“Bulgaristan’dan gelen Hak ve Özgürlükler Partisi (DPS) milletvekilleri tarafından RUBASAM derneğine plaket verildi” haberini okuyorum. Üzülüyorum, moralim bozuluyor, içim sızlıyor… başım, tansiyonum…
Değerli cankan arkadaşlarım, Bunu bilmelisiniz…. nurten-remzi
Ruşen Riza, “Bize hakaret ediyorsun”, diye benimle seçimlerden önce telefondan 1 saate yakın kavga etti.
Zaten onunla kaba ve kavga tarzında tartışmalarımız yıllarca oldu. Kavga deyince, keşke sadece iyi geleceğimize yönelik uğraşı ve emek kavgası olsaydı. Keşke onun çevresinde olan ve tartıştığım HÖH liderleriyle de aynı olsaydı…Bana Deliorman delisi dendi…Bence yetmedi…Deliorman kavgacısı da hitap edilebilir… Ama Deliorman dilencesi denmesi daha doğru… Yıllar önce Şumnu HÖH liderlerinden biri bana şunu anlattı. Şumnu HÖH yöneticileri beni uzaktan görünce “ Kaçın, Nurten geliyor”, dermişler. Ben Şumnu’da , HÖH kurucularından biriyim. Şimdiki HÖH yöneticilerin bazıları o, ilk toplantılara katılmıyordu, “ben tarafsız” diyorlardı, korkudan uzaktan sadece seirimize bakıyorlardı. O yıllarda seçimimi yaptım. Bulgaristan Türkleri kültürü ile ilgili çalışacağım. Siyasetçi olmadım, ama devamında her seçimde HÖH destekleyicisi oldum. Kültür evimizin ekipleriyle HÖH seçim kampanyalarına katıldık. Ama…Kooocaman bir Ama’sı var… Şunu çekinmeden, utanmadan, vijdan azabı çekmeden artık söyleyebilirim. HÖH, 24 yıldan beri, maddi desteği bırakın, hiç bir kez Şumnu Kültür Evi faaliyetlerine hiç bir defa katılmadı. Deliormanda çalışan en aktiv derneklerden biri olduğumuzu biliyoruz. 9 ekibimiz var- Destan Folklor Grubu, Kız Saz Orkestrası, Davul Zurna Takımı, Karagöz Oyunu, Genç Kalemler Edebiyat Kulübü, Şen Mozaik Çocuk Korosu, El İşleri Külübü, Memeleketim Araştırma ekibi gibi… Çocuk ve gençlerle en aktiv çalışıyoruz, diyebiliriz. Ama HÖH yeni nesille çalışmayı, küçümsediler,”basit iş” dediler, “çocuk işi” dediler. Ne yazık ki, çocuk ve gençlerimizi seçimlerde kullanmaktan başka çalışmaları olmadı gibi. Seçimde düzenledikleri Buket yarışmalarıyla ilgili Türk olan bazı öğretmenler şunları anlattılar. “Bizi, hepimizi belediyeye topladılar. Buket”e katılmanız şarttır. Katılmayan varsa, devamını düşünsün. Sonra kendine küssün”. Şunu sormadan geçemiyorum: HÖH şimdiye kadar hangi öğretmene destek çıktı, problemler var mı, eğitim durumu nasıl, diye sordu, , hangi aktiv çalışan derneğe önem verdiler.HÖH çerçevesinde kendi tabela dernekleri çok olsa da, halka hizmet veren dernek mi onlar. Bu işsizlikte HÖH hangi vatandaşa iş yarattı. HÖH’e oy verenler şu ana kadar ne kazandı, HÖH yöneticileri, şu ana kadar ne kazandı sorusunu sormadan geçemiyoruz. Şu ana kadar onların kazandığı, benimsediği ve edindiği maddi varlıkları, gözalıcı değil, artık gözçıkarıcı. Ko zengin olsunlar, bunu istiyoruz, çünkü bugün maddi zenginlik güçtür, ama keşke, azıcık da olsa, halkına tattırsaydılar. Yıllarca paylaştığımız farklı düşüncelerimizi küçümsediler, hoşgörülü eleştiriyi, gelişim getirecek olan eleştiriyi hep düşmanlık bildiler. Hatta eğitimli, entel ve bilgili olan çalışanlara engel oldular ve hala terbiyesizce engel olmaya çalışıyorlar. Hatta kendi aktivitelerinde bizim gibileriyle alay etmekten başka bir amaçları yok. Hatta bizim gibileri çalışanları cahilce ve terbiyesizce dedikodu olarak çekeleştiriyorlar, yalanlarla alçak düşürmek için, azarlamak için beyin ve enerji sarf etmeyi tercih ediyorlar. Birlik ve beraberlik, çoook güzel, ama halkına hizmet edenlerle, halkına özveriyle çalışanlarla birlik olmak ve beraber çalışmak, halka bir ekmek parası kazandırmak için uğraşmak, halkımızın çaresizliğini ve çoluk çocuğunu okutamamasını düşünenlerle birlik olmak ve beraber çalışmak. 24 yıldan beri, ilk kez bir isteğim oldu: Ben şahsen, Ruşen Riza’dan, Mustafa Karadayı’dan ve Ahmet Doğan’dan binamızın tamirini tamamen yapmalarını değil, binamızın tamirine azıcık destek çıkmalarını istedim. Ne oldu biliyor musunuz, hepsi beni düşmen bildi, hepsi benim büyüüüüük düşmanım oldu. Hatta onlarca kez, gel git, gel git, beni oyaladı. Bu anlattıklarım sadece son seçimlerde olanlar…Geçmişte de, daha ne kadar çok negativ olay yaşadık. İnsanlık denen bir değeri olmayan olaylar yaşadık. Bir kez folklor grubu çocuklarımızı lokantaya türkü söylemeye çağırdılar, karşılarında salatalar, piliç butları yediler. Ben çocuklar da yesin, tatsın deyince yine kötü oldum, kavgacı oldum, buruk oldum…her zaman gibi dilenci oldum…Onların çocuklarına bunları yaşatan olsa acaba hoşlarına gider miydi….Başka bir defa bizden yeniden folklor gösterisi istendi. Derneğimizin giderlerini kapatmaya bağış istemedik, sadece 30 leva yol ve hazırlık masrafımızı istedik. Saat gece yarısı gösteriyor. Çocuklarımızın eve gitmesi için yeniden taksiye binmesi gerekiyor. Bizimmm Şumnu parti yöneticilerin cevabı, “Başka defa alırsın” oldu. Daha sonra çocuklarımızla bayram kutlaması düzenleyelim dedik. Konuştuğum bir HÖH yöneticisinin arabasındayız. Biz yolda giderken araba camına sinek kondu. “Birlikte kutlama yapalım” deyince bana cevabı şu oldu: “Bu camdan sinek bir şey alabilirse, sen de benden onu alırsın” dedi… Ahmet Doğan’la 3 yıl boyunca görüşmek istedim, randevu vermediler. Aynısını Lütfi Mestan’la da yaşadım, konuşmak, paylaşmak istedim. Çok uğraşıdan sonra Sofya’da görüşemedik. Bir toplantıdan sonra yemekte yan yana otutturacaklarını söylediler. HÖH yöneticileri, “Tamam” dediler. Ama, o, benden kaçarcasına yemeğini çok acele yemiş ve ben lokantaya ngirene kadar gitmiş. Yıllarca görüşmek istemek ve görüşememek ne demek? Gençlerimizle çalışmak istemek mi? Deliorman’da Suyun Gözü türki ve mani kitabımız çıktı. İşsiz veya 120 leva emekli maaşı alanlar, derneğimize destek olsun diye kitaplarını satın aldılar, ödeyebildiler, ama bazı HÖH yöneticileri kitabı hala ödüyorlar. Lafta ödeyecekler. Ahmet Doğan da ödeyecek. Bu olaylara benzeyen yaşantılarımız o kadar çok ki…Son seçimlerden de HÖH liderlerini gösteren bir durum vardı. Nevruz gösterisi yapmamızı istediler, ama ne yazık ki, söz verdikleri desteği alamadık. Arkadaşlar, şu soruma cevap verelim. Bizler, HÖH varsa ne kazanıyoruz ve ne kaybediyoruz. Ve HÖH yoksa ne kazanıyoruz ve ne kaybediyoruz? HÖH seçimlerde kaybederse bizim çevremizdeki insanlar ve ben şahsen, bence, hiç bir şey kaybetmiyoruz. Son seçimlerde HÖH partisine oy vermemekle ihanetçimiyim, bölücü müyüm, egoist miyim, aileme, komşuma, gençlerimize, Türk halkımıza düşman mıyım? Şumnu Kültür Evi çalışma şartlarına, elemanlarına, gelirine, maaşlarına, çalışmalarına bir göz atalım. 24 yıldan beri HÖH İLE çözemedik gençlerimizle çalışmalarımızın sorunları. Eleman edinemedik, sabit gelir oluşturamadık, uygun çalışma şartlarımız yok, bina tamir istiyor, Türk kültürümüzü ayakta tutmak için temel taşlarımızı henüs atamadık. Çalıştık, çalıştık… Ömrümüz geçti. Keşke bu enerjiyi güzel işlere sarf etmiş olsaydık. Daha ne kadar beklemeliyiz. Daha ne kadar onların gibilerine oy vermeliyiz. Daha ne kadar bölücülük yapmamalıyız. HÖH yöneticileri ve millet vekilleri plaketlerini ve tebrik mektuplarını versinler dursunlar…Bana Deliormanın delisi, Deliorman kavgacısı, Deliorman ihanetçisi, Deliorman bölücüsü, Deliormanın dilencesi demeye herkese hak veriyorum…Yorum size kalsın.
Nurten Remzi
Reklamlar