Tarih. 22 Aralık 2019
Yazan: Rafet ULUTÜRK
Konu: Son gelişmeler doğru yolda olduğumuzu gösteriyor.
​​​
Devrimleri, dönüşümleri, evrimleri ve hatta küçük değişiklikleri anlatan bütün kitapların içindeki ana sorudur “Ne Yapmalı?” Problemleri çözmeyenler bazı eserlerine bu başlığı vermekten de çekinmemişlerdir.
Son yıllarda aranan yanıt “Bunalımdan nasıl çıkalım?”
Bulgaristan Cumhurbaşkanı Rumen Radev ülkedeki bunalıma “bataklık” dedi. Cumhurbaşkanı özel kalem müdürü D. Stoyanov’un talebiyle ana muhalefettin en aktif milletvekillerinden (BSP) Bayan Elena Yonçeva hakkında “Savcılık soruşturması başlattı.” İlginçtir, Radev Cumhurbaşkanı seçilmezden önce “Bulgaristan’ın en iyi gazetecisi seçilen”  Yonçeva’ya yöneltilen suçlama “bataklığı karıştırmasıdır.”
Bulgar “bataklığını” karakterize eden en belirgin olan nedir?
Hiç kuşkusuz bu öncelikle NÜFUS SORUNUDUR. (Demokrasi.) Basında çıkan yazılara ve bilimsel konferanslarda gösterilen cetvellerde bir çarpıtma var.
Bulgaristan bir “ölü canlılar” ülkesi haline gelmiş yani rakamlar birbirini tutmasa da devamlı tekrar ediliyor.
Bundan 29 yıl önce Bulgaristan “ben artık demokratikleşiyorum” havalarına girip Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonundan “yeniden strüktürel yapılanma” için ilk kredilerini istediğinde, ülke nüfusunu 9 milyon küsur olarak göstermişti.

2011 yılında yapılan son nüfus sayımı sonucunda Bulgaristan’da 7.245.677 kişi yaşadığı açıklandı.
Son 25 yılda 1 600 000 kişinin öldüğü de açıklanan bir başka resmi rakamdır.
Son çeyrek asırda yenidünyaya gelen çocuk sayısı yıldan yıla azalırken, 2018’de rekor kırdı, bir önceki yıla göre geçen sene yeni doğan çocuklar % 26 daha azdığı da resmî açıklamadan.
Son açıklamalarda ülke istatistiklerinde kayıtlı nüfusunun 7 milyondan az olduğu, bunlardanbir milyonu Türkiye Cumhuriyetinde, 3 milyon kişinin de Avrupa Birliği ülkelerinde, Kanada ve Birleşik Amerika’da ikamet ettiğine işaret ediliyor. Başka bir ayrıntı ise, genel nüfus içinde Bulgar etnik nüfusun 1 milyon kişi azalmış olmasıdır.

Bu durumda temel rakam olan 8 milyondan ölenleri, Türkiye’de ikamet eden 720 bin çifte vatandaş soydaşımızı ve batı ülkelerindeki toplam 3 milyon gurbetçimizi çıkardığımızda kalan rakam 5 000 000 (beş milyon civarından) seçmendir. Bu, 5 milyon seçmenden % 20’si reşit olmadığından dolayı seçim listelerinde olmamalıdır. Bu durumda gerçek listelerde ancak 3 milyon seçmen olması gerekir. Ne var ki 6 Kasım 2016’da sandıktan 3 600 000 (üç milyon altı yüz bin) oy çıktı. Aynı rakama yakın bir seçime katılanlar oranını da 26 Mart 2017’de görebildik.
İşte böyle, 2019’un 14-19 Ocak günleri arasında ülkenin dört bir yanında 1010 aile ziyaret edilerek “Afis” sosyolojik araştırma ajansı tarafından gerçekleştirilen bir anketin sonuçlarına göre, Mayıs 2019’un son günlerinde yapılacak olan Avrupa Birliği Parlamentosu seçimlerinden alınacak kesin (% 3 yanlış kabul edilir) sonuç şudur:

Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP) % 24,2;
Bulgaristan’ın Avrupa Vatandaşları (GERB) % 23 ve
Hak ve Özgürlükler Hareketi (DPS) % 5.89 oranında oy alacaktır.
Tüm diğer politik partiler baraj (% 4) çizgisinin altında kalmıştır.

Seçim günü yüzde yüz oy vereceğini beyan edenlerin hepsi bu 3 partidendir.
Bulgar aşırı milliyetçilerinin güya “Yurtseverler Birliği” bu defa Brüksel’e temsilci gönderemeyecek, Toplam milletvekili sayısı 17 iken, BSP ile GERB arasındaki AB milletvekili sayısı ancak 1 kişi fark gösterirken, BSP son 10 yılda GERB’i ilk kez arkasında bırakacaktır. Bu gerçek tabloya göre oyun kurulduğunda ve “ölü canlılar” sandığa girmediğinde bir AB milletvekili yaklaşık 60 bin oyla seçilebilir.
Seçim sistemi:
2016 Kasımında Bulgaristan’da yapılan bir halk oylamasından (Slavi Trifonov öncülüğünde yapılmıştı) 2 500 000 (iki buçuk milyon) seçmen seçim sisteminin değiştirilmesini istedi.
Ne yazık ki bu istek uydurma gerekçelerle mecliste kabul edilmedi, mahkemeye düştü ve geçersiz ilan etti.
Ancak seçim sisteminin değiştirilmesi, seçim kanununda değişiklikler yapılarak, yalnız sandık başına giderek değil, oylama makinesi kullanarak, bilgisayarla internet üzerinden oy verme sistemine geçilmesi için yasa tasarılarının hiç biri mecliste kabul görmedi.

Son 2 seçimde uygulanan parti listelerindeki adaylardan birini işaretleyerek liste başı yapıp meclise gönderme kaydı da kaldırıldı.

Seçim av. Petır Savov’un “bTV” programında açıkladığına göre, Avrupa’da 19. yüzyıldan beri kullanılan, dış ülkelerde, konsolosluklarda, gemilerde, gurbetçi içiler ve öğrenciler, memleketinden kovulmuşlar grubuna giren yabancı ülkelerdeki seçmenlerin POSTA ile oyunu göndermesi yasa teklifi de Sofya meclisi tarafından kabul edilmedi. Bilindiği üzere bu seçim yasası değişikliği İstanbul, Bayrampaşa merkezli Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği tarafından hazırlanmış ve Ankara Büyük-elçiliğinde düzenlenen özel görüşmelere konu olmuştu. Yazılı olarak da kendilerine Takdim edilmişti. Dernek, Türkiye’deki soydaşlara seçmenin oyunu posta ile kullanmasında bugün de ısrar ediyor.
Bu uygulama Almanya, İngiltere, Avusturya gibi ülkelerde asırlarca başarılı kullanılmış ve sorun yaşanmamıştır.
Diş ülkelerde bulunan Bulgaristan vatandaşlarının Avrupa Birliği meclisine kendi temsilcilerini gönderme isteği kesindir.

Ayrıca Şu da var, bu vatandaşların 2018’de Bulgaristan’daki yakınlarına gönderdiği yardımlar 1 250 000 000 (bir milyar iki yüz elli milyon ) Euroyu aşmıştır.

Yerel, merkez ve AB yasama makamlarında temsilcilerinin bulunmasını istemeleri doğaldır. Aynı zamanda bu kişiler ülkenin çaresizlikten kaçan “beyinleri” ve “orta tabakayı“ oluşturan kitledir. Yani ülkenin sorunlarına bilinçli yaklaşan ve çözümüne mali katkıda bulunan kesimdir.
Kuşkusuz, Bulgaristan nüfus konuları, Macaristan ve Arnavutluk’ta bu soruna kesin olumlu çözüm bulunabilirken, Bulgaristan’ın yerinde sayması, birçoklarını “beyin fırtınası” yapmaya zorlarken, Demografik Sorunlar Bakanı, Başbakan Yardımcısı Valeri Stoyanov’un 2018’de istifa etmesi ve hükümet ortağı olan 3 partili “Yurtsever Cephe”nin bugün itibarıyla dağılma sınırına gelmesi gibi sonuçlar da doğurdu.
Ne var ki Bulgaristan’daki temel sorun, ülkenin nüfusu en hızlı eriyen dünya ülkesi olmasıyla birlikte, 2050 yılına kadar Bulgarların % 25 daha azalarak nüfus içinde azınlık durumuna düşmesi ve Birleşmiş Milletler kaynaklarında yer aldığına göre, 50 yıl içinde Balkanlarda ve Avrupa’da nüfusu erimiş ilk devletin Bulgaristan olacağına yer veriliyor.
Filibe (Plovdiv) TIP Üniversitesine göre ”çocuk aldırma yasağı” getirilmelidir.
Bulgar ailelerin daha iyi bir yaşam standardına ulaşmadan çocuk doğurmak istemediği saptanmıştır. Yaşam standardı sorununu çözmek için Hükumet ortağı 3 aşırı milliyetçi parti etnik azınlıklardan 18 yaşını bitirmiş erkeklerin ve 16 yaşına basmış kız çocukların 2 yıl “İnşaat Erlerine” alınıp karın tokluğuna işletilmesini öneriyor.

Bu, 1919 Neully Barış Sözleşmesinden sonra 1989 yılına kadar Bulgaristan’da uygulanmıştı.

Böylece Bulgaristan’ın alt yapısı, kara ve demir yolları, sığınaklar, barajları ve fabrikaları azınlıkların erkek çocukları 2 yıl bedava çalıştırılarak kurulmuştu.

30 yıldan beri gerileyen Bulgaristan’da % 30 istihdam açığı var.
18’ini doldurup çalışanlar ordusuna katılan genç kadrolar emeklilik sebebiyle boşalan istihdamın ancak % 60’ını doldurabiliyor.
Sofya Tıp Akademisi’nden Prof. Sugareva’nın erken doğum yapanlar (10 ile 14 yaş arası doğuranlar) üzerinde yaptığı bir araştırma sonuçlarına göre bu tabaka genel nüfusun % 10-15 oranında olup, sağlık açısından hem yeni doğan bebeklerin hem de annelerinin topluma yararlı kişiler yetiştirme yollarının tamamen kapalı olduğuna vurgu yapıyor.
Bu gibi sonuçlar sadece yaklaşan seçimleri etkilemekle kalmıyor kamuoyunun moralini de sarsıyor ve istikrarsızlığı katmerleştiriyor.
İşte bu gerçeklerin bir adım ötesinde olan eğitim ve sağlık sorunlarında da tam bir kriz ve çöküş yaşanıyor.
Milletvekili Prof. İvo Hristov’un 2018 Ağustosunda Meclis kürsünden vatandaşlarımızdan “% 40’ı okuduğunu anlayamıyor, % 80’ni “debil” durumda” derken, okul yaşındaki çocuklardan % 13’ünün okul dışında kaldığına, hastanelerimizde 1000 (bin) kişiye düşen yatak sayısında % 50 azalma olduğuna işaret ederken, meclis bomba gibi patladı.

Prof. Hristov “evde kalan köleler” ülkesinde yaşıyoruz, saptamasında bulundu.

Burada azınlık çocuklarının kendi dillerinde anaokulu ve ilk ve ortaokul eğitimi alamadığını da vurgulamak yerinde olacaktır.
Öte yandan, 1980’lerin sonunda Gayrı Safi Milli Hasılanın % 80’inin sanayi üretiminden, bunun %60’ının da “A” grup, – ağır sanayi tesislerinde – üretildiğini dünyaya duyururken gurur duyan Bulgaristan’da bugün üretim yapan büyük ölçekli sanayi tesisi yoktur. Bulgaristan ancak hizmet üretebilen bir ülke durumuna gelmiştir. Bunun da ötesinde Almanya’da hizmet sektöründe çalışan biri saat ücreti olarak 20 Euro alırken, Bulgaristan’da bu 3,5 (üç buçuk) 4 (dört) Eurodur. Bu da ülkemizin AB üyeliğinin maddi ve manevi durumumuzu etkilemediği gerçeğini su yüzüne çıkarırken, hayal edenleri umutsuz duruma getirmiş olup, AB parlamento seçimlerine ilgiyi de söndürmüş durumdadır.

Bu gelişmeleri analiz eden bilim adamları Bulgaristan’ı bir armuda benzeterek anlatıyorlar.

Tabii bizde de Orak, Yaz ve Güz armutları var ve örnek olarak alınan hep güz ve kış armutlarıdır. Armudun sapına yakın olan kısmı dar uzun ve içinde kurt ve çekirdek çöp olmayan zengin tabakadır.
Orta katman geniş ve yaygın göbek kısmı olmalı, ama bizde armudun bu kısmı genelde kurt ve kurt unu doludur. Alt kısmı dibe çökmüş yoksullar ve sefiller katmanıdır.
Aynı bilim adamları Bulgaristan’ın küçüldüğünü de armutlarla gösterirken sıralamayı kış, güz, yaz ve orak armudu şeklinde yapıyorlar. Burada önemli olan armutlar küçüldükçe içindeki posa artıyor, besleyici maddeler de azalıyor.
Dünya Beslenme Örgütü verilerine göre 2019’da bir insanın yaşayabilmesi için günde 2 400 (iki bin dört yüz) kilo kaloriye ihtiyacı vardır.
1989 yılında her vatandaşına günlük 3 623 (üç bin altı yüz yirmi üç) kilo kalori sağlayan Bulgaristan dünya sıralamasında ön sıralarda yer alırken, 2018’de bu oran 2 877 (iki bin sekiz yüz yetmiş yedi) kilo kaloriye düşerek Afrika ülkesi Gana’nın da ardına dizilmiştir.
Verilecek çarpıcı örnekler çoktur.
Gelin biz birlik olalım ve baş başa verip “Ne Yapmalı?” sorusuna cevap arayalım.
Devam edecek.
Okuduğunuz için teşekkür edelim.
Paylaşmaya unutmayınız.

Reklamlar