Dünya tarihinde önemli bir yeri bulunan Çanakkale Savaşları’nda, Türk askerleri gibi o dönemde Osmanlı tebaasında bulunan birçok gayrimüslim de çarpıştı. Çanakkale’de 99 yıl önceki vatan savunmasında, Osmanlı topraklarında yaşayan gayrimüslim askerler, Türklerle aynı siperlerde aynı kaderi paylaştı.
Birinci Dünya Savaşı başladığında 3 kıtada 2,5 milyon kilometreye yakın toprak parçasında hüküm süren Osmanlı Devleti’nin 14 Mart 1914’teki nüfusu 18 milyon 520 bin idi.
Devletin sınırları içinde 1 milyon 729 bin Rum, 1 milyon 161 bin Ermeni, 187 bin Musevi, 55 bin Süryani, 13 bin Keldani, 47 bin Maruni, 11 bin Roman, 15 bin Bulgarın yanı sıra az sayıda Nasturi, Yezidi, Dürzi, Kazak ve Latin yaşıyordu.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mithat Atabay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Osmanlı’nın bir imparatorluk olduğunu, pek çok din, dil ve ırktan insanın yaşamasının doğal karşılanması gerektiğini söyledi.
Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasından 5 gün sonra, 2 Ağustos 1914’te genel seferberlik ilan edildiğini, bu sırada 1891, 1892 ve 1893 doğumluların silah altında bulunduğunu belirten Atabay, seferberlikle 1875-1890 doğumlu 16 sınıf ihtiyat erin askere davet edildiğini bildirdi. Bunları, 1868-1874 doğumlu müstahfız erlerin (yeniçerilik zamanında kale, hisar ve yurdu koruyan tımarlı asker) izlediğini dile getiren Atabay, “Ülkenin her tarafından askere çağrılan erler, askerlik şubelerine müracaat etmeye başladı. Askere gelişleri hızlandırmak için emirler yayımlanarak bir hafta içinde mazeretsiz davete uymayanların veya askerlik hizmetinden kaçanların idam edileceği duyuruldu. 3 Ağustos’ta uygulanmaya başlayan seferberlik, 25 Eylül’de birçok eksiklikleriyle tamamlanmış kabul edildi. 53 gün süren bu dönem, hızlı olmamakla beraber Balkan Savaşları’ndaki seferberlikle karşılaştırıldığında daha iyi bir dönemi içermekteydi” dedi.
Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı’nın savaş gideri
Atabay, seferberlikle Osmanlı İmparatorluğu tebaasından olan Müslüman, gayrimüslim herkesin askere alındığı bilgisini verdi.
Pek çok devletin katıldığı Birinci Dünya Savaşı’nın 4 yıl 3 ay 14 gün sürdüğünü anlatan Atabay, 3 ana kıtada başlayan savaşın, dominyonlar ve sömürgeler de dikkate alındığında 5 kıtada etkilerinin görüldüğünü, Avrupa’da ise İspanya, İsviçre ve İskandinav ülkeleri dışındaki tüm ülkelerin bu çarpışmalarda yer aldığını aktardı.
Savaşa 66 milyon 38 bin 810 askerin katıldığını, bunlardan 38 milyon 51 bin 786’sının öldüğünü, yaralandığını ya da kaybolduğunu ifade eden Atabay, “Birinci Dünya Savaşı’nda İttifak Devletlerinin savaş gideri 60 milyar doları, İtilaf Devletlerinin ise 125 milyar doları aşmıştır. Osmanlı Devleti’nin savaş gideri ise 1 milyar 430 bin dolardı. Osmanlı İmparatorluğu’nda Birinci Dünya Savaşı’nın ilk 17 ayında silah altına alınanların sayısı 2 milyon 523 bin kişiyi buldu. Savaş sonuna kadar silah altına alınanların sayısı ise 2 milyon 850 bin kişiye ulaştı. Savaş sonunda kayıplarımız 325 bin şehit, 400 bin yaralı, 250 bin esir ve kaybolanlar olmak üzere 975 bin kişidir” diye konuştu.
Çanakkale Cephesi
Mithat Atabay, Çanakkale Cephesi’ne İngilizlerin 410 bin, Fransızların 79 bin olmak üzere 489 bin askeri savaş alanına sürdüğünü, İngilizlerin 205 bin, Fransızların ise 47 bin zayiat verdiğini söyledi.
Osmanlı’nın da bu cepheye yaklaşık 500 bin asker gönderdiğini, bunlardan 57 bin 84’ünün savaş meydanlarında şehit düştüğünü, 20 bin 297’sinin de hastanelerde hayatını kaybettiğini belirten Atabay, şunları kaydetti:
“Savaş sırasında yaralanan askerlerin sayısı 97 bin 864, hava değişimi verilenlerin sayısı 7 bin 84 ve hastaneye sevk edilenlerin sayısı ise 14 bindir. Çanakkale Cephesi’nde esir düşenlerin sayısı ise 11 bin 178’dir. Çanakkale Cephesi’nde, Osmanlı Ordusunda Müslüman (Türk, Arap, Çerkez, Abaza, Laz, Kürt, Pomak, Roman) askerlerin yanında imparatorluğu oluşturan gayrimüslim askerler (Ermeni, Rum, Yahudi, Süryani, Keldani) de savaştı. Bu da doğal bir şeydir. Çünkü Osmanlı bir imparatorluktu. Bunu unutmamak gerekir. Bu çerçevede ele alındığında Çanakkale Savaşları’nda, savaş meydanlarında hayatını kaybeden askerlerimizden 558’i, imparatorluğun gayrimüslim unsurlarındandı. Yani Ermeni, Rum, Yahudi kökenliydi. Bu, şehit olan her 100 askerden birinin gayrimüslim olduğu anlamına gelmektedir ki imparatorluğun nüfusuyla da uygun bir durumdur.”
Çanakkale Savaşları’nda hayatını kaybeden gayrimüslim askerlerin en çok İstanbul, Bursa, Edirne ve Balıkesir bölgesinden geldiğine işaret eden Atabay, “Çanakkale’den de 12 gayrimüslim asker, Çanakkale Savaşları’nda hayatını kaybetmişti. Bu askerlerden 4’ü Çanakkale, 3’ü Biga, ikisi Gelibolu, ikisi Eceabat ve biri Ayvacık’tandı” ifadesini kullandı.
Cephede, sağlık hizmetlerini yürüten, biri eczacı, 8’i doktor olmak üzere 9 subayın hayatını kaybettiğini, 8 doktordan 6’sının Müslüman, ikisinin ise Yahudi kökenli Osmanlı vatandaşı olduğunu bildiren Atabay, Mustafa Kemal Paşa’nın komutanlığını üstlendiği 19. Tümen’de ve buna bağlı birliklerde pek çok gayrimüslim subayın görev aldığını dile getirdi.
Atabay, Atatürk’ün Çanakkale Savaşları’nda tuttuğu not defterindeki bilgilere göre, tümendeki gayrimüslim subayların, seyyar hastane doktorları Yüzbaşı Dinleal Efendi ve Yüzbaşı Nivart Baliç Efendi, İstihkam Taburu Doktoru Ücretli Yükümlü Yüzbaşı Parsildoş Efendi, 72. Alay 2. Tabur Doktoru Ücretli Yükümlü Yüzbaşı Hacır Efendi, 57. Alay 2. Tabur Tüfekçisi Sokrat Usta, 57. Alay 2. Tabur Doktoru Sivil Yükümlü Sarafidis Efendi olduğunu sözlerine ekledi.
Cephede hayatını kaybeden bazı gayrimüslimler
Çanakkale Cephesi’nde, Türk askeriyle aynı hedef için çarpışan ve vatan savunması sırasında hayatlarını kaybeden bazı gayrimüslim askerlerin isimleri şöyle:
Adı Ölüm tarihi Yani oğlu Nikola (Çanakkale) 19 Mayıs 1915 Kaluset oğlu İshak (Biga) 1 Mayıs 1915 Bapos oğlu Arama (Kozan) 16 Ağustos 1915 Nersis oğlu Agop (Afyonkarahisar) 29 Ağustos 1915 Vasil oğlu Likor (Aksaray) 30 Haziran 1915 Hayem oğlu Markado (Ankara) 19 Mayıs 1915 Tanaş oğlu Vasil (Balıkesir) 21 Ekim 1915 Hristo oğlu Deli Kostanti (Balıkesir) 6 Ekim 1915 Mıgırdıç oğlu Hacı Mehran (Bursa) (Yedek subay) 28 Nisan 1915 Haçik oğlu Arimya (Bursa) (Onbaşı) 6 Mayıs 1915 Polheraçyan oğlu Sitrak (Edirne) (Yedek subay) 14 Mayıs 1915 Estefan oğlu İliya (Edirne) 2 Mayıs 1915 Avram oğlu İsak (İstanbul) 2 Mayıs 1915 Ovadis oğlu Haçor (Kahramanmaraş) 1 Ekim 1915 Bedrus oğlu Takur (Konya) 1 Temmuz 1915 Sergey oğlu Karabet (Yozgat) 30 Eylül 1915 Nikola oğlu Kozma 29 Haziran 1915 – Çanakkale