Gülten RAYİMOĞLU
Dede Korkut, asırlar önce seslenmişti insanlığa.
O dönemin şartlarına göre şekillenmiş bu öğütler, bugün de kulağımıza fısıldamaya devam ediyor.
Peki neden? Çünkü Dede Korkut, insanı, insana dair olanı ve değişmeyen hakikatleri konuşmuştu.
Zaman değişir, teknoloji ilerler, hayatlar farklılaşır, ama insanın özü, erdem ve ahlak arayışı asla değişmez.
Dede Korkut diyor ki: “Arkadan vuran er olmaz oğul.”
Bu söz, sadece bir çağrı değil, aynı zamanda insanlığın evrensel bir sınavıdır.
Modern dünyada, bu öğüdü çokça test eden bir hayat yaşıyoruz.
Arkadan vurmak artık sadece bir fiziksel saldırı değil; dedikodu, iftira, çıkarcılık gibi incelikle gizlenmiş ihanetlerle de kendini gösteriyor. Sosyal medyada bir tıkla yayılan yalanlar, insanların onurunu hedef alan saldırılar…
Hepsi modern zamanların “arkadan vurma” şekilleri.
Dede Korkut’un bu öğüdü, bin yıl sonra bile, vicdan ve adalet arayan bir ruhun kılavuzu olmaya devam ediyor.
“Yalanı dost edineni, dost edinme,” der Dede Korkut.
Bu söz, günümüz insan ilişkilerinde daha da anlam kazanıyor.
İlişkilerde samimiyet giderek kaybolurken, yalan artık günlük hayatın sıradan bir parçası haline geldi.
Fakat yalana alışan bir dil, en sonunda kendi vicdanını da unutur.
Dede Korkut, sadece sözlerimize değil, yaşamımıza da dürüstlüğü yerleştirmemizi ister.
Çünkü yalan, sadece bir kelime değildir; insanın ruhunu karartan bir alışkanlıktır.
Dede Korkut’un “Hedefine ulaşmak istiyorsan ok gibi ol” nasihatine bakalım.
Bugünün dünyasında bu söz, kararlılığı ve odaklanmayı öğütleyen bir rehberdir.
Ancak dikkat! Hedefe ulaşmak için her yolu mubah sayan bir anlayış, Dede Korkut’un reddettiği bir yoldur.
Ok gibi olmak, hem cesur hem de adil bir yol izlemek demektir.
Hedef, yalnızca başarı değil; aynı zamanda erdemli bir yaşamdır.
“Dünya döner oğul,” derken Dede Korkut, insanın ölümlülüğünü, hayatın geçiciliğini hatırlatır.
Fakat bu döngü, sadece bir son değil, aynı zamanda bir fırsattır.
Hayatın döngüsü içinde insan, her gün kendini yeniden inşa etme, hatalarından öğrenme şansı bulur.
Bugün dünya dönerken sen nerede duruyorsun? Bataklıkta mı, yoksa gül bahçesinde mi?
Bu soruyu sormak, insanın kendi öz eleştirisini yapması için bir fırsattır.
Mazlumun yanında olmayı öğütleyen Dede Korkut, aslında yalnızca bireysel bir tavırdan bahsetmez.
Bu, toplumun temel ahlaki dokusuna dokunan bir çağrıdır.
Zalim güçlü olabilir, ama mazlumun hakkını korumak, insan olmanın en temel gerekliliğidir.
Bugün dünyanın dört bir yanında zulme uğrayanların çığlıklarını duymak, bu öğüdün ne kadar güncel olduğunu gösterir.
Ve o evrensel uyarı: “Diline, beline, eline dikkat et.”
Dede Korkut’un bu üçlü öğüdü, insanı yalnızca kendine değil, çevresine karşı da sorumlu kılar.
Dilin, sözüyle birini yıkabilir ya da yüceltebilirsin.
Beline, yani ahlakına sahip çıkmak, sadece bir insan değil, onurlu bir birey olmanın anahtarıdır.
Elin ise, hakkı savunmak, ama haksızlığa el uzatmamak içindir.
Dede Korkut’un sözleri, eski bir hikâye değil; çağlar ötesinden uzanan bir rehberdir.
Onun öğütleri, insanın modern hayattaki karmaşasında yolunu bulmasına yardımcı olacak bir fener gibidir.
Çünkü insan her çağda aynı sorularla yüzleşir: “Nasıl bir insan olmalıyım?
Doğru yolda nasıl ilerlerim? Adil, erdemli, onurlu bir hayat nasıl yaşanır?”
Dede Korkut’un dediği gibi:
Doğru ol. Eğil ama sürünme. Kibirlenme ama alçalma.
Bu dengeyi kurabildiğimiz gün, belki o zaman, Dede Korkut’un bize fısıldadığı hakikati gerçekten anlamış oluruz.
Ve belki o gün, hem birey olarak hem millet olarak sırtımız yere gelmez.
Çünkü Dede Korkut’un öğüdü, zamansızdır; insanlık oldukça var olacaktır.
++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
DEDE KORKUT’UN SESİ
Ey oğul, dinle beni,
Geçmişten gelen bir nefes gibi,
Sözüm ki zamanları aşar,
Hakikati bulur, kalpleri taşar.
Arkadan vurmaz er kişi,
Sözle, silahla, gönül işi.
Dost bildiğin yalanla gelir ise,
Yılan say onu, uzak dur sinsi nefesinden.
Ok gibi ol oğul, hedefe saplan,
Yay gibi gerilme, yerinde kalmam.
Hedefin hak olsun, yolun doğru,
Sapma, vurma kendi öz ruhunu.
Dünya döner, her şey döner,
Sakın övünme, darlığa da gücenme.
Varlık da geçer, yokluk da biter,
Bu döngüde ne bırakırsın, o yeter.
Mazlumla yürü, zalime dur de,
Doğru ol oğul, eğil ama sürünme.
Diline sahip ol, eline dikkat et,
Hak yeme, riyadan uzak ol elbet.
Olacaksan gül bahçesinde bir koku,
Ya da deryada bir köpük gibi saf ol.
Toza, çamura bürünme, arın,
Her sözünle, her adımınla doğru kal.
Ey oğul, dinle beni,
Sözüm geçmişten, geleceğe bir ip gibi.
Sen er oldukça, doğruda durdukça,
Türk’ün sırtı yere gelmez, unutma!
+++++++++++++++++++++++++++++++++
DEDE KORKUT’UN GÖLGESİNDEN
Ey oğul, dur ve düşün,
Geçmişin sesi var, kulak ver, dinle.
Hangi çağda olsan da aynı sorular,
Aynı karanlık, aynı ışık yollar.
Adam doğar insan, ama adam olmaz,
Yiğit dediğin erdemden sapmaz.
Arkadan vurmaz, ne sözle ne elle,
Hak yolunda yürür, doğruluk dille.
Ok gibi ol oğul, düz ve kararlı,
Yay gibi gerilen hep yerinde kalır.
Ama dikkat et hedefin hak olsun,
Hırsla yanan ok, kendini vurur son.
Yalanı dost edineni, dost sanma,
Yalanın gölgesinde kalan, doğruya varmaz.
Dilini kirletme ki sözlerin değer bulsun,
Her kelime vicdanın aynası olsun.
Dünya döner oğul, zaman geçer,
Gözde büyüyen her şey küçülür birden.
Ne varlık kalır, ne de darlık baki,
Sana düşen, izi temiz bırakmaktır belki.
Mazlumu tanı, zalime dur de,
Sessiz kalanın suçu büyür de büyür.
Adaletin terazisi hep elinde olsun,
Eğil, ama sürünme; alçal, ama yok olma.
Deryada köpük, gül bahçesinde koku,
Hangi yolda olsan da saf ve temiz dur.
Toza, batağa karışma, ışığı bul,
Her anını hakikatin huzurunda kur.
Ey oğul, sesleniyorum çağlardan,
Bu sözler dün değil, yarınlar için.
Doğru olursan, sırtımız yere gelmez,
Türk’ün adını tarih silmez.