Bulgaristan’da 23 yıldır etkili bir Türkçe medya yapılamadı, istenmedi ve yapacak olanlar da engellendi. Böyle bir ortamda, medyası olmayan toplumun ne kadar gazetecisi olur bir başka konu tabi.
Gelelim mevcut duruma. Bulgaristan’da Zaman Gazetesinin Bulgaristan baskısı dışında yayın yapan 3 cıvarında dergi ve bir de gazete var.
Bu dergilerde ve gazetede sahibi de dahil iki, bilemediniz 3 kişi çalışıyor.
Ülkede Türkçe basılı yayınları bayilerde satılmıyor ve okuyucuya abone yoluyla ulaşıyor. Bu yayınların abonesi ise genelde Türk belediye başkanlarının olduğu belediyeler. Tabi belediyeler dışında abone olan şirket ve kurumlar da var ancak bir elin parmak sayısını geçmez.
Kısacası yayınların ana finans kaynagı belediyelerin aboneliği.
Ne demişler, parayı veren düdüğü çalar…
Belediyeler de parayı verdikleri için eleştirilemez konuma oturuyorlar. Yani gazeteciliğin ‘g’ harfi bile kalmıyor bu yayınlarda. Belediyelerin aboneliği ile etkili bir medya oluşturulabileceğini sanmayın. Yayınlar söz konusu abonelikle yıkıldım yıkılamadım sınırı arasında gidip geliyorlar.
Peki, Bulgaristan’daki büyük Türk şirketleri bu yayınlara reklam vermiyor mu? Şimdiye kadar böyle bir şirket görülmedi…
Türkçenin okullarda mecburi ders olmasını istiyoruz. Anne babaları çocuklarının Türkçe okuması için okul müdürlerine dilekçe vermiyorlar diye eleştiriyoruz. Bu ülkede köy kahvehanesi ve ev ortamı dışında Türkçe nerede yaşanıyor ki?
Yaşanmayan bir dile ilginin kendiliğinden artmasını mı istiyorsunuz…
Finans durumundan yayınların içeriğine gelelim. Türkçe yayınlar desteklemesi gerekenler tarafından desteklenmediği için belediyelerin dolayısıyla da siyasetin eline muhtaç kalıyorlar. Kısacası Türkçe yayınlar ve bu yayınlarda yazanlar, ayakta kalabilmek için siyasetin militanlığına soyunmak zorunda mecburen.
Dünyada iletişim fakültelerinde ilk öğretilen şey gazetecilerin objektif olması gerektiğidir..
Ne var ki bu öğretiler derslerde kalır, hayatta karşılığı olmaz genelde.
Bulgaristan’daki Türkçe yayınlarda yazan ‘gazetecilerin’ bazıları mesleği siyasi militanlıkla karıştırıyor ve haberciliği ısrarla politik eyleme dönüştürüyorlar.
Gazeteciliğin etik ilkelerinde ‘Gazeteciler, siyasi ve ideolojik görüşlere sahip olsalar da, bu görüşler habercilik süreçlerine dahil olmamalıdır. Kişisel fikirlerin veya siyasi inançların haberlerde yeri yoktur” deniliyor.
Gazeteciliğe yıllarını vermiş bir ustamız ‘Gazeteci muhalif değildir, siyasette muhalefet vardır. Gazeteci eleştireldir, kuşkucudur, aykırı olanı da görmesi gerekir. Aramızdaki gazetecilerin bir kesimi iktidar veya muhalefet üzerinden kendini hizalamasını, haber ayıklayıcılığı yapmasını, her şeyi ya kapkara ya da bembeyaz göstermesini yadırgıyorum’ diyor.
İşte böyle. HÖH’ü veya HŞHP’yi seversiniz veya sevmezsiniz ama gazeteciyim diyorsanız siyasi aktivist rolüne bürünmeniz kabul edilemez.
Özetle halihazırda Bulgaristan’daki Türkçe yayınlar Türk belediyelerinin düdüğüne bağlı.
Türk belediyeler ise HÖH’e bağlı.
Özetle halihazırda Bulgaristan’daki Türkçe yayınlar Türk belediyelerinin düdüğüne bağlı.
Türk belediyeler ise HÖH’e bağlı.
Reklamlar