Akıllı insanlar, bilginlerimiz sürgün edildiğinde; “bu ülkede insan kalmaz!” diyenler olmuştu. Sonra “bu ülkeye demokrasi gelmez!” dediler. Dedikleri hep doğru çıkmadı mı?
T. Jivkov okuyup yazanları, öğretmeni, doktoru, mühendisi Tuna adası “Belene”ye sürgün etti. Salıverince köyler kasabalar insansız kalmadı mı?
bulturk dernekk logoSözümüz, lider Ahmet Doğan’a.
Sen de girdin çıktın ama Toşko yıkılınca orada kaldın, hatta lider yaptılar. Çekmiş olsaydın, kalmazdın Bulgaristan’da! Türkleri insan hakları ve demokrasi masallarıyla avutmaya, aldatmaya kaldın sen. Görünen köy kılavuz istemez. Demokrasi kültürü, senin esassız masallarınla, propaganda ile yeşermedi, her taraf artık anız, eşek dikenliği olmuş…
Bizler, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduk da; gönlümüz oralarda, aklımız dede, baba ocağında, buralarda yalnızlık çekmemek için ise derneklerde örgütlendik, birleştik, tek yürek olduk, kuvvetlendik, gözümüz kulağımız hep oralarda.
Siz dostlarımızı, akrabalarımızı orada HÖH masallarıyla uyuttunuz. Politik oyun ardından politik oyun çevirdiniz. İşlerin halka yararlı yürütülmesini isteyenlere sıkılmadan, utanmadan hep yol gösterir gib yaptınız. “Haydi!” dediniz. Daha doksanlarda vizeleri ve Türkiye’ye gidenlerin topraklarını, parsellerini kendi adamlarınıza verdiniz paraları sizin cebinize girdi. Bu işleri hep sinsi, gizlice yaptığınız için tenkitte bulunanlara her zaman ve her yerde tahammülsüz kaldınız, onları çiğneyip, yok ettiniz, üzerinden silindir gibi gelip geçtiniz.
Oysa şu 23 yılda eleştirel akıl, demokrasiyi bir at sineği gibi uyanık tutsaydı, HÖH’ü yüreklendirseydi, doğru yolu gösterseydi…
Ama siz hiçbir kimseye yol vermediniz…
Sn. “lider,” bugün artık o DC ile birlikte kurduğunuz HÖH çökmüştür. İçini dolandırıcılık kurdu ile doldurmuşsunuz. Gizlenecek bir şey kalmadı, her şey gözler önündedir. Bu, sizin bireysel dar görüşlü olup, SOYLU Türkleri likide etme, gizli servislere hafiyelik etmeye dayanan yönetim metotlarınız yüzünden mümkün oldu. Sizin sorgulanmamış bir hayatınız var. Sorgulanmamış bir hayatın bırak “lider” falan olmaya, yaşamayı denemeye bile hakkı olmamalıdır. Yönetim biçimi olarak demokratik merkeziyetçiliği değil, boyun eğdirmeyi, köle muamelesi etmeyi seçmeniz, partimizin fiilen yok olmasına, çökmesine neden oldu.
Amma siz bu oyunu kaybettiniz!
12. 05. 2013 seçimlerinde soydaşlarımın %70’i oy kullanmadı. Soydaş dernekleri, HÖH/DPS ihanet elitine itaatsizlik, pasif direniş eyleminde yer aldı. Bulgaristan’da seçime katılım oranı % 85 olsaydı, parlamento merdivenlerinde kalıyordunuz. Ortak olduğunuz ve düşme sınırında salladığınız hükümete halkın desteği % 19…
“Mafya!”, “İstifa!” çığlıkları ayyuka çıktı… Vatanımız yalana dolana baş eğmeme isyanı yaşıyor. Yürüyüşlerde başı çeken sivil toplum örgütleri boyun eğmiyor.

BESLEMELER HAREKETE GEÇTİ
Sizin beslemeleriniz, aynı siz gibi, ezip kırıp dökme heveslisi, artık o kadar ileri gittiler ki, Türkiye Cumhuriyetindeki soydaş dernekleri başkanlarını bile indirip bindiriyorlar. Çamur atmaya, çizip silmeye, görevden almaya, yalan yanlış haberler monte edip yaymaya başladılar…
“Benden başka halkın sevdiği hiç kimse olamaz!” sözleri sizindir.
Ne yapalım, halkımız kendi Dernek Başkanlarını seviyor. Sürünmeye mecbur bıraktıklarınız bizimle. “Benden başka hepsi sürünecek!” mantığı sizi çıldırtmış olmalı…

HALKIMA İHANET ETTİNİZ
1990’larda yarattığınız sahte “benlik.” “Her şeyi ben bilirim! “Her şey benden sorulur!” havası, 2013’te bir balon gibi patladı, artık  “bensiz” birisiniz.
Şapkasını taşıyan bir hamalsınız. Dününüzü gördük; sahte üniversite tahsilinizi biliyoruz; aslı olmayan akademisyenliğinizi öğrendik; uydurma hapishane maceralarınızı okuduk; en önemlisi günlük hayatınızı, yatak odalarınıza kadar kendiniz boy boy gazetelere anlatınız, geleceğinizi, stratejinizi belirleyen hain kimliğinizi görebildik ve halka da göstermeye başladık.
Bulgar gazeteciler yıllar yılı ikiyüzlülüğünüzü, ahlaksızlığınızı, dönekliğinizi, sıradan insanlarımızı aldatan bir kişi olduğunuzu, dürüst olmadığınızı, namussuzluklarınızı, sorumsuzca ve başıboş, aklına estiği gibi gezip tozmaktan başka hayatınızın bir anlamı bile olmadığını, haz, çıkar ve kişisel yarar peşinde koştuğunuzu, para için kendinizi olduğu gibi halkımızı da satan biri olduğunuzu yazdılar, yazdılar da uzun zaman yayınlayamadılar. Kitaplar yeni yeni basıldı. Rus istihbarat hafiyenizi anlatamadılar…
Türklüğe ve İslam’a, Müslümanlığa ihanetiniz 1993’te ilk defa boynuz göstermişti. “Duma” gazetesine verdiğiniz bir mülakatta, “2 yıl felsefe okumuşsunuz en çok hangi düşünürü seviyorsunuz?” sorusuna “Volter’i!” demiştiniz. 20 yıl sonra düşünüyorum da: Volter’i seveceksin tabii. O, İslam, Hz. Muhammed, Hz. Ali ve Hz. Eyüp aleyhinde piyesler yazandı. Dinimizi elinden geldiğince lanetleyendi. Davamıza ihanet etmekle; sen de aynı lanetliler sırasında yer aldın.
Şimdi artık, sevgili Peygamberimizin Hz. Muhammet bir yana, zaten camiye gittiğin yok, Saldırılarının şiddetlenmesi, halkımızın kendi içinden çıkan önderleri kucakladığı, için değil mi? Gerçektir, etrafındakilerin, hafiye tayfasının, sana boyun eğenlerin gözlerinde nur yok, onları kör etmişsin, istikballeri tıkanmış, sen onları canlı ölü haline getirmişsin.
Bırak ta halkım istediğine gönül versin. Ama başarılı olamazsın.
Herkesin bir hesabı var Cenab-ı Allah’ın da bir hesabı olacaktır elbet!
İnşallah!
İnternet sayfalarına resimler taktırmışsın. Altlarındaki yorumlar yanlış, asılsız ve kötüleyici. Bizler, “oradakiler” ve “buradakiler” bütün Türk ve Müslümanlar hepimiz biriz, bizi birbirimizden ayıramazsın buna gücün yetmez!
Türkiye’de oyların % 80’ni kaybederken seni küplere bindiren, kudurtan kimdi?
Bultürk, Balgöç, Baltürk ve diğer göçmen dernekleri değil mi?
Şimdi onlar arkalarına yüz binleri, milyonları takmış, dernekleriyle, federasyonlarıyla geliyorlar.
Doksanlardaki şükür “gidiyorlar” zamanı, eyvah “geliyorlar” zamanına dönüştü. Binlerce kitapla, radyo ve TV yayınlarıyla, gazetelerle, basım evleriyle, okuma yurtlarıyla, özel okullarıyla, yeni üretim ve yaşam ilişkileriyle geliyorlar.
Her gün kabaran hak arayanlar selini durdurabilecek kuvvet dünyada bulamazsın, yok.
Sivil toplum örgütleri artık yollarda geliyorlar.
Torunlarını ellerinden tutmuşlar dedelerinin kabirlerini ziyarete geliyorlar. Mülk ve mezar devredilmez, ebedidir. Arayıp bulmaya geliyorlar. Halkımız uyandı!
Demokrasi koşullarında hesaplaşmaya geliyor. Sizlerin eskiden kalma o pis ellerinizi halk hareketinden ve onun önderlerinden çek!
Halkız haklıyız!
Güçlüyüz asla yenilmeyeceğiz!

BULTÜRK YÖNETİMİ

Reklamlar