Dr.Nedim BİRİNCİ
Konu: Tük yollar kapandı
Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH-DPS)
9. Olağan Kurultayında Dağılacak mı?
Bu, bugün Bulgaristan’ da emn çok sorulan, cevabı aranan ve yorumlanan soru oldu. 24 Nisan’da Sofya Ulusal Kültür Sarayında toplanacak kurultay, Parti Tüzüğüne göre HÖH’ü fes etme yani dağılması kararı alabilir. Bu karara gerekçe de, palazlanmış, ihanete alışmış, seçkin (elit) çevrelerden seçilen, seçmenlerimizin ve halkımızın ve bu arada Bulgaristan’ın milli problemlerinden de tamamen kopmuş olan parti yönetiminin Tüzük gereği öz görevini (fonksiyonunu) yerine getiremediği için partiyi dağıtarak kapatma, mahkemedeki sicilini de sildirme hakkı vardır.
Bunun yapılabilmesi için kurultaya fetha verilmesine, önceden mahkeme kararı çıkarılmasına gerek yoktur. Bu normal bir süreçtir. 1990’dan beri Bulgaristan’da 733 siyasi parti kurulmuştur, bunlardan 401’ini mahkemede güncellenmiş durumu varken, 331’i kapanmıştır. Parti kurup kapatma işleri demokrasinin bir sürecidir. Bizdeki çoğulcu demokraside Programı ve Tüzüğü Anayasaya ve milli menfaatlere aykırı düşmeyen parti kurma dilekçelerinin her biri onay almıştır. Tescil için Sofya Şehir Mahkemesine sunulan son dosya DOST partisinden geldi.
Halkın HÖH -DPS partisini istemediği, öz davasına -hak, özgürlükler, demokrasi ve adalet davasına ihanet edildiğini, Rus istihbaratı KGB ve Bulgar gizli polisi DS ajanları arasından en hazırlıklı olan ve daha sonra DS şefi Brigo Asparuhov kendisine Albay rütbesi veren ve Milli Güvenlik İdaresi de kendisini özel gece gündüz koruma altına alan ve adına “saray” denen bir evden dışarı çıkmasına izin verilmeyen Ahmet Doğan’ın 9. Kurultaya gelip gelmeyeceği henüz bilinmiyor. Gelirse bir gösteri (show) yapmak için geleceği tahmin edilen Doğan’ın siyasetten çekilme zamanı çoktan geçti. O, siyaset sahnesine Bulgar eski totaliter idarenin seçkin adamlarını (nomaklatura) ayakta tutmak için, kılıf değişikliği yaparak komünistlerin yönetmeye devam etmeleri, eski düzeni devam ettiren yeni idarecilere “koltuk değneği” olmak, “Bulgar Etnik Modeli” kılıfı içinde Bulgarlaştırmayı adım adım ilerletmek için kurulmuştu. Son 26 yılda, mecliste temsilci bulunduran HÖH partisinden sosyal ve ekonomik içerikli bir reform önerisi gelmedi. Kapıyı kıracak gibi zorlayan eğitim ve sağlık alanlarında köklü reformlar yapılmasına yardım etmediği gibi, eğitimde ırkçılıkla sınır milliyetçiliğin korunmasına, sağlık hizmetlerinin de Türk, Pomak ve Çingenelerin yaşadığı karma bölgelerden çekilmesine, yüzlerce köy sağlık ocağı, klinik, poliklinik ve hastanenin kapanmasına, hastanelerde birçok bölümün kapatılmasına oy vererek sebep oldu. Halkımızın en güncel sorunlarına gözüm getiremeyen bir partiye ne ihtiyaç olur ki? Meclise kör lamba şişesi göndermeye gerek yok. Hiç olmazsa şu anadil sorunumuzu çözseydi, onu da çözmedi. Heyecanını soy köklerimizden alan özgün kültürümüzü ezdi. “Türk kültürü isteyenlere Türkiye kapısı açıktır!” diyen Ahmet Doğan’ın kendisidir. Doğan zamanında, kendisini öğen ve Prof. İbrahim Tatarlıya para karşılığı yazdırdığı birkaç kitaptan başka Türkçe kitap basılmadı. 1990’ların başında bir süre çıkan “Halk ve Özgürlükler Gazetesi” 1984-1989 gizli ve yarı legal direniş örgütlerini, “Demokratik Lig”, “Uzun Kış” gibi direniş hareketleri, 1989 Mayıs Ayaklanmamızı olayları tahlil ederek, gerçek kahramanları ön plana çıkararak, Mestanlı, Kobilyane, Ezerçe ve Medovets vb şehitleri isimleriyle, bağlı oldukları örgütlerle anlatmaya ve “Belene” kampında pirincin taşlarını ayıklamaya başlayınca Ahmet Doğan’ın emriyle hemen kapatıldı. HÖH – DPS ajan, ihbarcı, dolandırıcı, rüşvetçi, elit hain sürüsü için anadilde basınsız, radyosuz, TV-siz ve elektronik haberleşme araçları olmayan bir Bulgaristan’dan iyisi yoktur. Ne var ki zamanlar değişti. Bugün Bulgaristan’da da Bulgarca gazeteler bile kapanıyor, Türkler de öğrenmek istedikleri bilgileri TV-den, elektronik görselliklerden alıyorlar. Gençlerin elindeki telefonların her biri küçük bir dünyadır. Bulgaristan’ın neresinde olursan ol, “bghaber.org” yazdın mı, şu yazım hemen ekrana dökülüveriyor. Dünyayı bilmen için artık mutlaka üniversiteli olmaya gerek yok, elindeki internet bağlantılı telefonla bir koyun çobanı biler her şeyi öğrenme, bilme ve bütün dünyaya görüş beyan etme imkanlarına sahiptir.
Kamuoyunda tartışılan ikinci konu ise, A. Doğan’ın 9. Kurultaya gidip gitmeyeceği konusudur.
Yorumcular L. Mestan Genel Başkanlıktan atılmasaydı, “fahri başkan ” Doğanı sepetleyecekti, diyorlar. Kurultay “kurucu başkan” ve halen “fahri başkan” olmasına rağmen, Bulgaristan Türkleri, Pomaklar ve Çingenelerin ve Tüm Müslümanlarımızın hak ve özgürlük davasına ihanet ettiği, parti menfaatlerini gizli polis “DS” örgütüne tepsi içinde sunduğu ve halkımızın haklı davasını felce uğrattığı, bir de Bulgar milli çıkarlarına Rusya’ya peşkeş çekerek, ulusal ihanette bulunduğu gerekçesiyle ve son dönemde Bulgaristan ile Türkiye’nin arasını açmaya çalıştığından dolayı “partiden ihraç edebilir, atabilir ve siyaset dışı” da bırakabilir. HÖH Tüzüğü buna müsaittir.
Korku Dağları bekliyor. Doğan 9. Kurultaya gitmeye bilir. Aldığımız son haberlere göre, 50 bin leva ödenmiş ve Ulusal Kültür Sarayı (NDK) ile Sofya’nın “Boyana” semtindeki adına “saray” denen iki katlı ev arasında video konferans iletişimi kuruluyormuş. Cuma gün provalar yapılacak. İletişimin düzgün çalışması durumunda Doğan’ın 9. Kurultay delegelerini ve konukları “küçük saray“dan bir konuşmayla kutlayacağı söylentileri dolaşıyor. Halkın arasına çıkamayan bir liderin pili tükenmiştir. Yine inanılır kaynaklardan alınan haberlere göre, Kurultay’dan sonra kör sofra “küçük saray“da düzenlenecekmiş.” Teteven” Balkanı’ndaki sürülerden 10 kuzu seçilmiş. Belki de bu son HÖH-DPS kör sofrası olacak.
Ana rapora gelince, bu raporu milletvekillerinden, Borino’lu Musta Karadayı’nın okuması bekleniyor. 17 Aralık 2015’te HÖH-DPS iç darbesinden sonra yönetim işlerini üstlenen elitist “troykaya” alınan Karadayı üç başkan adayından biridir. Yeni başkanın HÖH-DPS AB milletvekillerinden Filiz Hüsmenova’nın olacağı tahminleri boşa çıktı, çünkü parti içi bunalımın dağılma çizgisinde olması, tüm planları değiştirdi.
Karadayı 9. kurultay raporunu okumaya hazırlanırken, Bulgarcası eksikli olması ve biraz da tonunun yüksek olması nedeniyle diksiyon kursuna yazılmış. Günde üç saat kursa gidiyormuş.. 2 saat da evde, çocukları uyuyana kadar yüksek sesle rapor okuma alıştırması yaptığından ortalıkta görünmüyor. Bu arada, diksiyon hocası, sesini yumuşatmak ve biraz da kadifeleştirme ve gönül okşar duruma getirmek için inhalasyon prosedürü önermiş, ama o “vakitim yok” diyor.
Kurultay havasını biraz yumuşatmak için Abbas ile Neşev gibi gırnatacıların 2 saat önceden NDK önüne gelmesini ve bir az davul gümbürdemesini de tekli edenler olmuş, ama çaldıkları doğaçlamalar hep çalgaya kaydığından yerli Bulgar nüfus sabah sabah rahatsız olmasın diye bu plandan sonra vazgeçilmiş.
Kurultay delegeleri arasında bu defa üniversiteli genç olmayacakmış. 8. Kurultay’da Genel Başkan Ahmet Doğan’ı kürsüden atan ve halen hapishanede olan Yüksek Mimarlık okuyan Oktay Yeni Mehmet’le dayanışmadan korkuyorlar. Bu arada, son haberlere göre, Bulgaristan Türklerinden olup Sofya’da okuyan tüm gençlerin 24 Nisan sabahı saat 9’da NDK önüne toplanıp 9. kurultay delegelerine Bildiri dağıtmaları beklenmiyor. Bulgarca, Türkçe ve İngilizce yazılmış bu Bildiride Orhan Yeni Mahmet ile tam dayanışma duyurulurken, kahramanın hapishaneden hemen salıverilmesi için Kurultay Kararı alınmasında diretiliyor.
- Olağan Kurultaya HÖH-DPS” partisinin 1990’ın 04 Ocak günü Varna’da kuruluşuna katılan temsilcilerden hiç biri çağrılmamıştır. Ahmet Doğan’ın DANS adlı yeni gizli polis teşkilatına Kurultayla ilgili sunduğu raporda, “kuşak değişikliğine gidiliyor” deniyor. Yani kuşağın en parlak temsilcisi olarak ise, 20 yıldan beri Sofya’da sürünen ve hala kirada oturan, kendisine bir daire bile alamayan Mustafa Karadayı gösteriliyor. Kuşak değişimi önerisiyle aynı zamanda DANS ajansına bundan böyle eski ajanlarınızdan pek medet ummayın yenilerini harekete geçirin diye haber de gönderilmiş oldu.
Bu analiz, 9. Kurultayın Bulgaristan Türkleri için yeni riskler doğurduğuna, üzerimizde dolaşan kara bulutların daha da kararacağına bir işarettir. Yeni seçilen yönetimde Türkiye’ye göçe zorlanmış, gidip gelme zorunda kalmış, çocuklarının anadilini öğrenememesinden rahatsız olmayan, AB programlarından paylarını aldıklarından dolayı mali sorunu olmayan kadrolar olacak. Son 26 yılda verdiğimiz sert mücadele ile A. Doğan öncülüğündeki ırkçı asimile etme siyasetini çürütebilmemize karşın, bu yeni elitist kadroların görev almasıyla, asimilasyon siyaseti yeni ve daha sert bir aşamaya girebilir. Bu yüzden DPS-HÖH partisinin dağılması ve kendini kapatması zorunluluk olmuştur.
Bu arada son aylarda ülkemizde “bizim eşit miyiz?” didişmesi başladı. Bu, bir bakıma Bulgar’ı Bulgar olmayandan ayırma mücadelesidir. Geçen yüzyıl memleketimizde Bulgarlaştırma siyasetinin tutmadığını, Hıristiyanlaştırma siyasetinin taşa çarptığını defalarca gösterdi. Milyonlarca Müslüman’ın göçe zorlanması da aslında rejimin beklediği sonuçlardan hiç birini vermedi. Köyler, mahalleler, kırlar boş kaldı, tarlalar nadas, 1989’dan sonra fabrikalar çöktü, ülke iflas bataklığında bocalıyor. İnsansız hiç bir iş olmuyor. Ne ki, yanlış insanla da iş olmuyor. Polisin HÖH’ü ele geçirmesi birçoğumuzun azmini, şevkini kırdı, insanımız yurdundan soğudu.
Bulgaristan Türkleri Ahmet Doğan’ın saplantılı biri olduğunu anlayınca, gizli polis “hayatı için tehlike var gerekçesiyle” onu hemen “saraya” sepetledi. Saray dediğim aslında kiralık bir evde göz hapsidir. Yediğin lokmalar, içtiğin viskiş ve su yudumları sayılıyor, kiminle görüştüğün yazılıp kaydediliyor, yanına giren fahişeler bile daha sonra sorgulanıyor. Halkımızın “böyle hürriyetin ağzına sıçayım” sözü tam bu günler ve böyle durumlar için söylenmiştir.
Doğan modern yaşamın, insan haklarının, azınlıkların eşit olmasının ve kültürde, dilde ve dinde çoğulculuğun düşmanıdır ve Allah daha hayattayken onu yalnızlığa mahkum etti. Bu durum tüm delegeleri düşündürmelidir. Bu defa kurultay kararları derin düşünülerek alınmalıdır. En doğru karar partiyi kapatmak olacaktır. Halkımızın beklentisi budur. Meyve vermeyen ağıcı sulamaya gerek yok.