Semra YUSUFLAROĞU
Tarih: 14.09.2020
Konu: Türkler iyi idarecidir.
Bundan 135 yıl önce, 6 Eylül 1885’te Kuzey ve Güney Bulgaristan birleşti.
Her yıl ulusal törenle anılan ve tatil günü ilan edilen bu olay ülkenin Osmanlı’dan ayrılmasından 7 yıl sonra gerçekleşti. San Stefano Barış Anlaşmasına göre Bulgar devlet sınırlarına Bulgarların yaşadığı topraklar dahildir. Büyük güçlerin 1878’de toplanan Berlin Kongresi’nde Bulgaristan toprakları bütünüyle parçalanmıştır. Tuna nehri ile Stara Planına (Koca Balkan) arasındaki bölge Sofya eyaleti de dahil Bulgaristan Prensliği olur. Koca Balkan güneyindeki topraklar idare özerkliğine rağmen, sultanın siyasi iktidarı altında kalır.
6 Eylül 1885’te Kuzey ve Güney Bulgaristan’ın birleşmesi bir bakıma büyük devletlere ve Paris, Viyana ve Berlin gibi merkezlerde düzenlenen kader belirleyen konferans kararlarına direnmedir.
Birleşme konusu, “Fakti” elektronik ortamında ve Plovdiv’te çıkan “Maritsa” gazetesinde Deniz Cambazov imzasıyla çıkan bir yazıda, bu defa farklı bir açıdan ele alındı.
Bir İngiliz kitabi Birleşmeyi Top Ateşine Tuttu. – çevirisidir.
Londra’da Britanya Kütüphanesinde “Bulgarlar Oldukları Gibi” başlıklı bir eşine rastlanmamış kitap bulundu. 1985’te çok kısa bir sürede derlenen bu eser zamanına göre büyük tirajda basılmıştır. Ve hemen tükendiği ve yeni baskısı da yapılmadığı için tarihçilerin eline geçmemiştir.” Bu tespiti “Maritsa” bg yaptı.
Bu kitap, Bulgar Prensliği ile Doğu Rumelinin birleşmesinden bir hafta sonra basılmıştı.
Daha sonra, 19. y.y. ikinci yarısında Büyük Britanya siyasetinde önemli rol oynayan eserler listesine alınmıştır. Bu esere alınan belgelerle, 6 Eylül 1885’ten sonra Bulgaristan’da meydana gelen olaylar üstüne ayrıntılı bilgi verildikten sonra, Rusya’ya karşı yürütülecek ve bütün Avrupa’nın katılacağı olası yeni bir “Kırım Savaşı”ndan kışkırtıcılığı yapılıyor.
Bulgar Prensliği ile Doğu Rumeli’nin birleşmesi, Ege Denizi çıkışlı San Stefano Bulgaristan’ı kurmaya hevesli olan Rusya’nın bir işi olması kuşkuları Büyük Britanya imparatorluğunda endişe uyandırıyor.
Bölgeye düzen ve huzur getiren Türkler 14. ve 15. y.y. ‘da bölgeye geliş yerleşmez den önce bu küstahlar aralarında birbirlerine kıyıyordu, yazan eserde şöyle deniyor: “Türkler idareciliği iyi olan soylulardır. Fakat ele geçirdikleri topraklardaki yerli nüfusu Türkleştirmedikleri için büyük yanlış yapmışlardır. Bunun neticesi olarak, geçen 19. y.y.’da gönderilmiş Rus misyonerler kendilerine akraba bildikleri İslav-Bulgarlar arasında bir sürü bölücülük etkinlikleri yürütmüş, ayaklanmalar örgütleyip kışkırtmış ve sonunda Türkiye ile başlattıkları çok kanlı bir savaştan sonra Bulgarlara bir devlet de kurmuşlardır.”
“Savaştan sonra Rusya Büyük Bulgaristan kurmaya heveslenmişti. İngiltere buna müsaade etmedi. Çünkü Koca Balkan güneyindeki toprakların yasal varisi olma hakkı Yunanlarındır” yazan kitapta, Britanya’nın 100 milyon İngiliz lirası harcadığı ve 50 bin askerine mezar olan “Kırım Savaşı” nın tekrar etmesinin önlenmesi amacıyla Rusların İstanbul’a girmesine yol verilmemesi çağrısı da yer alıyor.
“Bulgarlar Oldukları Gibi” kitabında, “Rumları ve Türkleri övülürken, Koca Balkan ve Ege Denizi arasındaki bölgeden çekilen Türklerin yerini alacak birileri varsa, bunlar asla Bulgarlar olmamalıdır, olsa olsa ancak Rumlar olabilir!” deniyor.
Bu eserde, Büyük Britanya’nın eski kıt’ada alarm çanları çalması gerektiğine işaret ediliyor. 1885’te İngiltere dünyada en büyük imparatorluktur, saptaması yapılan eserde, Kuzey ve Güney Bulgaristan’ın birleşmesine onay verdiği ve birleşmeden sonra Rus subaylarını Bulgaristan’da bıraktığı takdirde, bütün eski kıta halklarının Rusya’ya karşı savaşacağı uyarısında bulunuluyor.