Gülten RAYİMOĞLU
Bulgaristan, Türkiye’ye karşı düşmanlığını sürdürmeye devam etmiştir.
1951 yılında, Türkiye Sofya Başkâtibi Sadun Terem ve ailesi, Türkiye’ye dönerken Bulgar askerleri tarafından Svilengrad’da tutuklanmış ve eşyaları aranmıştır. Ayrıca, diplomatik evrakların mühürleri sökülerek açılmıştır.
Bu durum, Türk hükûmeti tarafından milletlerarası hukuk ve diplomasiye aykırı olarak değerlendirilmiş ve Bulgar Dışişleri Bakanlığı’na 2 Mart 1951 tarihinde sert bir nota gönderilerek protesto edilmiştir.
Türkiye, olayda sorumlu memurların cezalandırılmasını talep etmiştir. (Milliyet, 12 Mart 1951)
Bulgaristan, bu olaya cevaben 22 Mart 1951 tarihinde bir nota göndermiştir.
Cevabi notada, Sadun Terem’in elindeki diplomatik evrakta kaç adet resmi kap taşıdığı belirtilmediği için, bir kaçakçılık ihbarı alındığı ve bu nedenle kişinin ve ailesinin eşyalarının arandığı belirtilmiştir.
Bulgar tarafı, arama sırasında şiddet kullanılmadığını, ayrıca Sadun Terem’in üzerinde yabancı dövizler bulunduğunu ve bunları beyan etmediğini iddia ederek, Sadun Terem’i döviz kaçakçılığı ile suçlamıştır.
Türkiye ise bu durumu, Bulgaristan’ın küstahça hareketini bir kaçakçılık olayı kılıfına sokmaya çalışmak olarak görmüş ve Bulgaristan’a sert bir nota vererek protesto etmiştir.
Türk hükümeti, Bulgaristan’ın tavrına karşı bu meseleyi çözmek amacıyla, Avrupa Dışişleri Bakanları Konseyi’ne başvurmuş ve Bulgaristan’ın Türk azınlığa karşı uyguladığı tehcir politikasının insan hakları ihlali olduğunu belirterek, Avrupa Konseyi’nden bu konuda destek talep etmiştir. (Milliyet, 4 Kasım 1951) Avrupa Bakanlar Konseyi, konuya ilişkin bir müzakere yapmış ve iki ülkenin ahdi hükümlerine rağmen Bulgaristan’ın 250 bin kişiyi üç ay içinde Türkiye’ye göndermesinin hukuka aykırı olduğu sonucuna varmıştır.
Sınırların yeniden açılmasına yönelik Bulgaristan’ın talepleri üzerine Türkiye, bazı şartlar öne sürmüştür. Bu şartlar arasında, Türkiye’ye göç etmek isteyen kişilerin önce Türk giriş vizesi alması gerektiği, Türk hudut makamlarının vizesiz gelenleri geri çevireceği ve Çingene oldukları tespit edilen kişilerin geri alınacağı belirtilmiştir. Bulgaristan bu şartları kabul ettiğini bildirmiştir ve 2 Aralık 1950’de sınır yeniden açılmıştır.
Sınırın açılmasının ardından, Türkiye’ye göç kafilesi gelmeye başlamıştır. Celal Bayar ve Adnan Menderes, Edirne’ye giderek göçmenlerle görüşmüş ve onlara yeni yaşamlarının Türkiye’de daha iyi olacağına dair moral vermiştir.
Bayar, göçmenlere, “Burada sizleri daha iyi bir hayat, daha iyi bir istikbal bekliyor. Bayrağımızın altında saadetle yaşayacaksınız.” diyerek, Türkiye’nin onlara sunduğu yeni yaşam imkanları hakkında güvence vermiştir.