Musa VATANSEVER
Konu: Siyasi partilerin işlevsiz kalma zamanı kapıda.
Bulgaristan’da totaliter komünist düzenden kurtulma kavgası bu hafta da kızıştıkça kızıştı. Çamaşır teline serilenler hep kırmızıydı. Kırmızı renk bizde komünist renktir. Değişiklik ve dönüşüm isteyenlerin rengi ise mavidir. Türk mavisinden biraz açık, daha fazla sema mavisine yakın!. Koyu mavi de var siyaset gök kuşağımızda ve onların zıtlaşması ise, daha fazla açık maviyle sürüyor.
Faşistlerin başarısı.
Fakat Cumhurbaşkanı seçiminin 6 ile 13 Kasım günlerindeki iki turu arasında renklerin birbirine karıştırmak isteyenler pek başarılı olamadı. Şuna dikkatinizi çekmek isterim. Aşırı uçlardaki renkler birbirini çekiyor. Mesela bu seçimde aşırı soldaki kırmızı Moskof adamı Volen Siderov’un “Ataka” Partisi ile aşırı sağdaki, faşizan oldukları için renkleri koyu kahverengi olan partileri buldu. Geleneksel sağ-ırkçı milliyetçiler – Makedon İç Devrim Hareketi (VMRO) ve güya “Yurtsever Cephe” olan (PF) ve sözüm ona “Ulusal Uyanış” güçleri yakınlaştılar, birleştiler kaynaştılar ve 72 ortak toplantı ve miting yaptılar. Çalışmaları çok başarılı oldu ve ortak Cumhurbaşkanı adayı Krasimir Karakaçanov’u alınan oy sıralamasında % 15’le üçüncü yaptılar. Ortak renkleri kahverengi yani faşist, insan düşmanı, Türk ve Müslüman düşmanı, göçmen, sığınmacı, savaş kaçağı düşmanlarının rengi olduğunu ortadadır.
Moskofçularda birleşme eğilimi belirdi.
Seçim sonuçlarına göre % 11 oy oranıyla başarılı olanlar sıralamasında 4. güç olan Varnalı bağımsız aday Veselin Mareşki, bir iş adamı, rüşvetçiler ağına ve kartellere karşı mücadele yıldızı olarak birden bire parlayınca siyasi parti yapacağım demeye başladı.
Bulgar geleneklerine bakıldığında değişim –yenilenme – köklü reformlar dendiğinde, önce herkes bir susuyor, bakınıyor ve sonra yumağın bir tarafından tutup çekmeye ve yuvarlamaya başlıyor. Reform konusunda seçmenin ve halkın aklında bir dolanmışlık var.
Toplumun % 15 gibi, seçimde oy vermeyen, yeni düzene küskün, demokrasinin yenir yutulur bir şey olmadığını düşünenler ve düşünmeden, imkân buldukça çalışmadan ve daha kalın gölge seçerek yaşamayı özleyenler totaliter komünist düzenin dönmesinde ve Çingene ve Türkler bedava çalışırken yine tespih çekmek istediklerini gizlemiyorlar. Biz bu hasreti bu seçimlerle ilgili beliren kahverengi veba (faşizm) ve komünizm hasretini dile getiren Kr. Karakaçanov’un konuşmalarında izledik. O azınlıklar için kızlara 6 ay, erkek çocuklara da 12 ay kürek askerliği uygulanmasında direndi. Faşizanlar 2015’te meclise böyle bir yasa önerisi de sunmuşlardı da geçmedi. Amaçları azınlıklardan gençleri daha genç yaşta ezmek, korkutmak, kendi değimleriyle sularını çıkarmaktır.
Karakaçanov’un arkasına taktığı güçlerin, Varna yöresindeki Rusofilleri ve memleket çapında Rusya ile daha yakın işbirliği yapılmasından ve Bulgaristan başta olmak üzere, Balkanlardaki Rusya ve Putin aleyhtarlığı sisinin kalkmasını isteyen Maraçki taraftarlarıyla buluşma ve kaynaşma noktaları belirdi. Birinci Turda toplam % 26 oy alan ve buluşabilme ihtimalleri olan bu yeni gruplaşma aslında ilk turda en fazla oy alan General Radev’ten fazla destek toplayabildi. Bulgaristan’daki dönüşümün Moskova’cı yüzü bu yeni gruplaşmalarda kendini kendine renk aramaya başladı.
Sol ile sağ, değişim ve kaskatı katılaşma, ilerleme ve yerinde saymanın siyasi güçleri arasındaki en büyük zıtlaşma ve çatışma ise kuşkusuz bir TV program yönetmeni olan Slavı Trifonov ve ekibinin girişimizle yapılan halk oylaması (referandum) esnasında ve sonrasında yaşandı. Halk oylaması toplam 3 488 558 (üç milyon dört yüz seksen sekiz bin beş yüz elli sekiz) oy aldı. Doğrudan doğruya yasalaşması (meclise girmeden) için 3 500 585 (üç milyon beş yüz bin beş yüz seksen beş) oy alması gerekiyordu. Bulgar referendum yasasına göre, bir halk oylamasının hiçbir yürütme ve yargı makamına başvurmadan yasalaşması için, bir önceki genel seçimde kullanılan oydan 1 (bir) oy daha fazla oy alması şartı vardır. Burada, Merkez Seçim Komisyonu açıklamasına göre 12 binden biraz fazla oy yetersizdir. Bu nedenle sonuçların onaylanması için Sofya halk meclisine sunulmuştur. Bu konuda, Bulgar parlamentosundaki birinci ve ikinci güç olan, GERB lideri Borisov ile BSP lideri Ninova halk oylaması sonuçlarını destekleyeceklerini şimdiden açıkladılar.
Buna rağmen, bir takım dalavereler çevrildiğini kanıtlayan deliller toplayan girişim komitesi Başkanı Sl. Trifonov yolsuzlukları Yüksek İdari Mahkemeye taşıdı.
Halk oylaması neden bu kadar önemlidir?
Halk oylamasının hedefinde Bulgaristan’da siyasi sistem değişikliği yapılması vardır.
Şu an Bulgar toplumunu geren bu değişiklik anket sonuçlarına göre yapılırsa ne Rusya’ya ne de Batıya bakacak. Sökülemeyen totaliter siyasi sistemi sökmeyi ve yerine dolaysız demokrasiyi yerleştirmeyi amaçlıyor. Getireceği değişikliklerden biri seçmenin adayını kendisi gösterip kendisi majoriter sisteme göre seçmesi ve dolayısıyla siyasi partilerin toplumdaki belirleyici rolünü ellerinden alıp meclise devretmeyi amaçlıyor. İkincisi de siyasi partilerin halkı oyalayan, körleştiren, uyutan ve çaresizlikte boğan propaganda kaynaklarının (paralarının) ellerinden alınmasını hedefliyor. Meclis, parti kavgalarından, zıtlaşmaktan ve kısırlıktan kurtarılmak isteniyor.
Siyasi sistem değişikliğine götürecek değişiklikler nelerdir:
- İki turlu ve salt çoğunluklu majoriter seçim sisteminin uygulanmasını
“evet” oyuyla 2 509 864 (iki milyon beş yüz dokuz bin sekiz yüz altmış dört) seçmen destekledi. Siyaset sistemi değişikliğine karşı olan ve “hayır” deyen seçmen sayısı ise 560 0 24 (beş yüz altmış bir yirmi dört). 330 928 (üç yüz otuz bin dokuz yüz yirmi sekiş) bülten geçersiz ilan edilmiştir. Seçmenler % 51’den fazlası Bulgaristan’da orantılı (proporsional) seçim sisteminin en fazla oy alan kazanır (maroriter) seçim sistemi ile değiştirilmesinden yana olduklarını kesin ortaya koymuştur.
- Seçimlere ve halk oylamasına her vatandaşın katılmasını zorunlu kılan
değişiklik için 2 158 929 (iki milyon yüz elli sekiz bin dokuz yüz yirmi dokuz) seçmen “evet” oyu kullanırken, 905 691 (dokuz yüz beş bin altı yüz doksan bir) seçmen “hayır” demiş ve 336 180 oy da “geçersiz” sayılmıştır. Bu konuda şöyle bir ek bilgilendirme yerinde olur: Halk oylaması için imza toplama işi meclisin seçim kanununda yaptığı son 2 değişiklikten önce olmuştur. Bu değişikliklerden birinde milliyetçi-ırkçı kesim
- Meclis seçimlerinde partilerin aldığı her oy için devlet yardımlarının 1 (bir)
levaya indirilmesi önerisine 2 516 791 (iki milyon beş yüz on altı bin yedi yüz doksan bir) seçmen “evet” derken, 523 759 (beş yüz yirmi üç bin yedi yüz elli dokuz) seçmen “hayır” demiştir. 359 778 (üç yüz elli dokuz bin yedi yüz yetmiş sekiz) seçmen de “çekimser” kalmıştır.
Bu oyların hepsinin içinde bizim de payımız var. Oyumuza sahip çıkalım.
Parti lider ve yönetimlerinin, öncelik komiteleri adaylarının söylediklerine, vaatlerine ve yazdıklarına bakılmaksızın Bulgar seçmeninin yarıdan fazlası (ezici çoğunluğu) siyasi sistemde köklü değişiklik yapılmasından yana olduğunu ortaya koymuştur. Bu değişiklik NATO ve Avrupa Birliği’nden çıkalım anlamında değildir. Üç metre yüksek olan Türkiye ise tel duvar sınırımızın 4 metreye çıkarılması anlamında da değildir. Bu sistem değişikliği Anayasa Mahkemesince onaylanmaya bırakılmayan bir maddesinde ise, polis şefleri ve komiserlerin doğrudan halk tarafından gösterilmesini ve yerel seçimle atanmasını öngörüyordu. Bu ilk adımla, Bulgar siyasi partileri meclisten çıkarılacaktır. Artık mecliste DPS, BSP, GERB grubu, ana muhalefet vb veya bağımsız olmayacak. Her milletvekili kendi seçim bölgesini temsil edecektir. Yani akar yakıt karteli milletvekilleri olmayacak, örneğin Razgrat veya Varna milletvekili olacak ve onlar bölgesinde sorumlu olacaktır. Bursa oylarıyla meclis giren ve HÖH ardına gizlenen, DPS meclis grubunda kaybolan milletvekili olmayacaktır. Bursalılar Kırcal, Razgrat, Tırgovişte milletvekiline oy vereceklerdir. Halk seçtiği yetkiliyi (vekili) bilecektir. Türkiye’deki soydaşlarımızdan 620 bin kişinin oy kullanma hakkı olduğuna göre, Bulgar meclisindeki vekillerin en az otuzunu biz delege edebiliriz. Bu gelişmelerin adı direk demokrasi olacaktır. Demek istediğim, seçimden sonra milletvekilleri önce saray kurdu Ahmet Doğan’ın elini öpmeye gitmeyecek, doğrudan meclise girip, iş başı yapacaklardır. Meclis partilerin esaretinden kurtulacaktır.
Değişikliği yapacak kadro meselesi çok önemlidir.
Derneklerimizin, iş adamlarımızın büyük sayıda siyasi hazırlıklı kadro eğitmesi gerekli oldu. Bu arada belirtelim, HÖH-DPS yardımıyla eğitim görenlerin içinde de özel kadroların FETÖ okullarında Türk düşmanlığı zehriyle otalanmış olduğunu unutmayalım. Bizim avrupanın en gözde üniversitelerine hatta Amerikan üniversitelerine öz kadrolarımızı, kendi insanlarımızı gönderip yarınlara hazırlamamız zorunlu oldu. Bu konuya özellikle başka bir yazımda değinmek istiyorum. Ortada şöyle bir gerçek var, Avrupa’da Amerika’da eğitim gören kadrolar kapışılıyor. Bulgar yetimhanelerinde yetiştirilen, lise öğreniminden sonra devlet eliyle Avrupa üniversitelerine gönderilen Çingene geçlerden 34’ü bugün Avrupa Birliği’nin Brüksel merkezlerinde görevlidir. Bulgarşstan’da Türk olmasın da kim olursa olsun kafası çalışıyor ve biz kendimiz bu işleri gerçekten elimize alamazsak, tüm girişimlerin dışında kalacağız ve işler elimizden kaçabilir.
Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Başkasının yetiştirdiği kadroları meclise göndermekle iş yapamayız.
Birlik olalım, yolumuzu kendimiz döşeyelim.
Türkün Türk’ten başka dostu yoktur.
Sağlıcakla kalın, paylaşmayı unutmayın