Hamiyet ÇAKIR
“Evde hangi dilde konuşuyorsunuz?”
Öğretmen sordu, sesim çıkmadı.
Annem demişti, sakın konuşma,
“İçinden Türkçe düşünme bile…”
Ama nasıl susar ki aklım?
Ninniler Türkçe, dualar Türkçe,
Adım Türkçe bir ağıt gibi,
Yüreğimde saklı her harfi.
Ben çocuk muyum, yoksa bir sır mı?
Oyun oynayacağım yaşta,
Korkuyu öğreniyorum,
Ve bir isyan büyütüyorum sessizce.
——————————————
Ana-Babanın Gözünden
Bir İsim, Bir Yas
Kapıyı çaldılar, zorladılar,
Adımı aldılar elimden.
Oğlumu çağırıyorum,
Ama artık başka bir adla…
Saklanır gibi dualar ediyoruz,
Geceler bizim tek sığınağımız.
Bir mezar taşı bile çok görüldü bize,
Ama ölüler bile unutmaz zulmü.
Bizden korkuyorlar,
O yüzden bu kadar sertler.
Ama bilmezler ki,
Bir tohum nasıl filizlenir karanlıkta.
——————————————
Tarihin Gözünden
Bir Milletin Sessizliği
Bir toprak, bir tarih yazdı.
Kanla, gözyaşıyla yoğruldu.
Ama ne zaman biri sorsa,
Sus pus kaldı dünya.
Köyler sustu, şehirler unuttu,
Bir milletin çığlığı karanlığa karıştı.
Adları silindi, taşları kırıldı,
Ama kimse yok sayamazdı kimliğini.
Zulüm, tarih yazmayı öğrenmiş,
Ama direniş hep bir gölge gibi,
Adım adım peşinde gezerdi,
Ve sonunda bir ağıt bırakırdı kalplere.
—————————————
Zulmün Gözünden
Haklı Zanneden
İsimlerini değiştirdik,
Ama kalplerini değiştiremedik.
Türkçe düşünmesinler dedik,
Ama duaları Türkçe yükseldi göğe.
Her mezar taşını kırdık,
Ama her taş altında bir umut gömdük.
Her çocuğu korkuttuk,
Ama korkularından isyan doğdu.
Biz kazandık sandık,
Oysa sadece bir milleti güçlendirdik.
Çünkü tarih,
Zulme asla uzun ömür vermez.
——————————————
Geleceğin Gözünden
Yeni Bir Güneş
Gün gelecek, her şey değişecek.
Kırılan taşlar yeniden dikilecek,
Silinen isimler birer birer yazılacak.
Ve o zaman, zulmün gölgesi yok olacak.
Bugün acılar bir yara,
Ama yarın bir ders olacak.
Karanlık geçecek, güneş doğacak,
Ve o güneş Türklerin yüzüne vuracak.
Çünkü kimlikler,
Hiçbir güçle silinmez.
Bir millet, hatıralarında yaşar,
Ve o millet, yeniden doğar.