Bulgaristan’ın Kırcaali ilinde, 26 Aralık’ta gerçekleşen trajik olayı hatırlamak ve unutturmamak adına bu hatırlatmayı yapmak istiyoruz.
Aliya İZETBEGOVİÇ’in dediği gibi “Ne yaparsanız yapın soykırımı unutmayın. Çünkü unutulan soykırım tekrarlanır. “
O gün, masumiyetin sembolü haline gelen, adı Türkan olan küçücük bir bebek, kültürel bir soykırımın ilk kurbanı oldu.
Bu acı olay, sadece bir bireyin kaybı değil, aynı zamanda bir kültürün, bir topluluğun ve insanlığın bir parçasının yok edilmesinin acı bir hatırasıdır.
Bugün burada, acı ve hüzün dolu bir konuyu ele almak isteriz. Bulgaristan’da 26 Aralık, özellikle de Kircaali ilinde yaşanan ve derin izler bırakan bir trajediyi tekrar hatırlatmak.
Türkan Bebek, kültürel soykırımın ilk kurbanlarından biri olarak hafızalarımızda yer edinen bir masumdu.
Türkan Bebek, adını tarihe altın harflerle yazdırdı; o, masum bir yürekti, yaşamının çiçek açacak umudu ve gelecekti. Ancak, insanlığın zayıflığı, hoşgörüsüzlüğü ve anlayışsızlığı onun yaşamının sonunu getirdi.
İnsanlığın kalbine sevgi ve hoşgörü tohumları ekerek, farklı kültürlerin bir arada barış içinde yaşayabileceği bir dünya inşa etmeye kararlı olmalıyız. Unutmayalım ki, kültürel miraslarımız dünyamızın zenginliğidir. Onları korumak ve yaşatmak, gelecek nesiller için bir miras bırakmak anlamına gelir.
Bugün burada, derin bir üzüntü ve saygıyla anmak için bunları kaleme alıyoruz.
Tarihin karanlık sayfalarından biri, acımasızlığın ve insanlık dışı eylemlerin bir yansıması olan kültürel soykırımların anısına odaklanmak istiyorum.
Türkan Bebeğimiz sadece 17 aylık iken yaşadığı trajedi, sadece bir bireyin acı dolu ölümü değil, aynı zamanda bir kültürün yok edilmek istenmesinin bir göstergesiydi.
O, masumiyetin sembolü haline gelerek, bir toplumun çektiği acıları temsil etti.
Bugün, Türkan Bebek’in adını anarak, bu çeşmeden su içenlere kültürel soykırımın vahşetini hatırlıyor.
Bu acı gerçeği, insanlığın karanlık yönünü ve hoşgörüsüzlüğün, sevgisizliğin ne kadar büyük zararlara yol açabileceğini gösteriyor.
Ancak unutmamalıyız ki, bu tür trajediler bize insanlık olarak daha duyarlı olma ve birbirimize daha çok destek olma sorumluluğunu yükler. Türkan Bebek’in hatırası, bize toplumlar arası barış, hoşgörü ve anlayışın ne kadar önemli olduğunu hatırlatmalıdır.
Türkan Bebek ve kültürel soykırımın tüm kurbanlarını anarak, bugün Filistinde ölen bebeklerin de son bulması için buradan haykırmalıyız ve bu tür acı olayların bir daha sadece bizde değil dünyada asla yaşanmamasını diliyorum.
Unutmayalım ki, geçmişten ders çıkararak ve birlikte hareket ederek, daha aydınlık bir gelecek veya felaketleri hep birlikte inşa edebiliriz.
Bugün burada, sadece bir kişinin trajik kaybını anmakla kalmıyoruz, aynı zamanda bu tür olayların bir daha asla tekrarlanmaması için bir çağrı yapıyoruz.
Gelecek nesiller için, hoşgörü, anlayış ve birlikte yaşama kültürünü yaymamız gerekiyor.
Türkan Bebek ve benzeri acıları unutmadan, geçmişte yaşananları hatırlayarak, bugün daha iyi bir dünya inşa etme yolunda ilerlemeliyiz. Kültürler arası hoşgörü, anlayış ve barış için birlikte çalışmalıyız.
Bugün, unutulmaz bir acıya ve insanlık dışı bir olaya tanıklık ettiğimiz, tarihimizin karanlık sayfalarından birine odaklanmak istiyorum.
Türkan Bebek’in hikayesi, bir ulusun ve kültürün baskı altına alınmasının trajik bir örneğidir. Onun masumiyeti, sevgisi ve geleceğe dair umutları, bu acımasız eylemin gölgesinde kayboldu. Ancak hatırası, bizlere bu tür olayların bir daha asla yaşanmaması için mücadele etme sorumluluğunu veriyor.
Unutmayalım ki, geçmişin acıları, gelecekteki umutları inşa etme fırsatını da sunar.
Türkan Bebek’in hikayesi, bize insanlık onuruna saygı gösterme ve kendi kültürümüze ait mirasa sahip çıkma konusunda daha hassas olmamız gerektiğini hatırlatmalıdır.
Bugün, Türkan Bebek’in anısına saygı duruşunda bulunuyor ve kültürel soykırımın her türlüsüne karşı birlikte mücadele etme sözü veriyoruz.
Onun kaybı, sadece bir bireyin değil, bir toplumun, bir kültürün yitirilen bir parçası oldu.
Soykırımın herhangi bir şekli, insanlığın gördüğü en karanlık anlardan biridir. Ancak bu acıların unutulmaması, daha güçlü bir gelecek için bir çağrıdır.
Bizler, farklılıkların zenginliğini kucaklayarak, hoşgörü ve anlayış içinde bir arada yaşamak için çaba göstermeliyiz.
Türkan Bebek’in anısına ve tüm soykırımlarda yaşamını yitirenlerin hatırasına saygıyla, birlikte daha iyi bir dünya için çalışmaya devam etmeliyiz.
Bugün Filistinde ölenler de insan kadın bebek öldürüldüğünü dünyaya haykırıyoruz. Artık ilahi adaletin dünyaya gelmesini istiyoruz.
Saygılarımızla,