Ata topraklarımızdan Kırgızistan.

Orta Asya’daki 7 bağımsız Türk devletinden biri olan bu ülke belini Tanrı Dağlarına dayamış, güler yüzlü insanların yaşadığı bir cennet. Toplam nüfusu 5.5 milyon civarında olan bu ülkede her beş kişiden biri Bişkek’li. Ekonomisi tarıma ve öncelikle hayvancılığa dayanan bu ülke 1881’den 1991’e kadar Rusya egemenliğinde kalmış, Ruslar Kırgızların ana dilini değiştirip Rusçayı yerleştirmek için yoğun gayret göstermişler ve ülkeyi 2 dilli duruma getirmişler. Dünyaca ünlü Kırgız yazar Cengiz Aytmatov bile eserlerini Rusça yazmış. Rusça yazmış da, eserinde, “yemin ederken Rus bayrağını öpmek zorunda kalan askerlerimiz, içten içe laneti bir işitseniz. Rus milli marşını söyleyen erlerin küfürlerine bir kulak verseniz” dememiş. “Her kötülüğün sonu iyiliktir” atasözüne inanarak susmuş ve beklemiş. Burada da “Panfilov” parkı var, iri ağaçlı, kalın gölgesi bir park. 1991’e kadar ateist bir ortamda yaşamaya zorlanmış olsalar da Kırgızların % 76’sı Müslüman. XXI. Yüzyıl şaheseri camileri var. Otobüsün penceresinden keçe çadırdan çıkıp ata binen ve bizim 4 teker kadar sürat yapan kız ve gelinlere hayran oldum. Kırgızlar çekik gözlü, yüksek dağlar arasında sıkışmış yayla insanı. Birinci gelişimde Tanrı Dağları göbeğindeki sıcak sulu Issık Gölünü görmüştüm. Ziyaretimiz Ekim sonuna rastladığı için at üstünde diyebileceğim Kırgız Festivallerini kaçırdık. Burada da kısrak kımızı içiliyor. Açık kahverengindeki zarı alınmamış pirinçten pilav yapıyorlar. Ben önce bulgur pilavı zannettim. Mutfakları ete dayanıyor. Tercih ettikleri koyun ve at eti.

Kırgızistan’ın kuzeyinde yer alıyor. Kazakistan sınırı ile arasında sadece 25 kilometre bulunuyor. Bişkek, yaklaşık 1 milyon kişiye ev sahipliği yapıyor. Şehrin dört bir yanında parklar, müzeler bulunuyor. Tabi ki Sovyet izleri de hala dün gibi kendini hissettiriyor. Şehrin tam kalbini meşhur Ala-Too Meydanı olarak kabul edebilirsiniz. Bişkek, yemyeşil parkları, devasa caddeleri, onlarca meydanı ve mağazaları ile gayet keyifle gezdiğim bir başkent oldu.

Manas üniversitesinin misafirhanesinde kaldık. Yeşil çaylarını beğendim.

Sabah ziyaretimizin ana maksadı olan Türkiye Kırgızistan Eğitim Öğretim İşbirliğini kalesi olan, 5 bin öğrencili, 12 yaşını dolduran Manas Üniversitesinde ortak etkinliklere katılmaktı. Türk Dünyası gazete ve dergileri sergilendi. Ziyaretçiler bilgilendirildi. “Bulgaristan Türklerinin Sesi” gazetemizi tanıtım. “www.bghaber.org” sitesinden bizi devamlı izleme olanakları olduğunu anlattım. Bulgaristan Stratejik Araştırma Merkezi yayınlarından seçme kitaplarımızı sergiledim vs. Bunlardan; Osman BÜLBÜL’ün, Musa VATANSEVER ve kendi kitaplarımı sergiledim.

Türkiye Türkçesi ve Kırgız Türkçesiyle eğitim veren bu Üniversite’de Çevre Mühendisliği, Bilgisayar Mühendisliği, TV, radyo ve basın gibi bölümlerle birlikte kısa süreli meslek öğretimi de var.

Üniversitenin kültürel etkinlikler salonunda öğrenciler ve öğretim üyeleriyle birlikte yaptığımız ortak toplantıda yaptığım kısa konuşmada şu noktalara değindim: Toplantının açış konuşmasını yapan Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Yılmaz Karaca, Devletimizin ve bazı önemli üniversitelerin yanı sıra sınırları aşan hizmetlere imza atmaya devam eden Türkiye Gazeteciler Federasyonu, hedefine ‘Türk Dünyası’nı oturtmuştur. Bu bağlamda ATA topraklarındayız. Eskişehir’de başlattığımız bir geleneği Kazan’da devam ettirdik. Kazakistan ve şimdi Kırgızistan’dayız. Arkadaşlarım ile Türk Dünyası’nın dilde, fikirde, kültürde, ve işte birlikteliğini çok önemsiyoruz. Türkiye Gazeteciler Federasyonu Yüksek Konseyi’nin Aralık ayında KKTC’de ve 2018 Yılında Brüksel’de toplanacağını kaydederek, Türk dünyası 4. Gazeteciler Şurası’nın ise Özbekistan’da gerçekleştirileceğini söyledi.

İbrahim ERDOĞAN söz aldı; 

Türk dünyası tarifi şöyle yaptı:

*Türk Steplerinin en güzeli Kazakistan’da…
*Türk Dağlarının en güzeli Kırgizistan’da…
*Eski Türk Mimarisinin en güzeli Özbekistan’da…
*Eski Türk doğallığının en güzeli Sibirya’da…
*Türk Atlarının en güzeli Turkmenistan’da…
*Türk Şiirinin en güzeli Azerbaycan’da…
*Türk Tarih ve Fikir adamlarının en mükemmeli Kırım’da, Kazan’da…
*Türk dilinin en güzel kaynağı Doğu Türkistan’da…
*Türk mücadele ve mukavemet liderleri Kıbrıs’ta..
*Türk Fütühatlarının kaynağı Irak ve Suriye Türkmenlerinde…
*Türk Kurucu ruhu ve yeniden aydinlanmasının Merkezi Balkanlar’da…
*Türk Denizciliginin merkezi Akdeniz kıyıları ve Ege Adalarında…

Hepsinin en güzel ortalaması Türkiye’de…

diye sözlerini bitirdi.

Sayın Rektör ve “Manas” Üniversitesi yönetimi,

Türk Dünyasının Kıymetli basın mensupları,

Saygıdeğer öğrenci ve konuklar, Eskişehir ve Kazan’dan sonra burada toplanan 3. Gazeteciler Şurasını kutluyorum. 

20. yüzyılda parçalanan, boyunduruk altına giren Orta Asya Türklüğünün baştanbaşa özgürleşip, bağımsız devletler ve özerk bölgeler olarak tek ruhta ve bünyede, Büyük Türk Dünyasında birleşmesi yeni yüzyılın en büyük olayıdır. Zaman dünyayı yeniden inşa etme zamanıdır. Hedeflenen Tek kutuplu dünyayı gömerken, iki kutuplu dünyanın Orta Asya-Türk Merkezli ufku kendini belli ediyor. Nüfus olarak büyük olmayan Kırgızistan’ın yeni dengede önemli yer alacağına inanıyorum.

 Çeyrek asır başarılarıyla Kırgızistan tarih yazıyor. 3. Şuramızı Türk Dünyasının Tanrı Dayılarında toplanmamız, bu bakıma anlamlıdır. Biz gazeteciler her zaman yeni olanın doğduğu yerde olduk ve olacağız. Şuramızı “Manas” Üniversitesinde toplamamız çok anlamlıdır.

Değerli Dostlar,

Üniversitelerimiz bizim en güçlü silahımız. Türklük kalelerimizdir. Gazetecilerimizin kaleminden düşen harflerden haber, yorum, sanat eseri, edebiyat, kültür, ideoloji, dünya görüşü doğar. Bu çabaların ortak adı bilinçlenmedir.

Bizim renkli Türk dünyamızı en doğru biçimde yansıtan ve “HARF DEVRİMİ” olarak bilinen Atatürk Devrimidir. 1928’de gerçekleşirken, Bulgaristan Türkleri tarafından da aynı yıl benimsenmişti. Ben 2 alfabeli (Kiril ve Latin) yazılımlı okula gittim. Ogün bugün çatal baş yetiştiğimiz düşünürüm. Türklerin, Türk devletleri ortak tek alfabesi olmalıdır. Bu da Latin yazı dilidir. Bu yönde tüm kardeş halkların elinden geleni yapmasını bekliyoruz.,

Kardeşlerim, biz hepimiz yazıp okumaktan fazla, anlatıp dinlemeyi seven insanlarız.

Türkün doğası böyledir. 1989’da biz totaliter Bulgar diktatörü Todor Jivkov’un isimlerimizi, dinimizi, dilimizi ve kültürümüzü değiştirmesine karşı tepki verip ayaklandık, ardından 500 binimiz birden Türkiye’ye göç ettik. Yarım milyon insan göç ederken beraberinde yalnız 100 kitap getirmişiz.

 Bunlarda Bulgaristan’da Türkçe çıkardığımız gazeteler ve orada Türkçe yarattığımız edebiyat ve sanatı anlatan Latin harflerle basılmış eserlerdir. Tarihimizi, mitolojimizi, edebiyatımızı, masal ve öykülerimizi, atasözlerimizi, sanatımızı, kültürümüzü bellek dar çığında taşıyan bir millet varsa o da biz Türkleriz. Bu noktaya değinmemin şöyle bir sebebi vardır. Yazıyı taşıyan ve beyaz kâğıda dönek kalemse, kültürümüzün tamamını taşıyan dildir. Türkün beynine giden hafıza havuzuna dolup kimlik, kültür, ideoloji ve dünya görüşü yaratan yol da gören gözle ve işiten kulakla başlar. Sözlü iletişim bizim için esastır.  Bu bakıma biz Türkler tüm diğer halklardan farklıyız. Aralarında temas, iletişim kopukluğu olan hakların sohbet etme, dertleşme, dinleme, kulaktan bilgilenme kültürü yoktur. Geçmişinde asma altı çay sohbetlerinde bilinçlenen bir halk varsa o da Türklerdir. Biz kuranı bile Hocadan ezberleriz. Korkut Dede hikâyelerini nenelerimizden, Bin bir Gece Masallarını dervişlerden dinlemişizdir. Kısacası: Türk kimliğimizin aynası dilimizdir.  “ Radyodan işittim”. “ TV’de gördüm” değimlerinin “ gazetede okudum” dan çok daha ağır bastığını hepimiz biliriz.

 Nüfusun 3 milyonu dış ülkelere çıkan ülkemizde, toplam sayıları 2.5 milyon olan Bulgaristan Türk azınlığına okullarda anadilinde eğitim öğretim görme hala yasaklı olan ve hatta Türkçe konuşana ceza kesilen bir ülkede, Türk dilinde yapacağımız propagandanın taşıyıcısını – yazı mı, söz mü – olduğunu belirlemek olağanüstü büyük önem taşıyor. Bizden korkanlar bir de dilimizden korkuyorlar. Bu öyle bir korku ki, hiç birini uyku tutmuyor. Dünyanın en yaratıcı dili bizim olandır. Ne Mutlu Türküm! Diyene…

 Başkanı olduğum Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği BULTÜRK ve Bulgaristan Türkleri Stratejik Araştırma Merkezi (BGSAM) olarak elektronik yayınlarımıza Türkiye ve Bulgaristan dışında Türklüğü diriltip yüceltme yolunda birleştik. Davamız kutsaldır. 10-15 ülkede ciddi ilgi olduğunu, geniş izleyici kitlemiz oluştuğunu söyleyebilirim. Dünya Türk Gazetecileri saflarında yer almamız bizim için bir şereftir. Bizim kuşağımız birbirimizi bulabildi ve yüce davamız yolunda birleştik. Tarih birçok dili rafa kaldırdı. Pek çoğunu kör kuyuya attı. Türkçemizin geleceğin meşalesi olacağına inanıyorum.

Yeni yeni kurduğumuz yayınlarda bilgilerimizi haber, resimli haber ve yorum şeklinde yayıyoruz, duyuruyoruz. 70 yıllık yasağı yardık “Bulgaristan Türklerinin Sesi Gazetesi” çıkarıyoruz. Sofya’da en nüfuslu Bulgar gazetesi 4-5 bin tirajı aşamazken bizim “www.bghabr.org” elektronik bültenlerimizin yüzbinlerce okuru var.  Son 2 yılda “Bulgaristan Türklerinin Durumu”, “50 yıllık Mücadele”, “Bulgaristan Türklerinin Kimlik Mücadelesi”, “Bulgaristan’da Azınlık Hak ve Özgürlükleri Sorunu”, “Bulgaristan Türklerinin Kültürü”, “Bulgaristan Türklerinin Edebiyatı” ve başka 10-12 kitap olmak üzere, halkımıza beyaz kâğıt üzerinde veya elektronik ekranda ulaştık. Adım adım ilerliyoruz. “Kültürel otonomi” ve “Etnik azınlık haklarımızı” gündeme taşıyoruz. AB üyesi olmamız Türk dünyası sorunlarımızın çözümüne anahtar olmuyor, tam tersi engel oluyor. Türkün dostu Türk’tür kardeşlerim. Davamız bugüne kadar ortaktı. Yarın da Ortak olacaktır. Büyük Türk Dünyasının kalbi Büyük Türkiye Cumhuriyetini yüceltmek de ortak davamızdır. Saygılarımızla,

MANAS ÜNİVERSİTESİNDE AKŞAM PROGRAM AKIŞI

 Manasın Kızları Halk Dansları Topluluğu:  Kırgız Geleneksel Dansı   Opmayda- Eğitmen: KlaraKoyçokulova
Güzel Sanatlar Fakültesi  Müzik Bölümü Türk Dünyası Orkestrası  Konseri.
1- Kırgızistan  Geleneksel KüyüMinKıyal – Enstrumantaleser.İcra Türk Dünyası Orkestrası

2- Türk Halk Müziği – Tekirdağ Yöresi türküsü  Ederemit’in Gelini. Türk Dünyası Orkestrası eşliğinde Solist.: Güzel Sanatlar Fakültesi  Müzik Bölümü Mezunu ve  Türk Dünyası Orkestrası  Solisti Azat Sadıkov
3- Kırgızistan Geleneksel Şarkısı  ( Irı)  Esindebi :  Türk Dünyası Orkestrası eşliğinde

Solist: Güzel Sanatlar Fakültesi  Müzik Bölümü Mezunu ve  Türk Dünyası Orkestrası  Solisti: SırgaSagınbekova 

4-  Kırgız Geleneksel Küyü  Maş Botoy:  Dastan Komuz Grubu ve Türk Dünyası Orkestrası  icrası

5- Kerkük türküsü  Altın Hızma Mulayım. Solist:  Güzel Sanatlar Fakültesi  Müzik Bölümü  Öğretim  Elemanı . Fatih Erenler,Bağlamalar: Fatih Erenler, Necip Yılgın.  Nefesli: Fatih Erenler

6-  Kırgızistan Geleneksel Şarkısı ( Irı)  Agınsu- İcra Güzel Sanatlar Fakültesi  Müzik Bölümü Marcan Müzik  Topluluğu,

7- Kırgızistan Geleneksel Şarkısı ( Irı) Sen Degende :İcra Güzel Sanatlar Fakültesi  Müzik Bölümü Marcan Müzik  Topluluğu,

8-  Türk Halk Müziği:  Kayseri Yöresi türküsü .Gesi Bağları. Solist:  Güzel Sanatlar Fakültesi  Müzik Bölümü  Öğretim  Elemanı . Fatih Erenler, Bağlamalar: Fatih Erenler, Necip Yılgın.  Nefesli: Fatih Erenler

9-  Türk Klasik Enstrumantal eser: Doğu’nun Senfonisi: Beste : Göksel Baktagir. İcra Türk Dünyası Orkestrası
10-Türk Enstrumantaleser  . Yöre:  Makedonya Üsküp: İcra Türk Dünyası Orkestrası

11-  Özbekistan Halk türküsü Lezgi ( Karagöz boy boy). Türk Dünyası Orkestrası eşliğinde Solist.: Güzel Sanatlar Fakültesi  Müzik Bölümü Mezunu ve  Türk Dünyası Orkestrası  Solisti  ElmiraTadcieva
12- Türk  Halk  Müziği:  Elazığ Yöresi türküsü Şu Fıratın Suyu Akar Serindir ( Fırat Ağıtı). Türk Dünyası Orkestrası eşliğinde Solist.: Güzel Sanatlar Fakültesi  Müzik Bölümü  Öğretim Elemanı  Sebahattin Sivrikaya.

13-  Azerbaycan Halk türküsü: Arakçının Mendedir Ceyran. Türk Dünyası Orkestrası eşliğinde Solist.: Güzel Sanatlar Fakültesi  Müzik Bölümü  Öğretim Elemanı  Sebahattin Sivrikaya

14- Kazakistan  Geleneksel küyü Köroğlu ( Final eser):  İcra Türk Dünyası Orkestrası

BULTÜRK – Bulgaristan Türklerinin gazetesi, Ata yurtta sergilendi..

Türkçe Medya Sergisi düzenlendi.

Türk Dünyası Gazeteciler Federasyonu ve Türkiye Gazeteciler Federasyonu’nun Kırgızistan’ın Başkenti Bişkek’te yaptığı TGF 54. Başkanlar Konseyi Toplantısı, bu ülkede faaliyetlerine yoğun şekilde devam etti.

Bişkek şehri bize biraz daha yeşil ve daha da güzel geldi nedense.

Bişkek’i gezerken bir grup çocuk öğretmenleri ile birlikte rastladık katıldık ve onlara yaşasın Türkiye, yaşasın Kazakistan diye birlikte haykırdık. Küçük çocuklara kırmızı ay yıldızlı balonları dağıtık ve çocukların gözlerinde o sevinci görmeye değerdi… 70 Yıl esaret altında kalan bu topraklarda yeni özgürlük fidanları yeşeriyor. Bu fidanları sulamak, onların yanında olmak, birlik ve beraberlik sergilemek, kendi kültür değerlerimize sahip çıkmak gerekir. Buralarda Alperenlerin ruhları birlikte olmanın gururunu yaşadık” diyerek Şura’yı düzenleyenlere teşekkür etti. Birlikte Türk Bayraklarını açan kafiledekiler, Saygı duruşunu takiben birlikte İstiklal Marşı’nın söyleyerek, marşlarla yollarına devam ettiler..

Bişkek’te çok sayıda Türkçe konuşan kişilerle karşılaşmanız mümkündür bunun sebebi oradaki Türk yatırımlarından oluşan Türk varlığı, Türk Manas üniversitesi farkını gördük.

Burada OŞ pazarını gezdik, bol bol parkları dolaştık.

Türk Dünyası Belgesel Film Festivali gerçekleştirildi.

Türk Dünyası Gazeteciler Federasyonu tarafından ilki bu yıl düzenlenen ‘ Türk dünyası Belgesel Film Festivalini Menderes DEMİR Başkanlığında Bişkek Seçkileri’ ile izleme imkânı bulduk. Türkiye, Kazakistan ve  Kırgızistan’da gerçekleştirilen gösterimler, 30-31 Ekim 2017 tarihlerinde düzenlenen final gösterimleri ile gezimizin sonuna geldik. Manas Üniversitesi Cengiz Aymatov Kampüsü İletişim Fakültesi Sinema Salonu’nda gerçekleştirilen Gala’ya, Üniversite Rektörü  Prof. Dr. Sabahattin Balcı, İletişim Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Hamza  Çakır, Türk Dünyası Gazeteciler Federasyonu Başkanı Menderes Demir, Türk Dünyasından ve Türkiye’den gelen Gazeteci yazarlar ve üniversite gençleri katıldılar.

Türk Dünyası’nın her yerinden gelen medya mensupları bu bilincin yeşermesi, dallanıp budaklanması, gürleşmesi için çalışmaları gerektiğinin bilincindedirler ve bu yönde bıkmadan, yorulmadan gecelerini gündüzlerine kattılar. Burada gerçekten büyük işler yapıldığını herkes bilmelidir. Tarihten de bilindiği gibi Türk Milleti büyük işleri tarihten bu yana hep yapmıştır ve bizlerde bunu devam ettireceğiz. Yalnız zaman mekân ve metot değişebilir, dün Çanakkale’de top tüfek ve süngüyle yapılanlar bu gün burada eğitim, bilgi ve iletişimle yapılıyor. Yarında neyi gerektirirse onu öyle yapacaktır.

KİM NE DERSE DESİN BÜTÜN DÜNYA BUNUN KARAKTER MESELESİ OLDUĞUNU ER YA DA GEÇ ANLAYACAKTIR. HAYAT NEYİ NİYE YAPACAĞIMIZI DÜŞÜNEBİLECEĞİMİZ KADAR UZUNDUR. AMA DÜŞÜNMEDEN YAPTIKLARIMIZI TELAFİ EDEBİLECEĞİMİZ KADAR UZUN OLMAYABİLİR.

Coşkulu geçen forumdan ve başarılı geçen 3. Şuramızı tamamladıktan sonra THY uçağına binerek İstanbul’a döndük.  Oradan da herkes geldiği yere döndü. Orta Asya, ata yurdumuz buram buram Türk kokuyor.

 

Reklamlar