Selin Ali bu yıl İtalya’da düzenlenen kadın yarışmacılar arasında Dünya Gençler Atıcılık Şampiyonası “Trap” kategorisinde birincilik elde etti. 2002 doğumlu genç sporcu Aytos “Nikola Vaptsarov” lisesinde öğrenci.
Kendisine dünya birinciliğini nasıl kazandığını sorduğumda şunları paylaşıyor: “Gösterdiğim performans antrenmanlarda sürekli yaptığım şeylerden ibaret. Bizim için yarışmak çok daha zor. Çünkü çok stres, çok heyecan var. Bunlar yarışçıyı zorluyor… Bu çaplı büyük bir yarışmada bu başarıyı elde ettiğim ve bütün bu heyecanı yendiğim için kendimle gurur duyuyorum.”
İtalya’da bayanlar arasında atıcılık “Trap” kategorisinde şampiyonluk kazandıktan saatler sonra Selin yarışlara devam ediyor. Bu sefer yine “Trap” kategorisinde karma çiftler arasında düzenlenen müsabakalarda İvan Georgiev ile aynı takımda yarışarak bronz madalya kazanıyorlar.
İvan Georgiev ile performansları hakkında Selin bizlere şunları paylaşıyor: “İlk iki gün tek yarıştım. Üçüncü gün altın madalyayı kazandıktan sonra takım olarak İvan Georgiev ile yarıştık. Bu ilk yarışımız değildi tabi. Bundan önce bir iki yarışmaya yine ekip olarak katılmıştık. Yine çok heyecanlı bir yarış oldu. Son seriye kadar finale varıp varamayacağımızı ve madalya için yarışıp yarışamayacağımızı bilmiyorduk. Son seride en iyi performans sergiledik ve İspanya takımı ile finale vararak bronz madalya için yarıştık.” Bu yarıştan Selin Ali ve İvan Georgiev bronz madalya ile çıkıyor.
Ancak Selin’in müsabakaları devam ediyor. Sadece birkaç gün sonra Almanya’nın Zul kentinde yarışıyor bu sefer. Burada gençler için Dünya Bayanlar Dünya Kupası yarışlarından gümüş madalya kazanıyor. Almanya başarısı hakkında ise şunları paylaşıyor bizimle: “Almanya’da yarışma çok daha büyük çaplıydı. Dünya kupası yarışı olarak geçiyor ve gençlere özel düzenleniyor. Bütün Dünya gözlerini bu yarışmaya yöneltmişti. Burada finale varmak için çok daha az şansa sahiptim. Ancak hedefim bu yöndeydi. Finalde dört kız yarışıyorduk. Dördümüz de ilk üçe girmek için yarışıyorduk. Birimiz elenecekti. Dördüncü sırada finale vardım ve yarışı ikincilikle tamamladım. Benim için bu da büyük bir başarıdır. Daha finale vardığımı görür görmez çok sevindim ve sakinleştim. Çünkü artık amacıma ulaşmıştım. Kendi kendime artık kaybedecek bir şeyimin olmadığını ve atışlarımı sakince, zevk için yapmam gerektiğini tekrarlıyordum…”
Ard ardına gelen başarıları konuştuktan sonra genç yıldıza: Babanın aynı zamanda antrenörün de olduğunu biliyoruz, sana atıcılık sporunu sevdiren o mu oldu? Bu yönde yeteneğin olduğunu nasıl anladın? diye sorduğumuzda şu cevabı veriyor Selin:
“Yeteneğimi babam benden çok önce keşfetti. Bir gün babamla atış yapılan salona gittim. Oradaki eski bir atış sporcusu bana atış yapmayı denememi teklif etti. O gün ilk defa elime tüfek aldım. Ve 7-8 plaktan 6-7 başarılı atış yaptım. Bu da eline ilk defa tüfek alan birisi için büyük bir başarı.”
Aslında avcı ailesinden geliyor Selin. Dedesi de babası da avcı. Ve tüfek kendisine hiç de yabancı bir şey değil. Selin tüfeği eline aldığı ilk gün, Selin de babası da atıcılık sporu ve yarışının olduğunu ve olimpiyat yarışlarının düzenlendiğini bilmiyorlardı. 12 yaşındaki kızın yeteneğini fark eden ailesi onu yetiştirmek ve geliştirmek için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Ve böylece yavaş yavaş dünya çapında düzenlenen yarışlara girmeye ve ödüller kazanmaya başlıyor Selin Ali.
Spor dışında, okula, derslere arkadaşlarına zaman ayırabiliyor musun? diye sorduğumda Selin şöyle cevap veriyor: “Ben her alana kendimden mümkün olduğunca en fazlasını veren bir kişilik sahibiyim. Az zamanım oluyor, ancak onu her şeye yetebilecek şekilde ayarlamaya çalışıyorum. Küçük yaştan beri sporla ilgileniyorum, farklı sporlar denedim ve bu sporcu ruhu bana çok yardım ediyor”.
Selin’in babası Niyazi Mehmed antrenmanlar hakkında şunları paylaşıyor: “Bu spor diğer sporlardan farklı olarak imkanlara bağlı. Burada ne kadar daha çok antrenman yaparsan o kadar daha çok maddi yatırım yapman gerekiyor. Bu spor diğer sporlardan biraz farklı. Çünkü yapılan her atış belirli bir bütçe demek. İmkanlar ölçüsünde haftada en az üç defa antrenman yapıyoruz. Bir antrenman esnasında en az 150-200 atış yapılıyor. Tabi ki yarışlardan önce bu atışlar çoğalıyor” diyor Selin’in babası ve heyecanla anlatmaya devam ediyor:
“Eline ilk defa tüfek aldığı zaman 12 yaşındaydı. Çok hızlı bir tempoyla kendini geliştirdi. 13 yaşındayken uluslararası müsabakalara katılıyorduk. 14 yaşındayken “Master in sport” –“ Spor Ustası” unvanını kazandı. Bulgaristan’da şimdiye kadar genç bayan sporcular arasında bu unvan hiç kimseye verilmemişti.Kararlı biçimde çalışmaya, yarışmaya devam etti ve böylece bu yıl bu büyük başarıya ulaşabildik.”
Kızının geleceği için dileği ve umudunu sorduğumuzda şu cevabı veriyor: “Bundan sonra hedef Selin’in Genç bayanlar kategorisinden Bayanlar kategorisine geçmesi. Ve biliyorsunuz, ne kadar dünya şampiyonasına katılırsak katılalım, Olimpiyat oyunları en yüksek ve en önemli hedef. Öyle ki umudumuz olimpiyat oyunlarına katılmak.”
Son olarak Selin’e seni sporda ve hayatta en çok motive eden nedir dediğimde duygusal ve manidar bir cevap geliyor genç sporcudan: “Beni en çok motive eden babamdır. Bütün bunları yapmamın sebebi babamdır. Benimle gurur duymasını sağlamak istiyorum. Bizim baba ile kız olarak çok güçlü bir bağımız var ve hele de atıcılık sporu nedeniyle çok daha yakınız. Ve böyle olduğu takdirde yenilgiye düşmem mümkün değil…”
BNR