Rafet ULUTÜRK
Start Çizgisinde Durum
Konu: Cumhurbaşkanı seçim kampanyası başladı -2-
Bulgaristan Cumhuriyeti’nde 6 Kasım 2016’da yapılacak cumhurbaşkanı seçimine start verildi. Başkan olmaya 30 kişisel aday ve Cumhurbaşkan ve Cumhurbaşkan Yardımcısı olarak 24 çift kayıt yaptırdı.
1990’dan sonraki 5. cumhurbaşkanı seçimine siyaset sola ve sağa bölünmüş olarak girdi.
4 Ekim 2016’da yapılan sosyolojik nabız yoklamasında seçeme hakkı olan nüfusun % 52’sinin seçime katılmak istediği ortaya çıktı.
Seçim o gün yapılsaydı oy dağımı start çizgisinde şöyle olacaktı:
Oyların 19.8’i iktidar partisi GERB adayı Tsetska Tsaçeva’ya;
% 14,9’u ana muhalefet partisi BSP adayı General Rumen Radev’e;
% 7,9’u aşırı sağ VMRO ve “PF” ile aşırı sol “ATAKA” partisinin ortak adayı Krasemir Karakaçanov’a;
% 5,4’ü sol cephenin siyasi gözdesi ABV adayı Kalfin’e;
% 4,5’, merkez sağda toplanan 5 partili Reformcu Blok cepsinin adayı Trayço Traykov’a;
% 3,7’si ise orta sol ve orta sağın – “21. yy” ile “II Simyon” partilerinin ortak adayı Tatyana Donçeva’ya verilirken, diğerleri de ülkede pek tutulmayan Hıristiyan sosyal ve Hıristiyan Demokrat adaylar arasında paylaşılmış olacaktı.
Görüldüğü üzere 6 Kasım Cumhurbaşkanı seçimlerine parti olarak katılacaklarını kayıt yaptırarak beyan eden Müslüman Türklerin Hak ve Özgürlükler Partisi (HÖH-DPS) ile Lütfi Mestan’ın başını çektiği Sorumluluk, Özgürlük ve Tolerans için Demokratlar – DOST partisi aday göstermedikleri için bu anket sonuçlarında yer almamıştır.
Yukarıdaki anket sonuçlarını biz soydaşların menfaatleri açısından analiz edildiğinde şöyle sonuçlar beliriyor.
Bir. Bulgar seçmenin % 50’den fazlasının seçime katılmak istemesi ülkedeki siyasi aktifliğin ve değişiklikler, reformlar ve yeni düzenlemeler istendiğine kesin kanıttır.
İki. Ülkenin 24’e parçalanmış olduğu şu majoriter (çoğulcu) seçim arifesinde seçmen kökleri reformları, çok geciken totaliter diktatörlükten gerçek demokrasiye dönüşümü gerçekleştirecek zinde ve kararlı güçleri henüz göremiyor.
Üç. Bulgar seçmen, Avrupa Birliği ve NATO üyesi olmasına karşın, Doğu ile Batı arasında milli bağımsız ve egemen bir yer aramaya devam ediyor.
Partiler arasındaki siyasi dengeler açısından yapılan analizlerde şu sonuçlar elde ediliyor:
Bir. Sol ve sağ olmak üzere iki ana cepheye bölünmüş olan Bulgaristan seçmeni – sağ cephedeki oy toplamını oluşturan (GERB+RB+VMRO, PF ve “Ataka”) üçlüsü start çizgisinde toplam oyların % 32,2’sine talep olurken, sol cephedeki oylara talep olan (BSP+ABV+21. yy) üçlüsü start çizgisinde oyların % 23’ün- almıştır.
Kampanyanın başlamasından önce yapılan açıklamalarda sağ cephenin tam ortasında bulunan ve iktidarda 5 bakanı olan Reformcu Blok partisi ikinci turda GERB adayını desteklemeyeceğini bildirmiş olsa da, hükümeti sözleşmesiz destekleyen ve her işi pazarlık masasına taşıyan sözde adı “Yurtsever Cephe” olan (PF) ve Makedon İç Devrim Hareketi (VMRO) komitacılar partisi hükumetten Türklere, Müslümanlara ve bir din olarak İslam’a ve sığınmacılara karşı yeni daha sert isteklerde bulunarak ikinci turda Tsetska Tsaçevaya oy verebilir.
Yazımın işte bu noktasına kısa bir yorum katmak istiyorum.
10 Kasım 1989’da diktatör Todor Jivkov devrildikten sonra yerin dibine batan Bulgar aşırı sağ milliyetçileri 2014 seçimlerinde ilk kez örgütlenerek ve VMRO komitacılarıyla ortaklık kurarak erken seçimlere katıldılar ve 17 milletvekili ile parlamenter güç oluşturdular. İdeolojilerindeki derin kökler Bulgaristan’ın faşizm yıllarına ve anti-Müslüman ve anti-İslam sapıklığına kadar inen bu aşırı sağcı, ırkçı hareketlenme, totaliter komünizm yıllarında susan bir sosyal alt akım olarak hissedilse de, ses çıkarmaya ve böbürlenmeye pek fırsat bulamıyordu.
Aslında Bulgar siyasetinde marjinallik (aşırı uçların hareketlenmesi) önce, Demokratik Güçler Birliği’nden (CDC) ayrılan Rusofil (Rusçu) bir devinimle solda baş gösteri. “Çingenelerden sabun yapma” gibi bir saldırgan start yapan bu sosyal hareketlenmenin başına CDC’nin yayın organı “Demokrasiya” (Demokrasi) gazetesinin yazı işleri müdürü Volen Siderov geçerek “Ataka” partisini kurdu. ‘Ataka’ Bulgarca dilinde saldırı demektir ve bu hücum Türklere ve Müslümanlara, İslam dinine karşı mayalanmış, kundaklanmış ve giderek kabaran bir yüklenmedir. Daha doğrusu bu parti HÖH Başkanı Doğan ile Moskova’nın bize attığı oligarşi çekirdeği “Multi Grup” şefi İliev’ın verdiği (HÖH-aracılığı) 1 milyon 600 bin leva ile kuruldu.
Biz bunları daha önce defalarca yazsak da, bu seçimler arifesinde dikkati çeken bir gelişmeyi belirtmek yerinde olur. Türk-Müslüman-İslam düşmanı özellikle devlet lideri Recep Tayip Erdoğan aleyhinde ve Türkiye karşıtı yayınlarıyla bilinen “Skat” TV programı sahibi Valentin Simyonov tarafından yönetilen güya “Yurtsever Cephe” (PF) sol milliyetçi “Ataka” partisinden ayrılan sağ milliyetçi-ırkçı bir partidir.
Bu parti tek başına meclise giremeyeceğini değerlendirerek 2014’te VMRO ile ortaklık kurdu. Ana iktidar partisinin milliyetçiliğini şiddetsiz bulan (PF-VMRO) ortaklığı hükumete katılmadı, fakat programını GERB’e dayatmak suretiyle sözleşmesiz destek sağladı.
Ne yazık ki, 2014’ten beri GERB hükumetinin mecliste oy verdiği yasa önerilerinin hepsi bu ikili ortaklıktan geldi ve hepsi onaylandı.
Bunların başında, “1915 ve Osmanlı Bulgarlara Soykırım” yaptı tezinin onaylamak istediler ki, burada altı çizilmesi gereken bir özellik vardır. HÖH milletvekilleri grubu bu yalana oy vermezden, “Osmanlı Bulgarlara Soykırım Yapmıştır” tezini o zaman HÖH Milletvekili, şimdiki DOST lideri Lütfi Mestan 21 ırkçı vekille birlikte tek Türk olarak imzalamış ve tarihe böyle geçmişti.
İkinci olarak, bu milliyetçi parti kardeşliği, seçim yasasında değişiklik öngören yasayı kabul ettirdi, Türkiye’deki seçim sandıklarını 39’a indirdi, seçime katılmak zorunlu değildir derken, iki defa oy kullanmayan çifte vatandaşların Bulgar vatandaşlığından atılması, seçim listelerinden silinmesi maddesini dayattı.
Üçüncü olarak, geçen ayın başında Bulgaristan’da Müslüman kadınların ferace taşımasını yasaklayan ve taşıyanlara 200 ile 500 leva arasında ceza kesilmesini öngören, kendilerine kamu hizmeti sunulmasını yasaklayan yasayı meclisten geçirdi.
Dördüncü olarak, yine bu parti ikilisi camilerde ezan okunmasını, camilerde ibadetlerin ancak Bulgarca dilinde olmasını, imam hatip kurslarının Bulgarca yapılmasını vb kanun tasarılarını meclise sunmuştur. Bulgar meclisinin şimdiki birleşiminde bu yasa önerilerini durduracak bir irade yoktur.
Beşinci olarak, yine bu Türk düşmanı parti ikilisinin yasa önerileri kabul edilerek ve Brüksel’den ödenek sağlanarak Bulgaristan-Türkiye devlet sınırına 3 metre yüksek beş kat tel örgü gerilmiştir. Ayrıca sınıra gece ve gündüz kamaraları dikilmiş, sınır erlerinden başka polis ve ordu gücü sınıra yığılmış, deniz sınır koruması için en modern hücum botları satın alınmıştır.
Bu arada, İkinci GERB hükumeti döneminde aşırı milliyetçiler çok palazlandı. Memlekette onların dediği oluyor. Ülke çapında eylem yürütür duruma geldiler. Motorize güçler oluşturdular. Futbol taraftarlarına Türk ve İslam düşmanlığı aşılamayı da başarmıştır. “Skat” TV yayını paralelinde gazeteler çıkaran bu kesim, Bulgar Bilimler Akademisinden birçok bilim adamını kazanarak, milliyetçi duygular kabartan kitaplar yayınlamıştır.
Sözde “yurtseverler”, Türkiye sınırına “güvenli” tel örgü çekerken, VMRO – Makedon komitacılar bütün girişimlerde onlarla beraberdi.”
Sol kanattaki durum.
Sol kanattan olup seçim klasmanında yer alan üç partinin ikisi (BSP ve ABV) mecliste temsil edilirken, “21. yy Hareketi” meclis dışındadır. BSP Kurnelya Ninova ve “21. yy hareketi” Tatyana Donçeva gibi 2 Bayan tarafından yönetilirken, ABV partisi de eski Cumhurbaşkanlarından Georgi Pırvanov tarafından yönetiliyor. BSP lideri K. Ninova ile ABV lideri G. Pırvanov Moskova’ya yaptıkları son ziyarette Vladimir Putin’in “Birleşik Rusya” partisi ile Rusya’nın Bulgaristan’daki çıkarlarını savunma sözleşmesi imzaladı.
Seçim kampanyası başlamazdan önce adı geçen üç sol parti arasında seçimlere ortak adayla katılma görüşmeleri yürütüldü. Üzerinde mutabık kalınamayan aday Hava Kuvvetleri Komutanı General Rumen Radev’ti.
Şimdi General Radev 13 no.’lu aday olarak BSP’yi temsil etmeye hazırlanırken; 2 sene önce aynı partiden kopan ABV eski diplomat, AB parlamentosu milletvekili, ikinci GERB hükumetinde yakına kadar Başbakan Yardımcısı ve Sosyal İşler ve Çalışma bakanı olan İvaylo Kalfin’i liste no.’su 15’te ve Tatyana Donçeva da liste no.’su 12 üzerinden Cumhurbaşkanı seçimi yarışına katılıyor. Bu partilerin kendi aralarındaki iç kapışma seçmenlere çok kötü etki gösteriyor.
Sol seçmenin bu üç adaydan birisini seçip ikinci tura liste başı olarak katılmasını beklemek, hatta ikinci turda kenetlenip Cumhurbaşkanı çıkarmalarını beklemek belki de biraz hayal olur.
Bu seçime aday olarak katılan tek Türk ise, Balkan Demokratik Lig’i başkanı Kemil Ramadan’dır. O ikinci Turda “Refomcu Blok” adayı Trayço Traykov’u ve dolayısıyla Kasım Dal ile Korman İsmailov’un Özgürlük ve Demokrasi Partisi lehinde oy kullanma kararını kampanyanın ilk gününde açıkladı.
1992’den beri Bulgaristan Cumhurbaşkanları hep ikinci turda ve hep Müslüman Türk seçmen’in oylarıyla seçilmiştir.
Onlardan Jelü Jelev (1990 – 1997);
Petar Stoyanov (1997 – 2002) ve
Rosen Plevneliev (2012 – 2016) sağ siyasetçiler,
Georgi Parvanov (2002 – 2012) sol cepheden olmasına rağmen Hak ve Özgürlükler Partisinden destek bulmuş ve Müslüman Türklerin Oylarıyla seçilmiştir. Bu seçimde kampanya başlamasına karşın, ne HÖH ne de DOST partisi bir aday ismi göstererek siyasi seçenek belirlememiştir. DOST böyle bir fırsatı değerlendirememiş veya izin alamamıştır.
Bu iki siyasi parti kendi aralarında kızışan kavgadan çekişmeden baş kaldıracak durumda değildir. Bu gidişle ikisinin de zamanı yakında tamamen dolacak. Çünkü siyaset oy almak için yapılır en iyi sınavda seçime kendi partin ile girmektir. Bu partiler kendi görüşlerini değil başka yerlerden yönetildikleri için böyle karar almakta özgür davranamadıkları böylece ortaya çıkmış oldu.
İbret dersi alınacak bir durum. Sağ cephenin ucunda, hem sol hem de aşırı sağ uçtan milliyetçi partiler güç birliği yapıp Türk düşmanı komitacı Karakaçanov’u ön klasmanda üçüncü yere taşırken, kendi saflarımızda acı bir durum yaşıyoruz.
Parçalanmışlığı tercih eden sol partiler hezimet acısını bir daha koklamaya hazırlanıyor. Aynı bulaşıcı hastalığa tutulmuş olan HÖH ve DOST liderlik hastalığından kurtulamayıp mazlum insanlarımızı yeni bir ezilmiştik çukuruna itmeye hazırlanıyorlar.
Müslüman Türk seçim cephesindeki hayal kırıklığı büyüktür.
Ve şunu açık olarak belirtmek isterim. DOST lideri Lütfü Mestan, basında resmini takıp yayınladığı demeçleri kendisi yazmaya başlamadıkça, bütün konuşmalarını İngiliz ya da Almanya eğitimli, mason zihniyetli, kafa bulandırma ustası kalemşorlara yazdırmaya devam ettikçe hezimet mezarını kendimiz kendi ellerimizle kazmak zorunda kalabiliriz.
Ne istediği belli olmayan bir siyasetle yol alınmaz ve hiçbir yere varılamaz.
Şu fıkrayla L. Mestan’a selam gönderiyorum:
İki Bokböceği
Bir adada yaşayan bir boğa her gün ovada otluyormuş, dışkılarından da iki bokböceği besleniyormuş. Kış yaklaşınca bokböceklerinden biri diğerine karşı sahile kadar uçup kışı orada geçirmeyi düşündüğünü söylemiş.
“Hem sen tek başına kalınca daha çok yiyeceğe sahip olacaksın, hem de karşıda bol yiyecekler bulabilirsem”, sana da getiririm diye eklemiş. Hemen karşı kıyıya uçan böcek, bol ve taze yiyecek bulmuş, kışı orada geçirmeye karar vermiş.
Yaz geldiğinde yine adaya gitmiş, ama onun tombul bakımlı halini gören öbür bokböceği kızmış. Söz verdiği gibi dönüp ona yiyecek getirmediği için onu suçlamış.
“Beni suçlama, karşı tarafı suçla”, demiş gidip dönen bokböceği. “Evet, orada bol yiyecek var ve istediğin kadar yiyebiliyorsun, sofradan sofraya atlayabilirsin. Ancak yanına alamıyorsun.”
Bu fıkramız arkadaşlıklarını menfaat üzerine kuran Ahmet Doğan’la Lütfi Mestan ikilisini görenler anlatmanızı rica ediyoruz.
Cumhurbaşkanı seçim serüvenini izlemeye devam edeceğiz.
Yeni konumuz seçim günü değerlendirilecek bir zarf – halk oylamasına (referanduma) katılmalısınız.
Sağlıcakla kalınız.