Yorum

Bulgaristan’da sandıktan çıkan yeni kaos

Bulgaristan’da 5 Ekim 2014 tarihinde gerçekleştirilen parlamento seçimlerinin sonuçları ve parti liderlerinin açıklamalara göre sandıktan yine kaos çıktı. Son iki yılda ikinci kez erken genel seçimlere giden ülkede, 1997’den beri yapılan genel seçimlerin ardından hiçbir parti lideri, üst üste iki defa hükümet kuramadı. Bu durum, Bulgaristan halkının siyasilerden duyduğu memnuniyetsizliği açıkça ortaya koyuyor. 5 Ekim seçimlerine katılım oranının yüzde 40 seviyesinde kalması, söz konusu memnuniyetsizliğin tepkisel bir yansıması.

Kader Özlem
Kader Özlem

Bulgaristan Merkez Seçim Komisyonu tarafından açıklanan sonuçlara göre, Bulgaristan’ın Avrupalı Gelişimi İçin Vatandaşlar (GERB) Partisi, yüzde 33 bandına yerleşti. Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP) yaklaşık yüzde 16, üyelerinin çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) ise yüzde 15 civarında oy aldı. Türklerin diğer siyasi platformu olan Hürriyet Şeref ve Halk Partisi’nin (HŞHP) de yer aldığı Reformcu Blok yüzde 9 seviyesine ulaştı.
Diğer yandan milliyetçi çizgideki partilerden Ulusal Cephe yüzde 7, Sansürsüz Bulgaristan ise yüzde 6 oranında oy aldı. Irkçı söylemleriyle öne çıkan ATAKA ve Eski Cumhurbaşkanı Georgi Pırvanov’un liderliğindeki sol eğilimli Bulgaristan’ın Yeniden Doğuşu İçin Alternatif (ABV) de yüzde 4’lük seçim barajını kılpayı geçerek parlamentoya girmeyi başardı.
Ortaya çıkan tabloya bakıldığında, hiçbir parti tek başına hükümeti kuramayacağı için yeni bir koalisyonun tesisi kaçınılmaz görünüyor. Seçimlerden birinci çıkan GERB Genel Başkanı Boyko Borisov’un açıklamaları da ‘bu sonuçlardan hükümetin çıkamayacağını’ doğrular nitelikte. Öyle ki GERB ile BSP arasındaki artık geleneksel hale gelen uzlaşmazlık nedeniyle ikili bir koalisyon seçeneği mümkün değil.
Borisov, HÖH ile hükümeti kurmayacaklarını açıkladığından bu ihtimal de düşüyor. Reformcu Blok oyları, GERB ile koalisyona yetmiyor. Ulusal Cephe’nin düşük oy oranı da GERB’in işine yaramıyor. GERB tarafından tek başına kurulacak bir azınlık hükümetinin ise hayli güçsüz olma olasılığı, durumu daha da içinden çıkılmaz hale getiriyor. Borisov’a göre, bu denklemde yeniden seçime gidilmesi ihtimal dahilinde. Özetle Bulgaristan için ufukta yeni bir siyasi istikrarsızlığın belirdiği söylenebilir.
Siyasi belirsizlik, muhalefet cephesinden yapılan açıklamalara bakıldığında, daha net görünüyor. BSP, halkın kendilerine muhalefet görevini verdiğini belirtti. Ulusal Cephe ise HÖH ve (içinde HŞHP’nin bulunması nedeniyle) Reformcu Blok dışında bütün partilerle müzakerelere hazır olduklarını bildirmek suretiyle Türkleri dışarıda bırakan bir hükümet senaryosu çizdi. Reformcu Blok’ta GERB’e eğilim olsa da toplamda matematiksel bir yetersizlik dikkat çekiyor. Ayrıca Reformcu Blok içerisinde HÖH etkisinde bir hükümet senaryosuna sıcak bakılmıyor.
HÖH Genel Başkanı Lütvi Mestan, hükümette ATAKA, Ulusal Cephe ve Sansürsüz Bulgaristan gibi aşırı milliyetçi partilerin yer almaması şartını ileri sürdü. Mestan, NATO ve Avrupa Birliği üyeliği ruhuna uygun davranan, Bulgaristan’a yakışan modern bir hükümet kurulması şerhini koyarak, GERB’i destekleyeceklerini ilan etti. Diğer bir deyişle, GERB’in kuracağı bir hükümet ancak HÖH’ün önceliklerine göre hareket ederse desteklenecek. Görüldüğü üzere, Bulgaristan bir kez daha çok bilinmeyenli üçüncü dereceden bir denklemle karşı karşıya.
Öte yandan, ülke yeni bir erken seçimi kaldırabilecek noktada değil. Üst üste gerçekleşen erken seçimler zaten halkı geleceğe ilişkin fazlasıyla karamsar kılmış durumda. Ayrıca yeni hükümeti bir an önce çözülmesi gereken ciddi ‘memleket meseleleri’ bekliyor. Siyasi istikrarsızlığın beraberinde getirdiği ekonomik problemlere ilişkin yapısal reformlar, bu bağlamda büyük önem kazanıyor. Zira Avrupa Birliği, siyasi ve ekonomik istikrarsızlık içinde bir Bulgaristan istemeyeceği gibi yeni bir Yunanistan vakasının ortaya çıkmaması için tarafların uzlaşması yönünde tavır ortaya koyacaktır.

Avrupa Birliği ve ABD’nin GERB ile olan iyi ilişkileri sayesinde, Borisov başbakanlığında kurulacak yeni bir hükümetin Batı tarafından destekleneceği tahmin ediliyor. Seçim sonuçları itibarıyla, iktidar anlamında Rusya bir ölçüde zemin kaybetse de Bulgar milliyetçilerinin Ruslara olan geleneksel sempatisi ve BSP’nin konumu nedenleriyle bu kayıp sınırlı ölçekte. Dolayısıyla eldeki veriler, Batı’nın baskılarıyla bir çözüm arayışına girilmesi olasılığının yüksekliğine işaret ediyor. Fakat söz konusu çözüm yapay nitelikte olacağından, hükümet yine istikrar problemiyle karşı karşıya kalacak.
Türk azınlık, yeni parlamentoda ne yapacak?
Barajı geçen sağ ve milliyetçi partilerin HÖH’ü dışarıda bırakan hükümet arayışları, Bulgaristan siyasetinde Türklerin aslında tam anlamıyla özümsenmediği sonucunu ortaya çıkarıyor. Oysa HÖH; Türk vurgusunu sık gündeme getirmeyen, ayrılıkçı söylemlerden çok bütünleştirici açıklamalarda bulunan, temelleri liberal kodlarla süslenmiş bir Bulgaristan partisi görünümde. Buna rağmen, Bulgar siyasetçilerin HÖH karşıtı açıklamaları, Bulgaristan’daki siyasi partilerin milliyetçilik anlayışlarını gözler önüne seriyor.
Seçim sonuçlarına bakılırsa HÖH, Türk oylarının çoğunu alırken, geleneksel olarak Bulgaristan siyasetinde elinde bulundurduğu anahtar konumunu da koruyor. HÖH, Roman nüfusun oylarını en fazla alan parti olmasının yanı sıra sembolik düzeyde kalsa da Bulgarlardan da oy almayı başardı.
Öte yandan, HÖH Partisi’nin Bulgaristan’da Türklerin yoğun olarak yaşadığı yerlerdeki güçlü teşkilat yapısı, diğer Türk partisi HŞHP’nin Bulgaristan’daki hareket sahasını daralttı. Mayıs 2013’teki genel seçimlerde Bulgaristan’dan ziyade Türkiye boyutunda daha rahat faaliyet gösteren HŞHP, Mestan’ın Türkiye ile ilişkileri iyileştirme stratejisi çerçevesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesinin ardından buradaki rahatlığını da kaybetti.
Bu bağlamda, 5 Ekim’de Türkiye’deki 15 ilde kurulan 136 sandıkta kullanılan toplam 60.090 oyun büyük çoğunun HÖH’e gittiği tahmin ediliyor. Türkiye’deki oyların dâhil edilmesiyle HÖH’ün vekil sayısı artacak. Bununla birlikte, Türkiye’den çifte vatandaşlığa sahip binlerce seçmen de Kurban Bayramı vesilesiyle oy kullanmak üzere Bulgaristan’a gitti. Bunun HÖH’teki vekil sayısını artırması beklenebilir. Çünkü seçim sistemi sebebiyle yurtdışında kullanılan oylar ülke geneline dağılıyor. Bulgaristan’da kullanılan oylarsa doğrudan bulunduğu bölgeye yansıyor.
Yine de Türk azınlığın Bulgaristan parlamentosunda güçlü şekilde temsil edilebilmesi için parti sayısının teke inmesinin soydaşlar açısından daha avantajlı olduğu ifade edilebilir. Zira HŞHP de öyle ya da böyle Türk oylarının bir kısmını alabiliyor. HÖH ile HŞHP arasındaki derin ihtilaf göz önünde bulundurulduğunda, konuyla ilgili çözüm adresi olarak Ankara ön plana çıkıyor.
Ankara açısından Bulgaristan’daki 5 Ekim 2014 genel seçimleri, Soğuk Savaş sonrası dönemde iki ülkenin süregelen ilişkilerindeki olumlu tabloyu değiştirebilme potansiyeli taşımıyor. 2009-2013 yıllarındaki GERB iktidarı döneminde, iki ülke arasındaki gelişen iyi ilişkiler hatırlanırsa, Borisov liderliğinde kurulabilecek olası yeni hükümetin de aynı politikayı sürdüreceği öngörülebilir. HÖH’ün koalisyon ortağı olması, şüphesiz ilişkileri geliştirme konusunda ivme sağlayacaksa da, şimdilik bu seçenek söylem düzeyinde ihtimal dışı.
Ne var ki GERB’in koalisyon arayışları sırasında ATAKA, Ulusal Cephe ve Sansürsüz Bulgaristan gibi aşırı milliyetçi partilerle uzlaşması, bu platformların Türkiye karşıtı duruşları yüzünden Ankara-Sofya hattında sorun çıkarabilir. Bilhassa Türkiye’nin Avrupa Birliği üyelik süreci, Trakya Bulgarları için tazminat talepleri ve sözde Ermeni soykırım iddiaları gibi Ankara’nın hassas olduğu konular, böylesi bir senaryoda gündeme gelebilir.
Diğer yandan, Türkiye’nin normal şartlarda Bulgaristan politikasını değiştirmesi beklenmezken, ilişkilerde esaslı değişiklik yaratacak ana dinamik ancak Türk azınlığın durumunda meydana gelebilecek radikal bir olumsuzluktan kaynaklanabilir.

Kader Özlem, Trakya Üniversitesi Balkan Araştırma Enstitüsü Balkan Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi. Bulgaristan’ın Kırcaali şehrinde dünyaya geldi. Çağdaş Balkanlar ve Türkiyenin Balkan politikası üzerinde yoğunlaşan Özlem, akademik çalışmalarını Trakya Üniversitesi’nde sürdürüyor.

 

Reklamlar