AK Parti Genel Merkezi- AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Çavuşoğlu AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çavuşoğlu: – “Biz yaklaşık 2 senedir ‘güvenli bir bölge’ diyoruz Suriye‘de. Neden güvenli bir bölge diyoruz? Bu insanları o güvenli bölgeye yerleştiremez miydik? Tabii gönüllülük esasıyla, zorla kimseyi bir yere götürüp yerleştiremezsiniz. Orada imkanlar sağlayamaz mıydık? Sağlardık, güvenliğin olmadığı yerde insanlar yaşayabilir mi? Dolayısıyla bu sorun devam ettikçe insanlar kendi yaşadıkları şehirleri, ülkeleri terk ediyorlar”- “Mültecilerle, terörle ilgili bir olgu var. Eğer siz gitmezseniz, siz gidip o terör örgütünü olduğu yerde yok etmezseniz DAEŞ’de olduğu gibi zamanla o terör örgütü size gelir”- “Bir çocuk babasının elinden kaydı gitti, denizde boğuldu, cesedikıyıya vurdu ve dünya uyanmaya başladı. İlla uyanmak için bunu görmek mi lazım?” AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Çavuşoğlu, “Biz yaklaşık 2 senedir ‘güvenli bir bölge’ diyoruz Suriye‘de. Neden güvenli bir bölge diyoruz? Bu insanları o güvenli bölgeye yerleştiremez miydik? Tabii gönüllülük esasıyla, zorla kimseyi bir yere götürüp yerleştiremezsiniz. Orada imkanlar sağlayamaz mıydık? Sağlardık, güvenliğin olmadığı yerde insanlar yaşayabilir mi? Dolayısıyla bu sorun devam ettikçe insanlar kendi yaşadıkları şehirleri, ülkeleri terk ediyorlar” dedi.Çavuşoğlu, AK Parti Genel Merkezine gelişinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Suriyeli göçmenlerin Edirne üzerinden Bulgaristan‘a geçmek üzere sınıra yakın bölgede beklemelerine yönelik değerlendirmenin sorulması üzerine Çavuşoğlu, Türkiye ve diğer komşu ülkelerde yaşayan mülteciler ile Suriye içinde de yerinden edilmiş 8 milyondan fazla olmak üzere toplamda 12 milyondan fazla insanın Suriye ve Irak‘ta yaşadığı şehirleri terk etmek zorunda kaldığını anımsattı.Suriye’deki savaş ve Irak‘taki istikrarsızlığın beşinci yılına girdiğini ve zulmün devam ettiğini vurgulayan Çavuşoğlu, “Rejimin insanları katletmesi, bir de ortaya çıkan terör örgütleri, insanlar bunlardan kaçıyor. Hem rejimden kaçıyor hem de DAEŞ gibi terör örgütlerinden kaçıyor. Bu insanlar sığınacak yer arıyor” diye konuştu.Türkiye’nin 2 milyon Suriyeli’yi ve Iraklı’yı yıllardır misafir ettiğini ve elinden gelen her türlü desteği verdiğine dikkati çeken Çavuşoğlu, 250 binden fazla insanın kamplarda yaşadığını bildirdi. “Avrupa’daki sığınma yerlerini görüyoruz, maalesef utanç verici bir durum” diyen Çavuşoğlu, Türkiye‘deki kampların şartlarının ise dünyada örnek gösterilen standartta olduğunun altını çizdi. – “5 yıldır çağrıda bulunuyoruz fakat kararlı adım yok”Irak’ta da üç tane kamp kurduklarını ve yaklaşık 40 bin yerinden edilmiş insanın orada yaşadığını anlatan Çavuşoğlu, şöyle devam etti: “Bu insanların geleceği ne olacak. Bir taraftan ‘ Suriye ve Irak‘taki sorunu çözelim’ diyoruz, 5 yıldır çağrıda bulunuyoruz fakat kararlı adım yok, doğru dürüst bir strateji yok, sonuç odaklı bir strateji yok. Bırakın DAEŞ’le mücadeleyi bir gün Esad’la çözüm, bir gün Esad’sız çözüm, ertesi gün ‘başka ne olabilir?’ Her gün bakıyorsunuz bu göçmenlerden, mültecilerden rahatsız olan ülkelere her gün farklı bir tutum sergiliyorlar. Bir gün söylüyorlar ‘5 sene önceki tavsiyelerinizi dinlemediğimiz için üzgünüz’ ertesi gün bambaşka bir şeyle ortaya çıkıyorlar.” Yaklaşık 2 senedir Suriye‘de ‘güvenli bir bölge’ dediklerini dile getiren Çavuşoğlu, “Neden güvenli bir bölge diyoruz? Bu insanları o güvenli bölgeye yerleştiremez miydik? Tabii gönüllülük esasıyla, zorla kimseyi bir yere götürüp yerleştiremezsiniz. Orada imkanlar sağlayamaz mıydık? Sağlardık, güvenliğin olmadığı yerde insanlar yaşayabilir mi? Dolayısıyla bu sorun devam ettikçe insanlar kendi yaşadıkları şehirleri, ülkeleri terk ediyorlar. Aynı şekilde Libya‘da, diğer taraftan Yemen‘den yine evini, bağını terk eden insanlar var. Peki bu insanların geleceği ne olacak?” değerlendirmesinde bulundu.Türkiye’nin 5 yıldır Iraklı ve Suriyeliler’e ev sahipliği yaptığını ve bütün haklarını verdiğini vurgulayan Çavuşoğlu, çalışma hakkı tanıdıklarını, geçici kart, eğitimle ilgili destekler verdiklerini ve sağlık hizmetlerine ücretsiz erişim imkanı sağlandığını söyledi.Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’de 500 binden fazla eğitim çağında Suriyeli var, biz bunların ancak yaklaşık üçte birine eğitim verebiliyoruz. Bu geri kalan 350 bin civarındaki gencin geleceği ne olacak? Tüm bu sebepler, saydığım tüm bu unsurlar bu insanları göçe zorluyor, daha iyi bir gelecek için arayışlara sürüklüyor. Bu kadar insan Akdeniz‘in ortasında, Ege‘nin ortasında öldü, bu insanlar bu riski nasıl göze alabiliyorlar, niçin göze alabiliyorlar? Evlerini terk etmenin yanında denizin ortasına nasıl atıyorlar kendilerini bir gelecek için, çocuklarının geleceğini kurtarmak için. İşte o gün bir bebek, bir çocuk babasının elinden kaydı, gitti, denizde boğuldu, cesedi kıyıya vurdu ve ondan sonra dünya uyanmaya başladı. İlla uyanmak için bunu görmek mi lazım?”Sığınmacılara daha iyi imkanlar sağlamak istediklerini, bunun için de ellerinden geleni yaptıklarını belirten Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye‘nin 6,5 milyar dolar yardım yaptığının altını çizdi. İstanbul‘da da toplanan Suriyelilere Türk insanının yaklaşımı ile Avrupa‘dakilerin yaklaşımına dikkati çeken Çavuşoğlu, “Ayağına çelme takarken, yiyecek dağıtırken bile o insanları aşağılayan tutumla bizim insanımızın tutumu arasındaki fark da görülüyor” ifadesini kullandı.Türkiye’ye uluslararası örgütlerden ve uluslararası camiadan gelen yardım miktarının toplamının 417 milyon dolar olduğunu bildiren Çavuşoğlu, “Orada yardım etme burada yardım etme, bunların gelişine karşı çık. Ne olacak peki?” dedi. – “Siz terör örgütünü olduğu yerde yok etmezseniz zamanla, o terör örgütü size gelir””Mültecilerle, terörle ilgili bir olgu var. Eğer siz gitmezseniz, siz gidip o terör örgütünü olduğu yerde yok etmezseniz DAEŞ’de olduğu gibi zamanla o terör örgütü size gelir” diyen Çavuşoğlu, şöyle devam etti: “Şimdi DAEŞ tüm dünyaya yayılmaya başladı, Batı Avrupa ülkeleri de dahil. Türkiye de en büyük hedeflerden bir tanesi hemen sınır komşusu olduğu için. İkincisi göçmenler ve mülteciler için eğer o insanların evlerini terk etmek zorunda kalan insanların sorunlarını yaşadığı ülkede ve şehrinde çözmesi bu çevre felaketi de olabilir, bir diktatör rejim de olabilir, ekonomik sıkıntılar da olabilir, işsizlik oranı da yüksek olabilir, terör de olabilir, iç savaş da olabilir. Sebebi ne olursa olsun eğer yerinde çözmezseniz o insanlar siz oraya gidip çözmezseniz yerinde, desteklemezseniz o insanlar size gelir. Şu anda Batı’nın da karşılaştığı durumda aynen budur.”- “Bu sorunun çözümü için hep birlikte hareket etmemiz lazım”Mülteciler dünyanın her yerinden, Türkiye‘den ve Akdeniz‘in her bölgesinden Avrupa ülkelerine ulaşmaya çalıştığına işaret eden Çavuşoğlu, “Tabiki en çok da kalkınmış, en gelişmiş ülkelere, fırsatların olduğu ülkelere gitmeye çalışıyor. Bu işin, bu sorunun çözümü için hep birlikte hareket etmemiz lazım. Terörle ilgili mücadelede de hep birlikte hareket edersek başarırız, göçmen ve mültecilerin sorunlarını da uluslararası örgütlere ve insan hakları örgütlerine bırakmadan duyarlılık gösterip çözmek istersek o insanlar evlerini bırakmak zorunda kalmaz. O insanlar kendilerini denizin ortasına atmaz. İnsan kaçakçılarının eline düşmez ve çocuklarıyla aileleriyle bu şekilde yollara düşmez. İnşallah tüm dünya bundan ders alır ve bu zor durumda olan sadece erkekler değil özellikle çocuklar ve kadınlara bir çözüm buluruz” diye konuştu. – “Onların insan olduğunu unutmamamız lazım””Şu anda sınırda bekleyen Suriyeli göçmenler için ne gibi adımlar atılacak” sorusuna Çavuşoğlu, şöyle yanıt verdi: “Bu olağanüstü bir durum normal bir uygulama değil. Bu konuda nasıl bir çare bulunur, ilgili bakanlıklarımız İçişleri Bakanlığımız, güvenlik güçlerimiz gerekli çalışmaları yapıyor. Bu sıradan insanların sınırdan vizesi var mı, diğer şartları yerine getiriyor mu getirmiyor mu diye bakılacak bir durum değil. Avrupa‘da da yaşadık, Macaristan‘da insanları günlerce tutmaya çalıştılar ama başaramadılar. Bu insanlar niçin gidiyor ve bu insanlara nasıl yardımcı olabiliriz, buna önem vermemiz lazım ve bu işin insani boyutunu ihmal etmememiz lazım, onların insan olduğunu da unutmamamız lazım. Arkadaşlarımız gerekli çalışmaları yapıyorlar, onla ilgili de gerekli açıklamalar zaten yapılır.”