David Cameron ve Bulgaristan

Tarih: 08.09.2017

Konu:  Bulgarlar,  Avrupa’da en tembel ve anlayışsız insanlardır.

İngiliz Başbakanı David Cameron, Bulgaristan bütçe açığı ve dış borcu az olan ülke örneğine Almanya Başbakanı Angela Merkel’e şu yanıtı vermişti: “Bunun pahası nedir? Bu, sefillik, uyuşukluk, kör cahillik, tembellik ve sosyal çöküş sonucu elde edilmiştir.”

Büyük Britanya Başbakanı D. Cameron Almanya Başbakanı An. Merkel’e şöyle demişti: “Bulgarları bana örnek olarak göstermeyiniz!”

Size Cameron’un Bulgaristan ve Avrupa’nın birçok sorununa toplu ışık tutan, Merkel’e verdiği yanıtın tam metnini sunuyoruz: “Siz benden Merkel ve Sarkozi’nin Euro’yu ile ilgili meydana gelen durumu neden desteklemediğimi öğrenmek istiyorsunuz. Cevabım açık ve kesindir. Siz yanlış yoldasınız.”

İkisi de paniklemiş ve ne yapacaklarını bilmiyorlar.

O bunu, özellikle Merkel, ders almamız gereken ülke örneği olarak Bulgaristan’ı göstermesinden hemen sonra verdiği tepkide şöyle der:  Bunları söylerken utanıyorum, sözleriniz sağlıklı bir zekâ taşımadığınıza, ucuz yanıltma yapıldığına ve en önemlisi insanlık açısından önerilerinizin sağlıklı olmadığına kesin delildir. Merkel’e şöyle sesleniyorum:

“Bulgaristan’ı bana örnek olarak vermeyin lütfen!”

Başbakan Merkel’in tam olarak neden söz ettiğini ve vatandaşları nasıl bir kötü yazgıya ittiğini daha somut açıklayabilmek için, İngilizlerin ve Avrupalıların hakkında az bilgi sahibi oldukları bu küçük Avrupa Birliği üyesi Bulgar devleti ile ilgili şu detaylı bilgileri kendilerine sunmak istiyorum. Merkel, bize Bulgaristan’ın makro-ekonomik çerçevesini ve mali rakamlarını örnek olarak göstermiştir. Biz tüm diğer rakam ve gerçeklere gözlerimizi yumduğumuzda, dünyanın renkleri sanki çok farklı, dış borcu az ve bütçe açığı da düşük olan bir ülke gibi duruyor. Fakat bu iki “başarı” ne pahasına ve nasıl elde edilmiştir?

Bu, makro-ekonomik verilerin arkasında şu gerçekler gizleniyor: Yoksulluk ve fakirlik. Avrupa’nın ve dünyanın daha büyük kısmının en sefil ülkesidir Bulgaristan. Bununla birlikte bir de AB’nin en dolandırıcı ve rüşvetçi ülkesidir.

Hollandalıların Bulgaristan’ı “Shengen” alanına almaya kesinlikle karşı çıkması tesadüf değildir.

Bulgaristan gibi bir ülke nasıl olur da bize örnek olarak gösterilebilir?

Avrupa Birliği Bulgaristan’a mı benzemelidir?

Eğer AB Bulgaristan’a benzeyecekse biz, 2 yıl görüşme yürütmeden,  AB’den ayrılmaya hemen hazırız.

Siz, Bulgaristan’da emeklilerin daha büyük kısmının günde 2 Euro’dan daha az bir parayla geçinmek zorunda olduğunu biliyor musunuz? Günlük asgari ücretin 6 Euro’dan daha az olduğunu biliyor musunuz? Bulgaristan’da çalışanlardan çoğunun günde 10 Euro’dan daha az para aldığını biliyor musunuz? Ben, AB üyesi bir ülkeden söz ediyorum. Siz, etnik azınlıklardan olduklarından dolayı ve onlarla ilgili herhangi bir geçerli yanı olmayan siyaset izlendiğinden dolayı, büyük insan kitlelerinin yoksulluk içinde yaşadığını, okuma yazma bilmediğini ve topyekûn, hiçbir perspektifi olmadığını biliyor musunuz?

Bulgaristan’daki azınlıklar, insanların 18. Yüzyıldaki hayat koşullarından çok daha kötü şartlarda yaşamak zorunda bırakılmış olduğunu bilir misiniz?  Nüfusun bu kesimi giderek daha kalabalık ve büyük olduğundan dolayı Bulgaristan’ın ufku ger geçen gün kararıyor.

Dahası da var: Bulgaristan’ın nüfusu savaş yürütülen ülkelerdeki nüfustan daha yüksek bir hızla eriyor ve yok oluyor. Geçen 10 yılda Bulgar nüfusu % 13 azalmıştır yani 1 milyon kişi ölmüştür. Emekliler nüfusun üçte biridir. Emeklilerin nüfus içindeki oranı artıyor. Doğum oranı ise azalıyor. Aktif ve okumuş nüfus ise ülkeyi terk ediyor. Büyük dış göç var. Küçük bir Bulgar kesim dışında, nüfus cahil bırakılmış olduğundan dolayı ve açlık sınırında sefillik içinde bocaladığı için yalanlara, kötü yönlendirmelere yanıt veremiyor, tepki gösteremiyor. Avrupa’nın güvenli ve Euro’nun istikrarlı olması için Avrupa’nın Bulgaristan’a benzemesi mi gerekiyor?

Bu örnekleri veren Merkel’i anlayamıyorum ve şunları da ilave etmek istiyorum:

Bulgaristan siyasetçilerini de tanıyalım:

Kendi halkını Yoksul, fakirlik, cahil ve ufuksuz bırakma pahasına makro-ekonomik ve finans istikrarı yaratan siyasetçileri tanıyalım.

Bu devletin nasıl soyulmuş soğana çevrildiği, adına demokratikleşme dedikleri süreçte ekonomisinin hurda fiyatına nasıl satıldığı veya siyasetçilerinin bazı karanlık Of shor şirketlerce paylaşılmasına nasıl aracılık ve danışmanlık ettiğine ilişkin detaylara girmek istemiyorum. Bulgaristan siyasi sınıfı danışmanlıktan büyük paralar kazanıyor. Bizim İngiltere’de örgütlü suçlar dediğimiz, Bulgaristan’da kalın enseliler (mutri)  olarak bilinen olayların karanlığından gelen Başbakanlarını daha yakından tanıyalım. Bulgaristan Başbakanının uyuşturucu trafiğine katıldığı ve başka kirli işlerde parmağı olduğu konularında art arda diplomatik raporlar geliyor.

Örneğin Bulgaristan’da başbakanın bir iş adamına himaye ederken, devlet güvenlilerinin işini yapmalarına mani olduğu, devlet organlarının işini görmesini durduran emirler verdiği ve bu konuda kayıtların açıklanmasından hemen sonra iş adamının ölü bulunduğu açıklandı. Makamlarının gücünü kullanarak hükümet ve siyasi yetkililerin iş adamları lehinde müdahalede bulunduğu birçok başka örnekler de çarpıcıdır. Bulgaristan’da rüşvetin en yaygın olduğu ülke Bulgaristan’dır. Biz bunları örnek mi alalım?

Sayın Bayan Merkel, sizin bana verdiğiniz örnek çok kötü, aptalca ve çok tehlikelidir. AB için, toplum için, Avrupa değerleri ve ahlak için, AB kuruluğunun temellerinde yer alan değerler için tehlikelidir.

Şu genelleştirmeyi yapmak istiyorum: Toplumsal çöküş, insanlarının yoksul yaşaması, cahilliği, hayat şevkini yitirmesi pahasına elde edilmiş geçici bazı makro – ekonomik ve malı başarı elde etmiş bir ülkeden söz ediyorum. Bu ülkede rüşvet kol geçiyor, devlet soyuluyor, suçlular yargılanmıyor ve ceza almıyorlar, toplum manevi çöküş yaşıyor, politikacıları tamamen küstahlaşmış durumda bulunuyor, devlet sökülüyor, ekonomi yok oluyor ve ulus yok oluyor. Gerçek durum budur. Yukarıda işaret ettiğim yönetim yöntemleriyle elde edilecek sonuçlar hiçbir yerde farklı olamaz.  Sayın Bayan Merkel, ben İngiltere gibi bir devletin Başbakanı sıfatıyla gösterdiğiniz örneği kabul edersem, delirmiş ilan edilirim.

Bunalımla başa çıkabilmek için, biz de Bulgaristan örneğinde olduğu gibi, okullarımızı ve hasta hanelerimizi mi kapayalım, halk çocukları için kaliteli eğitim ve öğrenim yollarını kapayalım mı, köy okullarını kapayalım mı,  yaşlılar için hastaneleri kapayalım mı, ülkenin köylerini insansız ve ıssız mı bırakalım, ülkenin büyük bölgelerini işlenmeyen arazi mi ilan edelim. Küçük yerleşim yerlerinde hastaneleri kapamak ve köylerde okulların kapısına kilit vurmak, aynı zamanda köy bölgelerinin geliştirilmesi için Ortodoks Kilisesine para akıtmak bir geri zekâlılık değil midir? Vatandaşların yalnız ve bir tek ülkeyi terk ederken kullandıkları yolları asfaltlamak geri zekâlı değil de nedir?  İnsanların giriş beleti parasını ödeyemediği büyük spor tesisleri kurmak, gençleri ise seçeneksiz bırakarak bilgisayar başında unutmak ne anlama gelir?

Sayın Bayan Merkel: Siz devletin nasıl bir örgüt ve yapı olduğunu unutmuş olabilir misiniz? Devlet halkın kurumudur – anımsatmak isterim. Toplum eğitimli, aktif ve sağlıklı olduğu zaman devlet de güçlüdür. Toplum eğitimli, öğrenimli, girişimci, arayan, düşünen, ahlaklı ve sağlıklı bireylerden oluştuğu zaman ekonomi güçlüdür. Ekonomiyi yaratan toplumdur, tersi değil. Politikacıların açgözlülüğü ve vurdum duymazlığı da sebepleri arasında olmak üzere, Bulgaristan’daki mali ve ekonomik bunalımı doğuran açgözlü soygunculuk, idarecilerin  mali kurumları ve yöneticilerini, finans kurumlarını ve  dolandırıcılığını korumak için halkın eğitim ve gelişim yollarını tıkamak, çocukları kör cahil bırakmak  bir küstahlık değil de nedir?

Bulgaristan’daki bu derin bunalımın bedelini, devleti kullananlar, devleti soyanlar,  kendilerini güvende hissedenler ödemelidir, sıradan vatandaşlar değil.

Gerçek dayanışma şu olmalıdır.

İçi boş mali aygıtları icat edenler, yalan satmak için dolandırıcı teknik yöntemler kullananlar, bu ağır bunalımın bedelini ödemek zorundadır. Sizin bu dolandırıcıları Bulgaristan toplumunun çöküşü pahasına koruma altına almaya hakkınız yoktur.

Çünkü sizin uygulamak istediğiniz ekonomik ve mali araçlar, toplumun çaresizliğini daha da şiddetlendirecek, çöküşü derinleştirecek, yok oluşa neden olacak ve savaşa götürecektir.

Bize örnek olarak verdiğiniz Bulgaristan hala varsa, ekmek teknesini bizim ülkelerimize, Avrupa’ya taşıyan gurbetçilerin, bizim ülkelerimizde kazandıkları paralardan bir kısmını vatanlarındaki çaresiz sefillere göndermeleri sayesindedir.

Siz, Sayın Merkel, öve öve göklere çıkardığınız Bulgaristan’da yabancı yatırımların, gurbetçilerin yakınlarına günlük ihtiyaçlarını karşılamak için gönderdikleri paralardan daha azdır.  Sizin mali istikrar örneğiniz bu ise, lütfen söyleyiniz orta halli Avrupalı nereye göç etsin – Aya mı, Marks gezegenine mi?

 

Sayın Bayan Merkel lütfen aklınızı başınıza devşiriniz!

Sağlıklı toplum kurunuz, maliye bilimizi geliştiriniz, eğitim ve öğretime, bilim ve tekniğe, kültür ve sağlığa öncelikler tanıyınız. Vatandaşlarınızı eğitirken ahlak ve hümanizme ağırlık tanıyınız, vatandaşlarınızı hakiki Avrupa değerleriyle eğitmeye öncelik veriniz, okuk programlarına toplum bilim, etik, felsefe gibi dersleri yeniden dahil ediniz. İnsanları düşünmeye öğretin ve  zorlayınız. Basık köle, ruhsuz ve ahlaksız insan değil, hümanizm ve dayanışma, yardımlaşma ruhlu kişilikler eğitiniz. Ancak böyle eğitim ve öğrenim alan yeni kuşak hayal ettiğimiz toplumu, bu toplum da hızla kalkınan ve istikrarlı ekonomiyi yaratacaktır.

Bunun dışında olan her şeyin adı Bulgaristan’dır.

Kaynak: /classa.bg/

Reklamlar