Tarih: 06 Ekim 2018
Çeviri: Raziye ÇAKIR – Gazete Fakti. bg
Cumhurbaşkanı Radev’in Kalem Odası Başkanı İvo Hristov’la söyleşi.
Birleşme, Cumhurbaşkanı partisi projesi değildir.
“En büyük ödev demokrasinin korunmasıdır. 30 yıl sonra başlangıç noktasındayız. Söz özgürlüğü, içi boş bir kavramdır. Yönetimin bölünmüşlüğü de boş laf. Devlette – bütçe, dış siyaset ve ekonomik – kararları başbakan tek başına alıyor. Politik sorumluluk yok. Kabul edilmeyen istifalar vatandaşlara sunulan sahne oyunudur. Bulgaristan demokratik edinimlerini yitiriyor ve onları yeniden yaratmak için iş başı yapmak zorundadır. Yürürlükteki Anayasa ve yasalara uymayan, şimdiki iktidar şeması gelişim için yeni bir derinlik sunmuyor.” Bu sözler, Cumhurbaşkanı Rumen Radev’in Özel Kalem Odası Başkanı İvo Hristov’a aittir. O şunları da söyledi: “Başbakan’ın medyalar önündeki tebessümleri ve barışçı pozları ile gerçeklik arasında örtüşme noktası yoktur. Cumhurbaşkanlığına karşı saldırılar durmamıştır.”
- Cumhurbaşkanı Radev birleşme çağrısında bulundu. Odak noktasında olan bu mudur? Daha büyük önem arzeden başka sorunlar yok mu?
- Birinci soru, bizi kimin birleştirmek istediğidir. Tesadüf mü? Burada dünya gelmemizin talihsizliği mi? Uzlaşma zorunluğu mu? Yoksa dil, tarih, kültür, kaderde birlik olduğumuz mu? Birlikte kuracağımız gelecek de olabilir! Bulgaristan’ın stratejik ufka ihtiyacı var. Başarının ön şartı temel değerler üzerinde anlaşmaktır. Cumhurbaşkanı uzun vadeli değerleri biçimlendirmek zorundadır. Başkan Jelev demokrasi ve Avrupa yönelimine önem veriyordu. Başkan Stoyanov NATO ve Avrupa Birliği’ne (AB) üyeliğimiz için can adıyordu. Bu hedeflere sahte politik anlaşmayla ulaştık, toplumda sosyal parçalanma, felç edecek olan, feci bir adaletsizlik, yönetimin sezemediği derin ahlaksal bunalım baş gösteriyordu. Başkan Pırvanov kendini büyük “işlere” kaptırmıştı. O, ülkemizde uzlaşma olmayışından güçsüzleşti, daha sonra yaşanan ceo-politik yüzleşmede, milli çıkarlarımız kısa süreli politik kazanç elde etmeye kurban edildi. Başkan Plevneliev, kendini kurban ederek ulusal birleşme sağlayabilmişti. Bugün Bulgaristan’da yoksullar ve zenginler, görevlendirilenler ve vatandaşlar, başkent ve taşra, gençler ve yaşlılar arasında bunalım hendekleri var. Bulgaristan’ın geleceği konusunda uzlaşmak zorundayız. Gerçek durum bu iken medya sahipleri iktidara hizmet sunarken işlerin düğümünü “Batı Balkanlara” kilitliyorlar. Oysa bugün artık Sırplar ve Kosovalılar birbirlerine namlı ucundan bakıyor. Makedonlar halk oylamasını çöpe attı. Yenilgi yutuldu. Bu politik geri zekâlılıktır.
- Geçen ay Bulgaristan Birleşme Gününü kutladı, fakat Bulgaristan birleşme çağrısında bulunmak için 1918 Asker Ayaklanması törenleri törenlerini seçti. Neden acaba?
- Tarihi Akademisyen Georgi Markov önerdi. Ben de uygun buldum. Bulgar 1918 Asker Ayaklanması kardeşin kardeşe kıyımını başlatmıştı. Cumhurbaşkanımız olmasaydı, tarihimiz için anahtar olan bu trajedinin 100. Yıldönümü hiçbir politikacının aklına gelmeyecekti. Monarşistler ve Cumhuriyetçiler – şehirliler ve köylüler (Bulgaristan Halk Çiftçi Partililer), solcular ve sağcılar – arasındaki derin çelişkiler tam olarak Asker Ayaklanmasında ateşlendi. XIX asrın sonlarında oluşan genç Bulgar toplumu bu çelişkiler yabancıydı. Bulgaristan’da “Güçlü Bulgaristan Partisi” (DCB) gibi partiler XIX. Yüzyılın sonunda yaşamaya devam ederken, Bulgaristan artık XXI. Yüzyıla girdi. Bu çağrıyı “Birleşme” gününde yapmış olsaydı, parlayıp sönecekti. Bugün birleşmişiz deyip, yıllar sonra hadi bir daha birleşelim demek tuhaftır. Üzerinde düşünmek, değerlendirmek, seferber olmak, hatta problem haline getirilmek gerekiyor, başlangıç karmaşıktır.
- Cumhurbaşkanına yanıt veren Entelektüeller Komitesinden bazıları, sanki Cumhurbaşkanı partisinin oluşan çehresini ilk defa gördüler. Öyle mi oldu?
- Hayır, öyle değil. Birleşmek başka bir şey! Akademisyen Georgi Markov, Vasil Mihaylov, Tsvetana Maneva, Lili Marinkova, İvaylo Dimanov, Margarita Petkova… her biri kendi başlarına birer kurumdur ve onların partiye ve mevkiiyle ilişkisi ve ihtiyacı yoktur. Bu fikir Dini Topluluklar Milli Konseyi tarafından da desteklendi.
- Kanınıza göre Cumhurbaşkanı Radev’in “Cumhurbaşkanı olarak Bulgar demokrasisinin savunulmasına bütün varlığımla katkı sunmak istiyorum. Sizinle birlikte ve işbirliği halinde ülkemizi yeni bir gelişim perspektifine çıkarmak istiyorum.” sözleri nasıl yorumlanmalıdır? Bu demeç bir politik projeye dilekçe değil midir?
- Cumhurbaşkanı Radev, tüm hareketleriyle olmak üzere, yasallık, egemenlik, adalet gibi konularda siyası ağırlığını ve yetkilerini her defasında hissettiriyor: yasalara, bildirilere, atamalara veto koyuyor. Özelleştirme ve Özelleştirmelerden sonra Denetim Uygulanması Yasasına Cumhurbaşkanı tarafından veto konması, meclisin yasayı reddetmesine neden olduğunu ve böylece devletin milyonlar tasarruf ettiğini anımsatırım. Demokrasinin korunması en önemli temel ödevdir. 30 yıl sonra başlangıç noktasındayız. Söz özgürlüğü içi boş bir kavramdır. Yönetimin bölünmüşlüğü de boş laf. Devlette – bütçe, dış siyaset ve ekonomik – kararları başbakan tek başına alıyor. Politik sorumluluk yok. Kabul edilmeyen istifalar vatandaşlara sunulan sahne oyunudur. Bulgaristan demokratik edinimlerini yitiriyor ve onları yeniden yaratmak için iş başı yapmak zorundadır. Yürürlükteki Anayasa ve yasalara uymayan, şimdiki iktidar şeması gelişim için yeni bir derinlik imkânsızdır.
- Başbakan Borisov’un konuşmalarından bir alıntıdır: “Cumhurbaşkanı Radev her gün “GERB partisinin siyasetten süpüreceğiz.” “GERB’ten hiç bir şey kalmayacak!” gibi sözler kullanamaz. Ve her gün en büyük partiyi ve onun koalisyon partnerlerini hedef alamaz. Bilinmeyen bir yerden çıkıp şöyle konuşmaya başlıyor: “Birleşmek!” Ben Bulgaristan’da herhangi birine karşı, Cumhurbaşkanı kurumlarına veya şahsen kendisine karşı asla konuşmadım.” Buna getireceğiniz yorum ne olur?
- Başbakan Borisov Cumhurbaşkanı’nın sözlerini bilinçli olarak çarpıtıyor. Cumhurbaşkanı hiçbir zaman “GERB’i süpüreceğim!” dememiştir. Radev, “hepiniz defolun!” dediğinde, bu sözleri GERB’e değil, yönetimdeki partinin herhangi bir ihaleyle ilgili baskıda bulunan tüm görevlilerin hepsini gösteriyor. O, bu görevlilerin GERB partisi tarafından atandığını biliyor. Eğer Başbakan Borisov bu memurların illetlerinin tğm partisi sarıp sarmaladıklarını düşünüyorsa, endişe vericidir. Başbakan Borisov’un, milletvekili Elena Yonçeva tarafından açılan bir davada yalan söylemekten ceza aldığını unutmayalım. Başbakan’ın medyalar önünde sür dökmüş kedi gibi barışçı bir tavır alması yanıltıcıdır. Cumhurbaşkanına saldırıların ardı arası kesilmemiştir.
- Çoğunluk Rumen Radev’e değişim umuduyla oy verdi. Siz Cumhurbaşkanından bugün beklenenin “birleşme” çağrısından fazla, yerleşik durumla mücadele etmek olduğunu düşünmüyor musunuz?
- Somutlaştıralım: birleşik olmak birlik anlamına gelmez. Var olan bir durum olmaktan başka bir çabadır. Birleşik olmak oyun kuzu ve kurtları mekanik olarak bir yere toplamak anlamına gelmez. Bu, farklılıklarına karşılıklı saygı gösteren, aynı zamanda ilke ve hedefleri etrafında birleşen Bulgarların bilinçli topluluğudur. Bizde politik mücadele, toplumun önündeki ödevler konusunda bilgi sahibi olmayan, miras kalan Rusya’yı sevenler ve Rusya’yı sevmeyenler, komünistler ve anti-komünistlerin cepheleri arasında yürütülüyor. Bu kişiler devamlı parti nüveleri dolayında dolaşıyorlar, tartışmalarda damga ve yemin olarak kullanılıyorlar, mantığı karıştırıyorlar ve yapıcı olan politik atılımları yok ediyorlar. Bulgaristan’da ana konularda uzlaşmaya varmak zorunlu oldu. Kanımca, sevenler ve sevmeyenler, işitilmek istedikleri için, söz özgürlüğü istiyorlar. Özürlü bir çocuğun anne ve babasının kim olduğu önemli olabilir mi? Bu çocukların sorunları ve çözüm bekliyorlar. Mahkemeye düşen bir vatandaşın inancının en olduğu önemli olabilir mi? Mahkemeye düşen herkes, rüşvet vermeden, polise inanmak ve adalet ister. Birleşmek için politik olgunluğa ihtiyaç var. Cumhurbaşkanı tez başarı beklemediğini açıkladı. “Parçalanmışlıktan güncel politik çıkarları için yarar sağlayanlardan” tarafından muhalefet yükselecektir. Onlar artık hemen yanıt verdiler. “GERB partisini silip süpürecek olan” bir Cumhurbaşkanı nasıl olur da “birleşmeden” söz edebilir gibi Başbakan Borisov’un tepkilerine gelince, Cumhurbaşkanı Radev’in “dolandırıcıların rahat etmesi adına birlik olamaz” dediğini hatırlatmak isterim. Cumhurbaşkanı “birleşmek, birlik olmak için olmaz!” dedi. GERB partisinde ve diğer politik partilerde temiz vicdanlı olan büyük sayıda vatandaşın birleşmeden yana olduklarını biliyorum. Birleşmemiz, toplumumuzun gerçek sınırlarını çizecektir. Rüşvetle, kanunsuzlukla ve adaletsizlikle mücadeleye hazır olan ve ilk günden beri Cumhurbaşkanı saflarında olan kalabalık vatandaş ordusu var.
- Önceki konuşmalarından birinde Cumhurbaşkanı erken seçim yapılması gereği olmadığını söyledi. Bu sözler, onu Cumhurbaşkanı adayı gösteren BSP’ne bir darbe, zor günler yaşayan B. Borisov’a da destek olmadı mı?
- Hayır. Cumhurbaşkanı, sosyolojik ajansların da saptadığını doğruladı. Yeni erken seçimden benzer bir meclis bileşimi çıkacak. Ne yazık ki, Bulgar toplumundaki bunalım öyle derin ki, meclisteki çoğunluğu değiştirmekle çözülebilmesi imkân dışıdır. Vatandaş düzeyinde olmak üzere, değerlerimizin yeni baştan radikal bir şekilde ele alınması gerekiyor. Tartışma kapısı Cumhurbaşkanı çağrısıyla açıldı ve umut doğdu. Bu, erken seçimlerin mümkün olmadığı anlamına asla gelmez.
- Cumhurbaşkanından beklentiler büyük. Bugüne kadar o, olaylara aktif konumda bulunan faal siyasetçi olarak değil, bir yere kadar gözlemci ve iyi bir analizci gözüyle baktı. İnsanlar onu sözlerinden tanıdı. Rumen Radev’ten değişiklerin gerçek gerçekleştiricisi olmasını bekleyen insanların şimdi o sözden etkinliklere geçerken, hayal kırıklığı yaratacağını düşünmüyor musunuz? Biz şimdi Cumhurbaşkanı yetkilerini bir yana bıraksak iyi olur, çünkü Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde onlardan söz edilmiyordu. Başkan Radev aynı Anayasal koşullarda da çok aktif bir politikacı olarak sahnedeydi.
- Cumhurbaşkanı Pırvanov’un (2002 – 2012) hükümeti vardı. Borisov’la dostular. Son demecinde onu yeniden destekledi. O konumunu sürekli değiştiren biriydi. Pırvanov döneminde meclis tartışmalarında bir yere kadar düzenlilik vardı, şimdi her şey alt üst oldu. Pırvanov döneminde otoriter yönetim henüz kılıçlamamıştı, bugün dal budak saldı. Cumhurbaşkanı etkinliklerine gelince, o devletimizde bozulan yasallığın koruyucusudur. Tüm araçları bu yönde kullanıyor.
- Siz tarihimizle ilgili birleşmenin mümkün alabileceğini düşünüyor musunuz? Yolun iki tarafına toplanmış koro, 30 yıl öncesi gibi nakarata girdi: Bir taraf “Kızıl Çöpler”, karşı taraf da “İğrenç faşistler.” Diye bağırıyor.
- Birleşenler ancak ileri bakmalıdır. Uzlaşma geriye, tarihe bakmak anlamındadır. Yakın tarihimiz konusunda ruhsal birlik sağlanamaz, çünkü aile içinde kuşaktan kuşağa devredilen binlerce kişisel farklı olay var. Tarih, deltasından kaynağına doğru okunan bir ırmağa benzer. Herkes kaderin kendisini içine bıraktığı ırmak kolunda, öteki kollarda ve yanında yüzenleri görmeden yüzüyor. Görebildikleri aynı alınyazısını yaşıyor. Fakat biz hepimiz bulanık, döngülü bir suda, ortak suyumuzda yüzüyoruz. Biz, ırmak boyunda gerilerde bir yerde kolların su yatağına toplandığını biliyoruz. Yatak kaynağa götürüyor bizi. “Tarihsel kaynak” işimize yarıyor. Bakış açıları farklı ve çelişkili olabilir önemli olan kanıtların aynı olmasıdır. Kurbanlar bilinmelidir. Öldürülen düşman olsa bile, yakınlarının acısı paylaşılmalıdır. Kişisel etik alanından bakıldığında, tarihsel uzlaşma günü bir gün mutlaka gelecektir. O gün bir meyve gibi olgunlaşıyor, süreç hızlandırılamaz, beklemek gerek.
Bulgaristan.