Türkiye zor günler geçiriyor. Yükselen dolar ve euro kurları karşısında Türk lirasının ani değer kaybetmesi (bu gelişmenin yaşandığı tarihe Kara Cuma adı verildi) finans piyasalarında ve ekonomide şok etkisi yarattı.

Bu krize Türk iş dünyası nasıl cevap verdi? Türkiye’nin Bulgaristan ve diğer ülkelerle ticari ve ekonomi ilişkilerinin kötüleşme riski var mı?

DEİK/Türkiye-Bulgaristan İş Konseyi Başkanı Osman Ak, BTA ile yaptığı röportajda bu konulara aydınlık getirdi.

Bulgaristan’daki Mikroak şirketinin sahibi ve DEİK/Türkiye-Bulgaristan İş Konseyi Başkanı Osman Ak son dönemde Türkiye’de yaşanan gelişmeler ile ilgili BTA haber ajansına demeç verdi. Osman Ak, krizin hala geçmemiş olmasına rağmen Türk iş dünyası olarak ilk başta oluşan panik havasını atlattıklarını aktardı. Krizin temelinde ABD’nin bilinçli olarak sergilediği şımarık tutumun olduğuna dikkat çeken Ak, bu krize karşı koymak için Türkiye’de yeni bir milli sinerjinin meydana geldiğine de değindi.

DEİK/Türkiye-Bulgaristan İş Konseyi Başkanı Osman Ak:

Siyasi ve sosyolojik nedenlerden dolayı Türkiye’de vatandaşların bir fikir etrafında birleşmesi pek de kolay olmamasına rağmen, söz konusu milli menfaatler olduğunda halk arasında konsolidasyon gözlemleniyor. Bu sefer de böyle oldu ve bu gelişme Washington’un atladığı önemli bir faktör. Aslında Trump, Türkiye’nin NATO üyesi olmasından dolayı diğer ülkelerde yaptığı gibi askeri müdahalede bulunamadığından dolayı ülkemize karşı ekonomik bir hamle yapmak için uzun süredir uygun zamanı bekliyordu. Türkiye’nin yabancı bankalara karşı borçlarının bir kısmını ödemesi gerektiği Eylül – Ekim zamanlaması çok kasıtlı bir şekilde seçilmişti. Planı, ülkemizi borçlarını ödeyemez hale getirmek, dış ticaretimizi bloke etmek ve ülkemize bankalar aracılığı ile baskı uygulamaktı ancak bu planın başarılı olmayacağını düşünüyorum.

Osman Ak’a göre krizi tetikleyen yerel ekonomik sebepler de var. Bunlar hangileri diye kendisine soruyoruz.

Osman Ak:

Krizin daha küçük tablosunda aslında krizin temelini oluşturan bir takım bizim hatalarımız yer alıyor. Bütçe açığı ve cari hesaplardaki açıkların ABD’nin bize karşı kullanacakları kozlar olacağı belliydi (kullandılar da). Hızlı bir ekonomik büyüme gerçekleştiren Türkiye, elde ettiği kazancı üretime yatırmak yerine daha fazla tüketime yatırmaya başladı. Artan tüketim halk için bir alışkanlığa döndü ve herkes her şeyi % 100 hak ettiği ve bu trendin sonsuza kadar devam edeceği duygusuna kapıldı. Ancak bu yanlış bir düşünce tarzıdır. Elinizde belirli bir sermaye veya bütçe varsa ve bunu üretime yatırırsanız ancak o zaman kazandığınızı istediğiniz gibi harcayabilirsiniz. Ancak borçlarınız olduğu durumda sürekli tüketime doğru yöneliyorsanız bu kendi paranızı değil de başkasının sermayesini harcıyorsunuz demektir. Bu şahsi ve hane halkı bütçesi için olduğu gibi devlet bütçesi için de geçerli. Bizim milli hatamız bundan ibaret. Döviz krizinin Türkiye’ye sağ duyulu düşünceyi getireceğini düşünüyorum.

Nahide Deniz:

Hangi önlemlerin alınması bekleniyor?

Osman Ak:

Bu günlerde çeşitli ülkelerin İş Konseyi Başkanları ile görüşmeler gerçekleştiriyoruz. Aynı zamanda DEİK yönetimi ile de istişarelerde bulunuyoruz. Durumun kolay olmadığını farkındayız ancak panik ortamı yaratmıyoruz. Birleşmiş olduğumuz ana fikirler, yatırımların sadece üretime doğru yönlendirilmesi ve sadece son derece gerekli olduğu durumlarda döviz kullanılması (dış ticaret ile ilgili olan işletmelerde) olarak öne çıkıyor. Çok önemli bir konuya değinmek istiyorum – işverenler işletmelerden çalışan çıkarmayacak. Bu çok önemli ve aynı zamanda rahatlatan bir gelişme.

Nahide Deniz:

Kriz dönemlerinde sıkça rastlanan bir soruyu sormak durumundayım. Tasarruflar olacak mı?

Osman Ak:

Tasarrufların olması kaçınılmaz. Aşırı israfın önüne geçilmesi yönünde bazı adımlar atılacak. Şu anda Türkiye’de yorgan altında tutulan ciddi bir sermaye bulunuyor. Bu sermayenin ülke çapında alınacak uygulamalar ile ekonomiye ve üretime yatırılmak için yönlendirilmesi gerekiyor. Maliye Bakanlığı, ülke ekonomimize destek olacak yeni tedbir paketini açıkladı. Ülkedeki bankalar kredi vermeye devam edecek ve şirketlerin paralarının muhafaza edilmesi kredi ödeme vadelerinde bankalar tarafından esneklik sağlanacak. Bankalar, kredi çeken firmalara kurdan dolayı oluşan borçlarını ödemeleri konusunda zorlamayacak. Bunun dışında Türk banka müşterileri kredi borçları ve karşılıksız çekler hakkında bilgilendirilecek ve bu şekilde krediye erişim engellenmeyecek. Bu kararların çök önemli olduğuna ve arkalarında kenetlenmiş olan Türk iş dünyasının olduğunun altını çizmek istiyorum. Diğer önemli gelişme olarak Türk bankalarının istikrarını koruduğuna değinmek istiyorum. 2001 yılı krizi ile bir kıyaslama yaparsa bu önemli bir avantaj çünkü o zamanki banka sistemi yapısal değişimler gerçekleştirmek durumunda kalmıştı. 2017 yılında Türkiye ihracatı 142 milyar doları aştığı ve bahse konu ihracatın yarısından fazlası AB ülkeleri için. Özellikle bazı Avrupa liderlerinin de Amerika’nın tutumundan tedirgin oldukları bu durumda AB, Türkiye için öncelikli pazar olmaya devam edecek. Konjonktürün AB ile yaşadığımız bazı sorunların çözülmesine yönelik uygun olduğunu düşünüyorum. DEİK olarak AB ülkelerinin İş Konseyleri Başkanları ile birlikte bazı istişareler gerçekleştirdik ve atılması gereken bazı adımlar belirledik. Önümüzdeki ay (28-29 Eylül) Cumhurbaşkanı Erdoğan Berlin’i ziyaret edecek ve Angela Merkel ile görüşecek. Türk – Alman ilişkilerinin geçtiği zor dönemi göz önünde bulundurursak bu görüşmenin çok önemli olduğunu düşünüyorum.

Nahide Deniz:

Bulgaristan ile ilişkiler nasıl gelişecek?

Osman Ak:

Bulgaristan’da bizim için öncelikli bir ülke. Bulgaristan ithalatında Türk ürünleri Almanya, İtalya ve Romanya’nın ardından 4. sırada yer alıyor. Bizim için Bulgar turistler çok önemli. Sınır bölgelerindeki pazarların temel gelir kaynağı olarak Bulgar müşteriler öne çıkıyor. Zamanında nasıl biz Türk yatırımcılarını Bulgaristan’ın yabancı yatırımcılar için avantajlı bir ülke olduğuna ve Bulgaristan’da yatırım yapmaya ikna ettiysek şimdi aynı şekilde Bulgaristan’daki ortaklarımızı ve arkadaşlarımızı ikna edeceğiz. Bulgaristan’da Ticaret Bakanımız Ruhsar Pekcan’ın katılımlarıyla Türkiye’deki yatırım ortamını tanıtacak bir iş forumu organize ediyoruz. Bu sonbahar Sofya, Bulgar – Türk iş forumuna ev sahipliği yapacak. Bahse konu foruma Bulgaristan Ekonomi Bakanı Emil Karanikolov ve iki ülke temsilcileri katılacak. Diğer Balkan ülkelerinde de böyle etkinlikler gerçekleştirmeye hazırlanıyoruz. Krizi kullanarak Türkiye’den yatırımcıları uzak tutmaya çalışacak önyargılı insanlarla da karşılaşacağımızı da biliyoruz ancak biz onlarla da konuşarak kendilerine inandığımız gerçekleri aktaracağız. En başta söylediğim gibi – krizi olabildiğince az hasarla atlatmak için tüm güçlerimizi seferber edeceğiz.

Nahide Deniz:

Botvgrad’ta bulunan fabrikanızı kriz nasıl etkiliyor?

Osman Ak:

Döviz krizi bizim Bulgaristan’daki yatırımlarımızı etkilememesine rağmen, şirket olarak bu, bizim sorumluluğumuzu azaltmıyor. Bizim için daha önemli olan ülkemizin durumu ve bu krizden çıkmak için atacağımız adımlar.

 

İstanbul 20 Ağustos

Nahide Deniz

Kaynak: BTA

Yayımlayan: Sofya Ticaret Müşavirliği

Reklamlar