini hiçe saymayı mı göze alıyorlar?
Dünyada siyasi dengelerin hızla değiştiği bir dönemdeyiz. Komşumuz Moldova, Avrupa Birliği için referandumda %51 ile kazandı. Bu durum, Rusya’nın bölgedeki etkisini artırabilir ve savaş ihtimali bile doğurabilir. Etnik yaraların kaşınması, bu tür bir istikrarsızlıkta ilk kıvılcımı ateşleyebilir.
Sonuç olarak, bu tür söylemlerden kaçınmalı ve toplumumuzu birleştiren unsurlara odaklanmalıyız. Etnik kimlikler üzerinden yapılan kışkırtmalara prim vermek, sadece kaybedeceğimizin bir göstergesi. Unutmayalım ki, bölgesel barış ve istikrar hepimizin ortak sorumluluğudur.