Milliyetçi Hareket Partisi lideri Devlet Bahçeli’nin erken seçim talebinden sonra, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli’nin görüşmesi sonucunda 24 Haziran 2018’de Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin yapılması kararı alındı.

İster erken seçim diyelim, ister baskın, ister yıldırım… İki ay gibi kısa bir süre sonunda Türkiye seçime gidiyor.

Kimsenin beklemediği bir seçim takvimi karşımıza çıktı. Aslında siyasetçisinden, bürokratına, medya sektöründen, anket şirketlerine kadar herkes hazırlıksız yakalandı. Listelerin oluşturulması için saha yoklaması yapmaya dahi zaman yok. Cumhurbaşkanlığı hükümet etme sistemine de geçileceği için belirsizlik hat safhada… 26 Nisan 2018 tarihi, memurların istifa etmeleri için son tarih. İstifa etsen bir türlü, etmesen bir türlü! Yani bu sefer aday adayı olmak için karar vermek daha da bir zor.

Bir şehrin siyasi yapısını daha çok, o şehirde ki demografik yapı belirler. Bu durum Bursa için pek geçerli değil aslında. Birçok kişi hemşehricilik yapma diyebilir. Nitelik ya da liyakat ön planda tutulmalı diyebilir. Maalesef; gerçek bu değil, bunu hepimiz biliyoruz. Siyasi partiler, belirli yörelerden, bölgelerden aday göstererek o bölge insanının oyunu almak isterler. Bu son derece normal bir stratejidir.

Bulgaristan Türkleri’nin, Bursa siyasetinde ki temsiliyetine baktığımızda nüfuslarının çokluğuna rağmen göçmen şehri diye adlandırılan Bursa’da siyasi partiler tarafından pek tercih edilmediğini görmekteyiz. Bulgaristan göçmenlerinin siyasi partilerin içerisinde aktif olarak pek yer almamasından dolayı böyle bir sonuçla karşılaşılması da gayet doğaldır. Ama son iki seçimdir Bursa’da ki göçmenler gerek STK’ları, gerek iş adamları, gerekse donanımlı kişileri ile Bursa siyasetinde bizde varız demektedir. Özellikle Eski Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu ve Başbakan Yardımcımız Hakan Çavuşoğlu’nun Batı Trakya kökenli olarak yapmış olduğu olumlu etkileri, yöreye ve yöre insanına dayalı projeleri kendi hayatlarında hisseden Bulgaristan göçmenleri, bundan sonra siyasette olmayı daha fazla isteyeceklerdir. Çözümün her zaman siyasette olduğunu öğrenmeye başladık.

Bursa’da Bal-Göç ve yöre dernekleri beraber hareket edip geçmişte olduğu gibi ”ortak aday ” talebinde bulunurlar mı? Bunu yarın ki olağan toplantılarından sonra görebiliriz. Tek bir aday etrafında birleşmekten ziyade her partide farklı adayların olması da izlenecek başka bir yoldur. İzmir, İstanbul, Tekirdağ, Edirne, Kocaeli. Bu şehirlerde de birçok deneyimli insanımız mevcut.

Bu noktada benim aklıma gelen isimlerden biri Prof. Dr. Yüksel Özkan’dır. Camia kendisine böyle bir taleple giderse hayır demeyeceğini düşünüyorum. Prof. Dr. Emin Balkan’da kimsenin hayır demeyeceği isimlerden biridir. Yine Bal-Göç yönetiminde yer alan Günaydın İzmirli, İYİ Parti için iyi bir alternatif olabilir. CHP için Mestanlılılar Dernek Başkanı Hasan Öztürk aklıma gelen adaylardır. Her şeyden önemlisi, bir Belene gazimizi Meclise göndermek ne kadar onur verici olur bizim için!

Kocaeli’nde Bayram Çolakoğlu, İzmir’de Prof.Dr. Ayşe Kayapınar, Abdurrahim Nursoy. Çorlu’da Bilgin İnceoğlu… onlarcası ilave edilebilir. Birileri çıkıp diyebilir ki; hep aynı isimler! Hadi gençlere bakalım;

Yrd. Doç. Dr. KaderÖzlem, Semiha Ahmet, Dr. Özcan Şimşek, Dr. Mustafa Koçancı, Günay Uzun…

Demografik yapı bırakılarak liyakat esaslı bakılacaksa da bu isimlerden hiçbirinin şu an mecliste olanlardan bir eksiği yoktur. Balkan politikaları için hepsi sizi bilgilendirebilir, size yardımcı olabilir. Hatta bu konuyu direk üstlenebilir.

Bu isimleri tamamen ilk aklıma gelenlerden yazdım. Burada önemli olan isimler değil elbet, önemli olan; yeni sistemde Bulgaristan Türkleri’nin dışarda kalmaması, siyasi alanda da varlığını göstermesidir. Bunun içinde siyasi partilerde daha fazla aktif olmak zorundayız. Umarım her parti içerisinde göçmen kökenli adayları bu seçimde daha çok görürüz.

Yazımın sonunda diyorum ki!

Her şeyden önce bir Belene Gazimizin Mecliste olmasını çok isterdim.

Erdoğan DOĞU

Reklamlar