Nevzat ÖZTÜRK
Eskiden bayramdı; şimdi ise sadece tatil. Bayramlar çocuklar içindi de, biz mi büyüdük? Yoksa gerçekten de kaybettiğimiz değerlerin arkasından üzülmekten başka çaremiz mi yok? Siz de derin bir ah çekip, “Nerede o eski bayramlar” diyenlerdenseniz, biraz hatırlayalım, biraz da hatırlatalım istedik…
Bayram denilince hep o eski bayramlar gelir akla. Dedelerimiz nerde o eskı bayramlar derdi babalarımız da ve bugün de diyoruz nerede o eskı bayramlar diye. O bayramlarda değişik ve güzel olan ve özlem duyduğumuz o bayramlarda ne vardı acaba? Evet, o eski bayramlar nerede…
Önceden var olan ve şimdi de yok olmaya başlayan adetlerden şunları sayabiliriz: Önceden annelerimiz değişik değişik tatlılar yaparlardı, geleneksel bayram tatlısı da şüphesiz baklavadır. Her aile ferdi komşu ve akraba ziyaretlerine giderdi. Kapılarda da güler yüzlü bekleyen nineler vardı, bayramını kutlayan bu çocukları bekleyen nine de çocuklara şeker verirdi. Çocuklar da neşeli neşeli yaşlıların ellerini öperdi ve karşılık olarak birer şeker veya az miktarda para alırlardı. Fakat, maalesef artık bu adetleri göremiyoruz. Çocukları bayram gününde daha az görüyoruz ve çocuklar da bu bayrama daha az sevinmektedir. Bayram her çocuk için erken erken kalkmak, yeni eşya giymek ve en yakın komşu ve akrabaları ziyaret etmek demekti.
Şimdi de artık bu eski heyecanlar yaşanmıyor? Aile ortamda yaşadığımız bayramlar artık sadece hatıralarımızda kaldı. O günlerde herkesin birbirine verecek bir şeyi vardı mutlaka: Sevgisi, güler yüzü, hoşgörüsü…Küsler de mutlaka bayramda barışırdı. Fakat artık bunlardan eser kalmadı… Her bayramda eski bayramları özlemekteyiz…
Fakat, burada bir soru aklımıza geliyor: Bayramlar mı kendi güzelliklerini yitirmiştir yoksa biz mi bayram sevinçlerimizi yitirdik? Ne dersiniz? Bu eski bayramlar yaşanmamakta artık…İnsan bazen bayram olup olmadığını anlamıyor.
Her bayram yaklaşırken dile getirilen geçmişe özlemi, biraz da serzenişi anlatan “Nerede o eski bayramlar” sorusu, zaman içinde bayramların büründüğü farklı anlamları ortaya koyuyor.
Bayramın isminde ve duygularında değişim olmasa da özellikle büyük kentlerde ”eski” ve ”yeni” bayramlar arasındaki belirgin farklar, her kişiye göre farklılık, çeşitlilik göstermekle birlikte, genel hatlarıyla şöyle sıralanıyor:
Eski bayramlarda, hazırlıklar, tatlı bir telaşla günler öncesinden başlardı. Evlerde bayram temizlikleri yapılır, halılardan perdelere her şey yıkanır, bayramda mis gibi koksun diye bütün ev havalandırılırdı.
İkram edilecek ”bayramın tadı” tatlılar, pastahaneden hazır alınmaz, sini sini baklavalar ve börekler ile yaprak sarmaları, kayısı ve erik hoşafları evde hazırlanırdı. Bayramda geniş aile sofraları kurulurdu.
Kaybedilen yakınlar bayramlarda unutulmaz, arife günü mezarları ziyaret edilerek dualar okunur, mezarların etrafı temizlenip çiçekleri sulanırdı.Küskünlüklere son verilir, dargınlar barıştırılırdı.El öpenler daha çoktu, yaşlıların kapısı daha fazla çalınırdı ve henüz apartman dairelerine taşınılmadığı için pencerelerden çocuk sesleri duyulurdu. Bütün mahalleli birbiriyle bayramlaşırdı. Ziyaret edilemeyen yakınların bayramı telefonla ya da elektronik postayla değil, içine birkaç fotoğraf konulmuş kartpostallar gönderilerek kutlanırdı.
Bayram sabahı top atışı yapılarak, bayramın geldiği müjdelenirdi.
Çocuklar için büyüklerin, akrabaların kucaklarında yaşanan sevgiydi eski bayramlar.
Şimdiki gibi her gün ”duş alma” fırsatı olmadığı için özellikle arife gününden banyo yapılır, bayramlıklar ütülenir, muhakkak yatağın başucuna konur, hatta birkaç kez yerlerinde duruyor mu diye kontrol edilir, yeni elbiselere mutlulukla bakılırdı.
Bayram sabahı erkenden sevinçle, coşkuyla kalkılır, yeni elbiseler, potinler giyilirdi. Eskiden çocuklar yeni bir giysi ya da oyuncak istediğinde ”Bayrama az kaldı” denirdi, şimdiki gibi çocuklar ne isterse hemen alınmazdı. Belki de bu yüzden bayramlıklar daha bir kıymetlenirdi.
Erkek çocuklar babalarıyla, dedeleriyle bayram namazına giderdi. Sabah erkenden kalkılan ama uykuyu alamamış bile olsa hiç ”mızmızlanmadan” gidilen bayram namazları sonrası tüm aile büyükten küçüğe sırayla bayramlaşır, hediyeler, harçlıklar verilir, ardından özenle hazırlanmış kahvaltı sofrasına oturulurdu.
Kahvaltıdan sonra hemen sokağa çıkılırdı. Kapı kapı bütün komşular, akrabalar, nineler, dedeler ziyaret edilir, elleri öpülür, gönülleri hoş edilirdi. Büyükler de çocuklara harçlık, şeker, mendil verirdi. Hatta bol harçlık veren komşu, diğer çocuklara haber verilir, o komşunun bayram boyunca kapısından çocuklar eksik olmazdı.
Çocukların ceplerinin dolduğunu bilen seyyar satıcılar bile sırım gibi giyinir, sokakta horoz şekeri, macun, pamuk helva satardı. Mahalle bakkalından Arap kızı sakızı, biraz sonraki dönemlerde ”Tipitip” sakızlar alınır, laklaklar, çatapatlar, mantar, maytap, torpiller çocukların sevinç seslerine karışırdı.
Bilgisayar başında yalnız oynanan oyunlar yerine sokakta akranlarla çelik çomak, misket, kuyu kazmaca, kovalamaca, dokuz kiremit, saklambaç, evcilik oynanırdı.
Şehrin belirli meydanlarına bayram çadırları kurulur, gösteriler düzenlenir, Karagöz-Hacivat oynatılırdı.
Ezcümle, herkesin ”Nerede o eski bayramlar” derken hatırladığı anılar farklılık gösterse de eski bayramlara dair ortak hisler, yaşam alışkanlıkları, gelişen teknolojiyle birlikte değişen insanların, elektronik ortamda ”yüz yüze sıcaklıktan” uzaklaşıldığı yönünde. Ve görünen o ki, biraz eskiye özlem ,az biraz da toplumları ”hoş” kılan bazı geleneklerin etkisini yitirmesine duyulan serzenişi içeren ”Nerede o eski bayramlar” sözü lügatlardan hiç çıkmayacak.
Günümüzde, özellikle de yoğun iş temposu nedeniyle bayramlar tatil ya da dinlenme fırsatı olarak değerlendiriliyor. ”Çekirdek aile”nin hısım akraba ziyaretleri yapmak yerine tatile çıkması ve bu yüzden de el öpenlerin azalması sonucu büyüklerin bayramları daha bir ”buruk” geçiyor.
”Apartman hayatı”yla birlikte komşusunun kapısını belki de hiç çalmayan ”şehirliler”, bayramlarda komşu ziyaretlerini de neredeyse unutur oldu.
Ziyaret edilemeyen yakınlara içinde fotoğrafların olduğu kartpostal göndermenin yerini, telefonla ya da elektronik postayla yapılan bayramlaşmalar aldı.
Özellikle büyük kentlerde yaşayan çocuklar, mahallede kapı kapı dolaşıp bayramlaşmak, topladıkları harçlıklarla aldıkları oyuncaklarla hep birlikte oynamak yerine, bayramı bilgisayar başında ve televizyon karşısında geçiriyor.
Yeni alınan gıcır gıcır bayramlıklar, çocuklarda eski heyecanı yaratmıyor, çünkü günümüzde çocukların her istediği anne babalar tarafından hemen alınıyor.
Bayramın ziyaret yerine tatil ve dinlenme konseptine bürünmesiyle, evlerde hazırlanan bayram tatlıları da yerini ”ev tipi hazır tatlılara” bıraktı.
Eskilerde Bayram, özlemle beklenen buluşma, şöleni.Eski Bayramlarda;
- Bayram; tatile gitmek değil, ziyaret etmek demekti.
Eş, dost, akraba, komşu ziyaretleri yapılır, iade-i ziyaretler beklenirdi.
- Bayramda anneanne,babaanne demek ,el öpmek dua almak demekti.
Mis gibi ütülenmiş, kolalanmış, tertemiz mendiller torunlar için hazırlanırdı.
- Aynı kıyafetlerle bayrama girilmezdi mesela, çünkü bayram; yeni pabuçlar demekti evvela…Arife gecesi yeni pabuçlarla beraber uyunurdu, annenin tüm kızmalarına aldırmadan, gizlice…
- Sabah erkenden kalkılır, bayramlıklar giyilir, ailecek bayramlaşılır, sofraya oturulurdu.
- Kahvaltı sofrasından kalkar kalkmaz, soluğu mahallede alırdı çocuklar…
Mahalleli hazırlığını yapardı önceden. Bozuk paralar, şekerler kapının yanında hazır bekletilirdi.
- Sokakta hazır beklerdi bayram salıncağı, gıcır gıcır sesi duyuldu mu, koşar sıraya girerdi çocuklar…
Dünyanın en büyük lunaparkına gitmiş kadar eğlenirlerdi. Öyle jetonla, elektrikle falan değil, sadece salıncakçının gücüyle çalışacak kadar da samimiydi, bizdendi; seyyar salıncak.
- Seyyar salıncaktan inen çocuklar, çatapat, kızkaçıran cephanelerini toplar, sokaklarda “fiiçuuuyyyvv” sesleri yankılanırdı.
- Pamuk helvacı, kağıt helvacı, baloncu, elma şekerci, macuncu beklerdi her sokağın başında…
- Seyyar fotoğrafçılar gezinirdi bayram yerinde. Yepyeni bayramlıklarıyla hatıra fotoğrafı çektirirdi insanlar.
- Bayramdan günler önce atılırdı tebrik kartları, postaneler dolar taşardı.
Sevgililer, hediyelerini, mektuplarını aracılarla elden gönderirlerdi gizlice. Sabrı olan telefon sırası beklerdi, 1 dakika sesini duyabilmek için.
- Samimiyetsiz toplu bayram mesajlarından önce, el öpmeler vardı.
Hatta köy yerlerinde el öpülür, topluca bayramlaşılırdı.
- Kolonyalar doldurtulurdu mahallenin kolonyacısından…
Herkesin kendi kolonya şişesi olurdu, en havalı kristalinden…
- Misafire Türk kahvesi ikram edilirken, yanında likör ve badem şekeri unutulmazdı.
Kahveler, tatlı sohbetlere vesile olurdu…
- Komşuda pişen mutlaka size de düşerdi…
Komşuluk vardı çünkü. Yan yana kapılarda yediğiniz içtiğiniz ayrı gitmesin diye paylaşılır, komşunun tabağı asla boş gönderilmezdi geri.
- Bayram da ekmek çıkmazdı; fırınlar, bile çalışmazdı.
Benim köyümde bayram inanılmaz geçerdi.Arefe günü köylü toplanır “davet” denilen “keşkek” yapımı için iş bölümü yapar derhal hazırlıklara başlamıştı.Kimi tereyağ, kimi tuz, kimi gündeme getirir.Köy meydanında ateşler yakılırdı .Üzerine konulan kocaman kazanlarda keşkek kısık ateşte pişmeye başlardı.Keşkek pişerken köylü çeşitli geleneksel oyunlarla eğlenirdi.Bayram sabahına kadar gece boyunca şölen sürerdi.Bayram sabahı çocuklarla camiye gidilirdi Camiye gidenler ceplerinde yemek kaşığı ve ellerinde bir kapla giderlerdi.Bayram namazı sonrası cami avlusunda keşkek ikramı yapılır, evlere götürmek için kaplar doldurulurdu.Herkes birbiriyle bayramlaşır, topluca mezarlar ziyaret edilirdi.Eve dönünce önce eşler birbiriyle bayramlaşıp, birbirlerinin ellerini öper kucaklaşırlardı.Sonra bütün aile bayramlaşırdı.Sonra Kurban kesilir, eti dağıtılır.Gün boyunca akrabalar ziyaret edilirdi. Çocuklar doyasıya eğlenirdik.Bayram samimi ve içten kutlanırdı.Bayramlar tazelenmeye vesile olurdu.Bayram yakınlaşmaya, kaynaşmaya vesile olurdu.
Şimdilerde değerlerimizi, geleneklerimizi, samimiyetini kaybetmeye başladık.Eski bayramlara özlem devam ediyor.
Eski anılarınızı gülümseyerek hatırladığınız; ama en az onlar kadar sevgi dolu bayramlar dileriz…
Kalemine sağlık… Bizleri eski günlere eski bayramlara kavuşturduğunuz için teşekkür ederiz