Bulgaristan’ın Geleceği ve Türk Toplumunun Rolü. Bulgaristan’da yaşayan Türk toplumu yıllardır adalet arayışında. Artık demokrasinin, adaletin ve hukukun üstünlüğünün prensiplerine uymayan ve çıkarlar uğruna pazarlık konusu haline gelen bir siyasetin gölgesinde kalmaktan yorulmuş durumdalar. Bir zamanlar çıkarlarını temsil ettiğine inandıkları Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) ne yazık ki büyük ölçüde güven kaybına uğradı.

HÖH, yıllarca Bulgaristan’daki Türklerin sesi olarak öne çıktı. Ancak zamanla, partinin üst kademelerinde yolsuzluk belirtileri ortaya çıkmaya başladı. Bugün birçok kişi HÖH’ün temsil iddialarından uzak olduğunu düşünüyor. Bu parti, Türk toplumunun gerçek sorunlarını gündeme getiremiyor ve ayrıca kişisel çıkarlara odaklanmış bir yapı haline geldiği inancı yaygın. HÖH’ün arkasında eski DS’nin varlığı biliniyor.

Bu bağlamda Bulgaristan’daki Türk toplumundan yeni bir çağrı yükseliyor: “Artık yeter!” Türk toplumu, HÖH’ü reddediyor ve demokratik ilkelere dayalı, kişisel çıkarların ötesinde bir siyasi hareket arıyor. Bu hareketin temeli sadece Türklerin değil, aynı zamanda Bulgarlar ve diğer etnik grupların birliğidir. Amaç, demokrasi için gerçek bir mücadele vermek ve siyasetteki kötü insanların kirli yönlerine karşı durmaktır.

Türk toplumunun bir diğer önemli sorunu ise Bulgar partilerinin Türk bölgelerine olan ilgisizliğidir. Bu bölgeler görmezden gelinmiş, unutulmuş durumda. Ancak bu durum, Türk seçmenlerinin uyanmasına ve alternatif arayışlarına yol açtı. Artık Türkler, etnik temellere dayanan partilere değil, demokrasi ve hukukun üstünlüğü temelinde partilere oy vermek istiyor. 2009 yılında HÖH 610 bin oy almıştı. Bugün ise 340 bin oy aldı? Kimse bu oyların yarısının nerede olduğunu sormuyor, insanlar seçimlere katılmıyor. Genel seçime katılım %32’lere düşmüş.

Bu noktada, Bulgaristan’daki Türk toplumu radikal bir değişim talep ediyor. Siyasi oluşumlarla kendini düşünen lidercikler ve bilgisiz göçmen dernek başkanlarıyla bağlantısı olmayan sadece halkın çıkarlarını savunan bir siyaseti savunuyor. Siyasi partilerle uzlaşmıyorlar ve toplumsal değerleri kişisel çıkarlar uğruna feda etmiyorlar. Hiç bilen ile bilmeyen bir olur mu sözünün hayata geçirilmesi gerekir.

Ancak burada büyük bir sorumluluk Bulgar partilerine de düşüyor. Türkler artık göz ardı edilemez. Bu göz ardı edilme devam ederse, bu durum Bulgaristan’ın geleceğini riske atabilir. Bulgar partileri, bu eğilimi değiştirebilecek olanlardır. Bulgaristan’ın geleceğini düşünen partiler bu seçimlerde kendilerini göstereceklerdir.

Biz Türkler, geçmişte olduğu gibi, Aleksandır Stamboliyski gibi bir lider arıyoruz. Stamboliyski, partisine oy istememiştir, Türk halkının karşısına çıkarak “Gelin bu ülkeyi birlikte yönetelim” demiş ve bunun sonucunda partisi sadece birinci olmakla kalmamış, aynı zamanda tek başına iktidara gelmiştir. Bugün de bu düşüncede olan lidere ihtiyaç vardır.

Bugün, eğer birisi tek başına iktidara gelmek istiyorsa, gelip bizimle, halkla çalışmalıdır, liderciklerle değil. Bulgaristanı kalkındıran her dönemde Türk halkı olmuştur. Geçmişte olduğu gibi bu ülkenin yönetiminde aktif bir rol oynamak ve Bulgaristan’ı daha iyi bir geleceğe taşımak istiyoruz. Bizler birlikte yaşamak zorundayız.

Bu seçimler, sadece Türk toplumu için değil, tüm Bulgar halkı için de kritik bir öneme sahiptir. Tek başına iktidarı hedefleyen Bulgar partileri, Türk toplumunun taleplerini göz ardı edemez. Eğer bu işbirliği sağlanırsa, Bulgaristan’da demokrasi ve sosyal barış daha da güçlenecektir.

Bunun yanı sıra herkes şunu bilmeli ki, Bulgaristan sadece Bulgarlar için değil, aynı zamanda bizim de vatanımızdır.

Bu ülkede geçmişte olduğu gibi birlikte yaşamamız gerekiyor ve Bulgaristan’ın her vatandaşı eşit haklara sahip olmalıdır. Üstünlük bilgi ve beceride olmalıdır. Geçmişte olduğu gibi, her kim dilini, dinini, adetlerini ve geleneklerini özgürce yaşamak istiyorsa, bu hakka sahip olmalıdır.

Biz Türkler, 1934 faşist rejim döneminde alınan haklarımızı geri istiyoruz. Bu hakları bize geri verebilecek bir Bulgar partisi arıyoruz. 2024 yılında, gerçekten demokrasiyi destekleyen ve toplumun tüm kesimlerine eşit haklar sunan bir liderin ortaya çıkmasını bekliyoruz.

Ekim 2024’te yapılacak seçimler, Bulgaristan için bir dönüm noktası olabilir.

Eğer bu çağrılarımız duyulmazsa, Bulgaristan’ın geleceği büyük bir tehlike altına girebilir. Bugün bu sorumluluk Bulgar partilerindedir. Ancak, gerçekten Bulgaristan’ın geleceğini düşünen partiler bu seçimlerde kendilerini gösterecektir. Yoksa Bulgaristan’ın çöküşünü hep beraber izlemeye devam edeceğiz.

Saygılarımızla.

Reklamlar