Tarih: 06 12 2018
Yazan: Raziye ÇAKIR
Konu: İki evi olan kimlik, dil ve tarih formülü belirdi.

 

ORDA BİR KÖY VAR UZAKTA

Orda bir köy var, uzakta,
O köy bizim köyümüzdür.
Gezmesek de, tozmasak da
O köy bizim köyümüzdür.

Orda bir ev var, uzakta,
O ev bizim evimizdir.
Yatmasak da, kalkmasak da
O ev bizim evimizdir.

2002 / Ahmet Kutsi TECER

12 Temmuz 1991’de Yeni Bulgar Anayasası kabul edildi. Dördüncü Anayasaydı ve “demokratik” dendi. Bu Anayasa’da biz Bulgaristan Müslüman Türklerini çok ilgilendiren birkaç madde var.

Bunlardan birisinde 42. Madde 18 yaşını dolduran her vatandaş oy kullanabilir, 21 yaşını dolduranlar da seçilebilir dense de, (madde 65) çifte vatandaşların seçilme hakkı yok, diyor.  Böylece 1989’da kovulan 350 bin kardeşimiz ve daha sonra göç edip Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı alan (Sadece Türkiye’de halen resmi sayıları 720 bin olan)  ayrıca Avrupa, Amerika ve Kanada’ya sığınan ve daha sonra o ülkelerden birine vatandaşı olan soydaşlarımız da  Bulgar vatandaşlığını yalnız seçme hakkı olan koruyabildiler. Ve seçimlere orada açılan sandıklara giderek ya da vatana dönüp katılıyorlar.

Bu hafta Sofya meclisinde İnternet üzerinden oy kullanma hakkının yasallaştırılması önerileri tartışıldı ve “olmaz” dendi.

2018’de dış ülkelerde 18 yaş üzerinde öğrenci, işçi ve sığınmacı olarak 3 milyon Bulgaristan vatandaşı bulunuyor. Onların  % 70’i, İnternet hesabı olan,  aktif İnternet kullanıcısı olduğundan, ülkede seçim dengesinin değişeceğinden değil, alla bullak olacağından korkanlar var. Asıl korkan da “üst akıl”.  Kuşkusuz Bulgaristan’ı idare eden politik sahne oyuncuları da korkuyorlar ki, onlar üst akıldan emdikleri “emanet akılla” iş gördüklerinden, var olan durumun devam etmesinden yani dış ülkelerdeki katılımın % 3-5 oranında kalmasına “evet” dediler. AB ülkelerinde, İngiltere ve ABD’deki “oyu posta ile gönderme” usulü ise tartışılmadı.

Kimlik haklarımızı kısıtlayan Anayasa değişmelidir.

Bulgar Anayasasında hepimizi ilgilendiren 2. Konu, Bulgaristan’da yalnız Bulgar yaşadığı iddiası ve başka bir kimliğin tanınmamasıdır. Böylece 4. Anayasaya göre etnik azınlık, etnik kimlik, kültürel kimlik, kültürel otonomi ve demokrasinin olmazsa olmazı olan çok kültürlülük yer almıyor. Böylece bu anayasa “demokratik bir anayasa olmadığını” kanıtlarken, etniklerin hak ve özgürlükleri konusunda totaliter komünist zihniyeti yeni bir kılıf içinde yaşatmaya ve etnik azınlıkları eriterek, dilsiz, dinsiz, kültürsüz, adet ve geleneksiz bırakarak asimile etme ve Bulgarlaştırma çabalarını devlet eliyle ve “meşru” olarak devam ettiriyor. Bu nedenle, Bulgaristan imzaladığı Uluslararası insan hakları antlaşmalarının hepsini imzalasa da “anayasaya ters düştükleri için” hiç birini uygulamadı ve uygulamıyor. Bu anayasayı, kimliğimizin düşmanı A.Doğan, Hak ve Özgürlükler Partisi (DPS) lideri olarak 1991’de onaylasa da, milletvekillerimizden (24) hiç biri oy ver(diril)medi.

Bulgaristan’daki Makedonlar.

Bu durumu, biz Türkler açısından değil, bu defa Bulgaristan’da yaşayan Makedonlar açısından ele alalım. Makedon devleti 1945’te ilan edildi. 1946 yılında Bulgaristan’da Makedon azınlığı yaşadığı kabul edildi. Aynı yıl Makedon dili azınlık dili olarak tanındı. Makedonların tarihsel kimliği, edebiyatı ve kültürü tanındı.  Okullarda Makedonca okunuyor, Makedon dilinde gazete çıkıyor, kitap basılıyor, Radyolar Pirin yöresinde Makedonca haber ve yorum okuyor, Makedon şarkıları çalıyordu.

O yıllardan başlayarak Bulgar Bilimler Akademisi’nde göreve başlayan Dina Stanişeva (BKP MK Sekreteri Dimitır Stanışev’in eşi ve BSP Başkanı, 2005 – 2009 yılları arasında Bulgaristan Cumhuriyeti başbakanı ve halen Avrupa Sosyalistleri (PES) Başkanı olan Sergey Stanişev’in annesidir), Makedon dili konusunda bir bilimsel tez yazdı.  Makedon dilinin sahih (gerçek) ve ayrı bir dil olduğunu savundu ve bu görüş kabul edildi.  2008 yılında D. Stanışeva Bulgar Bilimler Akademisi tarafından ödüllendirildi. Savunduğu görüşlerin doğruluğu ödüllendirme töreninde yeniden belirtildi.

Şunları da vurgulamak zorundayım. Makedonya İkinci Dünya Savaşından sonra kuruldu, 30 yıldan beri bağımsız ve egemen bir devlettir. Sanki Makedon kimliği ve dilini tartışma zamanı doldu. Ancak ne var ki, Bulgaristan’da Makedon Milli Kimliği konusunda esaslı kanıtlara dayanan ve kabul edilmiş bir tez henüz yayınlanmadı. Bu konuda Avrupa kamuoyunda ve kurumlarında tartışma yoktur.

Strazburg Mahkemesinin kararları.

Şöyle bir gerçek de var. Bulgaristan’daki Makedon milliyetçileri OMO-İlinden-Pirin adlı bir örgüt kurdular. Bulgar mahkemesi bu örgütü tescil etmedi. Olay Strazburg İnsan Hakları Mahkemesine taşındı. Uluslararası Mahkeme Bulgaristan aleyhinde birçok karar çıkardı.

Sivrilen sorun şudur: Bulgaristan’da Makedon azınlığı var mıdır?

Çok çelişkili bir durumdayız. Bulgaristan ile Makedonya arasında imzalanan anlaşmaların altında “şu kadar nüshadır, Bulgar ve Makedon dillerinde imzalanmıştır” yazmıyor. İki ülkenin resmi dilinde imzalanmıştır” kaydı var. Aynı cümleyi yine bu yıl Rezen ’de imzalanan Yunan-Makedon Anlaşmasının altında da görüyoruz. Demek oluyor ki, Bulgaristan ile Yunanistan Makedon devletiyle art arda anlaşmalar imzalıyor, bu Balkan ülkesinin NATO ve Avrupa Birliği üyesi olmasından yana olduklarını beyan ediyorlar, fakat Makedon dilini ve ona dayanan Makedon kimliğini, kültürünü ve tarihini tanımıyorlar.

İki evi olan dil, kimlik, tarih ve kültür tezi.

Makedonya’nın NATO ve AB üyeliği için can atan bazı Akademisyenler son aylarda piyasaya  “iki evli” kültür teorisi sürdüler. Onlardan biri olan Prof. Katitsa Külyankova, Sofya’da katıldığı “Batı Balkanlar” konferansında Makedonlar ile Bulgarların iki evi olduğunu öne sürerek, gerginleşen durumu huzura kavuşturmaya çalıştı. Prof. Külyankova’ya göre, tarihte Çar Samoil’in Ohri ve Tırnovada olmak üzere 2 evi olduğunu, Kiril Alfabesini yaratan Kiril ve Metodiy kardeilerin ve Preslav ve Ohri olmak üzere 2 evi olduğunu söyledi, fakat Osmanlıya karşı alevlenen İlinden Ayaklanması ve asi Gotse Delçev için aynı tezi savunamadı, okullarda ise Makedon ve Bulgar dillerinin yan yana okunması gereğini savundu. “Makedon dili Bulgar dilinin bir lehçesidir” tezini ise eleştirdi.

Bulgaristan’da etnik kimlikler tanınmalıdır.

Şu da var. Bulgaristan Milli Azınlıklar Beyannamesini imzalasa da, Bulgaristan’da milli, etnik ve kültürel azınlık olduğunu tanımıyor. Bunu yaparken 1991 Anayasasına işaret ediyor ve Anayasa’da “Bulgaristan’da milli azınlık yok” iddiasına vurgu yapıyor. Dolayısıyla tüm azınlık haklarını yasaklıyor ve kullananları cezalandırıyor. Bu kısıtlamaların bir AB üyesi ülkede yaşanması ise herkesi şaşırtıyor.

TV’de konuşulan anlaşılmıyor.

Ortaya çıkan soru şudur. Bulgaristan’da yaşayan Makedon vatandaşların çocukları anadillerini öğrenebilirler mi? Makedonlar kendi Kültür evlerini açabilir mi?  Totaliter devrin anadil ve kültürel kimlik yasağı ne zamana kadar devam edecek? Anayasa değişmeden etnik kimlik yasaklarını kaldırma yolu bulunabilir mi? 2017’den beri Bulgar radyo ve TV yayınlarında Makedon vatandaşlarıyla söyleşiler, Başbakan Zoran Zaev’in demeçleri vs tercüme etmiyor ve hele Türk, Çingene, Gagavuz, Ulah, Katolikler, Pomaklar ve başka vatandaşlar Sofya TV-lerinde konuşulanı anlayamaz duruma gelmiştir.

Bulgar nüfusun çoğaltma oyunları ve Makedonlar.

Son yıllarda Bulgar vatandaşlığı almak isteyenlerden Bulgarca bilmeleri isteniyor. Son 5 yılda kırmızı Bulgar Pasaportu alan 80 bin Makedon’a da birkaç soru soruldu ve Bulgarca konuşamadıkları anlaşılmasın diye özel bir karar çıkarılarak “Bulgar ve Makedon dilleri birbirinin aynıdır” denildi ve ardı aranmadı.

Şöyle özetleyebiliriz, okumanın bir “hak” ve okula gitmenin “serbest tercih” (seçim) olduğu Bulgar anayasasında, okullarda anadil öğreniminin zorunlu olmaması ve öğrencilerin Bulgarca öğrenmeyi de boykot etmesi sonucu, günümüzde nüfusun % 40’ı diplomalı okuryazar olmayan kör cahil durumdadır.

Makedonya Başbakanı Z. Zaev Yunanistan okullarında Makedon öğrencilere Makedon dili öğretilmesini istedi.

Üsküp hükümet başkanı Zaev’in siyaseti Makedon halkının sadece % 50’si tarafından destekleniyor. “Kuzey Makedonya” devlet ismi Makedon kimliği ve dili de böyle. Yunanistan’da yaşayan Makedonların anadillerini Yunan okullarında öğrenmesi isteği, Üsküp’te destek bulurken, Atina ve Selanik’i yeniden kaynattı. Yunan basını gürledi. Atina Meclisi “Rezen Anlaşmasını unutsun” yazdı.

Bu haberler, yeni dalga Bulgaristan’a sıçrarsa, okullarda Makedonca dersleri başlarsa ve öteki azınlıkların uyanması tehlikesi Bulgar milliyetçi kamuoyunu ve iktidar çevrelerini titretti. Yunan ırkçı Makedonizmi kükredikçe Bulgaristan’ın etkilenmemesini düşünmek yanlış olur. Bulgar milliyetçiliğini sömüren ve son 30 yılda “Makedonlar Bulgar’dır” sofrasından beslenen Bulgaristan İç Makedon Devrim Örgütü -VMRO – partisi kara kara düşünüyor.

Bu çelişkiler içinde, uzun süreli stratejik istikrar düşünülemez.

Pirin yöresi Makedonlarının etnik kimlik ve kültürel haklar kavgasını alevlenmesi, Bulgaristan’da yaşayan tüm azınlıkları Sofya’ya toplayabilir ve azınlık hakları isyanı parlayabilir. Bulgar siyası partilerinden hiç biri, polis, jandarma ve ordu bu isyanı durduramaz, Borisov’un meydanlara para saçması da bu defa sonuç vermez.

Hedefte köklü anayasa değişikliği, siyasi sistem değişikliği, çok etnikli, çok dilli, çok kültürlü Avrupa Birliği be NATO üyesi Bulgaristan kavgası güç topluyor. Bu direniş dalgası seçim, seçme ve seçilme hakkını değiştirirken, seçim sandıklarını da çöpe atacak ve barışa, eşitliğe ve yeni bir ufka pencere açacaktır. Biz bu kavganın orta direğiyiz. 1989 Ayaklanmamızın hedeflerine ulaşamadık, şimdi tüm azınlıkların hak ve özgürlükleri, adalet ve gerçek demokrasi mücadelesinde buluşmak ve perçinlenmek zorundayız. “Sokma akılın akıl olmadığı gibi” şimdiki yönetimin ve sahte liderlerin bizi “emanet akılla” yönetme sayfası da kesin kapanacaktır.

www.bghaber.org okumaya devam ediniz.

Lütfen dostlarınızla paylaşınız.

Reklamlar