Murat ULUTÜRK
Tarih: 30 Eylül 2020
Biz, Bulgaristan Türkleri Azerbaycan halkının dostu değil kardeşiyiz. Bunun için bu gün bu haklı mücadelesinde CAN AZERBAYCANIN canımızla kanımızla yanındayız.
Azerbaycan halkı Türkiye Cumhuriyeti ve dolayısıyla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti halkıyla iki devlet bir millet formülünde birleşmiş ve Büyük Türk Dünyasında başı çeken ana güçtür. Soydaşlar ve Bulgaristan’da yaşayan tüm Müslümanlarda, 21. Yüzyılda bölge ve dünya tarihini yeniden yazan, adalet ve hakkaniyetiyle Dağlık Karabağ’dan Libya çöllerine kadar yeni bir düzen uygulayan bu dev güçten bir parçadır. Balkanlara yeni derinlik taşıyan bu dev gücün özündeyiz, Türk milletinden ve Büyük Türkiye’nin önderliğinde oluşan Türk Dünyasından bizler de ayrılmaz bir parçayız. Yağmur damlalarından, dağlardan akan sular derelere dökülür, oradan nehir, barajlar ve denizlere akar işte bunların toplandığı yer Büyük Okyanustur. Bu BÜYÜK TÜRK DÜNYASI OKYANUSUNUN bir damlası da biziz.
27 Eylül 2020 tarihinde, 1888’de Azerbaycan milli ruhunun uyanışına yapılan ilk saldırılardan beri süregelen Ermeni vahşeti, 1918’de Doğu’nun ilk Demokratik Türk Cumhuriyeti’ni Bakü sokaklarında kana boğan Bolşevik ve Taşnak Ermeni aşırı milliyetçi ve işgalci, katliamcı güçleriyle mücadelemiz tam bir asır sürmüştür.
Bu kanlı sayfalarında 25 bin Azerbaycanlı kardeşimizin katledildiği Bakü soykırımı, saflarında 10 bin Bulgaristanlı Müslüman erin de bulunduğu İslam Türk Ordusundan 130 bin kahramanın kardeş Azerbaycan’ın milli davasında şehit düşmesi ve 1992’de Hocalı katliamları ve soykırımıyla tarih yazan Dağlık Karabağ işgali asla unutulamaz ve Türk Dünyasının şanlı zafer yollarından biridir.
Azerbaycanlı Kardeşlerimizin haklı davası hepimizin davasıdır
Bu haklı davamızda karşımızda hep ikiyüzlü sinsi ve faşist Ermeni gericiliğini bulduk. 28 yıl önce Azerbaycan topraklarının % 20’sini Rusya desteğiyle işgal ettiler. Azerbaycan devleti ve halkıyla birlikte öz ata topraklarımızın geri alınarak kurtarılması, Dağlık Karabağ’da Azerbaycan bağımsızlık ve egemenliğinin yeniden sağlanması, Ermeni terörü, soykırımı ve işkencelerine son verilmesi davası Türk Dünyasının haklı ve asil bir silahlı ve diplomatik savaşı oldu.
Görüşmeler bir aldatmacaydı
Birleşik Amerika, Rusya ve Fransa garantörlüğünde yürütülen Minsk görüşmelerinden sonuç alınamadı. Masadan kaçan, konuyu değiştirirken “Dağlık Karabağ Cumhuriyeti” ilan eden Ermenistan düşmanlığı bin bir yönden devam etti.
Şuşa ve diğer yerleşim birimlerinde, işgal altındaki 17 belediyede Azerbaycan okulları, 90 kütüphane, 44 mabet ve 9 mescitle türbelerimiz yıkıldı. Tarihi anıtlarımız ve Müslüman kabirleri traktörlerle yerle bir edildi, sürüldü. Azerbaycanlıların kültürel gelenekleriyle yaşaması yasaklandı.
Kadim ata topraklarımıza Lübnan’dan getirilen Ermeniler yerleştirildi. Suriye’den getirilen ağır silahlı PKK / PYD güçleri kolluk kuvvet olarak kullanılarak sivil halka eziyet etti. Para birimiyle birlikte coğrafi yerlerin ve kültürel taşınmazların adı değiştirildi. 10 bin genç zorla silahaltına alınıp Azerbaycan’a karşı eğitime alındı. Azerbaycan halkına, tarihine ve medeniyetine karşı saldırıların ve kışkırtmaların ardı arası asla kesilmedi, tersine sürekli yoğunlaştı.
Aslında son provokasyonlarda yeni bir şey görmüyoruz.
1890’da kurulan Ermeni Taşnak teşkilatında buluşan aşırı milliyetçi ırkçılar emperyalizmin her türünün maşası olmayı taa baştan kabul etmişlerdi. Amaçlarında Türk dünyasının Kafkaslarda ve Anadolu’da uyanmasını baltalamak ve yerine sözde Büyük Ermenistan kurmak vardı. 100 yıl bu hayalle yaşadılar. Yürüdükleri iğrenç yolda Bolşeviklerle olduğu gibi Alman Nazileriyle ve bugün de Emanuel Macron şahsı da Fransız emperyalizmi uşaklarıyla sarmaş dolaş olduklarını görüyoruz.
Türk Dünyasının Büyük Lideri Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, bu gün Can Azerbaycan’ın önderi İlham Aliev yönetiminde Eylül ayının son günlerinde Ermeni devletinin Dağlık Karabağ’daki son silahlı saldırılarına kesin ve yok edici bir yanıt verildi. Karadan ve havadan yürütülen bu muzaffer askeri operasyon Ermeni vahşi, faşist, barbar güçlerini, kiralık askerlerini bir vuruşta çökertti ve işgal bölgelerindeki halkın coşkulu desteğiyle Dağlık Karabağ’ı düşmandan temizleme harekâtı başladı ve devam ediyor. Azerbaycan halkı bu haklı davasında Türk Dünyasından, Pakistan ve Afganistan’dan, dünya barışsever ve demokratik güçlerinden her zaman olduğu gibi şimdi de maddi ve manevi yardım ve destek alıyor.
Ermenistan’a indirilen ölümcül darbeye dünya şaştı
İşgalci düşmana indirilen ölümcül darbe dünyayı sarstı. Dünya Politikaların ana konusu oldu. Siyaset değerlerini allak bullak eden Türklerin haklı davalarında kendi silahlarıyla başarılı olmaları şok yarattı. Tek vuruş Dağlık Karabağ Ermeni tanklarına mezar oldu. Düşman karargâhları, mühimmat depoları ve kampları havaya uçuruldu. Uçaksavar sistemleri saf dışı edildi. Bölgeye giren düşman uçakları birer birer yere çakıldı, dağlara saplandı.
Türk savaş teknolojisi ve zekâsı Suriye ve Libya’dan sonra dünyaya 3. kez parmak ısırttı…
Kafkasların gözdesi olan Dağlık Karabağ zengin altın ve bakır kaynağı, demiryolu, elektrik şebekesi, transit akaryakıt boru hatları, İpekyolu ve kültürel değiş tokuş merkezidir. Kadim Mannas medeniyetinden başlayarak günümüze uzanan Türk-İslam kültürü ocaklarından biridir.
1918’de kurulan Doğu’nun ilk Demokratik Devletini ilk tanıyan ve yardım eli uzatan Osmanlı devleti olmuştu. Geçen yüzyılın başında Balkanlar krizi ateşlendiğinde Balkan Türklerine birinci dayanışma bildirisini gönderip “yanınızdayız” diyen Gence İrfan Derneği olmuştur.
İyice sapıtan Çar Ferdinand Bulgar askerini Çatalca’ya sürdüğünde, Bulgaristan’daki Ermeni milliyetçiler çeteleşti ve silahlarını sırtlayıp İstanbul yoluna düştüler.
Bugün milli davasında zaferini kutladığımız Can Azerbaycan en zor günlerimizde her zaman Bulgaristan Türklerinin yanında oldu.
Çar III. Boris’ın okullarımızı 2 700’den 450’ye düşürdüğü, öncü öğretmen ve aydınlarımızı zindanlarda çürüttüğü, 1946’da okullarımızın millileştirildiği, 1951 göçüyle hoca ve öğretmenlerimizden %80’ninin memleketimizden kovulduğu ağır dönemde yanımızdaydılar.
Azerbaycan’dan gelen uzman öğretmenler, eğitmen, bilim doktorları, okul müdürleri, Üniversite Profesörleri birinci sınıftan üniversite son sınıfına kadar Bulgaristan’da Türk dilinde aydınlık abideleri diktiler.
Bulgaristan Türklüğüne “altın çağ” onlar yaşattılar. Bulgaristan Türkleri onların sayesinde Karacaoğlan’ı, Köroğlu’nu, Leyla ile Mecnun’u tanıdı. Bulgaristan Türkleri milli edebiyat ve kültürünün oluşup gelişmesinde, serpilip gelişmesinde kilometre taşlarımız, meşalemiz, ufkumuz oldular.
35 gencimiz Azerbaycan Üniversitelerinde yükseköğrenim gördü. Bu kadrolardan doktorlar, doçent ve profesörler yetişti.
1984’te Türk kimliğimize yok edici saldırıların başladığında ve Bulgaristan Türklüğünün Bulgarlaştırarak eritilmeye çalışıldığında, Bulgaristan Müslümanlarına karşı “soykırım denemesi” yapılırken, silahsız iç savaş yürüttüğümüzü gören, bugünkü Azerbaycan lideri, muzaffer İlham Aliev’in babası, yeni Azerbaycan Cumhuriyetinin 2.Cumhurbaşkanı Haydar Aliev dertlerimizi dünya kürsüsüne taşıdı. Zulme son verip Bulgaristan Türkleri kimliğinin korunması konusunu Sovyetler Birliği Komünist Partisi Merkez Komitesi Politik Bürosu oturumunda Mihail Gorboçov’tan müdahale etmesini ve katliamı durdurmasını istedi.
Bugün Azerbaycan’ın şah damarı olan Hazar Denizinde borulara dolan ve Anadolu üzerinden Avrupa’ya akan TANAS doğal gazının evlerimizi ısıtıp, kardeşliğimizi daha da pekiştireceğine inanıyoruz. Can Azerbaycan’dan bize yalnız iyilikler gelmiştir.
Can Azerbaycan bizim kardeşimizdir.
Yeri gelmişken Ermeni sinsiliği ve küstahlığının en yeni örneklerinden birini anlatmak istiyorum.
Azerbaycan Türk gücünün Emeni katillerinin vahşet gücünü kırdığı, yerle bir ettiği ve Türk Dünyasının zafer kutladığı şu günlerde, Kudüs’teki Ermeni Başpiskoposu Nurkan Manikiyan İsrail Cumhurbaşkanı Reyven Rivlin’e bir mektup göndermiş. Azerbaycan’ı “saldırgan” olarak gösterdikten sonra, İsrail devletinin Azerbaycan’a ağır silahlar satmasından son derece rahatsız olduğunu bildirip şöyle demiş:
“Siz barışsever karakter sahibi bir kişisiniz, katliamlar, soykırım ve holokost zamanında eziyet görmüş bir şahsiyetsiniz, bu gerçeklere dayanarak biz Ermeniler, İsrail’in saldırgana ve düşmana destek göstermesine son vermesinde önemli bir rol oynayabileceğinize inanıyoruz.”
Bu sözler tarihle alay etmektir, sahtelik ve yüzsüzlüktür.
Dünyayı yanıltma, insanların cahilliğinden, tarih bilgisinden yoksuz bırakılmış olmasından yararlanarak gerçekleri çarpıtıp masumiyet rolü görme denemesidir.
Ne var ki, dünya aydınları Ermenilerin 20.yüzyıl tarihinde soykırımcı faşist barbarların yanında olduğunu, onlara gönüllü maşalık ettiklerini unutmamıştır. Onlarınki seri hainliktir.
Siz belki de Hitler zamanında (1933 -1944) Nazilerin “SS Waffen” adlı katliam lejiyonlarında üç Ermeni taburu olduğunu bilmezsiniz. Vahşet saçan bu katil birimlerin komutanı “Bizim Dro” lakaplı, Ermeni elebaşlarından Taşnak Drıskoman Dayan’dır.
Drıskoman, Almanya’ya gidip Nazilerin hizmetine girmezden ve SS-katliam güçleri subayı olmazdan önce İstanbul’da yaşıyordu. Rusya imparatorluğunun Osmanlı saldırılarına kapı açan Anadolu’daki Ermeni nüfusun başındaydı. Ermenilerin 1915-16’da İstanbul ve Anadolu’dan temizlenmesine sebep olan da odur. Rusların Osmanlıya saldırmasına ateş yakan Ermeni milliyetçilerine ve dış düşmana karşı devlet egemenliğini koruma tepkisi veren Osmanlı devleti, kendini koruma çabalarına başlamak zorunda kalmış ve bunun sonucunda Rusların yardımıyla Anadolu’da devlet kurmaya çalışan Ermenileri topraklarından sürmüştür. Kendi başlarına belayı kendileri açan Ermeniler bugün bu olayı “Ermeni Soykırımı” olarak anlatmaya çalışıyorlar. Azerbaycan’a ve Osmanlıya saldırılarıyla Büyük Ermeni devleti kurup Türkleri Orta Asya’ya geri göndermeyi hedeflediklerini ise hiç söylemiyorlar. Çanakkale Savaşında İngiliz ve Fransızlardan yana olduklarından da söz ettirmiyorlar. Tabi yersen…
Hatırlatmak istediğim, Holokost dendiğinde 6 milyon Yahudi ve 1 milyona yakın Çingene’nin yok edildiğini, özürlü insanlara kıyıldığını unutmayalım. İnsanların yakıldığı kamaraların bulunduğu kamplarda Ermeni SS lejiyonları çalıştığını gençlerimize anlatalım. O zamanlar Ermenistan halkı Kızıl Ordu saflarında faşistlerle savaşa katılırken, ırkçı Taşnak örgütünden insan düşmanları kendilerini “üst ırk” olarak tanıtıp, Balkanlardan da Ermeni gençleri toplayıp hepsini soykırımcı ve katil etmişlerdir. 1942’de Makedonya’dan ve Ege Bölgesinden Yahudi ve Çingeneleri zorla toplayıp ölüm kamplarına sürenler, Kırım Yarımadasında Müslüman ve Yahudileri toplu halde imha eden, Hitler sürüleri Bakü’ye yöneldiğinde kudurmuş gibi katliamlar işleyen yine onlardı.
Ermenilerin gösterdikleri vahşet ve canilik Hitler tarafından ödüllendirilmiş ve “üst ırk” ilan edilmişlerdir.
Ermenilerin yüzsüzlük ve sahtekârlığının hakkı hesabı, sınırı ve ayarı da yoktur. İkinci Dünya Savaşından sonra Ruslara askeri üs ve Atom Santrali kurma olanakları tanıyarak, arka bulup saldırganlıklarına devam etmişlerdir. 1992’de Dağlık Karabağ’ın işgal edilmesi ve Hocalı’da soykırım işlenmesi bu siyasetin sonucudur.
Sözde “Arı kanlı” faşist Ermeniler, Nazilerle faşist, Ruslarla komünist olmaktan asla çekilmezken her zaman Türk ve Müslüman düşmanı kalmışlardır.
Bugün uykularını kaçıran Türk Dünyasının birlik ve beraberlikte buluşup güçlenmesi ve korkuları da Türk Birliğidir. Bunların teröre ve işgal güçlerine, hainlere ve barbarlara karşı her yönlü mücadelede zafer çanları çalmasıdır.
Bu gün Türkiye Cumhuriyetinin BÜYÜK VE GÜÇLÜ TÜRKİYE olmasından çok ama çok rahatsızlar. Birde bunun üzerine 1000km çevresinde düşmana kuş uçurtmayacak kadar güçlenmesi ve son söz sahibi, bölgesel ve geleceği belirleyen güç haline gelmesi ise onları ve dostlarını kudurtmaktadır. Bu topraklarda Ermeni milliyetçi ve ırkçılarına, emperyalizm maşalarına ve insan düşmanı katliamcı faşistlere artık yer kalmamıştır. Son günlerini yaşadıklarını kendileri de iyi bilmekteler amma yapacak bir şey yok. Bu güne kadar dostları ile birlikte yaptıkları soykırımların da faturası hepsine birlikte geliyor…
Türk Dünyasının Şah damarı Can Azerbaycan’ın, sadece Karabağ toprakları değil karadan Türkiye ile birleşmesine kadar gitmesi gerektiğini ve bu büyük zaferini şimdiden kutluyoruz.
Can Kardeş Azerbaycan şunu iyi bilmelidir ki Türk Dünyası yekvücut olup kardeşleriyle beraberdir, ihtiyaç olduğu an onlar ile omuz omuza verip savaşmaya her daim hazırdır.
Türk Dünyasının Lideri garantörü Türkiye Cumhuriyeti Azerbaycan’ın her daim yanındadır.
“Ayrılır mı Gönül Candan Seninleyiz Azerbaycan!“
Kalın Sağlıkla…