Nüfusu 7,3 milyon olan Bulgaristan’da 1,5 milyon Müslüman yaşıyor. Bulgaristan Müslümanları Başmüftülüğü Genel Sekreteri Ahmet Aptullov’un verdiği bilgiye göre, ülkede 2012 yılında cami ve müftülüklere karşı toplam 12 saldırı düzenlendi. Komünist rejimin yıkılmasından bu yana ülke genelinde son 25 yılda bu tür çirkin eylemlerin sayısı 250’ye vardı.
Tek bir saldırgan bile yakalanamadı
Son iki yılda benzer olaylar gittikçe artarken, saldırılarla ilgili soruşturmaları yürüten makamlar şimdiye kadar tek bir suçluyu bile yakalayabilmiş değil. Aynı zamanda ülkenin Filibe, Varna, Kazanlık, Eski Zağara ve Nevrakop gibi Türk ve Müslümanların yaşadığı birçok bölgesinde ırkçıların çirkin eylemlerinin izlerini görmek mümkün. Bunların en belirgin örneklerinden biri Bulgaristan’ın güneyinde, Yunanistan sınırı yakınındaki Nevrakop (Gotse Delçev) şehrinde göze çarpıyor.
Nevrakop’ta 4 bin 500’ü aşkın Müslüman yaşıyor ancak ibadet edebilecekleri bir camileri yok. İbadetlerini yerine getirmek üzere Nevrakop’un bağlı olduğu Blagoevgrad Bölge Müftülüğü tarafından satın alınan ve mescide dönüştürülen bir bina kullanılıyor.
Oysa şehirden geçen Mesta deresinin kıyısında 1520 yılında inşa edilmiş Karaca Paşa Camisi bulunuyor. Ancak cami harap vaziyette duruyor. Yaklaşık 500 yıllık Karaca Paşa Camisi bir vakıf mülkü. Ancak devlet tarafından “tarihi ve kültürel anıt” statüsü verildiği için bu eser yasalara göre sadece devlet tarafından restore edilebiliyor.
“Tek bir cami kalmasın” kampanyası
Devlet ise hiç bir girişimde bulunmadığı için bina her geçen gün daha da yıpranıyor. Bölgede etkin olan ırkçı ve milliyetçi gruplar, etrafı tel örgüyle çevrilmiş camiye girerek binaya zarar veren eylemlerini sürdürüyor.
Bulgaristan devlet kurumları tarihi anıta sahip çıkmazken, ırkçı ve aşırı milliyetçi gruplar “Gotze Delçev’de tek bir cami kalmasın” sloganlı kampanya yürütüyor. Son yıllarda gerek Nevrakop’ta bulunan Blagoevgrad Bölge Müftülüğü binasına, gerekse Karaca Paşa Camisi’nin yıkıntılarına karşı saldırılar düzenleniyor.
İki yıl önce Bölge Müftülüğü binasının kapısına kesilmiş bir domuz kafası asan saldırganlar, 1,5 ay önce de cami minaresine 2,5 metre boyunda demirden yapılmış bir haç dikmişti.
Camiye gamalı haç çizildi
Nevrakop’ta Balkan Savaşı’na kadar Müslümanlara ait 13 cami, 1 medrese ve daha birçok mimari eser bulunuyordu. Bugün Bölgede Osmanlı mirasından kalan tek eser olan Karaca Paşa Camisi de 1912 yılından bu yana birçok kez saldırıya uğradı ve hasar gördü.
Blagoevgrad Bölge Müftüsü Aydın Muhammed, camiyi kurtarmak üzere bugüne dek gösterdikleri çabaların tümünün boşa gittiğini belirtti. Aydın Muhammed, sınır tanımayan saldırıların izlerini AA’ya tanıtırken, son eylemin 15 Ağustos’ta yapıldığını söyledi. Muhammed, ırkçıların minarenin alt kısmına kırmızı boyayla çizdikleri gamalı haçı ve yazılan Hristiyan propagandası içerikli yazıları üzüntü ile gösterdi.
Aydın Muhammed, “Şehirdeki Müslümanlara hizmet edebilecek camimiz yıkıntılar içinde” sözleriyle sorunlarını paylaştı.
Blagoevgrad Belediyesi’nin arşivlerini araştıran Bölge Müftüsü Muhammed, 1912’den sonra kalan son üç caminin ikisinin yıkıldığını ancak Karaca Paşa Camii’ne karşı yıkım girişimlerinin başarısız olması nedeniyle binanın bir süre daha ayakta kalabildiğini belirtti.
Restore edilemiyor
Komünist rejim sırasında 1985 yılında Karaca Paşa Camisi’ne “tarihi ve kültürel anıt” statüsü veren Kültür Bakanlığı, binanın restorasyonu için proje bile hazırlamış, ancak bunu asla uygulamaya geçirmemiş.
Bulgaristan Müftülüğü’nün camiye sahip çıkması ve onu yeniden ibadete açmasının önüne engel koyan devlet, binanın temelinin altında Roma döneminden kalma bir kilise kalıntıları ve Hristiyan mezarlığı bulunduğunu savunuyor. Bu iddiayı desteklemek için Avusturyalı bir şirketin incelemesi ve onayı gösteriliyor.
Aydın Muhammed, caminin altında Hıristiyanlık kalıntıları arayan kazılar sırasında hem binanın hem de bugün artık şerefesi yıkılmış bulunan minaresinin temelindeki taşıyıcı yapı unsurlarının zedelendiğini, birkaç yıl önce de kötü hava şartlarından kubbesinin çöktüğünü söyledi.
Karaca Paşa Camisi’nin hemen karşısında bulunan ve bugün farklı bir yapıya sahip olan şehirdeki eski medrese ise 1970 yılına ait “şüpheli” görünen bir satış belgesi ile devlete satılmış bulunuyor. Medresenin olduğu yerde inşa edilmiş ve halen engelli çocukların eğitim gördüğü okulun yeri, Bulgarlar arasında hala “Türk Pansiyonu” olarak biliniyor.
Muhammed’e göre, bölgedeki Türk ve Müslümanlara ait yapılara düzenlenen her saldırının ardından polise yapılan suç duyurularıyla ilgili açılan soruşturmalar kısa sürede sonuca bağlanmadan kapatılıyor. Soruşturma iptalleri için “hasarların maliyetinin ülkedeki asgari aylık ücretten düşük olması” bahane gösteriliyor. Belediye, polis, savcılık ve diğer tüm devlet organların kaygısızlığı ırkçıların eylemlerine cesaret veriyor.
Bölge Müftüsü Muhammed, camiyi tamamen yıkılmaktan kurtarmak üzere hazırladıkları onarım ve restorasyon projesinin devlet tarafından reddedildiğini dile getirdi. Muhammed, Bulgaristan ile Türkiye arasında tarihi ve dini eserlerinin karşılıklı korunmasını öngören bir programa katılmaya çalıştıklarını, ancak bunda da başarılı olamadıklarını anlattı.
Aydın Muhammed, “Eğer bir gün camimize sahip çıkabilirsek sadece Nevrokop’taki değil, Bölge Müftülüğümüze bağlı yaklaşık 31 bin Müslümanın tamamı camiyi ibadete açmamıza yardım edecek” dedi.
AA