Rafet ULUTRÜK

DPS (Hak ve Özgürlükler Hareketi) ve lideri Ahmet Doğan, Bulgaristan Türkleri için yıllardır süregelen tartışmalı bir figür haline gelmiştir. 1989’da Bulgaristan’daki zorunlu göç ve baskı dönemlerinde Türklerin haklarını savunma amacıyla ortaya çıkan bu parti, zamanla kendi halkının taleplerini ve ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak bir yapıya bürünmüştür. Bugün, 34 yıllık DPS yönetiminde Bulgaristan Türkleri için kayda değer bir ilerleme sağlanmış mıdır? Ne yazık ki bu sorunun cevabı olumsuz.

Ahmet Doğan, yıllardır siyasette kalmış ve parti yönetiminde büyük bir güç sahibi olmuş olsa da, halk için somut bir gelişme ya da refah sağlayan bir politikaya imza atmamıştır. Eğitim, ekonomik kalkınma ve siyasi temsiliyet alanlarında Bulgaristan Türkleri için anlamlı bir değişim gerçekleşmemiştir. DPS’nin temel amacı olan azınlık haklarını koruma söylemi ise pratikte karşılıksız kalmıştır. Peki, halk neden hala bu partiye oy veriyor?

Türklerin DPS’ye Oy Verme Sebepleri

1. Korku ve Baskı Ortamı: DPS, yıllarca Türklerin siyasetteki tek temsilcisi olarak görülmüş ve bu imajı halk arasında yaygınlaştırmıştır. Alternatif partilerin ve liderlerin çıkmasına engel olunmuş, böylece halk, seçeneklerinin olmadığını düşünerek, korku ve baskı altında oy kullanmaya devam etmiştir.

2. Aidiyet Duygusu ve Etnik Kimlik: DPS, özellikle Ahmet Doğan’ın liderliğinde, Bulgaristan Türkleri arasında “Biz sizin yanınızdayız” mesajını sürekli işlemeye çalışmıştır. Etnik kimlik üzerinden siyaset yaparak, partinin varlığı bir güvence olarak sunulmuştur. Halk, oy vermekle kimliklerini ve varlıklarını koruduklarına inanmıştır. Bu nedenle, eksikliklere ve yetersizliğe rağmen, birçok kişi kendini başka bir seçeneği yokmuş gibi hissederek DPS’ye oy vermeyi sürdürmüştür.

3. Alternatifsizlik: Bulgaristan’da Türklerin ve diğer azınlıkların çıkarlarını savunabilecek başka güçlü bir siyasi alternatifin olmaması, DPS’nin bu boşluğu doldurmasına olanak tanımıştır. Ahmet Doğan’ın liderliği döneminde parti, bir nevi tekel haline gelmiş ve halkın başka bir partiye yönelme cesareti bulamaması sağlanmıştır. Bulgar partileri Türk bölgelerini tamamen DPS Ahmet Doğana bırakmışlardır.

DPS’nin Gerçek Yüzü ve Ahmet Doğan’ın İhaneti

Ahmet Doğan, halkın ihtiyaçlarını karşılamaktan çok kendi çıkarlarını gözeten bir siyasetçi profili çizmiştir. Partinin derin devletle eski DC ile olan ilişkileri, Doğan’ın kişisel serveti ve politik gücünü nasıl kullandığı zaman içinde daha da belirgin hale gelmiştir. DPS’nin asıl amacı, Türklerin çıkarlarını savunmaktan ziyade, Ahmet Doğan ve çevresindeki dar bir grubun çıkarlarını korumak olmuştur. Bu durum, parti içindeki yozlaşmayı ve halkın çıkarlarına ne denli uzak olduklarını göstermektedir. Tüm hareketleri kendini düşünerek atmıştır. Şimdi bu seçimlerde gerçek halkın gücünü hisetme imkanı olacaktır. Çünkü gücü hep kendisinde görmüştür, şimdi gerçek gücü görecektir.

Bulgaristan Türklerinin Geleceği

Bulgaristan Türklerinin geleceği, alternatif ve güçlü liderlerin çıkmasına bağlıdır. DPS’nin yıllardır süregelen başarısız politikaları, halkın refahını artırmamış, aksine sorunları daha da derinleştirmiştir. Artık halk, yeni bir ses, yeni bir lider ve yeni bir partiye ihtiyaç duymaktadır. Korku ve baskı altında verilen oylar, halkı gerçek bir değişime götürmeyecek, yalnızca aynı hataların tekrarlanmasına neden olacaktır.

Bugün önemli olan 34 yıldır her şeyi ben yaptım diyen Ahmet Doğan’a halkın tokadını göstermektir. Halk olmadan bir hiç olduğunu göstermektir.

Ahmet Doğan ve DPS, 34 yıldır halkın taleplerine cevap vermemiştir. Artık Bulgaristan Türkleri, gerçek bir değişim ve yenilenme talep etmeli, kendi kimliklerini ve geleceklerini savunabilecek yeni birini desteklemelidir. Ahmet Doğan’ın ve DPS’nin Bulgaristan Türklerine bir lanet mi yoksa bir lütuf mu olduğu sorusu, halkın kendi kararlarıyla cevap bulacaktır.

Sonuç olarak, Bulgaristan Türklerinin Ahmet Doğan’a ve DPS’ye bağlılığı, korku ve alternatifsizlikten kaynaklanan bir yanlışlıktır.

Bu döngünün kırılması, halkın gerçek bir değişim talep etmesiyle mümkün olacaktır. Hain Doğan’ı ruyadan uyandırmalıyız, kendisinin bir hiç olduğunu bu seçimlerde göstermeliyiz.

Saygılarımızla,

Reklamlar