Şakir ARSLANTAŞ

Tarih: 13 Şubat 2018

Konu:   Yer üfürdü, yel götürdü.

Beş yıldan beri, 2013’ten bu yana Bulgaristan Müslümanlarının yeni bir siyasi parti için mücadele ettiğini görüyoruz ve yazıyoruz. Bu partinin omurgası ve öncüsü yine Türk topluluğu olmalıdır. Siyasi birikimler buna işaret ediyor.

Yeni uyanış ve direniş ilk önce Ahmet Doğan’sız yeni bir siyasi hareket için başladı ve güç topluyor. Ahmet Doğan’ın Bulgaristan Müslümanlarının içinden gelmediğini, mayasından olmadığını, bize düşman güçlere hizmet ettiğini, insanlarımızın Avrupa kıtasının en yoksul ve cahil, biçare azınlığı olmasına neden olduğunu görmeyen, işitmeyen kalmadı.

Bugün Bulgaristan’da hukukun üstünlüğü ve adaletin tecellisi olsaydı bu “şahsın” hapiste olması gerekirdi. Oysa, yıllık masrafı 2 milyon leva olan korumalarla korunarak, özel şatolarda yaşatılıyor. Neden siye sorsanıza! Başkalarına hizmet ettiği, bizi sattığı için. Bunun başka bir yanıtı yoktur ve olamaz.

Bazı çevreler,  yabancı bankalarda 1 milyon levadan fazla parası olanlar, kaçakçı olduğu için, perde ardındaki güçlere hizmeti ne olursa olsun, devlet tarafından korunmamasını, korumalarının kaldırılmasını, korkuyorlarsa, özel koruma şirketlerine ödesinler ve kendilerini ve ailelerini korutsunlar, önerisinde bulundular. Bunu biz de istiyoruz. Halkına karşı çalışan bir kişinin, devlete hizmeti hizmetten sayılmamalıdır. A.Doğan’ın korumasına ödenen 2 miliyon leva yetim Müslüman çocuklarına yardım olarak dağıtılşmalıdır. Bu para halkımızın parasıdır. Ancak “kardeşlerimiz” Bulgar milliyetçileri bir “Türk”e Bulgar halkının vergileriyle böyle bonkörce masraf yapılmasının içlerine nasıl sindirebiliyorlar.

***

11 Şubat 2018 günü, Rumeli Göçmenleri Konfederasyonunun fahri Başkanı Turhan Gençoğlu’nun Türkiye/ Bursa’da BAL-GÖÇ etiketi altında çağırdığı buluşma güya “birleşme” yönünde, fakat tamamen anlamsız bir adımdı.

Biz bu forumu, Bulgaristan Müslümanlarının dışında bazı hesaplarla çağrıldığı görüşündeyiz. Bir diyet BİLDİRİSİ dışında hiçbir sonuç vermemesi, buna kesin kanıttır. Haber kaynaklarının (HÖH ve DOST Birleşme Yolunda) haberleri baştan sona yalan-yanlıştır. Zaman HÖH ve DOST partilerinin birbirlerine yakınlaştırarak tozlaştırma zamanı değil, bu iki partinin ikisine de siyasi yönetim olarak kökten kesip kışın ateş tutuşturmak için odunluğa atma zamanıdır.

***

Bursa’ya 33 kişi toplanmışlar. Tam da, sözde 4 Ocak 1990’da Ahmet Doğan’ın Varda’da 33 hapisçi-hain ajan topladığı gibi, sonra da hepsine birer deste para verip, “ben sizi arayana kadar susun, hiç kimseye hiç bir şey söylemeyin, ben ne dersem odur!” dediği gibi bir şey oldu.

Kim kimi temsil ediyor? Ölü dernekçilikle siyasi particilik arasında dağlar kadar fark vardır. O buluşmaya giden, yaşını içine kertmiş ağabeyleri anlamak istesem de isteyemiyorum. Gençliklerine dönmek istiyorlar galiba… Eğer bu Bursa buluşmasından Bulgaristan Türkleri lehinde herhangi bir şeycik çıkarsa, yer yerinden oynar. Bu gibi buluşmalara gidip de vakit kaybedenlerin yediği haram, giydiği ziyandır, bu böyle biline.

***

Bir defa, Bursa buluşmasına gidenlerin Bulgaristan Türkleri ve tüm Müslümanları uyanış, diriliş ve direniş hareketi içinde kaynamamış, çoğonun hareketin özünden gelmeyen kişiler olduğunu yayınlanan katılımcı listede görüyoruz. Devrimci ruhu taşımak için “Beleneci” olmak yetmez, komünist olmak da engel değildir, önemli olan dönek (renegat) olmamaktır. Çünkü döneklik taşıyıcı olma, halk kitlelerini kucaklayıcı olma, kendi menfaatleri için, değil dava için yaşama ve savaşma vasıflarını yitirmiş kişilerdir. Sürükleyicilik, yol göstericilik geleceğin niteliklerine sahip değildirler.

 

Bursa buluşmasına, özeş ve gizlice de olsa  DOST Genel Başkanı sıfatıyla Lütfi Mestan’ın da gitmesi ise, onun “dönek” (ama fırıldak gibi dönek) , “işe yaramaz”, “yüreklendirici olmaktan korkan” bir vasfa sahip olduğunu,  bir daha kanıtlamıştır. Onun, arkasından yürünmez bir kişi olduğunu artık herkes görebilmiştir.

Bu bakıma, yazık olmuş, çünkü Bulgaristan’da köy ve belediyelerdeki DOST-çular  “Bursa Birleşme Buluşmasına” gitmek istemediklerini, Ahmet Doğan, menta Danço ve para aklayıcı Biserov, kazancının nereden kaynaklandığı bilinmeyen Peevski gibi sicili hapis koğuşuna el atan rüşvetçi ve dolandırıcıların “partisine” dönmek için dilekçe yazacak, kapısına gidip Ahmet Doğan haininin elini öpecek, özür dileyecek BULGARİSTAN’DA TÜRK OLAN BİR TÜRK YOKTUR!

  1. Mestan bu gerçeği kendi gözleriyle görüp değerlendiremedi. Diyecek sözümüz kalmadı! Gün gelir birleşirsek, HÖH partisinden aşırdığı tüm paraların hepsinin hesabını vermek zorundadırlar. Bunlar bizim namusumuzu beş paralık ettiler. Bu zihniyete hizmet ederek Mestan gibilerin ardına duranların ipinin bit pazarında olduğu da artık gizlenemiyor.

Bu zihniyet, BİRLEŞİK TÜRK PARTİSİNİN YANINDAN ASLA GEÇEMEZ!

Bursa’ya toplananların, “siyasi birleşme” konusunda” prensip olarak anlaşması, bizim siyasi köleliğimizın sürmesi ile ilgili anlaşmışlardır.

Hiçbir köklü değişiklik istemeden anlaşmayı seçmek sanki “yapboz” gibi olmadı mı?

Yani çocuk oyuncağı gibi… Ahmet Doğan deniz şatosunda (kapalı hapis) sefa sürerken, Mestan “Audi” arabayla av kovalarken, bizim işsiz, parasız, çocuklarımız okulsuz, ailelerimiz parçalanmış, ekmek parası için gurbette çürümemiz, evlatlarımızın zorla Bulgarlaştırılmasını kabul etmemiz anlamına gelir. Bu birleşmenin başka hiçbir anlamı yoktur ve olamaz.…

***

İkinci olarak, Kasim Dal’ı da gelecek sayımızda yazacağız:

***

Üçüncü olarak, Bursa buluşmasının bir balon olduğunu söyleyen, konuyu Salı akşam (13 Şubat 2018) bTV ‘de yorumlayan Bulgaristan Türklerinin önderlerinden Ardino Belediye başkanı, II. Simeyon hükümetinde Tarım Bakanı ve son yıllarda üç Türk partisinden üçünün de dışında sivrilen ve kanat önderi olarak iletişim ortamında sıkça görüş beyan eden Sayın Mehmet Dikme özetle şöyle dedi:

Böyle bir birleşmeden söz edilemez, fakat birleşebilsek en az 40 milletvekili çıkarabiliriz!”

Ahmet Doğan’ın siyasetten çekilmesi, ters tepmez mi, Halk ve Özgürlük Hareketi (DPS) partisinin parçalanmasına neden olmaz mı? Sorusuna Dikme şu cevabı verdi:

“Doğan olmasa, Karadayı olmasa, Menta Danço da olmasa HÖH partisi asla dağılmayacaktır. Doğan’da kurtulan Türk topluluğu partisine topluca oy cemreye devam edecektir.

Bizde seçimler, yerel örgüt yapılanması tarafından örgütlenip gerçekleştirilmekte olduğundan, HÖH parti seçmeni aynı şekilde oy kullanacaktır.

Ahmet Doğan halkımızı aldattı ve aldatıyor. İletişim araçlarını da tuzağa düşürmeyi başarıyor. Seçim başarılarını gerçekleştiren DPS yönetimi değildir, seçimleri yapan muhtarlar, belediye meclis üyeleri, belediye başkanları, hak ve özgürlük davasına ömrünü veren parti eylemcileridir.  Hak ve Özgürlük Partisinin içerden yenilenmesi, kendisi reforme etmesi, yeni bir parti kurmaya gerek yok, parti yönetimi çekilse yeter, görüşü artık bütün ülkede hakimdir..

Müslümanlar, Bulgaristan nüfusunun % 15 gibi bir bölümü olduklarından dolayı, HÖH partisinin temsil eden siyasetçilerin Bulgaristan idaresine katılması gerekiyor. Parti yönetiminde Doğan ve onun etrafındaki “güruh” olmasaydı, hiçbir işe yaramayan kişilerden kurtulabilseydik, şimdi HÖH partisi GERB partisi ile birlikte ülkenin yönetimine mutlaka katılmış olacaktı.

Mehmet Dikme şöyle devam etti:

HÖH ajan ve komünist makamlara bağlı kadrolardan arınmış olsaydı, GERB partisi ile DPS ortaklığı bir iktidar kurabilirdi. Bu yapılabilseydi, iktidar çok daha istikrarlı ve güvenilir olacaktı. İstikrarlı bir Bulgaristan devleti Avrupa ve dünya kamuoyu tarafından çok daha iyi kabul edilecekti.

BALGÖÇ’ ün “birleşme” çağrısı ancak gelecek yıl Türkiye’de yapılması öngörülen  Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve  Ankara’nın Avrupa kurumlarında kendisi lehinde birkaç söz söyleyecek bir elçiye ihtiyaç duyması açısından değerlendirilmelidir.

***

Sonuç:  Görüldüğü üzere, Bursa buluşmasına katılanlar arasında Kadir Gecesinde Doğan Yok. Bulgaristan Türkleri kendi alın yazılarını kendileri yazmaya devam edecektir. Bütün köylerde ve belediyelerde ve özellikle de soydaşlarımız arasındaki kanı da budur.

Hiç birimiz hiçbir kimsenin kölesi olmak zorunda değildir. Halkın istemedikleri gider, yerine halkın seçtikleri gelir! Halka rağmen siyaset yapılamaz, bu böyle biline…

 

 

 

Reklamlar