BULGARİSTAN’ın ülkede yaşayan Türklere yönelik uyguladığı asimilasyon politikası ile göçe zorlanan ve ülkeden kaçan yaklaşık 350 bin kişinin zorunlu göçünün üzerinden 30 yıl geçti.
Bulgaristan’da komünist lider Todor Jivkov döneminde, 1984 yılında Türklere yönelik başlayan asimilasyon politikası 1989 yılına kadar sürdü. 20 yıl önce 29 Mayıs akşam saatlerinde dönemin komünist lideri Todor Jivkov, Bulgar Devlet Televizyonu’ndan yaptığı açıklamayla, Türkiye’nin sınırlarını açması ve ülkede yaşayan Türk’lerden isteyen herkesin Türkiye’ye göç edebileceğini duyurdu.
Ülkede 1984- 89 yılları arasında süren asimilasyon kampanyası ve isim değiştirme sürecine isyan eden Türkler, Türkiye’ye göç etmeye zorlanmaya başlamıştı. Bulgaristan’da Türk kimlikleri ellerinden alınan 350 bin kişi 1989 yaz aylarında göçe zorlanmıştı. Bulgar yeni tarihinde bu süreç ‘Büyük gezi’ adıyla anılmaktadır. Bulgar Komünist Partisi Merkez Komitesi lideri Todor Jivkov, televizyon konuşmasında, “Bulgaristan’ı kendi vatanı olarak görmeyen ve dış güçlerin müdahalesiyle ülkelerine karşı koyan, komünist partisine itaat etmeyen, kendini Bulgar hissetmeyen vatandaşlar Bulgaristan’ı terk edebilir” demişti. Türkiye’ye de çağrıda bulunan Jivkov, “Bulgaristan’dan gelecek bütün Müslümanlara sınırları açsın. Türkiye’de geçici veya kalıcı olarak yaşamak isteyenlere sınırlar açılsın” demişti.
Jivkov rejimi komünist dönemde giriş- çıkışların yasak olduğu Bulgar-Türk sınırındaki bariyerleri kaldırarak, 30 Mayıs 1989 yılından sonra ‘Büyük gezi’ adı verdikleri zorunlu göçün temeli atılmıştı. Bu çağrı üzerine Türkiye’de 3 Haziran’da Kapıkule Sınır Kapısı, Bulgaristan’daki soydaşlarına açmış ve dev bir göçmen akını yaşanmıştı.
1989 yılı itibarıyla ülkede bir milyona yakın Türk yaşamaktaydı. Onların büyük kısmı evini, varlıklarını bırakarak Anavatan’a göç etmişti. Bu göç olayı büyük bir yolsuzluk ve haraç dalgasına da yol açmıştı.
FIRSATÇILAR İŞ BAŞINDA
Türkler göç için valizlerini ve temel ihtiyaçlarını paketlerken, bu durumdan yararlanmak isteyen Bulgarlar, trajediyi paraya ve kazanca çevirmişti. Eski Lada ve Moskviç otomobillerinin fiyatı 40- 50 bin leva gibi rekor fiyatlara çıkmıştı. Yeni araba 6- 10 bin leva iken, insanların trajedisinden yararlanan fırsatçılar bununla on binlerce leva kazanç sağlamıştı. Kapıkule’ye taksiler 1000 leva alırken, insanlar ev, daire, arsaları ve mal varlıklarını satamadan bölgeden ayrılmak zoruna kalmıştı. Aylar sonra emniyet, parti, savcı, yargı gibi üst düzey kurumlardan komünist bürokratlar pasaport çıkartma, eski otomobil satma veya Kapıkule’ye ulaşım sağlamak için rüşvetler aldığı ve bu insanlık dramını fırsata çevirdiği anlaşılmıştı. Kapıkule, Edirne, Bursa İstanbul’da oluşturulan göçmen çadır kampları on binlerce Bulgaristan Türk’ünü toplamakta zorlanmış; 21 Ağustos 1989’da Ankara geçici olarak sınırın kapatılmasını kararlaştırmıştı.
ÜÇ AYDA 360 BİN KİŞİ GÖÇ ETTİ
3 Haziran- 21 Ağustos 1989 tarihine kadar gayri resmi verilere göre 360 bin Bulgaristan Türkü Türkiye’ye göç etti. O dönem 2’nci Dünya Savaşı’ndan sonra yaşanan en büyük zorunlu göç dalgası olarak tarihe geçen göçte, 40 bin kişi Jivkov rejiminin sona erdiği, 10 Kasım 1989 tarihine kadar geri döndü. Daha sonraki dönemlerde de 100 bine yakın soydaşın Türkiye’den Bulgaristan’a geri döndüğü tahmin ediliyor.
BULGARİSTAN BU KARA SAYFALARLA YÜZLEŞMEDİ
1989 yılının acı dolu yazında binlerce aile sınırın iki tarafında parçalandı. Bulgar tarihçileri bu yeni dönemle ilgili olayları objektif bir süzgeçten geçirmedi, komünist dönemin zulmüyle ilgili ise tek bir suçlu yargı önüne çıkarılmadı. Bulgaristan Komünist Partisi’nin (BKP) devamı ve şu ana ana muhalefet olarak ikinci büyüklükteki parti olan Bulgar Sosyalist Partisi’nde (BSP), Jivkov’un ve yönetimde bulunan kişilerin torunları yer alıyor. Komünistlerin devamı olan bu Sosyalist yapıdan Bulgaristan Türklerine yönelik hala özür dileyen olmadı. Göçten geriye özellikle Rodoplar ve Kırcaali bölgesinde ıssızlaşan köyler, terk edilmiş evler, sahiplerini bekleyen kırık pencereler ve çocuklarından uzak kalan yaşlı insanlar kaldı.
Sevda Dükkancı, DHA