Dr. Nedim BİRİNCİ
Bulgaristan’ın çok ciddi bir darboğazda olduğunu görüyoruz. Bu politik bir darboğazdır. Derin anlamını anlaşılır bir şekilde açıklamaya çalışacağım.
Doç. D-r Orhan İsmailov’un BG Savunma Bakanı Yardımcılığına atanması siyasi darboğazı iyice tıkadı. Ne ileri ne de geri! Politika kış gelmeden dondu. Toplum yerinde saymaya zorlandı. Bu önemli olayın gözle görülemeyen sebebi nedir? Biz BG Stratejik Araştırma Merkezi olarak bunu görüp okurlarımıza ve halkımıza anlatmak zorundayız. Çünkü şimdi oluşan durumu yanlış algılar ve ter yönde yorumlayarak anlatırsak, büyük yanlışlar yapabiliriz. Ben olayı şöyle görüyorum:
Benzetmeli bir örnek: Şişe içinde domates suyu.
“Darboğaz” dendiğinde herkesin aklına değişik bir şey gelebilir. Kimimiz boyun ince bir güzel; başka birimiz yemek yerken sık sık boğulur gibi olan bir kişi, daha başkalarımız bir dağ geçidi, başka bir grupsa İstanbul Boğazı’nın daraldığı noktaları vs. vs. düşünebiliriz.
Benim hayal ettiğim “darboğaz” ise bir “şişe boynu”dur. Şişe boynu uzun ve kısa olabilir, incesinde zariflik vardır ama her zaman dardır. Şişe boynu ne kadar darsa, içindeki sıvı ya da yarı sıvı malzeme dışarıya o kadar zor çıkar. Darboğazda sıkışıklığı göz önüne getirirken kıyma makinesinden geçirilip şişelenmiş domates suyu düşünelim. Onu bir kaba akıtmaya çalıştığımızda sıvının üzeri kap bağlamışsa tıkanır akmaz, biraz sallayınca önce az akar ama sonra yine tıkanır, kimi defa normal akış sağlayabilmesi için pıhtılaşan maddeyi geri itmek ya da dağıtmak için ince bir çubuk kullanırız. Çözülmeyen bir sorun değildir, ama uğraş ister. Gerektiğinde şişeyi aşağı yukarı da sallarız vs.
Şu günler Bulgar politikasında normal akış durdu. Bakanlıklara yeni atamalar yapılamıyor. Herkesin kafasında Doç. D-r Orhan İsmailov sorunu nasıl çözülecek gibi gizem dolu bir soru var.
Aslında bu darboğazın gerçek anlamında ne gizlidir?
Bulgaristan Cumhuriyeti’nin bugünkü ana politik sorunu totaliter devletin mirasçılarını politik sistemden ve sahneden sökerek “hurdaya çıkarmak” ve ülkeyi, politikayı ve demokratikleşmeyi darboğazdan geçirmektir. Bu bir yere kadar yapılmış olan ama en önemli noktalarda yarıda kalan, engellenmiş olan, darboğazı geçemeyen bir sorundur. Byu politik arınma sorunudur. Totalitarizmin demokratikleştirilmesindeki siyasi arınmayı hedefler ve 25 yılda ikide bir tökezlediği için, toplumsal yapıdan çıkarılıp atılması gerekenler hep yerlerinde kalmış, sığınmış, saklanmış, büzülmüş ama sofradan kaldırılamamışlardır. Hele bizim HÖH-DPS partisinin yönetimi baştanbaşa hurdalık doludur.
Bu işin Orhan İsmailov’la ne ilgisi vardır?
Bulgaristan yeni Savunma Bakanı Nikolay NENÇEV Yambol şehrinde askeri kurmay önünde yaptığı konuşmasında “Orhan İsmailov’ın Savunma Bakan Yardımcılığına adaylığı Bulgaristan ulusal güvenliği için tehlike oluşturuyor.” dedi.
Ve o sözlerini şöyle açıkladı: “O. İsmailov’u bu göreve ben önerdim. Geri adım atıp ödün vermeyeceğim, istifa dilekçesi sunsa bile kabul etmeyeceğim.” Sorunun Orhan İsmailov’ta kilitlenmesi çok derin manalıdır.
Keskin çelişkinin yönleri:
Bir yandan, aşırı sağcı, faşizan köklü (PF) partisi başkanı V. Simyonov, Orhan İsmailov görevinden istifa etmezse “hükümetten desteğimizi çekeriz, kabineyi düşürürüz, hodri meydan yeni seçim” derken ağzı köpürüyor.
Boyko Borisov hükümetinin 2. haftasında işlerin düğümlenmesi ve politikanın darboğaza itilip sıkıştırılarak ne ileri ne geri durumunda kilitlenmesinde somut anlam şudur:
Bu gerginlik Orhan İsmailov’un Türk ismiyle olmasına, İslam dinine mensup bir genç politikacı olmasına, bağımsız bir genç olmasına, HÖH-DPS’den dışlanmış istidatlı bir uzaman olmasına, Bulgaristan’da Harp Akademisi bitirmiş tek Türk genç, bilim adamı, doçent doktor olmasına falan yalnız bir yere kadar bağlıdır.
Ana sorun şudur:
Orhan İsmailov “Dosyalar Komisyonunda” başarılı çalışmış ve iyi iş görmüştür. Gizli polis “DC” ajan dosyalarının açıklanmasında, hele Türk ajanların ve hainlerin açıklanmasında çok ciddi, bilinçli, sistemli ve namuslu bir uğraşı vermiştir. Başarılı olurken bu işin yöntem bilimini ve usulünü geliştirmiştir. Ülkede demokratikleşmeden, ekonomik ve sosyal reformlar yapılmasından, hak eşitliğine dayanan adaletin üstünlüğünde yana örnek bir kişilik göstermiştir. Bu olay eski Bulgar sağ kanat milliyetçisi – Çar dönemi faşistlerinin devamcılarını temsil eden (PF) cephesi, Bulgar ordusu, Varşova Paktına bağlı yapılanma içindeki askeri gizli polis ajanlarının açıklanmasından korkulduğuna işaret oldu. Bulgar subaylar dosyalarının açılmasına karşı çıkıyor. Bir kısım eski ajan bu konuda “toplumun bölündüğünü” gerekçe göstererek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine artık başvurdular. Bugün bir NATO ülkesi olan Bulgaristan’da Rus askeri gizli servisi (RY) ajanlarının açıklanmasına karşı çıkıyor. Böylece Bulgaristan’da totaliter yapının askeri dayanakları ayakta kalmaya devam edecek, toplumun bu kesimindeki buzlar çözülmeyecek, korunacaktır. Orhan İsmailov’un askeri ajan dosyalarına dokunması (PF) faşistlerini kudurtuyor. Bu zırlanmanın, uzlaşmalı çözümü olmayan çatışmalı temelleri olduğu göründü. Bu işin sloganı “Bulgaristan her şeyin üstündedir!” faşizan haykırışlarıdır. Ajanlar ajıklandığında etnik üstünlük doktrini darbe alacaktır. Çünkü açıklanan ajan dosyalarından hainlik kokuları çıkıyor.
Reformcu Blok partiler grubu Orhan İsmailov’u sonuna kadar büyük bir sorumlulukla savunmaz ve önümüzdeki günlerde geri adım atarsa, Bulgar toplumunda demokratikleşmeye doğru yeni hiçbir adım atılamaz, çünkü ordudaki totaliter yapı kaskatı ve olumsuz bir kütle olarak yaşadıkça toplum dönüşemez, yenileşemez ve demokratikleşemez. Bu bakıma (PF) aşırı milliyetçiliği Bulgar toplumunda, mecliste ve kabinede bir frendir, hedefinde demokratik güçlerin tüm hedeflerini boşa çıkartmak, toplumu içinden çökerterek, totaliter-faşizan yapılanmaya uzanmak vardır ki, bu Bulgaristan’ın Avrupa yolunu tamamen tıkar, aşılmaz darboğazlar yaratır.
Yan sorun bir: Orhan İsmailov’un başarısız olmasından, yani istifasını sunmasından ya da Reformcu Blok’un geri adım atmasından ancak ve yalnız Hak ve Özgürlükler Partisi kazanacaktır. Çünkü HÖH partisi “işte görüyorsunuz” bizden başka kimse Türklere ve Pomaklara nefes alma hakkı tanıyamaz, tanıyamadı, diyecektir. . Borisov . 10 Türk Bakan Yardımcısı atayacaktı, hani nerde, deyecektir. Sizi yalandırdı, diyecektir. Bu da Bulgaristan’da HÖH-DPS partisinin Türkleri ve Pomakları ve diğer azınlıkları kölece kontrol altında tutma, ezme politikasında buzların kırılmasını, dar boğazın aşılmasını ve sistemin kapanıklık durumundan çıkmasını daha bir süre engelleyip uzak geleceğe erteleyecektir.
Yan sorun iki: Orhan İsmailov davasındaki yenilgi, Bulgaristan’da SONUN BAŞLANGICI OLACAKTIR! Askeri ajan dosyalarının açılmaması toplumdaki komünist ve faşizan ajan nüvelerine hayat hakkı tanıyacaktır. Bu da reformların ve demokratikleşmenin yolunu kesecek, mesela Yargı Sisteminde reform yapılması denemesini boşa çıkaracak, mevcut durumu koruyacaktır. Toplumdaki demokratikleşme hedefli olumsuzlanma sürecinin yani silahlı kuvvetlerdeki ajan tayfasından kurtulma çabalarının boşa çıkarılması, Başbakan B. Borisov’u, GERB partisini ve Reformcu Blok’u (PF) –faşist cephelenmesi karşısında yenik düşürecek, hezimet çanları çaldıracaktır.
Yan sorun üç: Sol ve sağ milliyetçilerin hortlamasından kazanan neden her defasında HÖH-DPS partisi oluyor? Volen Siderov”un “Ataka” partisinin anti-Türk, anti-İslam kötüleme ve hor görme politikalarından, çok yünlü ve seri saldırılarından hep Ahmet Doğan ve ekibi kazandı, çünkü Türkleri korkutmak onlara hayat hakkı kazandırdı. Bu yüzden olacak, HÖH partisi “Ataka” ile Barekov’un “Demokratik Merkez” partisine para yardımında bulundu. Sorun, sağ kanat milliyetçilerinin saldırılarından ve hortlamasından da HÖH-DPS partisinin parsa toplamasıdır. Bu neden mi böyle oluyor:
Bunun sebebi, Borisov iktidarının ilkesizliği ve sağ milliyetçilerin ipinde sallanmaya başlamasıdır. Hayat, Bulgaristan gibi demokrasi gelenekleri olamayan ülkelerde sağ-sol ortaklıklarının başarılı olmasına ortam olmadığını her gün kanıtlıyor. Daha 15. gününde dar boğaza giren iktidarın bütünüyle tıkanıp kalması ve boğulması da gündem konusudur.
Bu açıdan yapılan analizimize, HÖH partisinin dün olduğu gibi bugün de sözde “fahri” yani “şeref başkanı” olan Ahmet Doğan tarafından yönetildiği, “Fahri başkanın” önerisi üzere seçilen Genel Başkan Lütfü Mestan’ın parti içinde bir İCRA MÜDÜRÜ rolü gördüğü, parti yönetiminin demokratikleşme yolunda kökten değişim geçirmesi için Kurultay çağırmasının kaçınılmaz olduğu gündeme girmiştir. Bulgaristan Türkleri Ahmet Doğan’ın Kuzey Kore Başkanı Kim İr Sen gibi ÖMÜRLÜK BAŞKAN olmasını kabul etmediğine ve etmeyeceğine inanmak istiyoruz.
Bugünkü HÖH-DPS partisinin bir dava ufku yoktur, havuzda balık besler gibi, halkımızı seçim havuzuna kapalı yaşatmak bundan sonra kabul edilir bir politika olamaz, yarısı köleleştirilen bir toplumda demokratikleşmeden söz edilemez. Bulgaristan Türkleri, Pomaklar ve tüm Müslümanlar hak ve özgürlükleri eşitliğe dayanan adalet olarak kabul ederken durum değişikliği eski kalıpların kırılmasını ve sosyal ve politik özgürlük istiyor. Bu dava kutsaldır. Demokratikleşmede lider partilerine yer yoktur. Nomaklatür beslemelerle gizli servis ajanlarının, hainlerin ve yardımcılarının dosyalar kanununa göre gönüllü yada halk iradesine uyarak görevlerinden çekilmeleri gerekir. Fakat HÖH liderleri aldıkları görevlerde kalmakta ısrarlıdırlar. Bu da HÖH partisine babalarının çiftliği ve parti tabanına da koyun sürüsü anlayışıyla bakmaya devam etmelerinden kaynaklanıyor.
Halkımız için demokratik ve eşit haklı adalete dayanan bir gelecek konusunda kör ve sağır kalmaya devam eden HÖH-DPS ajan ve nomaklatür lider takımı, halkımızı aydınlatamaz ve kıskançlık ve öç alma burgacına düştüğü için halkımıza kurtsal davasına yön bile gösteremez.
Bu 25 yıldan beri devam eden kısır bir gerçekliktir. Halkımız oyalanmaktadır. Davamız unutturulmaya çalışılıyor.
Şunu da unutmayalım, “Zaman öldüren yaşamı da öldürür.” Bulgaristan bugün yeni bir darboğazda tıkanıp kaldı. Bu, toplumsal ve politik yenilenmeden, yaşamını dolduran alan ve hain takımının ordudan da çıkarılıp çöpe atılmasını önleme çabasıdır, faşist gericilerin ve totaliter zihniyetin sebep olduğu bir tıkanmadır. Aşılamadığı takdirde demokratikleşme davası artık – STOP ETTİ! Bizi ezen, Orhan İsmailov’un bakan yardımcılığını engelleyen büyük gerçeğin anlamı budur. Yenilenmeyi durdurmak. Zamanı dolmuşları sırtımızda yaşatmak! Yani BÜYÜK DAVAMIZI yok yok etmek veya rafa kaldırmaktır. Bir başka değişle, (PF) ırkçı faşistlerine esir düşmek, önlerinde gerilemek ve boynu bükük dolaşmaktır.
Demokratikleşme davamız “Stop Edemez!”