Meslek hayatına 1976 yılında Silistra Hastanesi’nde kadın hastalıkları uzmanı olarak başlayan dr. Popov, daha sonra İsperih Hastanesi’nde çalıştı, Silistra Bölge Sağlık Müfettişliği Müdürü görevini yaptı, karyerinin ilginç bir bölümü ise uzak Afrika’da geçti. Tunus ve Cazair’e gitmeniz ne zaman ve nasıl oldu sorusu üzerine dr. Konstantin Popov, şunları anlattı.
“Yurt dışında çalışmak bana çok farklı bir deneyim kazandırdı. Ülkemize göre çok daha ağır hastalık vakaları ile karşılaştım. Afrika’da çalışmak için aday oldum. Adaylığım onaylanınca da işveren şirketi beni Sofya’ya Fransıca kursuna gönderdi. 6 ay kurs aldıktan sonra 1987 yılının sonunda daha totaliter rejim zamanında Cazair’de çalışma teklifi aldım” diyen dr. Popov ve şöyle devam etti:
Cazair’e ayak basınca çok hoş sürprizlerle karşılaştım. O dönemde bizde artık kriz ve elektrik rejimi varken Cazair’e iniş yapar yapmaz gerek otobanlar gerekse diğer yollar olsun her yerin ışıl ışıl olduğundan etkilendim açıkçası. Sonra tayin edildiğim hastaneye ulaştım. Eski Fransız manastırı hastaneye dönüştürülmüştü. Şehrin adı Sukaras – Arapça’da aslan pazarı anlamına geliyor. Roma döneminde aslanlar oradan alınıyordu. Biliyorsunuz, Antik Roma’da Afrika’dan getirilen aslanlar Asya’dan getirilen kaplanlarla Colessium’da dövüştürülüyordu.
İşe gelince ise çok ağır iş yaptım. Hastanedeki hekim personeli 3 Bulgar dokoru olmak üzere çok küçüktü. Hastanede yıllık doğan çocukların sayısı 6 bini buluyordu. O dönemde Silistra’da yıllık 1000 bebek dünyaya geliyordu. Şimdi ise sayısı 500’e düşmüş durumda. Çok yoğun çalıştık – mesailer, vakalar bir birini izledi. Hastaneye yakın oturuyorduk. Birimiz 24 saat boyunca hastaların hizmetindeyken, diğer 2’miz öğleye kadar çalışıyorduk. Ameliyat gerekliliği olursa biz de mesai dışı saatlerde hastaneye gidiyorduk. Çok mütevazi şartlarda yaşıyor ve çalışıyorduk. Tunus sınırına 35 kilometre uzaklıkta, Atlas dağlarında 700 metre rakımda bulunan bu şehirde iklim nispeten iyiydi, oturduğumuz yerde klima olmadığı halde sıcaklık çekilebiliyordu, dedi dr. Popov ve karşılaştığı ilginç bir olayı da anlattı:
Bir gün etraftaki çiftliklerden bir kadın getirildi. Doğum yaptıktan 24 saat sonra hastaneye getirildi. Çiftlikte doğumu yaptıran ebe nine bir şey daha olduğunu farketmişti. Bir bebek daha vardı. İkizlerden ikincisi hastanede doğal yoldan, tamamen sağlıklı olarak doğdu. Hamilelik döneminde doktora gitmemiş olan bu kadın ikizlerle gebe olduğundan habersizdi, ta ki ebe nine karnında kapırdayan bir şey daha olduğunu farkedinceye kadar. İlginç bir olaydı.
Kadın sağlığı uzmanı dr. Konstantin Popov, Cazair Sukaras hastanesinde elektrik verilmesinde yaşanan problemlerin doktorların işini zorlaştrıdğını paylaştı. Elektrik jeneratörü otomatik olduğu için elektrik kesilince teknisyenin gelmesi gerekiyordu. Teknisyen gelene kadar ise doktrolar çalışmaya devam ediyordu.”El feneri ile ameliyat yaptığımız var. Kimisine acayip gelebilir, ama bu anlattıklarım yüzde 100 gerçek” dedi dr. Popov ve Tunus’taki deneyimini de anlattı.
Tunus çok daha medeni bir ülkedir. Deniz kıyısında yer alan 4. en büyük şehir olan Gabes’te çalıştım. Büyük bir liman ve sanayi merkezidir. Şehrin beş üniversitesinde Bulgar öğretim görevlileri de vardır. Kanadalı uzmanların tasarladığı 9 katlı bir hastanede çalıştım. Ameliyathane donanımından klima sistemine kadar her şey çok güzeldi. Yine kadın sağlığı uzmanı olan eşimle birlikte orada 10 sene çalıştık. Deniz manzaralı güzel bir evde yaşadık. Oradaki doğum oranı çok yüksek olduğundan üzerimizdeki iş yükü çok büyüktü. Tunus’taki farklı vakalarla karşılaşarak büyük deneyim ve kalifiye edindik, diyen dr. Konstantinov, uzak Afrika’daki yaşam size neler öğretii sorusu üzerine şu cevabı verdi:
Kendimize güvenmeyi, hızlı tepki göstermeyi öğretti. İnsan hayatı için sonuna kadar mücadele etmeyi öğretti. Çok ağır, ihmal edilmiş hastalık vakaları ile karşılaştık çünkü. İnsanlar, hastalarımız bize çok büyük saygı gösteriyordu. Müslüman olmasak da hiç bir zaman Müslüman Hristiyan ayırımı olmadı.
Cezair ve Tunus’ta hangi hastalıklar yaygın sorusu üzerine dr. Konstantinov şöyle konuştu:
Kadın hastalıkları konusunda konuşabilirim. Hamile kadınların büyük bir bölümü doktor tarafından takip edilmiyor. Çok ağır komplikasyonlarla geliyorlar. Bunun sonucundas sık sık bebeklerde de bozukluklar görülüyor. Düzenli olarak doktora gitmedikleri için büyük tümörleri oluyor. Bununla birlikte dinden dolayı cinsel ilişkiler gelişigüzel olmadığı için cinsel yolla bulaşan hastalıkların önemli ölçüde az olduğunu belirtmek gerekir.
Dr. Popov, uzun zaman Afrika’da kaldıktan sonra yurda neden döndüğünü de anlattı.
Anne ve babamın tek oğlu olduğum için onların bana ihtiyacı vardı. Yaşlanınca babam ağır hastalandı. Ayrıca Bulgaristan’da sağlık sistemi de reform yoluna girmeye başlamıştı. Tabii, tahmin edebileceğiniz gibi yurda dönmemde hasretin etkisi de oldu. Dönerken, beraberimde hastane müdürünün bana ayrılırken verdiği anmalık hediyesini, güzel hatıralarımı, bilgi ve kabiliyet olarak edindiklerimi getirdim.
Bundan 4,5 yıldan uzun zaman önce çok ağır finansal durumda olan Dulovo hastanesinin başına geçerek bu sağlık kuruluşunu ayağa kaldırmayı başaran dr. Konstantin Popov, anlaşılan zorlukları, meydan okumaları seviyor.
Zorlukları gerçekten severim. Ama Dulovo hastanesi durumunun iyiye değişmesi, sadece banim değil, daha çok burada çalışan ekibin, doktorların, hemşirelerin, temizlik çalışanlarının, herkesin çabaları sayesinde oldu. Belediye Başkanı dr. Yüksel Ahmet’ten çok büyük destek aldık, diyen dr. Popov, bugün itibari ile ülke seçme imkanınız olsa nereyi seçersiziniz sorusu üzerine şu cevabı verdi:
Bulgaristan’ı seçerim. Başka hiç bir yerde çalışmak istemem.
BNR