Neriman Eralp KALYONCUOĞLU

Konumuz:   İşler neden olmuyor sorusuna yanıt arayalım.

 Bizi yönetmek isteyenler isli lamba şişesi bile değil

Bugün 8 Mart. Dünya Kadınlar Günü! Saat 14’te kızlık arkadaşlarımla görüşmem var. Önceden önce kahvemi alıp okumanızı rica ettiğim, yazıma lütfen şöyle bir bakınız.

Çünkü bizim dava arabamızın lastiği gene patladı, gene tosladık.

Başlarken, esin kaynağım olsun diye Sezen Aksu kulağımda:

Kadınlar artık,

Kadınlar her yerde!

 

Suskunduk ve bekledik

Yaşadık seyrettik

Sonunda yeter dedik..

Yeter dedik

Her yerde!

 

Kadınlar artık,

Kadınlar her yerde!

Evet, öyle de. 26 Mart’ta bizden oy isteyen “DOST Birliği” yönetiminde hele hele liste başına koyacak bir kadın dahi bulamadılar.

UnutulmasınBulgaristanlı Türk kadınlar yani biz etnik azınlığımızın toplumsal yapısının alt doku-suyuzBabalarımız, abilerimiz, eşlerimiz sürgünde zindanlardayken 1989 Mayısında Ayaklanan kitleyiz!

1984 – 89’da adı değiştirilen 1 253 839 (bir milyon iki yüz elli üç bin sekiz yüz otuz dokuz) Türk arasında adını ve ruhunu vermeyen Kırcaalili Hüsniye teyzemizin bayrağını bugün de dalgalandıran genç kuşaklar biziz!

Biz dünya kadınlar direnişlerinde bir renk, bir dalga özgün bir Bulgaristan Türk güzelleriyiz. 

Bayramınız kutlu olsun ablalarım, kız kardeşlerim, hala ve teyzelerim!

Hepinizi gönül sevgimle kucaklıyorum. Sizden biri olmanın ne kadar büyük bir mutluluk olduğunu bağırırken hepinizi barıma basıp öpüyorum. Siz hak arama davamızın tahsilsiz akademisyenleri siniz. Vatan sevgimizin bayrağısınız…

Mücadeleci Bulgaristan Türkü Bayanlar nerede olursanız olun Bayramınız Kutlu Olsun! Sağ olun!

***

Bizde kar kalkınca Mart’ta bahçeler çayırlar tırmıklanır. Çalı çöp ateşe atılır.

Dünya yansa umurunda olmayanlar meydanlardadır. Kimse hiçbir şeyden korkmaz. Çünkü tüten duman ateşidir.

Ben Bulgaristan’da lamba ışığında yetişen son kuşağım. Kış gecelerini aydınlatmaya çalışan lamba şişeleri sisli olurMart geldiğinde lamba şişeleri çıkarılır, güzel bir yıkanır, silinir, parlatılır ve adım adım gelen baharla birlikte daha aydın günleri müjdeler. 

Bakıyorum da oylarımızı isteyen şu “Dost Birliği” grubunda isli lamba şişesi yok.

Bunlardan hiç biri Bulgaristan Türklüğü Davasında yanmamış, tabana inmemiş, tabanda ezilmemiş, Vatan üzerine bile doğru dürüst konuşamıyorlar. Kimisi ihbar yazmış, diğerleri merkezde ihbar okumuş, kimileri yıllarca sıcak saray gölgelerinde kalmış ve “biz sizin ne düşündüğünüzü biliyoruz” iddiasıyla yazanlarla okuyanlar kaynaşmış ve önder olmaya kalkmışlar. Biz hiç yanmamış bir lambanın şişesi olsak da, o “Belene” kampında, hapislerde, sürgünde sislenmiş lamba şişelerinden daha parlağız, diyorlar. Ben, ne seçmenin ne de halkımın,y anmamış, is kokusu burun dingilimi kırmamış lamba şişelerinin ruhumuzu aydınlatabileceğine inanmıyorum. Onların kokusu bizden farklı…

***

Dünyaya gelen ağalar, öleninse sesi çıkmaz! Siz neredesiniz beyler?

Doğduğu gün ağlayamayan, ertesi günü bekler, onu da yapmadınız….

Beklediğimiz bahar kokusuydu. Kazma kürek sesiydi. Fidan dikimiydi.

***

8 Mart’ta kendilerinden oy istenen genç gelinlerimize birer “DOST Birliği” çiçeği gönderilse iyi olurdu, ama nerde! Kapıyı çalan yok…

Bir demet çiçek bir kadının gönlüne dikilmiş bir fidandır. Meyvelerini ömür boyu toplayabilirsin.

Çiçekler, fidanlar, jestler insanları dost eder.

Bizimkiler başka: Kurbağa, öküz nallanırken görmüş, ayağını kaldırmış…

Yalnız istemeyi biliyorlar ve huyları da kurt gibi, ele geçirdiklerini gömüyorlar, zamanı geldiğinde yiyecekler.

***

Adına şu günlerde yeniden “sayın seçmen dediğimiz halkımıza “Dost Birliği” bol keseden vaatte bulunmaya başladı. Kırcaali’de kullanım ömrü bitmiş helva ve bisküvi paketleri toplatılmış. Bulgar, Bulgar olalı insanlarımızdan yana ilk adım attı. Toplanan “DOST” paketleri Türk Bayanlara dağıtılıyormuş. Zehirlenmeden kurtulmuş oldular. Bu iyiliklerini unutmayız. Allah kabul etsin! Bulgar polisinin bu iyiliği Kırcaali bayanlarına en büyük 8 Mart hediyesi oldu. 

***

“Dost Birliği” iyilik yapacaksa hane başı beşer meyve fidanı hediye etseydi, gerçekten hayırlı iş yapmış olurdu. Meyvelerini yiyenlerden seve seve oy alırdı. Şöyle bir göz önüne getirsenize, eriğinden, elmasından, armudundan, beyaz ve al aşı kirazlarından, dutlarından, kaysı ve zerdalisinden, ayva muşmula türünden bahçe dolusu yeşil köy evlerini.

Vatanımızda bizim köylerimizi. Ama neerde, köylerde yapılan konuşmalarda hep musalla taşından söz eden cenaze imamları konuşuyor. Şöyle bir “Amin” deyip,  kabristan kenarına 10 ıhlamur ve 10 akasya dikelim hayatımız yeniden vızıldasın demeye dilleri varmıyor. Allahın rahmetine varmışlarımızın ruhu ferahlar, demiyorlar. Oysa insanlarımız “DOST” vaatlerine inanarak baharın gelmesini bekliyordu. Güzden kuyularını kazdılar, dibine gübre atmıştı. Bu defa da her şey gelecek bahara kaldı. Bu gidişle gelmeyebilir de…

Dost Birliği” nin parayı veya koltuğunu hazır olduğunu işitince sepet sepet meyve toplarken DOST – Birliği’ne dua etmek istemişti. 

***

Parayı alırsak!” fakir fukaraya “birer ikişer düvecikdemişlerdi. Düveler yarın inek olur. Sütlü olur, buzağısı olur, sofra dolar, çocuklar süt ayran içer, yoğur kaşıklar, ekmeğine yağcık sürer, katık olur umudu doğmuştu. Boş boş vaat etmek ne kolay, boş boş vaatlerle doğan umutlarıölümü ne zor! Çocukları umutsuz bırakmak ne kolay…

8 Mart Dünya Kadınlar gününde bunları düşünmek bile ne kadar acı verici…

***

Seçimde kandırılmamız için milyonlar aldıkları kulaktan kulağa dolaştı.

Torba ile para taşıyanlar, köy kasaba yollarına düştü. Kimseye para verdikleri yok. Koklatmıyorlar bile yalnızca uzaktan gösteriyorlar. Oy toplama uzmanları tomar tomar bara sayıyorAğzını açmış seçmen bön bön bakıyor. Bulgar Başbakan Gercikov, savcılar, polisler, ajanlar, ipleri çekenler, dosyalılar ve dosyacılar, kulislerdekiler toplantı halinde, derin derin 

planlar kuruyorlar, bizdeki gizemli demokrasiyi bu defa da kimseye koklatmadan nasıl iktidar oluruz kurgusunu büyülüyorlar. 

15–20 kişinin tıraşı, takım elbiseleri, kolalı gömlekleri, ayakkabı ve çorapları değişti. Yeni kılık kıyafet pek dikkat çekmesin diye camiye uğramaz oldular. Halktan uzak duruyorlar, Ellerinde dokunmalı telefonlardan birlerinden talimat alıyorlar. Bol bol fotoğraf çektiriyorlar. Gazeteciler de konuşulmayanı konuşuldu diye yazıyorlar. DOST’un adamları şeker-çikolata paketleme fakültesi bitirmiş. Olmayanı bile gıcır gıcır anlatıyorlar.

***

DOST Birliği’nin meclise girmesine gerek yok. 20 yıl mecliste bir iş yapamayanların 21-inci milletvekilli yılda bir iş yapacağına inanan kalmadı. Sizin anlayacağınız eski hamam eski tas. Daha önceki konuşmalarında “Ahmet Doğan”ı ilahlaştıran Hüseyin Hafızov ile hiçbir konuda münasebet almayan Şabanali Ahmet, meclis kantininde yedikleri köfte ve kebapların % 60 domuz karışımlı olduğunu yeni yeni öğrenmişler ve “büyük paradan payımıza düşeni alalım” seçilmesek de olur, havası estiriyorlar. Bu halkın oyu Türke olduğunu bile anlayamamışlar, erzak, köfte ve biralar başka masaya siz bunca sene boşa geçirmişsiniz.

Paralar paylaşılırken şu formül işletilmiş: Sizin olan helal”, “bizim olanı şeytan aldı götürdü, satamadı getirdi.Kahvelerde değişik hesaplar alıp yürümüş: 

 

2017 itibarıyla Müslümanlarımızın toplam sayısı üzerinden çekilenler; 

600 000 (altı yüz bin) Türk;

450 000 (dört yüz elli binMüslüman Çingene ve 

250 000 (iki yüz elli bin) Pomak yani biz 1 300 000 kişiyiz diyorlar.

Ailelerimiz 4-er kişilik olsan yani 320 – 350 000 (öz yüz yirmi – üç yüz elli bin) haneyiz. Şehirlerinde oturanların köylerinde bağı bahçesi olduğunu hesaba kattığımızda ve hane başı 5’er (beşer) meyve fidanı dağıtılsa toplam 2 milyon fidan eder ve sorun çözülür. Seçmen kapısı açılmış olur diyorlar. Hatta kıskançlık ve göz hakkı olmasın diye konu komşu Bulgar hanelere de birer fidan verilir diyenler oluyor.

***

Son seçimler baz alındığında Bulgaristan’da yaşayan Müslümanlarımızda toplam 700 – 750 bin oy var. 

HÖH bir defa 600 000 (altı yüz bin) oy almıştı. Ne var ki 2014’te o zaman HÖH Başkanı olan L. Mestan’ın yanlış siyaset çizgisi yüzünden aynı oyların 120 bini GERB partisine kaptırılmıştı. 

26 Mart seçimlerinde GERB partisinin Deliorman’dan milletvekili adayı olarak Kemallerli (İsperih) Güney Hüsmen’i çıkarması ve 2014’ten sonra II. Borisov hükümetinin bölgede 130 km yol asfaltlaması bu rakama 30 000 (otuz bin) oy daha katabilir.

Şu da var. Bulgaristanlı Müslüman hanelerin % 40’ının işsiz, kıt gelirli, olağanüstü ağır koşullarda yaşayan bir taban kitle oluşturduğu dikkate alındığında ve bu en dip taban olarak gördüğümüz % 20’ın sayı olarak yaklaşık 70 bin hane olduğu düşünülür.

Bu, otobüs şirketlerine bavulla para verip insan taşımaktan daha hayırlı olurdu. Çünkü böylece “Dost Birliği” bu yoksul insanlarızın geleceğini kurtarabilirdi. Fakat bu formül de “dosyalarda” yok. 

Öte yandan köy çayırları kenarına ortak kullanım için ceviz koruları dikilse, bütün köy oyları birden kazanılabilirdi

Böyle bu seçimlerde tüm partiler birleşse ve harcanan paralarla bu işleri beraber yapsalar Bulgaristanın sorunu temelden çözülür düşüncesindeyiz.

Kırcaali iline, Dobruca’ya, Deliorman’a ve  Gerlova’ya olmak üzere toplam 20 -25 adet ambulans ve aynı zamanda içinde eczane ve bazı ek tıbbi araçlarla donatılmış tekerlekli tıp yardım merkezleri örgütleyebilirsiniz. Şoför ve personeli aynı kişi, bir tıp teknisyen hekim –sağlık ocağı görevlisi- (felşer) olabilir. Haftada bir gün köyleri dolaşacak, eczaneye gidemeyen hastalara ilaç götürecek, kimisinin tansiyonunu ölçen, bazılarının dinleyen, kimilerine hayat gücü veren bir uygulama örgütlenebilirdi. Bunu da düşünemezsiniz. Daha önce Baş Müftülüğün yedi ille cenaze arabası sağladı. Bu örnek alınabilirdi. Veya özel birkaç tıp merkezi de kurulabilir. Sağlık hizmetleri açısından köy ve kasabalarımızda durum olağanüstü kötüdür. Memleketimizin doktorsuz ve hemşerisiz kalma tehlikesi var. Karma bölgelerde durum daha da kötüdür.

Seçmenimizden oy almak için zamanı geçmiş gıda maddeleri dağıtmaktan başka çok farklı işler var

Örneğin L. Mestan, 12 yıl Bulgaristan Meclisi Eğitim ve Teknoloji Komisyonu Başkanlığı yaptın. “Belene” ve bütün “soya dönüş” mağdurlarının haklarını savunacak ve Bulgar totaliter sisteminin hukuksal açıdan sökülmesine katkı sunacak ve azınlıklar için de adalet kavgasına katılacak 5 hukuk öğrencisi okuttun mu? Cevabını biz verelim “Hayır!” Ya diğerleri nekadar okuttular…

Sen bizim hak ve özgürlükler davamızı etrafına topladığın cenaze hocalarıyla yürütemezsin. Biz söylemiş olalım. Bulgaristan Anayasası ve yasalarına göre din adamlarının siyasetle uğraşması yasaktır ve anayasanın bu maddesine 1992’den beri itiraz olmamıştır.

Bütün Bulgaristanlı Türk Kadınları adına senden 8 Mart 2017 sabahı rica ediyorum.

Bizim adımıza, sözde bizi temsil ediyorum diyorsanız; 

1) 10 adet hukuk öğrencisi;
2) 10 Adet doktor;
3) 10 adet tarım mühendisi ve 
4) 10 adet elektonik mühendisin daha 2017 – 2018 ders yılından başlayarak, yüksek 

Lisanslarını tamamlayana kadarki 5 yıllık süre için tüm üniversite, yerleşke, kitap, araç ve gereç masraflarıyla burslarını ayrı ayrı banka hesaplarında bloke ederek onların üniversite kaydını yaptırmadan ve bu öğrencilerin yarısının kız olması koşulumuzu kabul etmeden BİZDEN OY İSTEME!

Bu genç uzmanlarsa 10 yıl Bulgaristan Müslüman bölgelerinde hizmet vermek zorunda olacaktır.

Siz bizi HÖH partisinde 20 yıl aldattınız. DOST Birliği’ni yeni bir ballı emzik olarak ağzımıza almamızı istemiyoruz. Siz bizi 12 levalık paketle aldatamazsınız. Unutmayınız siz muhbirlik ederken bizim analarımız ayaklandı, babalarımız kardeşlerimiz şehit oldu.

Bu tiyatro sahnesi artık kapanmış ve perde düşmüştür.

Bu defa sizi zorla meclise sokmak için Sofya’ya yoluna dizilecek otobüsleri Bulgar milliyetçilerinden önce durduracak olan biz Bulgaristanlı Türk Kadınlarıyız.

Lütfen sandığa BOŞ ZARF atınız!

Seçime 18 gün kaldı.

8 Mart Dünya kadınlar gününüz kutlu ve mutlu olsun. Bu bir direniş günüdür. 

Adaletsizliğe başkaldırı günüdür. Hepinizi kutluyorum.

Lütfen paylaşınız.

Neriman Eralp Kalyoncuoğlu

Reklamlar