Tarih: 3 Ekim 2018
Yazan: Dr. Nedim BİRİNCİ
Konu: Diş Müdahalenin Araç ve Yöntemleri
Dize Getirme Yolları Referandumdan sonra Makedonya
Makedonya’nın yeni ismi için halk oylaması (referandum) 30 Eylül’de yapıldı. Halk oylaması çok karışıktı. Sonunda ”kazananlar” ile “kaybedenler” iki ayrı meydanda kutlama yaptılar.
Bu işte, sandığa giden Makedonya nüfusu üstüne kesin bir rakam söylenemedi. Önce 1,4 milyon ilan edilen Makedonlar ve Arnavutlar, sandık dendiğinde 1,8 milyon olarak düzeltildi. 400 bin Makedonya vatandaşının yurt dışında olduğu anlaşıldı. Bunların daha fazlası da T.C.’de yaşıyor. Fakat Türkiye’de sandık açılmadı. Oylamaya 1 gün kala “polisin referanduma katılacak olanların hepsini kapı kapı dolaştığını ve 900 bin kişinin oy kullanacağı” bildirildi. Referandumu 11 bin gözlemci izledi.
Neticede % 36,9 aktiflikle % 51’ı katılıma ulaşamadığı için referandum geçersiz ilan edildi. İsim ve siyaset değişikliğine karşı olan, ana muhalefetin – VMRO-DPNM partisi – “boykot” çağrısında bulunmuştu.
Yeni durum şöyle: Makedonya Cumhuriyeti’nin NATO ve Avrupa Birliği (AB) kapısını aralayabilmek için ismini değiştirmesi ve “Kuzey Makedonya” ismini yasallaştırması gerekti, bunu yapmadığı halde her 2 adaylığa Yunanlar “veto” hakkı kullanacakti. Şimdi olay meclise taşındı. Üsküp meclisinde 120 sandalye var. 52’si VMRO-DPNM, 48’i iktidarda olan Sosyal Demokrat Partisi’nin ve 20’si de 2 Arnavut partisinindir. Referandumla gerçekleştirilemeyen devlet ismini değiştirme, Anayasa değişikliği ile yapılırsa, ancak üçte iki meclis çoğunluğuyla olabilir. Ne yazık ki Makedonya’yı Avrupa’ya bağlamak isteyenlerin 80 milletvekilinin oyunu alabilmesi imkânsız görünüyor. Ufukta erken genel seçim var. Başbakan Zoran Zaev Kasım ayını yeni tarih olarak gösterdi.
Şu nokta dikkati çekti: Referandumun stratejik önem taşıdığını ilan eden NATO, şu anda oyunu kaybetti.
Makedonya halkı üzerinde ağır baskılar var. Bunların güçlü yönü komşularından geliyor. Yunanistan bu genç Balkan ülkesinin, adına, forsuna, bayrağına ve abidelerinden kilise çanlarına kadar her şeyine karşı çıktı. Bu sene imzalanan Yunanistan-Makedonya Resen Anlaşmasına göre değiştirilmeye çalışılan devlet isminin Anayasa’ya da işlenerek tırmanılması zor bir doruk olarak ortaya çıktı. Makedonya siyaseti bunalıma girdi.
Baskılı son aylar, haftalar, günler yaşayan komşumun ismi “Kuzey Makedonya” olamadı. Referandumla Presen Anlaşması da zamanını doldurdu. NATO ve Avrupa Birliği (AB) üyeliği kapısı açılamadı. Başbakan Zoran Zaev, oy kullananların % 92’isi NATO ve AB siyasetine “evet” dediği için “referandum başarılı oldu” dese de, son söz Mecliste…
NATO Makedonya’yı “Makedonya Cumhuriyeti” adıyla üye alsın diyen Bulgaristan oldu. Fakat Yunanistan engelinin nasıl aşılacağına işaret etmedi.
Bulgarlar, Makedon ulusunu “Bulgar”, Makedon dilini “Bulgar dilinin lehçelerinden biri” olarak kabul ediyor. O zaman Osmanlı sınırlarında olan Makedonya’nın egemenliği ve bağımsızlığı için 1903’te patlayan “İlinden Ayaklanmasını” bir “Bulgar Ayaklanması” olarak kutlayan Bulgaristan hükümeti 1991’de Makedonya Cumhuriyetini herkesten önce tanımıştı. 2018 ‘de ise resmen tanıdığı ismin “Kuzey Makedonya” olarak değiştirilmesini isteyen ülkelerin başında geldi. İyi komşuluk ve diplomasi ilkleri açısından bu çelişkili bir durumdur.
Ekonomik baskılar siyaseti belirliyor.
Referandumla çözülemeyen düğüm Üsküp meclisine taşınmazdan önce, çok önemli bir gelişme daha oldu. 2 Ekim sabahı Makedonya’da akaryakıt fiyatları % 40 zam gördü.
Makedonya benzincilerinde satılan akaryakıt, Bulgaristan’ın Burgaz şehri kenarındaki “Neftohim” rafinerisinden dolduruluyor. Karayoluyla Makedonya bayilerine taşınıyor. Neftohim, Güney Doğu Avrupa’nın en büyük petrol rafinerisi, Bulgaristan’daki en büyük sanayi tesisidir. Bu petrol rafinerisi, Bulgaristan’da bulunsa da bir Rus tesisidir. Özel ayrıcalıklı haklara sahiptir. Bulgar devletine vergi, fon, gümrük ve KDV ödemiyor.
Makedonya hükümeti NATO ve AB yolunca adımlamaya çalışırken Moskova Bulgaristan kanalıyla Makedonya’yı ekonomik olarak felce uğratma gücüne sahiptir.
Bulgaristan’daki Rus etki üslerinden birisi “Rosenets Yazlık Sarayında” bulunur. Günümüzde bu tesis “Ahmet Doğan Yazlık Sarayı” adıyla biliniyor ve 1989’a kadar Neftohim-Burgaz Petrol Rafinerisine ait olan “Rosenets Koyunda” bulunur. Bulgaristan’a işlenmek üzere gelen ham petrol tankerleri 1960’tan beri bu koyda tahliye edilir ve boru hattıyla rafineriye akıtılır. Soyularak çökertilen “BTK- Bankası” parasıyla inşa edilen – 7 milyon leva – “Doğan Sarayı” – polise, denetimcilere, gümrükçülere, gazetecilere ve Burgaz Belediyesi görevlilerine kapalı Rus bölgesinde bulunan devlet içinde devlet – kapalı bir tesistir. Lukoyl Burgaz şirketi tarafından yönetilir. Bulgaristan’la birlikte Makedonya ekonomisi de elinin içinde tutar.
Makedonya’da 2016’dan beri 1 litresi 46 dinar olan benzinin bir geceden 70 dinara yükselmesi ülke ekonomisinin baskı altına alındığı ve politik seçeneklerin felce uğratıldığı anlamına gelir. Bu bir politik baskıdır. İç işlerine müdahaledir.
2018 yılında Makedonya örneğinde kamuoyu oluşturulmasında 3 ana kanalın olağanüstü yoğun bir şekilde kullanıldığına tanık olduk.
Birinci kitle bilgilendirme araçları – medya – kullanıldı. Rus kaynaklı ödeneklerle 500’den fazla elektronik iletişim ve etkileşim merkezi kuruldu. Her konuda yalan ve yön bozan haber ve yorumlar üretildi. Bu yoğunluktaki enformasyon etkisini, ne NATO Genel Sekreteri Anders Rasmussen, ne Avrupa Konseyi Başkanı Donald Trucks, ne Avrupa Birliği Başkanı Jean Cloude Juncker ve hatta ABD Dış İşleri Bakanı Mike Pompeo bozamadı. Üsküp ziyaretleri ve seçmen üzerindeki müdahale beklenen sonucu vermedi. Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov ise Birleşmiş Milletler 73. Genel Kurul kürsüsünden 143 devlet yetkilisini Makedonya’ya doğru seçim yapmada yardıma davet etti. Tüm bunlar bu küçük ve ancak 28 yaşında olan ülkenin iç işlerine müdahaledir.
Bu baskı Batı Dünyasını yönetenler tarafından gerçekleştirilmiştir. Kamuoyu oluşturmak için yapılmıştır. Burada değişmeyenin ise, evde ve okulda, yaşamın içinde ve geleneklerle oluşanın – inanç ve dünya görüşünün – kolay kolay değişmediğine kanıt oldu. Burada aynı zamanda bu halkın geleneklerine bağlı olduğunu ve vaatlerle kandırılmasının kolay olmadığını ortaya koydu.
XXI. yüzyılda devlet ve hükumet düzeyinde resmi ziyaretler başka ülkelerin iç işlerine müdahale yöntemlerinden biri olarak yerleşti.
Son yıllarda Ukrayna’da – Belgorod, Tavriya bölgesinde, yaşayan Bulgarlar Odesa yakınlarındaki Akerman kalesinde Bulgar diasporasının milli buluşması gerçekleştiriyor. Bu yıl 10 bin kişi katıldı. Oradaki Bulgar ruhu ve gelenekleri yaşatılıyor, anılar canlanıyor, akrabalar buluşuyor. Ukrayna’da yaşayan Bulgarlar Birliği tarafından 1998’den beri örgütlenen bu törenler Bulgar Kültür Şenlikleri biçiminde gerçekleşiyor. Son buluşmaya Ukrayna, Moldova, Belgorod ve Tavriya’dan 800 sanatçı katıldı.
Bulgaristan Başbakanı Borisov, Başbakan Yardımcısı Valeri Simyonov, bakanlar ve kamu temsilcileri, sanatçılar bu buluşmaya katılıyor. Bu ziyaretlerde, Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Proşenko ve diper yetkililerle görüşmelerde, orada yaşayan Bulgarların devlet okullarında haftada en az 3 saat Bulgar dili, Bulgar edebiyatı ve Bulgaristan tarihi okumalarını istendi. Buna karşılık, 2019’un Mart ayında yapılacak Cumhurbaşkanı seçimlerinde Başkan Proşenko’ya Bulgar diasporasından özel destek vaadinde bulunuldu.
Bu gelişmeler, ne yazık ki, Bulgaristan’ın Makedonya ve Ukrayna iç işlerine müdahale etmesi şeklinde yorumlanmıyor. Ana devlet – Bulgaristan Cumhuriyeti yönetiminin – diğer ülkelerdeki Bulgar topluluklarına doğal yasal destek ve yardım göstermesi olarak anlatılıyor ve algılanıyor.
T.C. Cumhurbaşkanı Başkan Sayın Recep Tayyip Erdoğan “Bulgaristan’daki Müslüman Türk kardeşlerime selam olsun” dese iç işlerimize karıştı, deniyor. Oy vermek için yola çıkan Bulgaristanlı Yaşlı Türk Bayanlar tartaklanıyor. Sandık başına komandolar diziliyor. Soydaşlarımıza posta ile oy kullanma hakkı tanınmıyor… Bulgaristan Müslümanları Ulusal Sanat Festivali hazırlıkları, aktüel Radyo ve TV programları başlatılması engelleniyor…
Bulgaristan Cumhurbaşkanları J. Jelev, P. Stoyanov, G.Pırvanov, R. Plevneliev ve R. Radev Bulgaristan Türklerinin ve soydaşlarımızın oylarıyla seçilmiştir. Onlar, Bulgaristan’da yaşayan Türklerin etnik azınlık olarak hak ve özgürlüklerini ve özellikle kültür ve eğitim haklarının sağlanması yolunda hiçbir edinime imza atmadılar. Bu çelişkili bir durumdur. Mutlaka düzeltilmesi gerekir.
Aynı zamanda iç işlerine karışma konusuna da açıklık getirilmesi gerekir. Bizi ilgilendirenin her şeyin olumsuz algılanıp yorumlanması ve karşı kamuoyu yaratılmasına son verilmesi zamanı gelmiştir. Bunu bozmak bizim ortak vazifemizdir.
Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Aktüel sorunların özünde kendimizi ve haklarımızı aramalıyız.
Yeni bir analizde yine birlikte olalım.