Levent RASİM
Tarih: 28 Şubat 2017
Kubrat ve Glodjevo’da yerel seçimlerin gösterdikleri
26 Şubat Pazar günü Rusçuk ve Razgrat bölgelerinde iki önemli seçim yapıldı. Kubrat ve Glodjevo’da yerel seçimlerde Belediye başkanlıklarını Hak ve Özgürlükler Partisi yeniden ele geçirdi. Deliorman için bu gelişme son derece önemli oldu. Çünkü 2014 seçimleriyle HÖH – DPS partisinden kopma süreci başlamıştı. 2016’ya ait yazılarımda, köylerde ve belediye merkezlerinde seçmenlerimizin HÖH kovanından ayrıldığını, fakat direk olarak DOST partisine yönelmediğini, yarı yolda durup bakındıklarını, yeni bir seçenek aradıklarını yazmıştım.
Bu yerel seçimde “Bulgaristan’ı Kurtaralım!” sloganı yükselten HÖH, “Birliktelik!” şiarını yine ele aldı. Sonuçta her iki belediyede de zafer elde etti.
Kubrat’ta oyların % 56, 7’sini alan Aklin Nebi Belediye Başkanı oldu.
Seçime GERB ve BSP partileri de katıldı, fakat DPS’yi sollayamadılar.
Glodjevo’da Belediye Başkanlığına Adem Hacımemişev seçildi.
26 Mart 2017’de yapılacak olan erken genel seçimler arifesinde Deliormanlılar siyasi durumda değişiklikler olduğunu, içten içe kaynayan halk memnuniyetsizliği ve ruhun önünü karanlık görünce, çark ettiğini ve yine eski yuvasına HÖH kanadı altına döndüğünü ortaya koydu.
Meclis seçimi öncesi ülke çapında da değişiklikler oluyor. BGhaber.org yorumcuları doğru tespitler yaparak 13 Kasım 2016 Cumhurbaşkanı seçimleri sonuçlarıyla Bulgaristan’da Batıdan Doğuya doğru bir siyasi ibre kımıldaması olduğunu yazsalar da, bu hafta Cumhurbaşkanı Rumen Radev “iki sandalyede oturamayız” dedi. Yani hem NATO ve Avrupa Birliği üyesi hem de çok sıkı Rusya dostu olmanın olanaklı olmadığına işaret etti. Batı ile Doğu arasındaki yüzleşme sınırında olduğumuzu hatırlattı.
Bulgaristan’da sonuçlarına inanılarak bakılan “Alfa Riçars” sosyolojik anketle araştırma ajansı 16 – 23 Şubat 2017 günleri arasında ucu bizim bölgeye de uzanan bir seçim önü soruşturmasının sonuçlarını açıkladı.
26 Mart günü seçenlerden % 65.9’unun sandığa gidip oy kullanacağı artık biliniyor.
Bu memleketimiz koşulları için oldukça yüksek bir orandır.
Seçmenler, % 31,5’ü GERB, % 29,6’sı BSP; % 6,8’i HÖH, % 10,8’, güya yurtseverlere, % 5,7’si “İrade” (Volya) partisine (yeni kurulan bir partidir ve genel seçimlere ilk kez katılacaktır.) oy vereceklerini açıklarken, “ABV”, “21. yüzyıl”, “Bulgaristan Evet”, Yeni Cumhuriyet ve DOST partisi barajın altında kalacaktır. Bulgar seçmenin bütün dikkati yalnız 2 siyasi parti – GERB ile BSP – etrafında yoğunlaşsa da, ülkenin siyasi geleceğinin yalnızca bu iki parti tarafından belirlenmesi yolları kapalıdır. Bir de GERB lideri Borisov ile BSP lideri Bayan Ninpva seçim önü tartışması için bir araya, bir stüdyoda buluşmaya ve tartışmaya yanaşmıyorlar. Bu, Bulgar toplumunun fazla kutuplaştığına işaret ederken, sol cephede BSP’den başka yalnız HÖH-DPS’yi, sağ kanatta ise GERB’le direk koalisyona girecek hazır hiç bir parti görünmüyor. Rusçuluyla bilinen Mareşkin’in “İrade” partisi GERB’ye karşı cephe almış durumda, sözde yurtseverler ise (Ataka, VMRO ve Yurtsever Cephe) üçlüsü olarak Avrupa Birliği tarafından “faşist” partiler olarak damgalandığından direk olarak siyasi erkte yer alamıyorlar. Hemen hemen değişiklik göstermeyen siyaset arenasında durum “pat” kalmaya devam ediyor. Bu açıdan bakıldığında seçimlerden nasıl bir hükümet çıkacağını kestirmek çok zordur.
Seçim kampanyasında GERB ile BSP’nin karşılıklı ateşinde hele iç siyaset alanında ekonomi konusu olmaması, ancak iki yönlü yollar, dalavere ve rüşvet konusunun işlenmesi ve yalan değirmeninden emekli maaşlarına zam tozu çıkması, seçmeni yerinde mıhladı.
HÖH-DPS ve “Volya” (İrade) partisinin eleştir ilerilerinin sivri ucu ırkçı, milliyetçi ve faşist “Ataka”, VMRO ve sözde “Yurtsever Güçlere” yönelik olması da sonuç verdi. Cumhurbaşkanı seçiminde % 15 alan üçlü milliyetçilerin adayının oy oranı artık % 10’lara düşmüştü. Bol keseden vaatlerde bulunarak bu oranı % 25’e çıkarmaya çalışmaları ise tehlike çanları çalıyor.
Seçmenler 26 Marttan sonra GERB-BSP hükümeti kurulmasını istemiyor. Bu şıkı destekleyenler ancak % 5 oranındadır. Fakat aynı zamanda sol kanatta bir BSP-DPS hükümeti kurulmasını isteyenlerin oranı da ancak % 4’tür.
Alfa Rıçarsın saptadığına göre Bulgaristan yeni bir genel seçime gitmek zorundadır ve yeni seçim, seçim sistemi değiştirilerek ve ancak majoriter usule göre yapılırsa, siyaset tabloda değişiklik kaydedilebilir. Basında çıkan yorumlarla, 240 kişilik meclise girmek için, devlet yardımı olarak 40 bin leva alıp can atanlar siyasetin ve sosyal yaşamın tortusudur. Bu seçimlerde dikkati çeken bir özellik ve yeni kurulan siyasi partilerin liderlerinin seçmene şart koşmasıdır. Örneğin “saraysız demokrasi” sloganı destek bulmayan “DOST – Birliği” liderlerinden biri olan Lütfi Mestan’ın “meclise giremezsem ben siyasetten çekileceğim” sözleri alayla karşılanmıştır.
Bu partinin seçim kampanyasını BSP gibi Plovdiv (Filibe) şehrinde açarken, okullarda Türkçe okutulması şiarı hazır bulunanlar arasında destek buldu.
Aynı zamanda, ancak birkaç yüz Müslüman Türkün ama 100 binden fazla Müslüman Çingene kardeşimizin ikamet ettiği ve çok sıkıntılı yıllar geçirdiği Filibe’de görkemli bir Türk partileri forumu yapılması kayda değer bir olay oldu.
***
Bu seçimlere damga vuran çok önemli bir husus da, umutları gerçekleşmeden ölenlerin bıraktığı izlerdir. Yılbaşından beri 7 bin vatandaş ebedi yolculuğa uğurlanırken, geçen yıl 45 bin kişinin vefat etmesi Bulgar ulusunun ruh halinde durgunluk yaratmıştır. 2004’te başlayan Bulgaristan’ın Avrupa Birliği serüveni artık 13 yıl sonra durulacağına, İngilizlerin “breksit” kararından sonra yeni 20 bin kili Britanya Adalarına akmıştır. Ülkeye yatırım yapılmaması ve 2020 yılında AB fonlarının kesileceği haberleri seçenek arayanları “def olup gidelim” kararına itiyor.
Nüfus sorunlarıyla ilgili pek çok açılmamış sayfalar olduğu da biliniyor. Örneğin Bulgaristan’da kendi evi, dairesi, daimi adresi, kira sözleşmesi olmayanlara kimlik kartı verilmiyor. Yasa dışı, (kaçak) kurulmuş GETTO barakaları da daimi adres sayılmıyor. Bu durumda Romen ve Müslüman Çingene nüfustan kimlik karı olmayan büyük sayıda Bulgaristan ve AB vatandaşı var. Nüfus kaydı sorunu çok ciddi olduğundan, bir sosyal adalet arayanların eşit haklılık bayrağı olmaya başladı. Bu bakıma aynı kişiler oy da kullanamıyor ve aslında yapılan seçimlerden alınan sonuçlar gerçek değildir. Kayıtsız yaşayanlar sistem dışı kalıyor.
Çok acı başka bir gerçek daha var. Bulgaristan nüfusundan (toplam 5 milyon) yaklaşık 2 milyon kişi emelidir, onların % 40’ı (800 000 – sekiz yüz bin kişi 200 leva yani 100 Euro) dan az emekli maaşı alıyor. Yeni doğan çocukların % 60’ı az gelirli, çok sefil ailelerde dünyaya geldiğinden, okul ve eğitim sorunları açısından gelecekleri karanlıktır. Bir başka sorun da, okumayan ve çalışmayan ama aynı zamanda toplumla bütünleşmek istemeyen kitlenin de her geçen günle artmasıdır. Kör cahillik bakımından Trinidat ve Tobago vb ülkelerin ardında kalmış bulunuyoruz. AB’de 28. ülkeyiz. Okula giden çocukların üçte biri Bulgar dilini anadil olarak kabul etmiyor, ilkokulu bitirenlerin % 40’ı alfabeyi bilmiyor. “Doğuduğun yerde yaşayacaksın! Şablonunu kırabilen çocuklar ancak % 13’tür. Bu şablonun en sıkı uygulandığı alan ise “Bulgar Etnik Modeli”dir.
Bulgar toplumsal aydın tabakasının kendisini üretememe, Bulgar ruhunun çöküş yaşaması ve öğrenimli gençlerin ülkeyi her gün terk etmesi, derinleşen bunalımı dibe çeken en büyük güçtür. Bu arada sağlık durumunun da – paran varsa tedavi ederiz, paran yoksa çık” formülü karşısında yenik düşmesi gerginliği daha da arttırıyor.
Bu etkenlerin hepsi Bulgaristan Türk seçmeni de etkiliyor. Deliorman’daki belediye seçimlerde, 2016 duraklamasından sonra, 2017’de geri dönüş gözlendiğini anlatmak istedim.
Lütfen seçime katılacak soydaşlarımızla paylaşınız.
Vakit ayırdığınız için teşekkür ederim.